TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Bursa

AGRONEWS - Bursa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bursa haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa'da ahududu üretimi S.O.S veriyor Haber

Bursa'da ahududu üretimi S.O.S veriyor

Orman meyvelerinden olan, içerdiği mineral ve vitaminlerle birçok rahatsızlığa iyi gelen ahududu, bağışıklığı güçlendiriyor, potasyum içeriğiyle kan basıncını düşürüp kalp sağlığını destekliyor ve sağlıklı sindirime katkı sağlıyor. Göz sağlığına iyi gelen, cildi besleyen ve kan şekerini kontrol eden ahududu, TÜİK rakamlarına göre geçen yıl 7 bin ton civarında üretildi. TÜİK'e göre bu yıl da değişiklik olmadan 7 bin ton civarı üretim beklense de ülke üretiminin yüzde 85'ini üreten Bursa'nın Kestel ilçesindeki ağaçlar, çiftçiler ve ortaya çıkan verim böyle söylemiyor. Kestel Ziraat Odası Başkanı Eyüp Kılıç, Türkiye'nin böğürtlen ve ahududu üretiminde merkez konumunda olduklarını söyledi. Gözede gibi dağın eteklerinde kurulu kırsal mahallelerde çiftçilerin Türkiye'nin en kaliteli ahududu ve böğürtlenini ürettiğini vurgulayan Kılıç, özellikle ahududu üretiminde Türkiye'nin 85'inin Kestel'den karşılandığını aktardı. Bu yıl özellikle üretim merkezi olan Kestel'de rekolte sıkıntısı yaşandığına dikkati çeken Kılıç, şöyle konuştu: "Tonaj sıkıntımız var. Ahududu bölgemizde artık tükenmek üzere. Gen bozukluğu yaşadık. Yıprattık ahududuyu. Ağaçlarımız ve bahçelerimiz yoruldu eski verim yok artık. 5 ton yapa bahçemiz bir tona düştü. Ahududu ağaçlarının ıslah edilmesi gerekiyor. Bu yıl başlamasıyla bitmesi bir oldu hasadın. Yok çünkü, ağaçlar bomboştu. Yüzde 65-70 civarında kayıp var ve seneye bu kayıp daha fazla olacak." "Kravatlı adamlar televizyonda konuşuyor sabaha gelen yok" Avrupa ülkelerinde bu ıslah çalışmalarının çok iyi yapıldığını anlatan Kılıç, "Bölgeye göre ürün ıslah ediyorlar. Her şeyi çiftçiler olarak biz kendimiz yapıyoruz. Ben uzman ya da ziraat mühendisi değilim ki. Büyük kravatlı adamlar televizyona çıkıp konuşuyor sahaya gelen yok. Yüksek ziraat mühendislerinin köye gelip şunu yapalım dediğini duydunuz mu, ben duymadım." dedi. Ahududun bölgede yok olma tehlikesi yaşadığını dile getiren Kılıç, "Acilen ıslah edilmeli. Bölge çiftçisinin en önemli gelir kapısı çünkü." ifadesini kullandı. Yurt dışından özellikle Bosna Hersek ve Sırbistan'dan ürün geldiğini vurgulayan Kılıç, "Tüccarın bizden aldığını ürünün aynısına paketlenmiş olarak geliyor. Bu yıl üreticiden çıkış fiyatı 150 liradydı. Ama dışardan da bu fiyata getirdiler biz mücadele edemedik. Bir işçi en iyisi günde profesyonel olanı 25 kilo topluyor. Yevmiyesi 1500 lira. Günlük topladığından üreticiye ne kalıyor siz hesa edin" diye konuştu. Kılıç, Lütfiye Mahallesi'nin geçen yıl 250 ton ürün yaptığını belirterek, bu yıl 70 tonda kaldıklarını sözlerine ekledi.

