TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çiftçi

AGRONEWS - Çiftçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çiftçi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Haber

"Üretmek isteyen çiftçinin önüne engeller çıkarılmamalı"

Doğan, yaptığı açıklamada, "Çiftçilerimiz, tarım arazilerini daha verimli hale getirmek amacıyla vasıf değişikliğine gitmek istediklerinde, Tapu Müdürlüklerine başvurmadan önce Tarım İlçe Müdürlüklerinden görüş almak zorundalar. 2024 yılı öncesine kadar ücretsiz olan bu işlem için artık 10 dönüme kadar 4.970 TL, 10 dönümden sonraki her 10 dönüm için ise 9.400 TL gibi yüksek meblağlar talep edilmektedir. Örneğin, 100 dönüm arazisini bahçe vasfına dönüştürmek isteyen bir çiftçi tam 89.570 TL ödeme yapmak zorunda kalıyor" dedi. Doğan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Pandemi süreci ve artan üretim maliyetleri sebebiyle zaten zor günler geçiren çiftçilerin, bu yeni uygulama ile mağduriyetlerinin daha da arttığına dikkat çekerek; "2025 yılında birçok ürün grubunda (soğan, patates, marul, karpuz, domates, biber vb.) çiftçimiz kâr edememiş, hatta kira ve girdi maliyetlerini dahi karşılayamaz hâle gelmiştir. Zaten iflasın eşiğinde olan üreticilerimizin bu tür bir ek maliyetle karşı karşıya bırakılmasının gerekçesi anlaşılamamaktadır. Üretimden uzaklaşan her çiftçi, gıda arz güvenliği açısından ülkemiz için büyük bir risktir." Doğan, "Üretmek isteyen çitçilerimizin önüne bürokratik ve mali engeller çıkarılmamalı. 2024 yılı öncesindeki ücretsiz uygulamaya geri dönülmeli, çiftçilerden bu ücretler alınmamalı, üreticiyi mağdur eden bu uygulama bir an önce sonlandırılmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın üretimi kolaylaştıracak adımları atacağına inanıyoruz. Çiftçimizin yükü hafifletilirse üretim artar, ülkemiz kazanır" dedi.

Çiftçilerin Yaşı 59’a Yükseldi, Gençler Tarımdan Uzaklaşıyor Haber

Çiftçilerin Yaşı 59’a Yükseldi, Gençler Tarımdan Uzaklaşıyor

Çiftçilerin Yaş Ortalaması 59’a Çıktı Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2024 yılı itibarıyla çiftçilerin yaş ortalamasının 59’a yükseldiğini açıkladı. Erkek çiftçilerin yaş ortalaması 58, kadın çiftçilerin ise 61 olarak belirlendi. Bayraktar, üreticilerin yüzde 35’inin 65 yaşın üzerinde olduğunu ve genç çiftçilerin oranının yalnızca yüzde 5’e düştüğünü söyledi. Kadın Çiftçiler ve Genç Nüfus İçin Destek Vurgusu Kadınların tarımda büyük bir potansiyel taşıdığını vurgulayan Bayraktar, desteklerin artırılması gerektiğini belirtti. 18-24 yaş arası çiftçi sayısının yüzde 6, 33-49 yaş arası çiftçi sayısının ise yüzde 4 azaldığını söyleyen Bayraktar, gençlerin tarımdan koptuğuna dikkat çekti. Acil Önlemler ve Gençleri Kazanma Çağrısı Genç nüfusun tarıma dönmesi için sosyal güvenlik prim yükünün hafifletilmesi, arazi ediniminin kolaylaştırılması ve özel fonlarla tarımsal girişimciliğin desteklenmesi gerektiğini ifade eden Bayraktar, kırsalda yaşamı cazip hale getirecek altyapı yatırımlarına da dikkat çekti. “Gençlerimizi Kazanmazsak, Umudumuz Kalmaz” Bayraktar, tarımın geleceği için gençlerin kazanılmasının hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, “Gençlerimizi bu topraklara kazandırmazsak, yarınlarımızı besleyecek ne ekmeğimiz ne de umudumuz kalır” dedi.

