TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Adana

AGRONEWS - Adana haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adana haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kırmızı Pancar Hasadı, Menemen’de Üreticiyi Sevindirdi Haber

Kırmızı Pancar Hasadı, Menemen’de Üreticiyi Sevindirdi

Türkiye'nin önemli tarımsal üretim merkezlerinden İzmir'in Menemen ilçesinde, kış sofralarının vazgeçilmezi ve şifa kaynağı olarak bilinen kırmızı pancarda hasat sezonu devam ediyor. Sabahın erken saatlerinde tarlaya giren tarım işçilerinin binbir zahmetle topladığı "Kırmızı elmas", bu yılki verimiyle üreticinin yüzünü güldürüyor. Gediz Ovası'nın verimli topraklarına sahip Menemen ilçesinde kışlık sebze hasadı tüm hızıyla devam ediyor. Sağlık deposu olarak görülen, özellikle turşu ve şalgam suyu yapımında kullanılan kırmızı pancar, tarladan sofralara uzanan yolculuğuna başladı. Menemen Ovası'nda binlerce dönüm arazide ekimi yapılan ve yılda ortalama 40 bin ton rekolte elde edilen ürünü toplamak için tarım işçileri sabahın ilk ışıklarıyla birlikte tarlaların yolunu tutuyor. Yağışlı havaların ardından çamurlu tarlada güçlükle ilerleyen işçiler, pancarları tek tek topraktan sökerek temizleme işlemini gerçekleştiriyor. Büyük bir titizlikle boylarına göre ayrılan pancarlar, çuvallara doldurularak kamyonlara yükleniyor. Bölge ekonomisine büyük katkı sağlayan kırmızı pancarlar, Menemen'den Türkiye'nin dört bir yanına gönderiliyor. Özellikle Adana ve Mersin bölgesindeki şalgam suyu fabrikalarının hammadde ihtiyacını karşılayan "Kırmızı elmas" kalitesi ve rengiyle ihracat kapılarını da aralıyor. Ancak üretimden tüketime uzanan zincirde oluşan fiyat farkı dikkat çekiyor. Üreticinin büyük emekle yetiştirdiği kırmızı pancar tarlada 10 TL'den alıcı bulurken, pazar tezgahlarında ve market raflarında ise fiyatı 40 TL'ye kadar çıkıyor. Tarlada 10 lira tezgahta 40 lira Yanıköy'de baba mesleği olan tarımla yaklaşık 20 yıldır uğraştığını aktaran üretici Turgay Yıldırım, "Ağustos ayının başı gibi ektiğimiz ve çimlenme aşaması oldukça hassas olan kırmızı pancarın hasadı, Ekim ayında başlayıp duruma göre Ocak, Şubat veya Mart aylarına kadar süren zorlu bir süreci kapsıyor. Yağmur, soğuk ve çamur demeden çalışmaya devam etsek de ne yazık ki ürünümüz hak ettiği değeri bulamıyor; tarlada 10 liraya çıkan mal pazarda ve marketlerde ortalama 40 liradan satılırken, yüksek girdi maliyetleri altında ezilen yine çiftçi oluyor. Tonaj ve verimden memnun olsak da fiyat konusunda yaşadığımız mağduriyet nedeniyle bu işin sonunun nereye varacağını bilemiyoruz." dedi. Şifa deposu olan kırmızı pancarı mevsiminde herkese tavsiye ettiğini vurgulayan Yıldırım, "Şimdilerde pek çiftçi yetişmiyor. Ürünlerin paraya çevrilmesine kadar geçen 90-100 günlük sürede sabretmek zor geldiğinden, yeni nesil artık bu meşakkatli meslekle uğraşmak istemiyor." diye ekledi. "Kırmızı elmas" Verimli toprakta yetişen ve yağmuru seven bir ürün olan kırmızı pancarın hasadının Ekim ayında başladığını ifade eden tarım işçisi Helin Özgün, "Biz de bu dönemde yağmur çamur dinlemeden çalışarak ürünleri kökleyip kasalıyoruz. Sapları temizlenip yapraklarından salata da yapılabilen pancarlar, havuzda çamurlarından arındırıldıktan sonra hale ve marketlere gönderilerek sofralarımıza ulaşıyor. Kana faydası olduğu için tüketilmesi tavsiye edilen ve halk arasında ‘Kırmızı elmas' olarak bilinen bu sebze; haşlanıp sirke ve yağ ile soslayarak lezzetli bir şekilde yenebiliyor." ifadelerini kullandı.

