TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çiftçi

AGRONEWS - Çiftçi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çiftçi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Adana, Mandalina Fiyatları Dalında 3 TL’ye Düştü Video Galeri

Adana, Mandalina Fiyatları Dalında 3 TL’ye Düştü

Türkiye'nin önemli narenciye üretim merkezlerinden Adana'da mandalina dalında 3 TL, pazarda ise 5 TL'ye kadar geriledi. Türkiye narenciyesinin yüzde 40'ını karşılayan Adana'da bu sene 383 bin dönüm alanda ekilen mandalinanın hasadı sürüyor. Dönümüne ortalama 4 ile 6 ton arasında verim alınan mandalina, ilk hasat edildiği haftalarda kilosu bahçede kalitesine göre 8 ile 15 lira arasında alıcı buldu. Şimdilerde ise dalında 3 lira, pazarda ise 5 ile 10 lira arasında satılmasıyla en ucuz meyve oldu. Tarım aracılarının 27 Eylül'de başlattığı 9 günlük grev sonrası erkenci 6 cins mandalina aynı anda olgunlaşınca işçiler toplamaya yetişemedi ve birçok mandalina zarar gördü. İşçilerin grevi bittikten sonra ise portakal hasadının da başlaması, mandalinada rekolte fazlalığı nedeniyle ürün dalında kaldı. Rusya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ihraç edilen mandalinalar, dalında zarar görünce ihraç da edilemedi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "İlk hasatta fiyatlar 8 ile 15 lira arasındaydı. Tarım aracıları 9 gün grev yapınca mandalina dalında kaldı. Grev bitince, işçiler bahçelere girince ürünler dalında hep zarar görmüştü. Erkenci cins mandalinanın raf ömrü çok kısa. Şu anda mandalinanın kilosu dalında 3 liraya kadar geriledi. Adana, Mersin ve Hatay'daki birçok bahçede erkenci mandalina grubu dalında kaldı. O ürünler raf ömrünü kaybetti. Bu mandalinanın yurt dışına gitme şansı yok" ifadelerini kullandı. "Daldaki ürünler Akdeniz meyve sineği popülasyonunu arttırır" Mandalinaların toplanmasının 3-4 lira işçilik maliyeti olduğuna dikkat çeken Doğan, "Çiftçi mandalinayı hale gönderdiğinde eline kilogram başına 1 lira para belki geçecek. Bu ürünler dalda kaldı. Eğer dalındaki ürünler toplanmazsa gelecek sene Akdeniz meyve sineği popülasyonu artar. Bu ürünler, Akdeniz meyve sineği için besin kaynağı olur. Çiftçilere DFİF desteği verilmesini bekliyoruz" dedi. Pazarcı esnafı ve vatandaş memnun Pazarcı esnafı Halil Yılmaz ise bu sene mandalinanın bol olduğunu ve fiyatların bu sebeple düştüğünü belirterek işlerin iyi olduğunu anlattı. Mandalina almaya gelen vatandaşlardan Muzaffer Bay ise fiyatların geçen haftaya göre yüzde 50'den fazla düştüğünü belirterek, memnun olduklarını söyledi. 