Şehirde Devlet Memurluğundan Köyde Hayvancılığa Haber

Şehirde Devlet Memurluğundan Köyde Hayvancılığa

KIRIKKALE (İHA) - İzmir’de yıllarca devlet memurluğu yaptıktan sonra emekli olan Dursun Kurnaz, şehir hayatını terk ederek memleketi Kırıkkale’nin Balışeyh ilçesine bağlı Yenili köyüne taşındı. Burada küçükbaş hayvancılığa yönelen Kurnaz, kamu bankasından düşük faizli kredi çekerek Halep keçisi yetiştiriciliğine başladı. Kırıkkale İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'ne başvurarak Kırsal Kalkınma Programı (KOP) kapsamında Portatif Barınak Projesi’nden yararlanan Kurnaz, küçükbaş hayvan çadırı desteği aldı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'ne bağlı veterinerler de düzenli sağlık kontrolleri yaparak hayvanların bakımını denetlemeyi sürdürüyor. Kurnaz, yıllardır hayalini kurduğu işi yaptığını belirterek, "Bu işe heveslendim ve hayvancılığa adım attık. Eskiden beri merakım vardı, hayalimizi gerçekleştirdik. Devletimize hizmet ettik, emekli olduk. Sonrasında yine devletimize ve topluma hizmet etmeye devam ediyoruz; besicilik yaparak, üretim yaparak" dedi. Halep keçisinin yüksek yağ oranına sahip olduğunu ve et verimi açısından dünyada ilk sıralarda yer aldığını söyleyen Kurnaz, şu an 75 hayvanı olduğunu ve bunların yarısının yavruladığını belirtti. Hayvancılığın maliyetli bir iş olduğunu vurgulayan Kurnaz, "Devletin desteği olmadan bu işi yapmak mümkün olmaz. Devlet desteklediği için bu hayvanları alabildik" diye konuştu. Üretimi sürdürebilmek için yem ihtiyacını kendisinin karşıladığını belirten Kurnaz, "Dişi yavruları pazarlamayı düşünmüyorum, üretime devam edeceğim. Hayvancılık için araziye sahip olmak gerekiyor. Arpa, saman ve yemleri kendiniz karşılamalısınız. Ekstra bir araziniz yoksa ve her şeye para verirseniz, bu iş biraz zor olur. Arpa ektik, samanımız vardı. Bu sene yonca ekiyorum, silaj yapacağım. Hayvanların ihtiyaçlarının en az yüzde 50'sini karşılamak gerekiyor, yoksa maddi açıdan zorlanırsınız" dedi. HAYVANCILIĞI DESTEKLEYEN PROJELER SÜRÜYOR Hayvan Sağlığı, Yetiştiriciliği ve Su Ürünleri Şube Müdürü Veteriner Hekim Mehmet Doğan, bölgedeki küçükbaş hayvan yetiştiricilerine yönelik projelerin devam ettiğini belirtti. Kırıkkale Valiliği ve İl Tarım Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen projeler kapsamında portatif çadır desteği, damızlık koç temini, yemlik ve suluk sağlanıyor. Ayrıca, aşılama çalışmaları, hayvan küpeleme işlemleri ve meralara sulak yapımı gibi projelerle hayvancılık desteklenmeye devam ediyor.

Prof. Dr. Aslan: Haber

Prof. Dr. Aslan: "Doğayı Korumak Gelecek Nesillere Borcumuz"

VAN (İHA) - Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, doğayı korumanın tüm canlılar için bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edilen 3 Mart Dünya Yaban Hayatı Günü kapsamında Türkiye’de de farkındalık etkinlikleri düzenleniyor. Prof. Dr. Aslan, merkez olarak 2012’den beri yaban hayatını koruma çalışmaları yürüttüklerini belirterek, doğanın tüm canlıların ortak yaşam alanı olduğuna işaret etti. Ekolojik dengenin korunmasında çeşitli kurumlarla iş birliği içinde çalıştıklarını söyleyen Prof. Dr. Aslan, "Doğal hayat denilince, insan eli değmemiş, bozulmamış yapıdan bahsediyoruz. Tabiat bütün canlıların ortak yaşam alanıdır. Eğer bizler doğayı tahrip eder ve sulak alanları yok edersek ekosisteme zarar vermiş oluyoruz. Bu doğa bizlere emanettir. Bu doğal mirası gelecek nesillere bozulmadan teslim etmek zorundayız. Bunu da hiçbir değişiklik yapmadan gelecek nesillere aktarmalıyız" ifadelerini kullandı. Tarım ve sanayi devrimiyle doğanın büyük zarar gördüğüne dikkat çeken Aslan, "Yaşanabilir bir dünyadan uzaklaşmak üzereyiz. Kaybettiğimiz değerleri kaybettikten sonra farkına vardık. Oysaki elimizdeki değerleri kaybetmeden farkında olmamız gerekiyor. Bu yüzden sulak alanlarımızı, nehirlerimizi ve göllerimizi korumalıyız" dedi.