Adana, Seralarda Yetiştirilen Güllerde Hasat Sezonunu Başlattı Haber

Adana, Seralarda Yetiştirilen Güllerde Hasat Sezonunu Başlattı

Adana'da seralarda yetişen güller hasat edilmeye başlandı. Türkiye'nin en önemli tarım üretim merkezlerinden Adana'da gül yetiştiriciliği devlet desteği sayesinde her geçen yıl artıyor. Bu sene il genelindeki 416 dönüm serada yetişen güller, hasat edilmeye başlandı. Özenle yetiştirilen ve emekle toplanan güller, tazelikleri korunarak pazara ve çiçekçilere ulaştırılıyor. 1 dönüme ortalama 15 bin adet gül verimi alınırken, seradan çıkış fiyatı tanesi yaklaşık 10 TL olan güllerin çiçekçilerde 100 TL'ye kadar yükselmesi ise dikkat çekti. "Burada aracılar kazanıyor" Gül üreticisi Ogün Sever Okur, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, asıl parayı kazanan kişilerin aracılar olduğunu belirterek, "10 dönümlük bir serada üretim yapıyoruz. Dönümde 15 bin adet gül alıyoruz. Dalında 10 liradan gülü satıyoruz ama çiçekçide fiyat 100 TL. Burada aracılar kazanıyor. Gül yetiştirmek çok zahmetli bir iş ama fiyatlar bizi keyiflendirirse çok güzel olur" dedi. "1 dönüme maliyet 100 bin lira" Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan ise, "Adana'da gül seramız bu sene 416 dönüme yükseldi ancak fiyatlar çok düşük. Burada 10 liraya satılan gül, dışarıda 50-70 ve 100 TL'den alıcı buluyor. Aslında burada üretici kazanmıyor. Çiftçimizin 1 dönüme maliyeti 100 bin lira. 1 dönümde eğer çiftçi 15 bin adet gül alırsa para kazanacak" ifadelerini kullandı. "Gümrük vergisi şart" Karpuz ve muzda olduğu gibi gülde de gümrük vergisi olmasını talep eden Doğan, "Yurt dışından gelen güllere gümrük vergisi konulmalı. Bizim gül ekim alanlarımızın artması için gümrük vergisi konulmalı. Aksi takdirde gülden para kazanma şansımız yok" diye konuştu.

Kozan’da Safran Hasadı Başladı, Rekolte Sert Düştü Video Galeri

Kozan’da Safran Hasadı Başladı, Rekolte Sert Düştü

Adana'nın Kozan ilçesinde dünyanın en pahalı baharatı safranda hasat başladı. Bu yıl kuraklık nedeniyle rekoltede büyük düşüş yaşanırken, safranın gramı 600 TL'den alıcı buluyor. Adana'nın Kozan ilçesinde bu yıl iklim şartları nedeniyle 1 dönüm alandan 100 gram safran hasat edilmesi bekleniyor. Dünyanın en pahalı baharatı olarak bilinen safranın çiçekleri tek tek toplanarak, içindeki kırmızı teller özenle çıkarılıp kurutuluyor. İlaç, kozmetik ve gıda sektöründe kullanılan safran, tıbbî aromatik bitkiler arasında yüksek katma değerli ürünler arasında yer alıyor. İlçede tek üretici olan Ali Gök, Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı, Kozan Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bihter Zaimoğlu Onat ve ilçe tarım müdürlüğü görevlileri ile birlikte ilk hasadını gerçekleştirdi. "140 bin çiçekten 1 kilo safran elde ediliyor" Bölgede 3 dönüm alanda üretim yapan ancak bu yıl soğanların yenilenmesi için 1 dönüm ekim gerçekleştiren üretici Ali Gök, safranın anavatanın kaynaklarda Osmanlı döneminde Toros Dağları eteklerinde üretildiğini belirterek, "650 rakımda üretim yapıyorum. Geçen yıl 3 dönümdü ama bu yıl 11 Nisan'da yağan kar nedeniyle safran soğanlarının gelişimi zayıf kaldı. Bu yüzden 1 dönüm alanda üretim yaptım. Normalde 1 dönümden 500–600 gram ürün alıyoruz ama bu yıl 100 gram civarında olacak. İklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle çiçek sayısı azaldı. Safranın anavatanı Osmanlı döneminde Torosların etekleriydi. 140 bin çiçekten 1 kilo safran çıkıyor. Kalitesi çok yüksek, gramı 600 TL. Bu sene hem burada hem Bolu'da üretim az. Hasat dönemi yaklaşık 45 gün sürüyor" dedi. "Kozan, endemik bitkilerle öne çıkıyor" Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı, ilçenin tarımsal alanda üretimde Türkiye'de öncü bir çok ürüne ev sahipliği yaptığını ifade ederek, "Torosların zirvesine çıktığınızda farklı endemik bitkilerle karşılaşıyoruz. Burada zeytin, mantar, safran üretilebiliyor. Bitkisel üretim açısından çok değerli bir bölgedeyiz. Ali Gök abimize girişimcilik ruhu için teşekkür ediyorum. Safranın gelir getirisi yüksek, iklim şartları uygun olduğunda ekonomik katkısı büyük. İlçe tarımın sulama desteğiyle kurulacak paneller ile gelecek yıl daha geniş alanda üretim yapılabilecek "diye konuştu. "Bilimsel açıdan değerli bir bitki" Kozan Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bihter Zaimoğlu Onat da safranın bölge için bilimsel ve ekonomik açıdan önemli bir değer olduğunu ifade ederek, "Safran, Kozan için çok kıymetli bir bitki. Tıbbi aromatik bitki çeşitliliği açısından zengin bir bölgedeyiz. Bu üretim, mikroklimatik açıdan da önemli. Safranın yaygınlaşması ve tıbbi aromatik bitkilerin artırılması, iklim değişikliğiyle mücadelede de kritik. İran bölgesinde yoğun kullanılan safran, göğüs kanserinin önlenmesi konusunda da bilimsel araştırmalarda değerlendiriliyor" dedi.