Isparta, Eğirdir’de Kuraklık Çiftçiyi Susuz Tarıma Yönlendirdi Video Galeri

Isparta, Eğirdir’de Kuraklık Çiftçiyi Susuz Tarıma Yönlendirdi

Isparta'nın Eğirdir ilçesinde son yıllarda artan kuraklık, çiftçileri alternatif üretim modellerine yönlendirirken, bölgenin gözbebeği olan elma üretimi yerini susuz tarıma uygun zeytin, Arbeküm ve vişne gibi ürünlere bırakmaya başladı. Bu değişime Tepeli Köyü'nde öncülük eden muhtar Mustafa Kemal Demirekin, azalan su kaynaklarına dikkat çekmek amacıyla elma bahçeleri yerine vişne ve zeytin fidanları dikerek örnek bir üretim modelini hayata geçirdi. Küresel ısınma, azalan yağışlar ve su kaynaklarındaki ciddi gerileme, tarım sektörünü her geçen yıl daha fazla zorlarken, Isparta'nın Eğirdir ilçesinde üreticiler yeni arayışlara yöneliyor. Özellikle 2025 yaz sezonunda yaşanan kuraklık nedeniyle elma bahçelerini sulamakta büyük zorluk yaşayan çiftçiler, tankerlerle su taşımak zorunda kaldı. Bu süreçte Tepeli Köyü Muhtarı ve Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mustafa Kemal Demirekin, köyünde susuz tarıma geçiş sürecine öncülük etti. Demirekin, 2,5 dönümlük arazisinde daha önce yetiştirilen elma ve ceviz ağaçlarının yerine kuraklığa dayanıklı 70 adet vişne ile Arbeküm ve Gemlik türlerinden 70 adet zeytin fidanı dikti. Kuraklık çiftçiyi alternatif üretime zorluyor Eğirdir Gölü'nün su seviyesinin her yıl düştüğüne dikkat çeken Demirekin, "Bu kuraklık nedeniyle biz çiftçiler olarak farklı üretim modellerine yönelmek zorunda kaldık. Tarım İlçe Müdürümüz ve personelinin önerileri doğrultusunda, bu şartlara uygun fidanları tercih ettik. Bölgemizde su kıtlığı yaşandığı için, az su isteyen bu ürünleri üretmek durumundayız. Arazim 2,5 dönüm ve bu alana 70 adet zeytin ile susuz yetiştirilecek 70 adet vişne fidanı diktik. İnşallah hepimiz için hayırlı olur" dedi. "Araziler boş kalmasın, çiftçi geliri korunsun" Projeye ilişkin değerlendirmede bulunan Ziraat Mühendisi Hasan Demirekin ise bölgede su sıkıntısının ciddi boyutlara ulaştığını vurgulayarak, amaçlarının arazilerin boş kalmaması ve çiftçinin gelirini koruyacak alternatif bir model oluşturmak olduğunu söyledi. Vişnenin kuraklığa dayanıklı yapısıyla iyi bir alternatif olduğunu belirten Demirekin, zeytinin ise deneme amaçlı dikildiğini, verim ve piyasa talebinin önümüzdeki yıllarda netleşeceğini kaydetti. Tepeli Köyü'nde başlatılan susuz tarım uygulamasının, Eğirdir ve çevresindeki üreticilere örnek olması beklenirken, fidan dikim çalışmalarına Eğirdir İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ramazan Taran ile teknik ekip de katılarak incelemelerde bulundu ve üreticiye teknik destek sağladı.

