TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ekonomi

AGRONEWS - Ekonomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ekonomi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Haber

"Bursa siyahı"nda genç bahçeler rekolteyi kurtardı

Dünyada sadece Bursa'nın 30 köyünde üretilen ve İngiltere Düşesi Kate Middleton'un hamilelik döneminde bulantılarına karşı kullanmasıyla Kraliçe İnciri olarak ün yapan siyah incirde 150-200 liralık kilogram fiyatı üreticinin beklentisini karşıladı. Önümüzdeki sene Japonya'da ihracata başlanacağı açıklandı. Dünyanın en kaliteli inciri" olarak nitelendirilen, eşsiz lezzeti, dolgun dış görüntüsü ve aromasıyla en çok Avrupa ülkelerinden ilgi gören Bursa siyahı, geçen yıl 32 ülkeye gönderildi. Bu yıl nisanda yaşanan zirai don nedeniyle birçok meyve gibi Bursa siyahı incir de zarar gördü. Bazı yerlerde rekolte kaybı ve kalite bozuklukları ortaya çıktı. Bursa'nın Osmangazi, Gemlik, Mudanya ve Nilüfer ilçelerindeki 30 köyde üretilen Bursa'ya özgü siyah incirde çiftçiler, ihracatlık ürün için hasada başladı. Osmangazi Ziraat Odası Başkanı İsmail Altınkaya, bu yıl don nedeniyle bazı bölgelerde rekolte eksikliği yaşandığını belirterek, zirai donun etkilemediği alanlarda ise verimin güzel olduğunu aktardı. Sezonun erken kapanacağını düşündüklerini dile getiren Altınkaya, "Şu anda piyasa da iyi ürün de iyi. Bu kadarını beklemiyorduk ağaçlar kendini iyi topladı. Bir ara 190-200 liraya çıktı. Ancak 150 liraya düştü. Bu rakamın altına düşmezse iyi, çiftçinin beklentisini karşılar" dedi. Çiftçi Cevat Esen ise ürün rekoltesinin geçen yıla göre düşük olduğunu ancak oluşan rakamların üreticileri memnun ettiğini belirterek, "Bazı bahçelerde verim yüzde 30'a kadar düştü. Düşük rekolte ve oluşan fiyatla geçen yılı aratmaz kazancımız" diye konuştu. Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçılar Birliği Başkanı Senih Yazgan, Bursa siyahı incirde geçen yıla göre zirai don nedeniyle eksik yaşandığını ifade ederek, eksiklik olmayan yerlerde e kalite sorunuyla karşılaştıklarını anlattı. Her yıl yeni dikilen fidanlarla yeni bahçeler kurulduğunu dile getiren Yazgan, şöyle konuştu: "Yeni fidanların üretime girmesiyle zirai donla oluşacak kaybı kapatacağımızı düşünüyoruz. Rekolte kaybı var ancak yeni genç bahçelerden gelen ilave üretim de var. Bursa siyahı olarak bakarsanız geçen yılın ihracat rakamlarını yakalarız diye tahmin ediyoruz. Bursa'nın yıllık ortalama 15 bin ton ve ülke geneli de 18 bin ton ihracat oluyor. Bu yıl da bu rakamlara ulaşırız." İhracatta rakamların, girdi maliyetleri ve fiyatlandırma açısından pazarların kabul edebileceği bir fiyat temeline oturması gerektiğini belirten Yazgan, "İlk günler olması nedeniyle hem üreticinin hem de ihracatçının beklentileri olarak baktığımızda fiyat dalgalanmaları görüyoruz. Birkaç gün sonra fiyat dalgalanmalarının yerine oturacağını ve Bursa siyahı incirde iyi bir sezon geçireceğimize inanıyoruz" dedi. Japonya pazarı 2026 yılında açılabilir Bu yıl zirai don nedeniyle bir kayıp olduğunu ancak asıl önemlisinin önümüzdeki yıllarda verimin artacağını vurgulayan Yazgan, "Yeni pazarlar arıyoruz. Japonya pazarının 2026 yılında açılmasını bekliyoruz. Uzakdoğu pazarı açılırsa Bursa siyahının önü açılmış olacak." ifadesini kullandı. Bursa siyahında Orta Avrupa ve Balkan ülkeleri ile Rusya'nın önemli pazarlar olduğuna dikkati çeken Yazgan, "Hong Kong ve Kanada yeni pazarlar ama geliştirilmeye ihtiyaç duyulan pazarlar. Bu konuda en büyük eksikliğimiz lojistik maliyetlerinin bu pazarlara girmede önemli parametre olduğunu ifade etmek istiyorum. Eğer buralarda beklentilerimiz düzeyinde lojistik maliyetleri elde edebilirsek; daha domine edebilecek yüklü miktarlarda mal gönderdiğimiz o pazarların da gelişeceğini düşünüyorum." diye konuştu.