Meyve sebze ihracatçıları ürün eksikliği ve dövizden şikayetçi Haber

Meyve sebze ihracatçıları ürün eksikliği ve dövizden şikayetçi

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçılar Birliği Başkanı Senih Yazgan, iklim değişikliği nedeniyle nisanda yaşanan zirai don ve yaz aylarındaki aşırı sıcakların taze meyve ve sebze üretimini olumsuz etkilediğini belirtti. Özellikle sert çekirdekli meyvelerde yaşanan kayıp nedeniyle ihracatın tatmin edici olmadığına dikkati çeken Yazgan, her türlü olumsuzluğa rağmen üreticilerin üretmekten ihracatçıların da mücadeleden vazgeçmediğini anlattı. Bu yıl anlık bakıldığında geçen yılın aynı dönemine göre yaşanan ürün eksikliğinden kaynaklanan yüzde 9-10'luk bir kayıp olduğuna işaret eden Yazgan, "Yıl sonunda narenciye ürünlerinin devreye girmesiyle bu açığı kapatabiliriz diye düşünüyorum. Kiraz ihracatı bu yıl yok denecek kadar az oldu. 75-80 bin ton ürün satan bir ülke için 6 bin tonluk ihracat yok gibi bir şey" dedi. Olmayan ürünün yerine başka ürünü koymakla ihracatın dengelenmesinin pazarda sürekliliği sağlamayacağını belirten Yazgan, şöyle devam etti: " Türkiye kiraz üreticisi ve ihracatçısı olarak bilinmeli. Kirazdan kaybedelim narenciyeden kaybedelim mantığı olmamalı. Her ülke fırsat kolluyor. Dünyada rakipsiz değiliz. Siz olmazsanız hemen o ülke devreye giriyor. Söz konusu pazarda o üke devamlılığı sağlarsa oraya kaçış olur. Türkiye, üretim açısından ve pazarlara hakim olma açısından çok güçlü. Ben çok ciddi yer değiştirme olacağını düşünmüyorum." "Büyük fırtınalar estirebiliriz" Yazgan, bu dönemde en büyük sorunun artan girdi maliyetlerini döviz kurunun karşılamaması olduğunu vurgulayarak, "Fiyatlarımızı, baskılanmış döviz kuruyla, girdi maliyetleriyle karşılaştırdığımızda karlılık açısından üreticimiz ve ihracatçımız açısından beklenen rakamları yakaladığımızda bu pazarlarda büyük fırtınalar estirebilecek ülkeyiz. Girdi maliyetleri ile döviz kuru arasındaki makas ihracatçıları zorluyor. Döviz kurunun artması gerekiyor biraz." ifadesini kullandı. Şu anda iç piyasanın ihracata göre daha iyi olduğunu dile getiren Yazgan, "İçerde fiyatlar artıyor ama döviz kuru yükselmediğinden ihracat karlı olmaktan çıkıyor. İhraç ettiğiniz ürün bizler için fiyat açısından tercih edilmez oldu. Uluslararası pazarı kaybetmek istemiyoruz. Biz o pazarlarda olmak istiyoruz. Girdi maliyetlerini üst üste koyduğunuz da maliyetler çok yükseldi. Döviz kurundaki pozisyon, beklentileri karşılamadığı için Avrupa pazarında rekabetçiliğimizi kaybettik." dedi.