Beypazarı, Kışlık Havuç Hasadında Verim Yükseldi Haber

Beypazarı, Kışlık Havuç Hasadında Verim Yükseldi

Ankara'nın Beypazarı ilçesinde kışlık havuç hasadı başladı. Çiftçi Sezai Aydoğan, dönüm başına yaklaşık 10 ton ürün beklediklerini söyledi. Ankara'nın Beypazarı ilçesinde kışlık havuç hasadı başladı. Günün ilk ışıklarıyla çalışmaya başlayan işçiler, topraktan sökülen havuçları torbalara dolduruyor. Toplanan havuçlar daha sonra yıkama tesislerine götürülüyor. İlk olarak büyük havuzlarda kaba temizliği yapılan havuçlar, yıkama makinelerinden geçirilerek paketleme bölümüne aktarılıyor. İri, ince, kıtır ve kırık olmak üzere ayrılan ürünler, kullanım amacına göre farklı kasalarda sınıflandırılıyor. Üreticiler, hasat edilen havuçları talebe göre piyasaya sunmak üzere soğuk hava depolarında muhafaza ederken, Beypazarı havucu yıl boyunca Türkiye'nin dört bir yanındaki sofralara ulaştırılıyor. "Şu an tahmini verim dönüme 10 ton" Çalıştıkları arazinin 180 dönüm olduğunu belirten çiftçi Sezai Aydoğan, "Şu anda kazım zamanına geldik, işleme yapıyoruz. Haziranda ekiyoruz. Tabii işlerken toprak işlemesine çok dikkat ediyoruz. Sulama, gübreleme, ilaçlama, ot ayıklama, bunları yapa yapa 120 gün falan sürüyor. Şu an tahmini verim dönüme 10 ton. Geçen sene bir tık bundan düşüktü, 8 ton falandı. Bu seneki daha kaliteli. Susuzluk var bizde. Sondajlardan topluyoruz. Sular parmak kadar akıyor. Sıkıntımız o bizim. Su olmadığı için bu kadar ekebiliyoruz. Sondajlar var, köyün her tarafından toparlayıp buraya getiriyoruz. 10 tane göl var, 10 tane göle topluyoruz. Aktara aktara buraya geliyor. Susuzluk sene geçtikçe artıyor. Daha önce mesela başlayalı 10 sene olduysa 10 sene öncesi iki gölle iş görüyorduk, şimdi 10 göle çıkarttık ama o suyu yine bulamıyoruz. İlkbahar biraz birikim oluyor, 1 ay sonrası çok azalıyor" diye konuştu. "Kalitesi, albenisi, tadı bunlar çok farklı" Beypazarı havucunu diğer havuçlardan ayıran özelliklerine değinen Aydoğan, "Kalitesi, albenisi, tadı bunlar çok farklı. Bunun hazırlamasında, gübresinde, ilacında, su oranına yeterli derecede olacak şekilde ekilmesi gerekiyor. Su yetersiz geldiği zaman sen bunu zaten 10 alamazsın, 3 alırsın, 5 alırsın. O zaman da zarar edersin, kazanamazsın. Dikkat edilmesi gerekenler bunlar" şeklinde konuştu. Aydoğan, "Araç olarak 5-6 tane traktör var, tır var, iki tane kamyon var. İşçi olarak en az 10 kişi sabit burada var. Buranın yerli adamı. Artı 70-80 kişilik işçi geliyor ama 10 kişi buranın sabit, devamlı elemanı. Traktörü kullanıyor, kamyonu kullanıyor, sulamasına bakıyor" ifadelerini kullandı. "Burada günlük 60-70 ton havuç üretimi olur" Taşkıran Tarım firmasında havuçların yıkandığı tesiste çalışan Yahya Göktaş ise "Burada günlük 60-70 ton havuç üretimi olur. Tarladan gelir, burada yıkarız, İstanbul'a yollarız. Her tarafa yollarız. Burada 12 ay devamlı havuç var. Marul olur yazın, soğan, ıspanak. Şimdi kış mevsimi, havuç olur. Bu makine kalibre. İriyi, inceyi ayırır. Yukarıdaki havuza dökülüyor, havuzdan kazanlara geliyor ve oradan temiz suyla yıkanıyor, çamuru akıyor. Temizi bu yana geliyor. Sonra paketleniyor ve ihraç oluyor. Bunlar 25'er kilo, iri ve ince olarak ayrılıyor" dedi. Hasadın devam ettiği Beypazarı'nda üreticiler, hem iç piyasaya hem de dış pazara yıl boyunca kaliteli havuç tedarik etmeyi hedefliyor.