Adana, Mandalina Fiyatı 15 TL’den 8 TL’ye Düştü Haber

Adana, Mandalina Fiyatı 15 TL’den 8 TL’ye Düştü

Türkiye'nin önemli üretim merkezlerinden Adana'da bahçede 15 TL'den başlayan mandalinanın fiyatı 8 TL'ye kadar düştü. Üretimin merkezlerinden Çukurova'da bir çok üründe hasat sürüyor. Sonbahar ve kış aylarının vitamin deposu mandalina, rekoltesiyle üreticiyi sevindirdi. Dalında 15 TL'den alıcı bulan ancak şuanda 8 TL'ye kadar gerileyen mandalina, mevsimin en uygun fiyatlı meyvesi oldu. Kozan ilçesi Bucak bölgesinde hasat tüm hızıyla sürerken, işçiler sabahın ilk ışıklarından itibaren yoğun mesai yapıyor. Bu yıl kuraklık ve don nedeniyle portakal ile limonda rekolte düşerken, mandalina da hem üreticinin hem de narenciye işçilerinin yüzünü güldürdü. 10 dönümlük bahçede hasat yapan Mehmet Kopçak, "Mandalinanın ilk hasadına 15 TL'den başlamıştık, şu anda 8 TL'ye düştü. Rekolte güzel ama diğer narenciye ürünleri, özellikle limon ve portakal, bu yıl çok az. Bucak bölgesi Adana'da portakal denilince akla gelen, tescilli lezzetleriyle bilinen önemli bir üretim merkezi. Mandalina ise bölgeye özgü aromasıyla yoğun talep görüyor. 20 kişiyle bahçede 580 kasa hasat yaptık. Ancak mandalina dalında 8 TL'ye düşünce tüccarlar kesim yaptırmakta zorlanıyor, biz de iş bulmakta zorlanıyoruz" dedi. Hasatta çalışan tarım işçilerinden Meryem Durmuş ise "Sabah 6'da mesaimiz başlıyor, 8 saat boyunca hasat yapıyoruz. Bu yıl mandalina hasadı çok güzel geçti. Don vurduğu için işsiz kalırız diye korktuk ama Rabbim rızkımızı verdi" diye konuştu. Bir diğer işçi Ayşe Kocakaplan da, "580 kasa doldurduk, soğuktan dolayı ürün olmaz diye düşünüyorduk ama çok güzel mandalina oldu" ifadelerini kullandı.

