TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Adana

AGRONEWS - Adana haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adana haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Adana, Mandalina Fiyatı 15 TL’den 8 TL’ye Düştü Haber

Adana, Mandalina Fiyatı 15 TL’den 8 TL’ye Düştü

Türkiye'nin önemli üretim merkezlerinden Adana'da bahçede 15 TL'den başlayan mandalinanın fiyatı 8 TL'ye kadar düştü. Üretimin merkezlerinden Çukurova'da bir çok üründe hasat sürüyor. Sonbahar ve kış aylarının vitamin deposu mandalina, rekoltesiyle üreticiyi sevindirdi. Dalında 15 TL'den alıcı bulan ancak şuanda 8 TL'ye kadar gerileyen mandalina, mevsimin en uygun fiyatlı meyvesi oldu. Kozan ilçesi Bucak bölgesinde hasat tüm hızıyla sürerken, işçiler sabahın ilk ışıklarından itibaren yoğun mesai yapıyor. Bu yıl kuraklık ve don nedeniyle portakal ile limonda rekolte düşerken, mandalina da hem üreticinin hem de narenciye işçilerinin yüzünü güldürdü. 10 dönümlük bahçede hasat yapan Mehmet Kopçak, "Mandalinanın ilk hasadına 15 TL'den başlamıştık, şu anda 8 TL'ye düştü. Rekolte güzel ama diğer narenciye ürünleri, özellikle limon ve portakal, bu yıl çok az. Bucak bölgesi Adana'da portakal denilince akla gelen, tescilli lezzetleriyle bilinen önemli bir üretim merkezi. Mandalina ise bölgeye özgü aromasıyla yoğun talep görüyor. 20 kişiyle bahçede 580 kasa hasat yaptık. Ancak mandalina dalında 8 TL'ye düşünce tüccarlar kesim yaptırmakta zorlanıyor, biz de iş bulmakta zorlanıyoruz" dedi. Hasatta çalışan tarım işçilerinden Meryem Durmuş ise "Sabah 6'da mesaimiz başlıyor, 8 saat boyunca hasat yapıyoruz. Bu yıl mandalina hasadı çok güzel geçti. Don vurduğu için işsiz kalırız diye korktuk ama Rabbim rızkımızı verdi" diye konuştu. Bir diğer işçi Ayşe Kocakaplan da, "580 kasa doldurduk, soğuktan dolayı ürün olmaz diye düşünüyorduk ama çok güzel mandalina oldu" ifadelerini kullandı.