Bu bahçede 120 çeşit şeftali yetiştiriliyor Haber

Bu bahçede 120 çeşit şeftali yetiştiriliyor

(BAÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ümran Ertürk, fakülteye ait bir arazide şeftali yetiştiriciliği yaptıklarını söyledi. Hem öğrencilerin okuldan sonraki hayata hazırlanmaları, hem Bursa şartlarına uygun çeşitlerin sağlanması açısından oluşturulan bahçede 500'ün üzerinde nektarin ve şeftali ağacı bulunduğunu dile getiren Ertürk, "120 çeşitten oluşan koleksiyon bahçemiz var. İspanya'daki ıslahcı firmadan geldi. Bu çeşitlerin Bursa şartlarındaki adaptasyonu denenerek bölgeye uygun olanlarının yetiştiriciler tarafından tercih edilip üretilmesi için çalışmalar yürütüyoruz" dedi. Bahçelerinde nektarin, basık şeftali, beyaz, sarı ve kırmızı etli şeftali gibi onlarca sofralık çeşit bulunduğunu belirten Ertürk, şöyle devam etti: "Ayrıca bu bahçede üreticilerin şeftali ağaçlarına uygulayacağı terbiye sistemlerini oluşturabilmesi için de çalışmalar yürütüyoruz. 8 farklı şeftali ağacında terbiye sistem uygulandı. Bu sistemlerden en iyileri üreticilere tavsiye edildi. Bursa eskiden şeftali üretimiyle bilinirdi ama Çanakkale'ye kaptırdı. Bursa'yı tekrar şeftalisiyle anılır hale getirmek için çalışmalar yürütüyoruz." "Yunanistan, yıllık 500 bin ton işlenmiş şeftali ihraç ediyor" Ertürk, bu çeşitler olgunlaştığında aşırı derecede tatlılık verdiğini belirterek, "Sert iken bile tatlı olan şeftalilerimiz. 120 çeşidin hepsi Bursa içi uygun değil. Uygun olanları, verimli olanları Bursalı çiftçiler bahçelerinde üretiyor" ifadesini kullandı. Bahçelerinde Bursa'da üretimi yapılmayan sanayiye uygun 10 çeşit sarı şeftali de bulunduğuna dikkati çekerek, "Amaç sanayiye yönelik yeni bahçelerin kurulması ve konserve ve sanayiye ürün tedariki sağlayarak ekonomiye katkı değer oluşturmak. Konserve ve sanayiye uygun çeşitler yetiştirilerek hammadde sağlamayı amaçlıyoruz. Yunanistan, yılda 500 bin ton sanayilik şeftali üretiyor ve işleyerek ihraç ediyor. İşlenmiş şeftali ihracatı biz de yapabiliriz. Bursa üretim ve sanayisi açısından buna çok müsait" diye konuştu. "Öğrenciler hasat ediyor" Bahçelerinde hasadın haziran ayında başlayıp eylül sonuna kadar sürdüğünü aktaran Ertürk, "4 ay şeftali hasat ediyoruz. Bu sezonun uzaması açısından, 4 ay boyunca taze ürün sağlanması açısından önemli" dedi. Prof. Dr. Ertürk, fakültede 15 Haziran'dan sonra staj programı başladığını anlatarak, şunları söyledi: "İkinci sınıf öğrencileri çiftlik stajı yapıyor. 9 bölümün öğrencileri hasat ediyor. Eylül sonuna kadar sürüyor. Öğrenciler nektarin ve şeftali çeşitlerini tanıyorlar. Şeftalide ne var hasadı nasıl yapılıyor görmüş oluyorlar. Bitki koruma öğrencileri hastalık ve zararlılarını öğreniyorlar. Hem onların öğrenmesini sağlıyoruz hem üretim yaparak döner sermayeye katkı sağlıyoruz hem de üreticilere yol gösterici çalışmalar yürütüyoruz. Öğrenciler, koleksiyon bahçesinde okuldan sonraki hayatları için tecrübe kazanıyor." Hasat ettikleri ürünleri kampüs alanı içindeki satış yerlerinde satışa sunduklarını belirten Ertürk, "Memurlar, akademisyenler, öğrenciler bazen özellikle gelen vatandaşlar alıyor. Satılmadığı zamanlarda meyve suyuna ya da marmelata işleniyor. İlaç kullanımını biz hasat başladıktan sonra kesiyoruz. Az ilaç kullandığımız için doğala yakın az ilaçlı ürünümüz oluyor. Bu durum ağaçlara hastalık ve zararlıların bulaşmasına yol açıyor ama biz bunu göze alarak ilaçlama yapmıyoruz" diye konuştu.