Ceyhan Nehri, Kirlilik Nedeniyle Yüzlerce Balığın Ölümüne Neden Oldu Haber

Ceyhan Nehri, Kirlilik Nedeniyle Yüzlerce Balığın Ölümüne Neden Oldu

Adana'da Çukurova'nın verimli topraklarını sulayan ve birçok canlıyı barındıran Ceyhan Nehri aşırı derecede kirlenince yüzlerce balık telef oldu. 5 ay önce Adana Büyükşehir Belediyesine ait arıtma tesisi olmak üzere toplam 11 tesise 10 milyon 30 bin TL idari ceza uygulanmıştı. Kahramanmaraş'tan başlayıp 509 kilometrelik bir alana uzanarak, Akdeniz'de İskenderun Körfezi'ne dökülen ve tarımsal faaliyetlerde kullanılarak Çukurova'ya can suyu veren Ceyhan Nehri'ndeki kirlilik önlenemiyor. Nehre Adana'nın Yüreğir ilçesi Yakapınar Mahallesi'nde aynı noktadan iki yerden simsiyah akan atık su karışması dikkat çekiyor. Atığın karıştığı noktada nehrin suyu iki renge bürünüyor. Fabrika atıklarının nehre karıştığı iddiası nedeniyle Yüreğir ilçesinde nehre kıyısı olan birçok mahallede yaşayanlar sorunun çözülmemesinden şikayet etti. Mahalle sakinlerinden Hüseyin Saka, "Atıklar nehrimize akıyor. Nehirde balık kalmadı. Balıklar, bitkiler sürekli zarar görüyor. Bu su ile herkes tarım yapıyor. Yağmur yağmadığı için bahçeler Ceyhan Nehri ile sulanıyor. Şu an nehir çok kirli" dedi. Mahalle sakinlerinden Timur Emre ise, "Nehir nedeniyle köy de kokuyor, burası da çok kötü kokuyor. Hem balıklar ölüyor hem de tarım arazileri zehirleniyor. Birçok kez şikayetçi olduk, konuyu herkes biliyor ama kimse bir şey yapmıyor" diye konuştu. 5 ay önce 10 milyon TL ceza kesilmişti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekipleri geçtiğimiz mayıs ayında Ceyhan Nehri'ndeki kirlilikle ilgili Ceyhan ve Seyhan havzalarında geniş kapsamlı denetim yapmıştı. Ekiplerin 91 tesisteki denetimleri sonucu 5'i Adana Büyükşehir Belediyesi'ne ait arıtma tesisi olmak üzere toplam 11 tesise 10 milyon 30 bin TL idari ceza uygulanmıştı. Denetimlerde Adana Büyükşehir Belediyesi'nin Seyhan, Kozan, Yüreğir ve Karataş atık su arıtma tesislerinin çevre izin belgelerinin de bulunmadığı da belirlenmişti. 10 milyon cezanın 4 milyon 346 bin TL'si Adana Büyükşehir Belediyesi'ne kesilmişti.