Ceyhan Nehri, Kirlilik Nedeniyle Yüzlerce Balığın Ölümüne Neden Oldu Haber

Ceyhan Nehri, Kirlilik Nedeniyle Yüzlerce Balığın Ölümüne Neden Oldu

Adana'da Çukurova'nın verimli topraklarını sulayan ve birçok canlıyı barındıran Ceyhan Nehri aşırı derecede kirlenince yüzlerce balık telef oldu. 5 ay önce Adana Büyükşehir Belediyesine ait arıtma tesisi olmak üzere toplam 11 tesise 10 milyon 30 bin TL idari ceza uygulanmıştı. Kahramanmaraş'tan başlayıp 509 kilometrelik bir alana uzanarak, Akdeniz'de İskenderun Körfezi'ne dökülen ve tarımsal faaliyetlerde kullanılarak Çukurova'ya can suyu veren Ceyhan Nehri'ndeki kirlilik önlenemiyor. Nehre Adana'nın Yüreğir ilçesi Yakapınar Mahallesi'nde aynı noktadan iki yerden simsiyah akan atık su karışması dikkat çekiyor. Atığın karıştığı noktada nehrin suyu iki renge bürünüyor. Fabrika atıklarının nehre karıştığı iddiası nedeniyle Yüreğir ilçesinde nehre kıyısı olan birçok mahallede yaşayanlar sorunun çözülmemesinden şikayet etti. Mahalle sakinlerinden Hüseyin Saka, "Atıklar nehrimize akıyor. Nehirde balık kalmadı. Balıklar, bitkiler sürekli zarar görüyor. Bu su ile herkes tarım yapıyor. Yağmur yağmadığı için bahçeler Ceyhan Nehri ile sulanıyor. Şu an nehir çok kirli" dedi. Mahalle sakinlerinden Timur Emre ise, "Nehir nedeniyle köy de kokuyor, burası da çok kötü kokuyor. Hem balıklar ölüyor hem de tarım arazileri zehirleniyor. Birçok kez şikayetçi olduk, konuyu herkes biliyor ama kimse bir şey yapmıyor" diye konuştu. 5 ay önce 10 milyon TL ceza kesilmişti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekipleri geçtiğimiz mayıs ayında Ceyhan Nehri'ndeki kirlilikle ilgili Ceyhan ve Seyhan havzalarında geniş kapsamlı denetim yapmıştı. Ekiplerin 91 tesisteki denetimleri sonucu 5'i Adana Büyükşehir Belediyesi'ne ait arıtma tesisi olmak üzere toplam 11 tesise 10 milyon 30 bin TL idari ceza uygulanmıştı. Denetimlerde Adana Büyükşehir Belediyesi'nin Seyhan, Kozan, Yüreğir ve Karataş atık su arıtma tesislerinin çevre izin belgelerinin de bulunmadığı da belirlenmişti. 10 milyon cezanın 4 milyon 346 bin TL'si Adana Büyükşehir Belediyesi'ne kesilmişti.

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya Haber

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya

Güney Kore'de yapılan bir araştırmada Çukurova bölgesinin 5 yıl sonra ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşeceğinin açıklanması tarımsal üretim yapanları ve mühendisleri endişelendirdi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Türkiye'de Tatlısu kaynaklarının yüzde 77'si tarımsal üretimde kullanılıyor. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız.Damlama sulama sistemlerini devreye almamız gerekiyor" dedi. Son yıllarda artan iklim değişikliği etkileri tüm dünyayı etkisi altına alırken su kıtlığı hat safhaya ulaştı. Özellikle Türkiye'de birçok il su kıtlığı çekerken Türkiye tarımının başkenti Çukurova bölgesinde de yaşanan su kıtlığı tarımsal üretimi olumsuz etkiledi.Güney Kore'de yapılan bir araştırmaya göre iklim değişikliğinin hızlandırıcı etkisiyle Adana ve Mersin 2030'da, İstanbul ve Diyarbakır ise 2050'de, içme suyunun tükeneceği gün anlamına gelen ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşmesi bekleniyor. "Damlama sulama sistemlerine geçilmeli" Araştırma sonuçlarını değerlendiren Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Yıllardır Çukurova ve Türkiye'nin tamamında kuraklık olduğunu belirtiyoruz. Artık bu kuraklık kendisini ciddi bir şekilde gösteriyor. Türkiye olarak toplam tatlısu kaynaklarımızın yüzde 77'sini tarımda, yüzde 13'ünü üretim ve enerjide, yüzde 10'unu ise evlerde kullanmaktayız. Bu yüzde 77 çok büyük bir rakam. Çukurova ve Türkiye'nin tamamında damlama sulama sistemlerinin hiç zaman kaybetmeden devreye alınması gerekmektedir" ifadelerini kullandı. "Beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından su kıtlığı nedeniyle Çukurova'da ikinci ürün ekiminin bu sene yasaklandığına dikkat çeken Doğan, "Üstü açık kanallardan tarla ve bahçeler sulanırken hep kaçaklar ve komşu çiftçilerin tarlalarına su kaçmakta. Dünyada en güzel 3 ovadan birine sahibiz ve bu su kanallarının da üstünün kapanması lazım. Bizim Çukurova'da 365 gün suya ihtiyacımız var. Ürünlere su verilmezse verim kaybımız oluyor. Bu yıl 15 Eylül'e kadar suyumuz vardı. Sonbaharda yağan yağmurlarla suyumuz bu günlere kadar geldi. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" şeklinde konuştu. Ziraat Mühendisi Tuğçe Tuzcu, "Güney Koreli bilim insanlarının yaptığı araştırmada Çukurova bölgesinin 2030 yılında tamamen susuz kalacağı bildirilmiş. Özellikle yer altı su kaynaklarının korunmasının ve denetlenmesini sağlamalıyız. Sürdürülebilir sulama sistemlerine karşı çiftçileri bilinçlendirmeliyiz" diye konuştu. "Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" Çevre ve İklim Değişikliği Uzmanı Oğuz Şahin ise "Adana bölgesi yarı kurak bir bölge. Burası su kıtlığının yaşanabileceği bir bölge. Yapılan araştırmalarda barajların bu kıtlığa çözüm olmayacağı ortaya çıkmakta. Yeraltı sularının korunması lazım. Büyük barajların ve göllerin olması su kıtlığı olmayacağı anlamına gelmez. Yağmur yağınca yeraltı su kaynakları doluyor gibi bir algı var ancak yeraltı su kaynakları hızlı boşalır, yavaş dolar. Yeraltı su kaynaklarının vahşi sulamadan çıkartılarak, damlama sulama sistemlerine geçilmeli. Bireysel olarak da insanların alması gereken tedbirler var. Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" dedi.