Kırmızı Pancar Hasadı, Menemen’de Üreticiyi Sevindirdi Haber

Kırmızı Pancar Hasadı, Menemen’de Üreticiyi Sevindirdi

Türkiye'nin önemli tarımsal üretim merkezlerinden İzmir'in Menemen ilçesinde, kış sofralarının vazgeçilmezi ve şifa kaynağı olarak bilinen kırmızı pancarda hasat sezonu devam ediyor. Sabahın erken saatlerinde tarlaya giren tarım işçilerinin binbir zahmetle topladığı "Kırmızı elmas", bu yılki verimiyle üreticinin yüzünü güldürüyor. Gediz Ovası'nın verimli topraklarına sahip Menemen ilçesinde kışlık sebze hasadı tüm hızıyla devam ediyor. Sağlık deposu olarak görülen, özellikle turşu ve şalgam suyu yapımında kullanılan kırmızı pancar, tarladan sofralara uzanan yolculuğuna başladı. Menemen Ovası'nda binlerce dönüm arazide ekimi yapılan ve yılda ortalama 40 bin ton rekolte elde edilen ürünü toplamak için tarım işçileri sabahın ilk ışıklarıyla birlikte tarlaların yolunu tutuyor. Yağışlı havaların ardından çamurlu tarlada güçlükle ilerleyen işçiler, pancarları tek tek topraktan sökerek temizleme işlemini gerçekleştiriyor. Büyük bir titizlikle boylarına göre ayrılan pancarlar, çuvallara doldurularak kamyonlara yükleniyor. Bölge ekonomisine büyük katkı sağlayan kırmızı pancarlar, Menemen'den Türkiye'nin dört bir yanına gönderiliyor. Özellikle Adana ve Mersin bölgesindeki şalgam suyu fabrikalarının hammadde ihtiyacını karşılayan "Kırmızı elmas" kalitesi ve rengiyle ihracat kapılarını da aralıyor. Ancak üretimden tüketime uzanan zincirde oluşan fiyat farkı dikkat çekiyor. Üreticinin büyük emekle yetiştirdiği kırmızı pancar tarlada 10 TL'den alıcı bulurken, pazar tezgahlarında ve market raflarında ise fiyatı 40 TL'ye kadar çıkıyor. Tarlada 10 lira tezgahta 40 lira Yanıköy'de baba mesleği olan tarımla yaklaşık 20 yıldır uğraştığını aktaran üretici Turgay Yıldırım, "Ağustos ayının başı gibi ektiğimiz ve çimlenme aşaması oldukça hassas olan kırmızı pancarın hasadı, Ekim ayında başlayıp duruma göre Ocak, Şubat veya Mart aylarına kadar süren zorlu bir süreci kapsıyor. Yağmur, soğuk ve çamur demeden çalışmaya devam etsek de ne yazık ki ürünümüz hak ettiği değeri bulamıyor; tarlada 10 liraya çıkan mal pazarda ve marketlerde ortalama 40 liradan satılırken, yüksek girdi maliyetleri altında ezilen yine çiftçi oluyor. Tonaj ve verimden memnun olsak da fiyat konusunda yaşadığımız mağduriyet nedeniyle bu işin sonunun nereye varacağını bilemiyoruz." dedi. Şifa deposu olan kırmızı pancarı mevsiminde herkese tavsiye ettiğini vurgulayan Yıldırım, "Şimdilerde pek çiftçi yetişmiyor. Ürünlerin paraya çevrilmesine kadar geçen 90-100 günlük sürede sabretmek zor geldiğinden, yeni nesil artık bu meşakkatli meslekle uğraşmak istemiyor." diye ekledi. "Kırmızı elmas" Verimli toprakta yetişen ve yağmuru seven bir ürün olan kırmızı pancarın hasadının Ekim ayında başladığını ifade eden tarım işçisi Helin Özgün, "Biz de bu dönemde yağmur çamur dinlemeden çalışarak ürünleri kökleyip kasalıyoruz. Sapları temizlenip yapraklarından salata da yapılabilen pancarlar, havuzda çamurlarından arındırıldıktan sonra hale ve marketlere gönderilerek sofralarımıza ulaşıyor. Kana faydası olduğu için tüketilmesi tavsiye edilen ve halk arasında ‘Kırmızı elmas' olarak bilinen bu sebze; haşlanıp sirke ve yağ ile soslayarak lezzetli bir şekilde yenebiliyor." ifadelerini kullandı.