Haber

"Bursa siyahı"nda genç bahçeler rekolteyi kurtardı

Dünyada sadece Bursa'nın 30 köyünde üretilen ve İngiltere Düşesi Kate Middleton'un hamilelik döneminde bulantılarına karşı kullanmasıyla Kraliçe İnciri olarak ün yapan siyah incirde 150-200 liralık kilogram fiyatı üreticinin beklentisini karşıladı. Önümüzdeki sene Japonya'da ihracata başlanacağı açıklandı. Dünyanın en kaliteli inciri" olarak nitelendirilen, eşsiz lezzeti, dolgun dış görüntüsü ve aromasıyla en çok Avrupa ülkelerinden ilgi gören Bursa siyahı, geçen yıl 32 ülkeye gönderildi. Bu yıl nisanda yaşanan zirai don nedeniyle birçok meyve gibi Bursa siyahı incir de zarar gördü. Bazı yerlerde rekolte kaybı ve kalite bozuklukları ortaya çıktı. Bursa'nın Osmangazi, Gemlik, Mudanya ve Nilüfer ilçelerindeki 30 köyde üretilen Bursa'ya özgü siyah incirde çiftçiler, ihracatlık ürün için hasada başladı. Osmangazi Ziraat Odası Başkanı İsmail Altınkaya, bu yıl don nedeniyle bazı bölgelerde rekolte eksikliği yaşandığını belirterek, zirai donun etkilemediği alanlarda ise verimin güzel olduğunu aktardı. Sezonun erken kapanacağını düşündüklerini dile getiren Altınkaya, "Şu anda piyasa da iyi ürün de iyi. Bu kadarını beklemiyorduk ağaçlar kendini iyi topladı. Bir ara 190-200 liraya çıktı. Ancak 150 liraya düştü. Bu rakamın altına düşmezse iyi, çiftçinin beklentisini karşılar" dedi. Çiftçi Cevat Esen ise ürün rekoltesinin geçen yıla göre düşük olduğunu ancak oluşan rakamların üreticileri memnun ettiğini belirterek, "Bazı bahçelerde verim yüzde 30'a kadar düştü. Düşük rekolte ve oluşan fiyatla geçen yılı aratmaz kazancımız" diye konuştu. Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçılar Birliği Başkanı Senih Yazgan, Bursa siyahı incirde geçen yıla göre zirai don nedeniyle eksik yaşandığını ifade ederek, eksiklik olmayan yerlerde e kalite sorunuyla karşılaştıklarını anlattı. Her yıl yeni dikilen fidanlarla yeni bahçeler kurulduğunu dile getiren Yazgan, şöyle konuştu: "Yeni fidanların üretime girmesiyle zirai donla oluşacak kaybı kapatacağımızı düşünüyoruz. Rekolte kaybı var ancak yeni genç bahçelerden gelen ilave üretim de var. Bursa siyahı olarak bakarsanız geçen yılın ihracat rakamlarını yakalarız diye tahmin ediyoruz. Bursa'nın yıllık ortalama 15 bin ton ve ülke geneli de 18 bin ton ihracat oluyor. Bu yıl da bu rakamlara ulaşırız." İhracatta rakamların, girdi maliyetleri ve fiyatlandırma açısından pazarların kabul edebileceği bir fiyat temeline oturması gerektiğini belirten Yazgan, "İlk günler olması nedeniyle hem üreticinin hem de ihracatçının beklentileri olarak baktığımızda fiyat dalgalanmaları görüyoruz. Birkaç gün sonra fiyat dalgalanmalarının yerine oturacağını ve Bursa siyahı incirde iyi bir sezon geçireceğimize inanıyoruz" dedi. Japonya pazarı 2026 yılında açılabilir Bu yıl zirai don nedeniyle bir kayıp olduğunu ancak asıl önemlisinin önümüzdeki yıllarda verimin artacağını vurgulayan Yazgan, "Yeni pazarlar arıyoruz. Japonya pazarının 2026 yılında açılmasını bekliyoruz. Uzakdoğu pazarı açılırsa Bursa siyahının önü açılmış olacak." ifadesini kullandı. Bursa siyahında Orta Avrupa ve Balkan ülkeleri ile Rusya'nın önemli pazarlar olduğuna dikkati çeken Yazgan, "Hong Kong ve Kanada yeni pazarlar ama geliştirilmeye ihtiyaç duyulan pazarlar. Bu konuda en büyük eksikliğimiz lojistik maliyetlerinin bu pazarlara girmede önemli parametre olduğunu ifade etmek istiyorum. Eğer buralarda beklentilerimiz düzeyinde lojistik maliyetleri elde edebilirsek; daha domine edebilecek yüklü miktarlarda mal gönderdiğimiz o pazarların da gelişeceğini düşünüyorum." diye konuştu.