Kuytucak Narında Hasat Don Zararıyla Başladı Haber

Kuytucak Narında Hasat Don Zararıyla Başladı

Adana'nın Kozan ilçesinde 900 rakımda yetişen ve lezzeti tescillenen Kuytucak narında hasat başladı. Bu yıl nisan ayında yaşanan don olayı nedeniyle rekolteni ciddi oranda düştüğü ifade edildi. Kozan'ın Kuytucak ve Karanebili Mahalleleri'nde yetişen, ince kabuğu, iri taneleri ve kendine has aromasıyla bilinen Kuytucak narı, 3 yıl önce coğrafi işaret alarak bölgenin tescilli ürünleri arasında yer aldı. Bu yıl yaklaşık 10 gün sürecek hasat, zorlu yamaçlardaki bahçelerde başladı. Geçen yıl dalında 20 TL'den alıcı bulan nar, bu yıl 70-80 TL arasında satıldı. Nisan ayında yaşanan zirai don nedeniyle rekolte kaybı yaşanmasından kaynaklı hasadın bahçelerde kısa sürdüğü ifade edildi. Ata topraklarından geleceğe taşınan Kuytucak narında geçen yıl 15 ton ürün alınan bahçelerde bu sezon ancak yarım ton civarında hasat edilmesi kaybı gözler önüne serdi. Karanebili Mahallesi'nden Ali Ağluç, köyde yalnızca nar değil, birçok üründe de rekolte kaybı yaşandığını söyledi. Ağluç, "Bu yıl tadımlık kadar az ürün var. Hasat başlar başlamaz bitecek gibi. Her yıl 15 ton verim aldığımız bahçede bu yıl 500 kilo zor toplarız. Geçen yıl 20-25 TL'den sattığımız nar bu yıl 5 katına çıksa da ürün yok. Kuytucak narı ince kabuklu, aromalı ve tatlı olduğu için tescillendi. Savruk suyunun ve doğal kar sularının beslediği bu narlar, bu yıl nisan ayındaki don nedeniyle yandı. Bu yıl incir, kiraz, ceviz ve pelit bölgemizde hiç yok. Zeytinde ise yüzde 50 rekolte kaybı var" dedi.