Bilecik’te Zeytin Fiyatı Tartışması, Tarlada 160 Tezgahta 500 Lira Haber

Bilecik’te Zeytin Fiyatı Tartışması, Tarlada 160 Tezgahta 500 Lira

Bilecik'te zeytin üreticiliği yapan Ramazan Uysal, bu yıl verimin geçen yıla göre daha düşük olduğunu belirterek, tarladan 160 liraya alınan zeytinin marketlerde 500 liraya satılmasını eleştirdi Orta Sakarya Vadisi'nde Sakarya Nehri ve çevresindeki dağlar dolayısıyla mikroklima etkisine sahip Bilecik'in Osmaneli ilçesinde yarım asırdır üretim yapılan zeytinliklerde bu yılki hasat sona erdi. Geçen yıla göre zeytin oranı düşük olurken, bu sene yağlık zeytin yok denilecek kadar az. Bilecik'te 18 bin dekar alanda üretim yapılıyor Bilecik'te, 11 bin 500 dekarı Osmaneli'nde olmak üzere 18 bin dekar alanda geçen yıla göre düşüş yaşanırken, bu toplanan 2 bin ton zeytin rekoltesi çiftçileri üzdü. Boylama makinesinde yağlık, birinci sınıf, ikinci sınıf, üçüncü sınıf ve dördüncü sınıf ile elek üstü olarak ayrılan zeytinler, Marmara Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliğine satışının ardından tüketicilerin sofrasına ulaştırılıyor. Dip zeytini ise fabrikalarda yemeklik zeytinyağı olarak işleniyor. Osmanelili üreticiler, genellikle sırıkla ve tarakla hasat ettikleri zeytinin zedelenmesini ve toprakla temasını ağaç altlarına 'Yaygı" sererek önlemeye çalışıyor. "Geçen yıla göre zeytin oranı düşük, yani yağlık zeytin yok bu sene" Bu sezon alım fiyatlarının üreticiyi memnun etmediğini anlatan Ramazan Uysal, "35 yıldır zeytincilik işiyle uğraşıyorum. Bu sene zeytin fiyatları Marmara Birliğin açıkladığı fiyatlar çok düşük. Geçen yıla göre zeytin oranı düşük, yani yağlık zeytin yok bu sene" dedi. "Burada 160 lira marketlerde 500 lira" Ramazan Uysal, topladıkları zeytinleri gece ayırarak, makinelerden geçirerek numaralanma yaptıklarını anlatarak, "Elek üstü dediğimiz fiyat 160 lira, ama marketlerde 500 lira, 600 lira piyasası. 1 numara 150 lira, 100 lira; 2 numara, 3 numara bu şekilde ayırıyoruz. Verimlilik çok düşük bu sene, yani geçen yıla göre çok düşük. Geçen sene ilaç fiyatımız 50 liraysa bu sene 90 lira. Gübre pahalı, mazot ona keza. Mazot yüksek; çiftçi duman oldu yani bu sene" dedi.