Avrupa armudu İtalya'dan değil Bursa'dan yiyor Haber

Avrupa armudu İtalya'dan değil Bursa'dan yiyor

Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez, bu yıl yaşanan olumsuz hava şartları ve nisandaki don hadisesine rağmen kalite olarak santa maria çeşidi armutta bir sorunlarının bulunmadığını söyledi. Geçen yıldan gelen küçük çaplı meyve kayıpları ve donun yol açtığı pas sorunu dışında önemli bir sıkıntı yaşanmadan hasadın sürdüğünü dile getiren Dönmez, temmuzun son haftasında başlayan hasadın 20 gün daha süreceğini anlattı. Bu sezon geçen yıla göre kayıp yaşanacağını aktaran Dönmez, Gürsu Ovası'nda yaklaşık 45 bin ton üretim tahmin ettiklerini kaydetti. Aşırı sıcak ve yağmur olması durumunda mevcutta yakaladıkları kalitede bozulma olabileceğine dikkati çeken Dönmez, "Evet birçok kişi, farklı üreticiler yağış bekliyor ama biz hasatta yağış istemeyiz. Havalar iyi gitsin ve 20 günde hasadı sorunsuz bitirelim istiyoruz" dedi. Avrupa armudu İtalya'dan değil Bursa'dan yiyor Bursa genelinde uzun yıllar santa maria çeşidi ortalama üretimin 100-120 bin ton olduğunu belirten Dönmez, şöyle konuştu: "Bursa'da 10-12 Nisan'da yaşanan don nedeniyle yüzde 25 civarı kayıp yaşadık. Bu yıl Bursa genelinde 90 bin tonları bulur diye düşünüyoruz. Bunun yarısı Gürsu Ovası'nda üretilir. Türkiye üretiminin yarısını Bursa gerçekleştiriyor. Santa maria zor bir çeşittir. Üretimi zordur, bazı hastalıklara dayanıksızdır. İtalyan çeşittir ve biz bu armudu İtalyanlardan öğrendik. İtalya bıraktı bu armut üretimini biz halen üretiyoruz. Avrupa'dan halen talep var. İtalya, hem devam ettirmemize hem de yüksek verim almamıza şaşırıyor. Şimdi santa maria armudunu Avrupalılar Bursa'dan yiyor." Dönmez, bölgenin armuda has havası, iklimi, toprağı ve suyu bulunduğunu vurgulayarak, "Türkiye ortalamasının üzerinde verim alıyoruz. Türkiye ortalaması bin 200 kilogram iken Gürsu'da 50 kilograma varıyor dekara verim. İtalya da bu rakamlarda verim alamıyordu. Avrupa, daha az kimyasal kullanılan ürünleri tercih ediyor. Bu yüzden soğuk pası olan armutlar bile tercih edilir oldu. Döviz de uygun olsa ihracatımız çok güzel olacak" dedi.