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya Haber

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya

Güney Kore'de yapılan bir araştırmada Çukurova bölgesinin 5 yıl sonra ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşeceğinin açıklanması tarımsal üretim yapanları ve mühendisleri endişelendirdi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Türkiye'de Tatlısu kaynaklarının yüzde 77'si tarımsal üretimde kullanılıyor. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız.Damlama sulama sistemlerini devreye almamız gerekiyor" dedi. Son yıllarda artan iklim değişikliği etkileri tüm dünyayı etkisi altına alırken su kıtlığı hat safhaya ulaştı. Özellikle Türkiye'de birçok il su kıtlığı çekerken Türkiye tarımının başkenti Çukurova bölgesinde de yaşanan su kıtlığı tarımsal üretimi olumsuz etkiledi.Güney Kore'de yapılan bir araştırmaya göre iklim değişikliğinin hızlandırıcı etkisiyle Adana ve Mersin 2030'da, İstanbul ve Diyarbakır ise 2050'de, içme suyunun tükeneceği gün anlamına gelen ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşmesi bekleniyor. "Damlama sulama sistemlerine geçilmeli" Araştırma sonuçlarını değerlendiren Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Yıllardır Çukurova ve Türkiye'nin tamamında kuraklık olduğunu belirtiyoruz. Artık bu kuraklık kendisini ciddi bir şekilde gösteriyor. Türkiye olarak toplam tatlısu kaynaklarımızın yüzde 77'sini tarımda, yüzde 13'ünü üretim ve enerjide, yüzde 10'unu ise evlerde kullanmaktayız. Bu yüzde 77 çok büyük bir rakam. Çukurova ve Türkiye'nin tamamında damlama sulama sistemlerinin hiç zaman kaybetmeden devreye alınması gerekmektedir" ifadelerini kullandı. "Beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından su kıtlığı nedeniyle Çukurova'da ikinci ürün ekiminin bu sene yasaklandığına dikkat çeken Doğan, "Üstü açık kanallardan tarla ve bahçeler sulanırken hep kaçaklar ve komşu çiftçilerin tarlalarına su kaçmakta. Dünyada en güzel 3 ovadan birine sahibiz ve bu su kanallarının da üstünün kapanması lazım. Bizim Çukurova'da 365 gün suya ihtiyacımız var. Ürünlere su verilmezse verim kaybımız oluyor. Bu yıl 15 Eylül'e kadar suyumuz vardı. Sonbaharda yağan yağmurlarla suyumuz bu günlere kadar geldi. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" şeklinde konuştu. Ziraat Mühendisi Tuğçe Tuzcu, "Güney Koreli bilim insanlarının yaptığı araştırmada Çukurova bölgesinin 2030 yılında tamamen susuz kalacağı bildirilmiş. Özellikle yer altı su kaynaklarının korunmasının ve denetlenmesini sağlamalıyız. Sürdürülebilir sulama sistemlerine karşı çiftçileri bilinçlendirmeliyiz" diye konuştu. "Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" Çevre ve İklim Değişikliği Uzmanı Oğuz Şahin ise "Adana bölgesi yarı kurak bir bölge. Burası su kıtlığının yaşanabileceği bir bölge. Yapılan araştırmalarda barajların bu kıtlığa çözüm olmayacağı ortaya çıkmakta. Yeraltı sularının korunması lazım. Büyük barajların ve göllerin olması su kıtlığı olmayacağı anlamına gelmez. Yağmur yağınca yeraltı su kaynakları doluyor gibi bir algı var ancak yeraltı su kaynakları hızlı boşalır, yavaş dolar. Yeraltı su kaynaklarının vahşi sulamadan çıkartılarak, damlama sulama sistemlerine geçilmeli. Bireysel olarak da insanların alması gereken tedbirler var. Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" dedi.

Kuytucak Narında Hasat Don Zararıyla Başladı Haber

Kuytucak Narında Hasat Don Zararıyla Başladı

Adana'nın Kozan ilçesinde 900 rakımda yetişen ve lezzeti tescillenen Kuytucak narında hasat başladı. Bu yıl nisan ayında yaşanan don olayı nedeniyle rekolteni ciddi oranda düştüğü ifade edildi. Kozan'ın Kuytucak ve Karanebili Mahalleleri'nde yetişen, ince kabuğu, iri taneleri ve kendine has aromasıyla bilinen Kuytucak narı, 3 yıl önce coğrafi işaret alarak bölgenin tescilli ürünleri arasında yer aldı. Bu yıl yaklaşık 10 gün sürecek hasat, zorlu yamaçlardaki bahçelerde başladı. Geçen yıl dalında 20 TL'den alıcı bulan nar, bu yıl 70-80 TL arasında satıldı. Nisan ayında yaşanan zirai don nedeniyle rekolte kaybı yaşanmasından kaynaklı hasadın bahçelerde kısa sürdüğü ifade edildi. Ata topraklarından geleceğe taşınan Kuytucak narında geçen yıl 15 ton ürün alınan bahçelerde bu sezon ancak yarım ton civarında hasat edilmesi kaybı gözler önüne serdi. Karanebili Mahallesi'nden Ali Ağluç, köyde yalnızca nar değil, birçok üründe de rekolte kaybı yaşandığını söyledi. Ağluç, "Bu yıl tadımlık kadar az ürün var. Hasat başlar başlamaz bitecek gibi. Her yıl 15 ton verim aldığımız bahçede bu yıl 500 kilo zor toplarız. Geçen yıl 20-25 TL'den sattığımız nar bu yıl 5 katına çıksa da ürün yok. Kuytucak narı ince kabuklu, aromalı ve tatlı olduğu için tescillendi. Savruk suyunun ve doğal kar sularının beslediği bu narlar, bu yıl nisan ayındaki don nedeniyle yandı. Bu yıl incir, kiraz, ceviz ve pelit bölgemizde hiç yok. Zeytinde ise yüzde 50 rekolte kaybı var" dedi.