Çiftçiler Ekspertiz Ücretlerinden Şikayetçi Haber

Çiftçiler Ekspertiz Ücretlerinden Şikayetçi

Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, son dönemde ekspertiz ücretlerinde yapılan artışların çiftçiler üzerinde ağır bir yük oluşturduğunu belirterek, yetkililere çağrıda bulundu. 2025 yılı başında ekspertiz ücretlerine yapılan zam, yüzde 100'ü aşarak enflasyonun çok üzerinde gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl 10-13 bin TL arasında olan ücretler bu yıl 25 bin TL'ye çıktı. Ekspertiz değeri 10 milyon TL'yi aşan taşınmazlarda ise ikinci ekspertiz zorunlu tutuluyor ve maliyet 50 bin TL'ye kadar yükseliyor. Yıllardır değişmeyen uygulamaya göre, 10 milyon TL'ye kadar olan işlemlerde tek ekspertiz yeterli olurken bu limit enflasyon karşısında eridi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, söz konusu sınırın en az 30 milyon TL'ye yükseltilmesi ve uygulamanın yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. "Bu yanlıştan dönülmelidir" Doğan, çiftçilerin üretime devam edebilmek için krediye ihtiyaç duyduğunu, ancak yüksek ekspertiz ücretlerinin bu süreci zorlaştırdığını kaydederek, şunları söyledi: "Çiftçimiz zaten artan girdi maliyetleri ve ekonomik belirsizliklerle mücadele ediyor. Ürününden yeterli kazanç elde edemeyen çiftçimize ekstra maliyet değil, destek lazım. Bir ekspertiz için ödenen 13 bin TL'nin ikinci raporla katlanması çiftçilerimizin yükünü daha da ağırlaştırıyor. Bu yanlıştan dönülmelidir." Başkan Doğan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) ekspertiz limitlerini her yıl enflasyon oranına göre güncellemesi gerektiğini ikinci ekspertiz uygulamasının da çiftçilerin lehine düzenlenmesini istedi. "Üretime devam etmek zorlaşıyor" Doğan, "Limitler düşük kaldığı için çiftçilerimiz ikinci ekspertiz zorunluluğu ile karşı karşıya kalıyor. Ücretler makul seviyelere çekilmeli, mali yük hafifletilmelidir. Çiftçimiz üreterek ülkemize katkı sağlıyor; ancak bu şartlarda üretime devam etmek giderek zorlaşıyor" diyerek sözlerini tamamladı.

Adana’da Torosların eteğinde fındık hasadı Haber

Adana’da Torosların eteğinde fındık hasadı

Feke ilçesine bağlı Gedikli Mahallesi'nde yaşayan İbrahim Gün, Karadeniz gezisinde görüp araştırmasının ardından 650 rakımdaki 6 dönüm arazisinde fındık üretimine başladı. 5 yıl önce fidanları diken Gün, bu yılki hasadı yaptı. Hasadı aile bireyleri ve mahalle sakinleriyle imece usulü yapan Gün, isteyene imkanları ölçüsünde ücretsiz fidan vermeye de başladı. "Herkesin yayla evi bahçesinde olsun istiyorum" Üretimle ilgili bilgi veren İbrahim Gün," Burası Akdeniz'in bitimi, İç Anadolu'nun başlangıcı, Torosların eteği. Adana denilince karpuz ve kebap akla gelir ama birçok özelliği bağrında barındırır. Biz de araştırdık ve Karadeniz'den fidan getirdik. Şu an Türkiye'nin her ilinden ücretsiz fidan için yoğun talep var. Sadece bende olsun istemiyorum, herkesin yayla evi bahçesinde olsun istiyorum. Fındık herkesin bahçesinde olursa daha bereketli olur. Çocuklarla bahçede fındık yemesi ayrı bir keyif olacaktır" dedi. Bu yıl don olayı nedeniyle verim kaybı yaşadıklarını, geçen yıla göre hasadın 10'da birini yapabildiklerini belirten Gün," Allah'ın verdiğine bin şükür. Rızkımıza düşen buymuş, ağız tadıyla yemek nasip oldu" ifadelerini kullandı. "Adana'da fındık üretildiğini söylediğimde arkadaşlarım çok şaşırdı" Artvin'de üniversite eğitimini sürdüren üreticinin yeğeni Süleyman Gün ise, Adana'da arkadaşlarının fındık üretimini ilk duyduğunda inanamadığını kaydetti. Gün" Arkadaşlarıma Adana'da fındık üretildiğini söylediğimde çok şaşırdılar, inanmadılar. Amcamın bahçesinden fotoğraflar gösterince çok şaşırdılar. Tadım için götürdüm, çok beğendiler. Karadeniz'de verimli ama burada da güzel sonuçlar aldık" diye konuştu.