Evine kadar ulaşan yangını gözyaşlarıyla anlattı Haber

Evine kadar ulaşan yangını gözyaşlarıyla anlattı

Bursa'nın Gürsu ve Kestel ilçelerinde başlayan ve Osmangazi ilçesine bağlı Avdancık Köyü'ne kadar ulaşan orman yangını, ekiplerin gece boyunca süren yoğun çalışmaları sonucunda büyük oranda kontrol altına alındı. Yangın, rüzgarın etkisinin azalmasıyla birlikte durdurulabildi ancak bölgede hala zaman zaman alevlenmeler yaşanıyor. Ekipler, rüzgarın yeniden alevleri tetiklemesi ihtimaline karşı teyakkuzda bekliyor. Yangın, şu ana kadar 100 hektardan fazla alanı küle çevirirken, 3 köyde 485 hanede yaşayan bin 765 kişinin tahliyesine sebep oldu. Müdahale çalışmalarına orman, itfaiye ve belediye ekiplerinin yanı sıra köylüler de traktörleriyle destek verdi. Yangının yaşandığı Karahıdır Mahallesi sakinlerinden 69 yaşındaki Hüsamettin Akgül, yangının ilk anından itibaren yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlattı. Akgül, yangın sonrası yerleşim yerlerinin çevresine yangın yolları yapılması gerektiğinin altını çizdi. Yangının başladığı anları anlatan Akgül, "TOKİ konutlarında oturan Ali arkadaşım beni saat 17.44'te aradı ve yangının başladığını söyledi. Bana fotoğraf attı. Biz de hemen köy kahvesinin önüne çıktık, tekbir getirmeye başladık. Köyümüzdeki hazır olan bütün traktörleri çıkardık. TOKİ'ye yangın müdahalesi için buradan su taşıdık. Yaklaşık 2-3 saat içinde yangın bizim köyümüze doğru sarktı. Komşu köylerden yardımlar geldi. Bütün traktör sahiplerinden Allah razı olsun. Bizim insanımızın birliği, beraberliği budur. Kendi köyümüzün traktörleri ilk yangın çıkan yere müdahale ederken, bizim köye doğru sarkan yangına da komşu köylerden traktörler geldi. Sayısını bilmiyorum ama 500'ü geçmiştir. Biz o traktörleri köy meydanından yangının köye doğru sarktığı yöne yönlendirdik. En son noktaya kadar gidip dönüş yapmalarını, ama gidiş-gelişte yolu tıkamamaları gerektiğini bizzat söyledik. Tankerlerini orada boşaltıp geri döndüler, tekrar su doldurup gittiler. Çok yoğun bir mücadele vardı" dedi. Yangının sabaha kadar sürdüğünü ve evlerin çok yakınlarına kadar geldiğini söyleyen Hüsamettin Akgül, "Yangın kısa sürede köyümüze kadar indi. O noktada yapabileceğimiz tek şey, traktörleri köyün etrafındaki sokaklara, evlere yakın yerlere sokmaktı. Evlerin etrafını ıslattık. Sabah baktığımızda bazı yerlerde yangın evlere 1 metreye kadar yaklaşmıştı, bazı yerlerde 20-50 metreye kadar. Ama Cenab-ı Hakk'ın lütfuyla yangın evlere dokunmadı. Evlerimizde hiçbir zarar yok. Çocuklarımızda, can kaybı yok. Gece saat 3'ten sonra yangının alevi bitti ama bu sefer de kozalakların patlaması başladı. Kozalaklar gökyüzünde yıldızlar gibi gezmeye başladı. 50, 100, 300 metre ileriye kadar sıçrıyordu. Ama Allah'a şükür, köyün içine gelmedi. Kozalaklar dağın kendi arasında dolaştı" diye konuştu. Bu yangının herkes için ders niteliğinde olduğunu ifade eden Akgül, "Bunu iyi okumak, ders almak lazım. İnsanlar birbirine düşman değil, sevecen olmalı. Her seferinde, köyümüzün etrafında çevre yolu gibi yangın yolları yapılması gerektiğini söyledim. Ama bu akşam, halkımız ve yöneticilerimiz buna ihtiyaç olduğunu anladı. Bu ihtiyaç duyulan bir şey. Bunu ülkemize ve dünyamıza duyuralım. Yerleşim yerlerine müdahale edebilmek çok önemli. Orman bile olsa, ilk müdahalenin yapılabileceği yerlerde yangın yolları açmamız gerekiyor. Çevre yolları gerekiyor. Traktörleri yangının geldiği en ücra köşelere yönlendirdik. Islatarak müdahale ettik bu bizi kurtardı. Rabb'imiz bizi kurtardı" ifadelerini kullandı.