Çiftçiler Ekspertiz Ücretlerinden Şikayetçi Haber

Çiftçiler Ekspertiz Ücretlerinden Şikayetçi

Adana Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, son dönemde ekspertiz ücretlerinde yapılan artışların çiftçiler üzerinde ağır bir yük oluşturduğunu belirterek, yetkililere çağrıda bulundu. 2025 yılı başında ekspertiz ücretlerine yapılan zam, yüzde 100'ü aşarak enflasyonun çok üzerinde gerçekleşti. Geçtiğimiz yıl 10-13 bin TL arasında olan ücretler bu yıl 25 bin TL'ye çıktı. Ekspertiz değeri 10 milyon TL'yi aşan taşınmazlarda ise ikinci ekspertiz zorunlu tutuluyor ve maliyet 50 bin TL'ye kadar yükseliyor. Yıllardır değişmeyen uygulamaya göre, 10 milyon TL'ye kadar olan işlemlerde tek ekspertiz yeterli olurken bu limit enflasyon karşısında eridi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, söz konusu sınırın en az 30 milyon TL'ye yükseltilmesi ve uygulamanın yeniden düzenlenmesi gerektiğini vurguladı. "Bu yanlıştan dönülmelidir" Doğan, çiftçilerin üretime devam edebilmek için krediye ihtiyaç duyduğunu, ancak yüksek ekspertiz ücretlerinin bu süreci zorlaştırdığını kaydederek, şunları söyledi: "Çiftçimiz zaten artan girdi maliyetleri ve ekonomik belirsizliklerle mücadele ediyor. Ürününden yeterli kazanç elde edemeyen çiftçimize ekstra maliyet değil, destek lazım. Bir ekspertiz için ödenen 13 bin TL'nin ikinci raporla katlanması çiftçilerimizin yükünü daha da ağırlaştırıyor. Bu yanlıştan dönülmelidir." Başkan Doğan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) ekspertiz limitlerini her yıl enflasyon oranına göre güncellemesi gerektiğini ikinci ekspertiz uygulamasının da çiftçilerin lehine düzenlenmesini istedi. "Üretime devam etmek zorlaşıyor" Doğan, "Limitler düşük kaldığı için çiftçilerimiz ikinci ekspertiz zorunluluğu ile karşı karşıya kalıyor. Ücretler makul seviyelere çekilmeli, mali yük hafifletilmelidir. Çiftçimiz üreterek ülkemize katkı sağlıyor; ancak bu şartlarda üretime devam etmek giderek zorlaşıyor" diyerek sözlerini tamamladı.

Adana’da Torosların eteğinde fındık hasadı Haber

Adana’da Torosların eteğinde fındık hasadı

Feke ilçesine bağlı Gedikli Mahallesi'nde yaşayan İbrahim Gün, Karadeniz gezisinde görüp araştırmasının ardından 650 rakımdaki 6 dönüm arazisinde fındık üretimine başladı. 5 yıl önce fidanları diken Gün, bu yılki hasadı yaptı. Hasadı aile bireyleri ve mahalle sakinleriyle imece usulü yapan Gün, isteyene imkanları ölçüsünde ücretsiz fidan vermeye de başladı. "Herkesin yayla evi bahçesinde olsun istiyorum" Üretimle ilgili bilgi veren İbrahim Gün," Burası Akdeniz'in bitimi, İç Anadolu'nun başlangıcı, Torosların eteği. Adana denilince karpuz ve kebap akla gelir ama birçok özelliği bağrında barındırır. Biz de araştırdık ve Karadeniz'den fidan getirdik. Şu an Türkiye'nin her ilinden ücretsiz fidan için yoğun talep var. Sadece bende olsun istemiyorum, herkesin yayla evi bahçesinde olsun istiyorum. Fındık herkesin bahçesinde olursa daha bereketli olur. Çocuklarla bahçede fındık yemesi ayrı bir keyif olacaktır" dedi. Bu yıl don olayı nedeniyle verim kaybı yaşadıklarını, geçen yıla göre hasadın 10'da birini yapabildiklerini belirten Gün," Allah'ın verdiğine bin şükür. Rızkımıza düşen buymuş, ağız tadıyla yemek nasip oldu" ifadelerini kullandı. "Adana'da fındık üretildiğini söylediğimde arkadaşlarım çok şaşırdı" Artvin'de üniversite eğitimini sürdüren üreticinin yeğeni Süleyman Gün ise, Adana'da arkadaşlarının fındık üretimini ilk duyduğunda inanamadığını kaydetti. Gün" Arkadaşlarıma Adana'da fındık üretildiğini söylediğimde çok şaşırdılar, inanmadılar. Amcamın bahçesinden fotoğraflar gösterince çok şaşırdılar. Tadım için götürdüm, çok beğendiler. Karadeniz'de verimli ama burada da güzel sonuçlar aldık" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.