Skal Çukurova’dan Tarihi Adım: Adana’ya Gastronomi Müzesi Yolda Haber

Skal Çukurova’dan Tarihi Adım: Adana’ya Gastronomi Müzesi Yolda

Dünyada 22 ülkede 90 bini aşkın turizm profesyonelini bir araya getiren Skal International’a bağlı Çukurova Kulübü, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Yaratıcı Şehirler Ağı’na gastronomi alanında aday gösterilen Adana’ya gastronomi müzesi kazandırılması için önemli bir adım attı. Kulüp Başkanı Erol Altun ve Çukurova’nın turizmine yön veren duayen isimler, projeye yön vermek amacıyla müzecilik alanında Türkiye’nin önde gelen isimlerinden Emin Mahir Balcıoğlu ile bir araya geldi. “Festival şehri Adana, gastronomiyle kültürel liderliğe ilerleyebilir” Etkinliğin açılışında konuşan Skal Çukurova Kulübü Başkanı Erol Altun, Adana'nın sahip olduğu köklü mutfak kültürü, özgün lezzetleri ve güçlü festival geleneğiyle Türkiye’nin gastronomi turizminde en iddialı şehirlerinden biri olduğuna dikkati çekti. Başkan Altun, “Adana, kebaptan şalgama, tencere yemeklerinden tatlılara, lezzetli balıklarından deniz ürünlerine uzanan geniş yelpazesiyle hem yerel hem de uluslararası ziyaretçilere eşsiz tatlar sunuyor. Portakal Çiçeği Karnavalı, Adana Lezzet Festivali ve Altın Koza Uluslararası Film Festivali gibi etkinlikler, kenti yıl boyunca kültürel ve turistik bir cazibe merkezi haline getiriyor. Zengin çeşitliliğine sahip tarım havzası sayesinde taze ürünlere erişim kolaylığı, Adana mutfağını sürdürülebilir kılıyor ve dinamik şehir yaşamı gastronomiyi sadece yemekle sınırlamayıp sosyal ve kültürel bir deneyime dönüştürüyor. Bu yönüyle Adana, hem Türkiye’nin hem de dünyanın gastronomi haritasında öne çıkmaya hazır güçlü bir potansiyel taşıyor. Skal Çukurova Kulübü olarak, Adana’nın kamu, özel sektör ve sivil toplum dinamikleriyle iş birliği içinde gastronomi müzesi kazandırmak amacıyla yola çıktık. Müzecilik alanında dünya otoritesi Emin Mahir Balcıoğlu’nun verdiği eşsiz destek motivasyonumuzu güçlendiriyor, heyecanımızı artırıyor.” dedi. Altun, gastronomi müzesi projesinin hayata geçirilmesinde büyük destek veren Adana Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanı İlhan Taş’a teşekkür etti. “Türkiye olarak gastronomi rönesansına ihtiyacımız var” Mimarlık ve akademisyenlik geçmişinden sonra müzecilik alanında önemli projelerin küratörlüğünü üstlenen Emin Mahir Balcıoğlu ise konuşmasının ilk bölümünde müzecilik hakkında genel bilgiler verdi ve dünya genelinde müzeciliğin son 50 yılda yaşadığı dönüşümü anlattı. İtalya ve Fransa örneklerini vererek bu ülkelerin sıradan yemek kültürlerinden dünya markası mutfaklar çıkardığına dikkati çeken Balcıoğlu, vizyoner bakış açısıyla özetle şunları söyledi: “Bizim de bir gastronomi rönesansına ihtiyacımız var. Bunu tetikleyecek projelerden biri de gastronomi müzesi olabilir. Bu müzede tarihten günümüze yemek tarifleri ve kullanılan araç-gereçler sergilenecek. Türk mutfağını şekillendiren göçler, kültürel etkileşimler ve yerel mutfak gelenekleri anlatılacak. Osmanlı’dan günümüze uluslararası etkileşimler, fast food kültürü ve sokak yemekleri işlenecek. Besin maddeleri, sağlıkla ilişkileri, beslenme alışkanlıkları aktarılacak. En önemlisi, geçici sergiler düzenlenecek. Örneğin baklava hamurunun Avrupa’ya yayılışı ya da farklı kültürlerde aldığı formlar üzerine bir sergi hazırlanıp yurt dışına da taşınabilecek. Müze sadece sergi alanı olmayacak; aynı zamanda uygulamalı mutfak içerecek. Ünlü şeflerin atölyeleri, genç şefler için eğitimler, yarışmalar düzenlenecek. Restoranda ise bu yeni deneyimler ziyaretçilere sunulacak. Kütüphane, arşiv ve araştırma merkezi gibi bölümlerle birlikte sürdürülebilir bir yapıya sahip olacak. Sanat müzelerinin aksine bu müze gelir üretebilecek. Çünkü gastronomi hem turizm hem de günlük yaşamla doğrudan bağlantılı. Bu nedenle kamu-özel sektör işbirliğiyle kurulması en doğru yol. Devlet yer sağlayabilir, özel sektör ise finansman ve işletme desteği verebilir. Zaten Türkiye’de ve Adana’da bu projeyi destekleyecek birçok güçlü kurum mevcut.” “Gastronomi müzesi için en uygun şehir Adana” Adana’nın gastronomi müzesi projesi için en uygun şehir olduğuna işaret eden Balcıoğlu, “Adana, güçlü ekonomisi ve eşsiz mutfak kültürüyle gastronomi müzesi için ideal bir şehir. Böyle bir müze, şehrin kültürel yaşamına canlılık katacağı gibi turizm hareketliliğini de artıracak. Dünyada örnekleri görüldüğü gibi, bu tür projeler bölgenin ekonomik değerini de yükseltir.” diye konuştu. İnteraktif toplantıda Skal Çukurova Kulübü üyeleri gastronomi müzesi projesine yönelik düşüncelerini paylaştı, ortak akılla hem Türk mutfağının dünya çapında hak ettiği yere ulaşması hem de kentin uluslararası marka değerinin güçlenmesi için destek vermeyi sürdüreceklerini dile getirdi.