Siyez buğdayında bereketli hasat Haber

Siyez buğdayında bereketli hasat

Bursa’da çiftçilerin gelir düzeyini artırma ve üretim verimliliğini daha yukarıya çekme hedefiyle tarımsal destek çalışmalarını sürdüren Bursa Büyükşehir Belediyesi, kırsalda üretimi teşvik etmeye devam ediyor. Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı ve BESAŞ işbirliğiyle dağ ilçelerine dağıtılan Siyez buğdayında ilk hasat, Büyükşehir Belediyesi’nin biçerdöver desteğiyle Tarım Peyzaj AŞ ekipleri tarafından yapıldı. Keles ilçesi Yazıbaşı Mahallesi’nde yapılan hasat, üreticilerin de yüzünü güldürdü. Yazıbaşı Mahallesi Muhtarı Muhammer Kılınçaslan, desteklerinden dolayı Başkan Mustafa Bozbey’e ve Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti. Hasadı yapılan Siyez buğdayına BESAŞ tarafından alım garantisi verildiğini belirten Kılınçaslan, "Başkanımız bizlere destek veriyor. Biz de üretmeye devam edeceğiz" dedi. Siyez, buğdayın atası olarak kabul ediliyor ve bazı kaynaklara göre geçmişi 12 bin yıl öncesine dayanıyor. Siyez buğdayına olan ilgi, genetik yapısının bugüne kadar hiç değişmemiş olması nedeniyle giderek artıyor. Son yıllarda organik ürünlere yönelik talebin artması, fonksiyonel gıda arayışları, vitamin, mineral ve lif bakımından zengin olan eski buğdayları yeniden gündeme getirdi. Hasat edilen Siyez buğdayı, işlenerek BESAŞ tarafından Bursalıların sofralarında yer alacak. Glüten oranı düşük olan Siyez buğdayı, modern buğdaya göre iki kat daha fazla A vitamini içeriyor. Daha fazla demir içeriyor ve genetik yapısında herhangi bir değişim olmadığı için de sağlık açısından risk taşımıyor.

Uludağ Etekleri Lavanta Kokacak: Keles’te 30 Bin Fidan Üretildi Haber

Uludağ Etekleri Lavanta Kokacak: Keles’te 30 Bin Fidan Üretildi

Bursa'nın Keles ilçesindeki Pınarcık Süs Bitkileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Uludağ eteklerinde lavanta bahçeleri kurulması ve bölge çiftçisinin gelirinin artması için 30 bin fidan üretimine başladı. Kooperatif Başkanı Mehmet Sakarya, kooperatifi bölge çiftçilerinin bir araya gelmesiyle 2017 yılında kurduklarını hatırlatarak, bir süre Bursa Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle mevsimlik bitki üretimi yaptıklarını ancak son bir yıldır daha kalıcı ürünlere yöneldiklerini anlattı. Ihlamur, at kestanesi, sedir, kayın ve ladin ağaçların fidanlarını üretmeye başladıklarını dile getiren Sakarya, bunların yanında bu yıl ilk kez lavanta fidanı üretimine yöneldiklerini söyledi. Lavantada 30 binle deneme üretimi yaptıklarını belirten Sakarya, "6 üyemizin ortaklığıyla yaptık. Saksıda üretip kısmen yere dikmemiz gerekiyorsa yere dikip lavanta behçesi yapmayı planlıyoruz. Yarı mamül satmak üzere başladık" dedi. İklim ve rakım olarak çok güzel tepki aldıklarını ifade eden Sakarya, şöyle konuştu: "Uludağ eteklerinde bin 100 rakımdayız ancak İzmir, Yalova ve Bursa merkeze göre daha iyi konumdayız. Şu anda lavata garanti ürünümüz diyebiliriz. Makasla, çeliklemeyle çoğaltabiliriz. Hedefte sıkıntı yok. Arz talebe göre şekillendirebiliriz. Yaz dönemi iyi geçiyor. Bahçe denemesi de yapacağız. Kışı da iyi geçirirse, iyi tepkiler alırsak, üretimi yaygınlaştıracağız." Sakarya, bölgede tarımın çok zor olduğuna dikkati çekerek, "Genellikle kısıtlı olarak örtü altı üretim yapılıyor. Buralarda geçim kaynağı olabilir lavanta. Bu tarz dayanıklı bitkiler yapmalıyız. Kiraz ve çilek bölgede dar alanlarda yapılıyor ancak biz farklı alternatif ürünler geliştirmeye çalışıyoruz. Uludağ eteklerini lavanta kokutabilir, renklendirebiliriz" diye konuştu. Lavantanın ıhlamura nazaran daha kolay olduğunu vurgulayan Sakarya, "Yıllık üretimimizi 200 bine çıkarmamız zor değil. Bölgedeki üreticilerin kullanamadıkları arazileri lavanta bahçesine dönüştüreceğiz. Bölge halkına lavanta ile gelir sağlamayı hedefliyoruz" ifadesini kullandı.