Sakarya’da Kahverengi Kokarca Böceği Tarımı ve Aileleri Tehdit Ediyor Haber

Sakarya’da Kahverengi Kokarca Böceği Tarımı ve Aileleri Tehdit Ediyor

Türkiye'de ilk kez 2017 yılında Artvin ve İstanbul'da görülen kahverengi kokarca böceği, Sakarya'nın Ferizli ilçesindeki bir mahalleyi adeta istila etti. Evlerin duvarlarını ve ağaçları saran, tarıma da ciddi zarar veren böcekler, aile ziyaretlerini bile engeller hale geldi. Böceklere karşı ilaçla mücadele etmeye çalışan çiftçi Ahmet Gezer, "Torunlarım böcek korkusundan yanımıza gelemiyor, torun hasreti çekiyoruz" dedi. Ana vatanı Çin, Japonya, Tayvan olan istilacı kahverengi kokarca böceği Amerika, daha sonrasında Avrupa'nın tamamına yayıldıktan sonra 2017 yılında ilk olarak Artvin ve İstanbul'da tespit edildi. Halihazırda Türkiye'de görülmeye devam eden bu canlı, saldığı kokuyla etrafına türünü çağırarak çoğalabiliyor. Kahverengi kokarca böceği, fındık başta olmak üzere yüzlerce bitki türüne büyük zarar verirken, önemli ölçüde verim ve kalite kayıplarına sebep oluyor. Üreticilerin kabusu haline gelen kahverengi kokarcanın popülasyonunu azaltmak için ise samuray arıcığı bile duruma engel olamadı. Son zamanlarda Sakarya'da nadiren görülen bu böcek, Ferizli ilçesi Bakırlı Mahallesi'nde yeniden görülmeye başlandı. Evlerin duvarlarını ve ağaçları saran, tarıma da ciddi zarar veren böcekler, vatandaşların günlük faaliyetlerinin yanı sıra aile ziyaretlerini bile engeller hale geldi. Böceklere karşı ilaçla mücadele etmeye çalışan çiftçi Ahmet Gezer, 5 torunun böceklerden korktuğu için yanlarına gelmediklerini ve torun hasreti çektiklerini kaydetti. "Bunlardan birini öldürdüğümüzde 400 tane öldürmüş gibi sayabiliriz" Bakırlı Mahallesi'nde çiftçilik yapan Ahmet Gezer, "Bu böcek, her sene 500 misli artmaktadır. Bütün komşularımıza ve çiftçi kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Herkes evini, çatısını ilaçlarla belki yok edebiliriz. Devletimiz yardımcı oluyor. Bu böcekler yazın bahçelerde yumurtlayıp, çoğalıyor. Bir böcek senede iki kez, hava ısınırsa 3 kez yumurtluyorlar. Birinci seferde 200, ikinci seferde 200 toplamda 400 yumurta yapıyor. Bunlardan birini öldürdüğümüzde 400 tane öldürmüş gibi sayabiliriz. Çatılarda, ahırlarda, bahçelerdeki evlerde her vatandaşımız ilaçlarsa el birliğiyle bunlardan kurtuluruz. Başta fındık, üzüm, mısır sebze ve diğer meyvelerimizde gezen bu böcek ürünlere zarar veriyor" dedi. "Bizim torun hasretimiz var" Evinin camını ve kapısını açamadığını ve torun hasreti yaşadığını belirten Gezer, "Torunlarım buraya gelmiyor. Kendimiz bile gidemiyoruz, evimizi terk edemeyiz. Camı, pencereyi açamıyoruz. Evde girilmedik yer bırakmıyorlar. Koku zaten dışardan hissediliyor, havalandırma yapamıyoruz. Torunlarım buraya geldiği zaman korkuyor. Benim 5 torunum var. Torunlarım bunlardan tiksiniyor ve koku yaptıkları için gelmek istemiyorlar. Geçenlerde kızımla konuştuğumda gelmelerini istedim torunlarım bana, 'Böcekler hala duruyor mu?' diye sordular. Böcekler olmasa gelecekler ama korkuyorlar. Bizim torun hasretimiz var. Biz gidiyoruz ama gittiğimiz zamanda bizim arabamızda, üstümüzde varmış gibi torunlar etrafımıza bakıyor" diye konuştu. "Bir an önce bu böceği yok etmemiz lazım yoksa o bizi yok edecek" Bakırlı Mahalle Muhtarı Ali Rıza Durmuş ise bu yıl böcek yoğunluğu yaşandığını ifade ederek, "Böcekler, son bir haftadan beri mahallemiz üzerinde geziyorlar. Domates, biber, mısır gibi bütün tarım ürünlerine dadandı. Bir an önce bu böceği yok etmemiz lazım yoksa o bizi yok edecek. Devletimiz ve belediyemiz bu böcekle mücadelede destek veriyorlar ama sonrasında geleni önleyemiyoruz. Vatandaşlarımız evlerini ilaçlasın, bu toplu mücadeleyle olacak bir şey. Şuanda vatandaşlarımızın çoğu ilaçlıyor, ilaçlamayanlara şahsımın yardımcı olacağına ve ilaçları kendim alacağımı söylüyorum" şeklinde konuştu.