'Beyaz altın' pamukta ekim alanı azaldı, kuraklık rekolteyi vurdu Haber

'Beyaz altın' pamukta ekim alanı azaldı, kuraklık rekolteyi vurdu

Türkiye'nin önemli tarımsal üretim merkezlerinden Adana'da 124 bin 500 dönüm alanda ekilen pamuğun hasadı başladı. Ülke üretiminde 5. sırada yer alırken bir zamanların ‘beyaz altın' olarak nitelendirilen pamukta yeni sezonun hasadı başladı. 2018 yılında kent genelinde 455 bin dönüm alanda ekilen pamuk, aradan geçen 7 yılda, Çukurova bölgesinde ürün çeşitliliğin artması, pamuk fiyatlarının düşmesi ve girdi maliyetlerinin artması sebebiyle bu sene 124 bin 500 dönüm alana geriledi. Kuraklık verimi vurdu Çukurova bölgesinde tarlasında pamuktan başka ürün yetişmeyecek çiftçiler pamuğu toprakla buluşturdu ancak bu sene yaşanan kuraklık verimi de etkiledi. Pamuktan bu sene dönüme ortalama 350-400 kilogram verim alınması bekleniyor. Hasat sırasında konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Artık pamuk eskisi gibi Adana'da çok fazla ekilmiyor. Sadece diğer ürünlere elverişli olmayan çorak arazilerde çiftçimiz pamuğu ekiyor. Bazı tarlalarda çiftçimiz dönüme 300 kilogram pamuktan verim alacak. Adana'da pamuk denildiğinde eskiden romanlara, türkülere, filmlere konu olan ağalar gelirdi. Ovamızda ürün çeşitliliği arttığından dolayı artık onlar bitti" ifadelerini kullandı. "Son yılların en düşük ekim alanı" 2017 yılında verilen dönüme 80 kuruşluk destek ile pamuk üretiminin arttığına dikkat çeken Doğan, "2017 yılında 80 kuruşluk verilen destek ile o yıl 270 bin dönüm alanda ekilen pamuk 2018 yılında 455 bin dönüme çıktı. Ancak bu sefer de pamuk para etmeyince ekim alanları azaldı. Bu sene 124 bin 500 dönüm alanda pamuk ekimi var. Bu ekilen alanlarda ise çiftçimiz başka ürün yetiştiremediği için pamuk ekiyor. Tarlası boş kalsın istemiyor. Son yılların en düşük ekim alanı yaşanmakta" diye konuştu. Pamuğa dekar başına bin 98 lira destek verildiğine değinen Doğan, pamukta kilogram başına maliyetin 31 lira olduğunu, fiyatlarının açıklanmadığını ve açıklanacak fiyatın kilogram başına en az 35 lira olması gerektiğini söyledi.