Zonguldak'ta kurduğu armut bahçesinden 80 tonluk hasat bekliyor Haber

Zonguldak'ta kurduğu armut bahçesinden 80 tonluk hasat bekliyor

Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda (TTK) madenci olarak çalışan üç çocuk babası Hasan Girgin, emekli olduktan sonra başladığı armut yetiştiriciliğiyle bölgedeki tarımsal üretime öncülük ediyor. 23 yıl önce emekli olan 66 yaşındaki Girgin, Bursa'da çıktığı bir gezide gördüğü meyve bahçelerinden etkilenerek Çaycuma ilçesine bağlı Aşağı Kayıkçılar köyünde kendi bahçesini kurdu. 2005 yılında 4 bin 500 metrekarelik arazisine deveci armudu fidanları diken Girgin, ilk yıllarda yeterli verimi alamasa da üretimden vazgeçmedi. Yıllar içinde deneyim kazanarak armut yetiştiriciliğini sürdüren Girgin, bu sezon 80 tona yakın ürün elde etmeyi bekliyor. "Beş sene bekledik ama sonunda oldu" Üretime başladığı süreci anlatan Hasan Girgin, şunları söyledi: "Emekli olduktan sonra Bursa'yı gezmeye gittik Ziraat Odası'ndan beraber. Burada bahçeyi gördüm. Dedim ki bütün bankalara borcum olsun böyle bahçem olsun. Diğer kişiler dönerken ben orada kaldım. Fidan siparişlerini verdim. Hemen aynı sene dikmeye başladım. Allah'a şükürler olsun. Beş sene bekledik. Bunların ben dikimini keçi gübresi ile yaptım. Ağaçlar daha çabuk gelişti." Bahçesinin bakımını ihmal etmediğini ve budama işini dahi dışarıdan uzman ekiplerle yürüttüğünü dile getiren Girgin, "Bu ağaçları budamak için ekip Bursa'dan geliyor. Oradan ekip edindik. Sürekli aynı ekiple çalışıyoruz. Ekip değiştirdiğimde bahçe randıman vermez. Herkes kendi bildiği dalı keser" dedi. Köydeki üreticilere de öncülük etti Girgin, kurduğu bahçenin planlamasını bizzat yaptığını belirterek, şöyle devam etti: "Bunun projesini kendim yaptım. Bir gün çektim ipleri, hoşuma gitmedi. Söktüm tekrar, bir gün sonra yine çizdim. Enini boyunu ölçtük ondan sonra diktik, güzel göstersin diye. Cenab-ı Allah da verdi. Bakımı yine yaptık. Sürekli bakım yapıyorum. Bakım yapmazsa zaten ağaçlara hastalık girer. Seyretme güzel olursa 60'da kalırsın. Bu yıl 80 ton armut hasadı bekliyoruz nasip olursa. Zonguldak çevresine satıyoruz." Bahçesini kurduktan sonra çevresindekileri de üretime teşvik ettiğini vurgulayan Girgin, "Ben diktikten sonra vatandaşlara dedim ki boş delikanlılar. Dedim ki oğlum babanızın cebine bakmayın para versin diye. Ben size yardımcı olurum her konuda. Siz de dikin dedim. Örnek olarak diktim. Onlara da söyledim. Onlar da dikmeye başladılar. Yani böyle üretimler çoğaldı. Aşağı yukarı bizim 300 tona yakın deveci armudu toplanıyor" ifadelerini kullandı. "Aile şirketi gibi çalışıyoruz, ama arazi yok" Armut üretimini artırmak istediğini ancak arazi sıkıntısı yaşadığını dile getiren Girgin, "İşte sıkıntı kaliteli üretmek. Üretemezsen malın çöp oluyor. Azimle devam ediyoruz. Ömrümüz yettiğince Allah sağlık verince çocukla beraber yapıyoruz. Ben ilaçlama benim, çevre temizliği onu, aile şirketi gibi çalışıyorum. Arazi arıyorum, arazi bulamıyorum. Çoğaltacağım. 20 dönüm arıyorum, arazi yok. Kamuda da yok. Araziler hep parçalı" dedi. Girgin'in örnek girişimi, Kayıkçılar köyünde meyve üretiminin artmasına katkı sağlarken, bölgedeki genç üreticilere de ilham kaynağı oldu. Girgin, bu sayede bölgeden 300 tona yakın armudun Zonguldak bölgesinin yanı sıra ülkenin çeşitli yerlerine pazarlandığını sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.