Amasya’nın İki Lezzeti AB Tescili Yolunda Haber

Amasya’nın İki Lezzeti AB Tescili Yolunda

AMASYA (İHA) - Amasya’nın sembol ürünleri arasında yer alan misket elması ve çiçek bamyası, Avrupa Birliği (AB) coğrafi işaret tescili almak için başvuru sürecine girdi. İki bin yıllık geçmişe sahip elma ile yörede "çeyrek altın" olarak bilinen çiçek bamyası, uluslararası tanınırlık kazanma yolunda. Amasya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Murat Kırlangıç, "Amasya çiçek bamyasının ardından Amasya misket elması için de Avrupa Birliği coğrafi işaret başvurusunu yaptık. 2026 yılı içinde ikisinin de tescilinin geleceğini düşünüyoruz" açıklamasında bulundu. ELMA 2 BİN YILLIK, BAMYA ÇEYREK ALTIN GİBİ DEĞERLİ Arkeolojik kazılara göre 2 bin yıldır yetiştirilen ve kırmızı-yeşil görünümüyle dikkat çeken Amasya misket elması, sadece lezzetiyle değil, sağlık açısından da önemli faydalarıyla öne çıkıyor. Çiçek bamyası ise yüksek besin değeri ve değişmeyen ekonomik değeri nedeniyle "çeyrek altın" olarak adlandırılıyor. AB TESCİLİ DAHA GENİŞ PAZARLARA AÇILMALARINI SAĞLAYACAK Amasya İl Tarım ve Orman Müdürü Gürol Çetin, coğrafi işaret tescilinin ürünlerin tanınırlığını artıracağını belirterek, "Birçok yerde satılan elmalar farklı olmalarına rağmen ‘Amasya misket elması' denilerek satılıyor. Amasya misket elmasının sindirimden tutun da cilt güzelliğine kadar birçok faydası var. Bu elmayı bir defa yiyen diğer elmalarla olan farkını çok net anlayabilir" dedi. "ÇİÇEK BAMYASI ETTEN DAHA BESLEYİCİ" Sabah erken saatlerde toplanıp ip dizilerek kurutulan çiçek bamyası, özellikle Konya ve çevresindeki düğün sofralarının vazgeçilmezi. Çetin, "Besin değeri olarak neredeyse etten daha yüksek. Türkiye'nin Çiçek bamyası ihtiyacını büyük oranda Amasya'mız karşılıyor" diye konuştu. "GRAM ALTINLA YARIŞIYOR" Misket elmasının kilosu 60 TL iken, çiçek bamyasının kuru hali 3 bin TL’yi buluyor. Esnaf Ömer Balkar, "Bamyanın fiyatı çok yükseldi. Gram altınla yarışıyor. Taşova bamya pazarında toptan kilosu 2 bin 800 TL'den satılıyor. Perakende fiyatı ise 3 bin TL'nin üzerinde" dedi.

Van Çöreği Yüksekova Sahur Sofralarına Taşındı Haber

Van Çöreği Yüksekova Sahur Sofralarına Taşındı

HAKKARİ (İHA) - Van mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan Van çöreği, Ramazan ayında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde sahur sofralarının gözdesi haline geldi. Eskiden sadece Van’dan sipariş edilen çörek, artık Hakkari'nin ilçesinde de üretiliyor. Van çöreği, tok tutması ve otlu peynirle iyi bir uyum sağlaması nedeniyle, Yüksekova’daki sahur sofralarının vazgeçilmezi oldu. Vatandaşlar, gece saatlerinde fırınların yolunu tutarak taze çörek almak için sıraya giriyor. "YÜKSEKOVA’NIN SAHUR SOFRALARINI SÜSLÜYORUZ" İlçede 36 yıldır fırıncılık yapan Mirza Işık, artan talepler üzerine Van çöreği üretimine başladıklarını belirterek, "Günde 2 bin çıkartmamıza rağmen çok çabuk tükeniyor. Van çöreğimiz tok tuttuğu için vatandaşlar sahur için tercih ediyor. Sipariş üzerine şehir dışına da gönderiyoruz. 2 yıldır çıkardığımız Van çöreğiyle ilçenin sofralarını süslüyoruz" diye konuştu. LEZZETİNİ TUTTURMAK USTALIK İSTİYOR Van çöreğinin yapımı hakkında bilgi veren Işık, "Meşhur çöreği; tereyağı, süt, şeker, maya, tuz ve unun belli miktarda karıştırılmasıyla 350 derecelik taş fırınlarda elde ediyoruz. Yapımı basit gibi görünse de lezzetini tutturmak kolay değil" dedi. SAHUR SOFRALARININ VAZGEÇİLMEZİ Van çöreğinin sahurda mutlaka tüketilmesi gerektiğini belirten Ferhat Baltacı, "11 ayın sultanı olan mübarek Ramazan ayı çok güzel bir aydır. Biz de gece gece çıkıp Van çöreğini almaya geliyoruz. Malum Mirza ustanın yaptığı Van çöreği sahurun kesinlikle vazgeçilmezi diyebiliriz" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.