Cennet hurması üreticilerine Haber

Cennet hurması üreticilerine "Akdeniz meyve sineği" uyarısı

Türkiye'nin cennet hurması üretim merkezlerinden biri olan Adana'da, ziraat mühendisleri üreticilere Akdeniz meyve sineği ile ilgili uyarıda bulundu. Cennet hurması Hatay, Mersin ve Antalya gibi Akdeniz bölgesinde de pek çok bahçede yetiştirilmektedir. Geçen kış narenciyeyi etkileyen zirai don ve sonrasında aşırı sıcakların yanık oluşturması, her sezon karşılaşılan Akdeniz meyve sineği probleminin artmasına sebep olabilir. Çürüyen veya yanık meyveler, sinekler için besin kaynağı olarak görüldü. Cennet hurması meyvesi olgunlaşmaya başlarken, Kozan ilçesinde ziraat mühendisleri bahçeleri gezerek üreticilere bilgi verdi. Bu sezon sert çekirdekli meyvelerde zararın söz konusu olduğunu ancak cennet hurmasında sıkıntı yaşanmadığını belirten Ziraat Mühendisi Barış Kurtaran, yerden meyve toplamanın eylül ayında riski azalttığını ifade etti. Kurtaran, aşırı sıcaklara rağmen ürünlerde rekolte kaybı beklentilerinin olmadığını belirtti. "Yaralanmış ve yumuşamış meyveler sinekler için uygun koşullar oluşturuyor" Üreticilere seslenen Kurtaran, "Zirai işlemler yapıldı, ancak meyveler büyüdükçe yeniden yanmalar oluşabiliyor. Rojo Brilliant çeşidi sağlam yapısı sayesinde bu dönemde Akdeniz meyve sineğine karşı daha dirençli, fakat Trabzon hurması daha yumuşak olduğundan sinek saldırılarına açık. Güneş yanıkları önemli bir sorun yaratmaz, ancak hasar görmüş ve yumuşamış meyveler Akdeniz meyve sineği için mükemmel bir ortamdır. Çok hızlı çoğalan bu zararlıyla mücadelede kültürel yöntemler önceliklidir; yerdeki yumuşamış meyvelerin toplanarak imha edilmesi gerekir. Biyoteknik yöntem olarak da tuzakların mutlaka kullanılması gerekmektedir. Gerektiğinde kimyasal mücadele de uygulanmalıdır. Diğer önemli bir sorun ise beklenmedik biçimde sıcak geçen yaz aylarından kaynaklı güneş yanıklarıdır. Koruyucu kaplama ilaçlarını düzgün uygulayan bahçelerde hasar çok azdır. Ancak bu uygulamayı hiç yapmayan, geç yapan ya da doğru uygulamayan bahçelerde ciddi güneş yanığı sorunları yaşanmıştır" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.