Haber

"Üretmek isteyen çiftçinin önüne engeller çıkarılmamalı"

Doğan, yaptığı açıklamada, "Çiftçilerimiz, tarım arazilerini daha verimli hale getirmek amacıyla vasıf değişikliğine gitmek istediklerinde, Tapu Müdürlüklerine başvurmadan önce Tarım İlçe Müdürlüklerinden görüş almak zorundalar. 2024 yılı öncesine kadar ücretsiz olan bu işlem için artık 10 dönüme kadar 4.970 TL, 10 dönümden sonraki her 10 dönüm için ise 9.400 TL gibi yüksek meblağlar talep edilmektedir. Örneğin, 100 dönüm arazisini bahçe vasfına dönüştürmek isteyen bir çiftçi tam 89.570 TL ödeme yapmak zorunda kalıyor" dedi. Doğan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Pandemi süreci ve artan üretim maliyetleri sebebiyle zaten zor günler geçiren çiftçilerin, bu yeni uygulama ile mağduriyetlerinin daha da arttığına dikkat çekerek; "2025 yılında birçok ürün grubunda (soğan, patates, marul, karpuz, domates, biber vb.) çiftçimiz kâr edememiş, hatta kira ve girdi maliyetlerini dahi karşılayamaz hâle gelmiştir. Zaten iflasın eşiğinde olan üreticilerimizin bu tür bir ek maliyetle karşı karşıya bırakılmasının gerekçesi anlaşılamamaktadır. Üretimden uzaklaşan her çiftçi, gıda arz güvenliği açısından ülkemiz için büyük bir risktir." Doğan, "Üretmek isteyen çitçilerimizin önüne bürokratik ve mali engeller çıkarılmamalı. 2024 yılı öncesindeki ücretsiz uygulamaya geri dönülmeli, çiftçilerden bu ücretler alınmamalı, üreticiyi mağdur eden bu uygulama bir an önce sonlandırılmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın üretimi kolaylaştıracak adımları atacağına inanıyoruz. Çiftçimizin yükü hafifletilirse üretim artar, ülkemiz kazanır" dedi.

Çiftçilerin Yaşı 59’a Yükseldi, Gençler Tarımdan Uzaklaşıyor Haber

Çiftçilerin Yaşı 59’a Yükseldi, Gençler Tarımdan Uzaklaşıyor

Çiftçilerin Yaş Ortalaması 59’a Çıktı Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2024 yılı itibarıyla çiftçilerin yaş ortalamasının 59’a yükseldiğini açıkladı. Erkek çiftçilerin yaş ortalaması 58, kadın çiftçilerin ise 61 olarak belirlendi. Bayraktar, üreticilerin yüzde 35’inin 65 yaşın üzerinde olduğunu ve genç çiftçilerin oranının yalnızca yüzde 5’e düştüğünü söyledi. Kadın Çiftçiler ve Genç Nüfus İçin Destek Vurgusu Kadınların tarımda büyük bir potansiyel taşıdığını vurgulayan Bayraktar, desteklerin artırılması gerektiğini belirtti. 18-24 yaş arası çiftçi sayısının yüzde 6, 33-49 yaş arası çiftçi sayısının ise yüzde 4 azaldığını söyleyen Bayraktar, gençlerin tarımdan koptuğuna dikkat çekti. Acil Önlemler ve Gençleri Kazanma Çağrısı Genç nüfusun tarıma dönmesi için sosyal güvenlik prim yükünün hafifletilmesi, arazi ediniminin kolaylaştırılması ve özel fonlarla tarımsal girişimciliğin desteklenmesi gerektiğini ifade eden Bayraktar, kırsalda yaşamı cazip hale getirecek altyapı yatırımlarına da dikkat çekti. “Gençlerimizi Kazanmazsak, Umudumuz Kalmaz” Bayraktar, tarımın geleceği için gençlerin kazanılmasının hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak, “Gençlerimizi bu topraklara kazandırmazsak, yarınlarımızı besleyecek ne ekmeğimiz ne de umudumuz kalır” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.