Coğrafi işaretli balın hasadı başladı, kilosu 1500 TL Haber

Coğrafi işaretli balın hasadı başladı, kilosu 1500 TL

İçeriğinde doğal şekerler, vitaminler, mineraller ve antioksidanlar bulunan coğrafi işaretli Ardahan balının hasadı başladı. Kafkas arılarının eşsiz floralara sahip yüksek rakımlı dağlarda yetişen çiçeklerden alınan polenlerle elde edilen Ardahan balı, süzüldükten sonra eşsiz bir şifa ortaya çıkarıyor. Ardahan Kafkas Arısı Üretim Eğitim ve Gen Merkezi Müdürü Sinan Aydın, "Kafkas Arısı Gen merkezi Müdürlüğü olarak Ardahan ilindeki arıcıları ziyaret edip, bal hasat döneminde özellikle hasat kontrolünü yapıp, hasatla ilgili detaylı bilgileri arıcılarımıza veriyoruz" dedi. Aydın, bugün bu işi hem teknik olarak hem de kapasite noktasında başıyla yapan Ardahan'ın en büyük arıcılarından bir olan arıcı Cüneyt Mostura'yı arılığında ziyaret ettiklerini söyledi. Aydın, Ardahan balının değeri hem kirlilikten uzak olması hem de Kafkas arısı gibi özel bir ırktan elde edildiği için çok önemli olduğunu söyleyerek, "Ardahan ili, Kafkas arısının gen merkezi olduğu için dünyadaki 4 tane ırktan bir tanesi. Dolayısıyla gerek dil uzunluğu, gerek sakinliği, gerekse propolis verimi ve bal verimi noktasında Türkiye'deki damızlık noktasında büyük ihtiyaç duyulan önemli bir bal arısı ırkından bir tanesi. 2025 yılı verim noktasında tahminlerin üzerinde gerçekleşti. 2025 yılında hem arı sağlığı noktasında gerekse bal verimi noktasında Türkiye ortalamasının çok üzerinde bir bal sağımı gerçekleşti. Dolayısıyla 2025 yılı Ardahan arıcılığı için gayet verimli bir sezon oldu. Çünkü ilimiz yaklaşık 1800 bitki türünün var olduğu ve kimyasal ve biyolojik kirliliğin neredeyse yok denecek kadar kimyasal gübrenin kullanılmadığı, dolayısıyla böyle Türkiye'deki nadir coğrafyalardan bir tanesi. Ardahan balının da değeri hem kirlilikten uzak olması hem de Kafkas arısı gibi özel bir ırktan elde edilmesi çok önemli'' diye konuştu. Ardahan Merkeze bağlı Kazlıköy'de arıcılık yapan Arıcı Cüneyt Mostura ise, ata dede mesleği olan bu işi 2010 yılında Ardahan Üniversitesi arıcılık bölümünden mezun olduktan sonra başladığını söyleyerek, ''Yaklaşık 1000 koloni ile çalışmaktayım. Burada bal üretimi ve ilkbahar aylarında arı satışı yapıyorum. 2025 sezonu Ardahan için çok iyi bir sezon olarak geçti'' şeklinde konuştu.

Avrupa armudu İtalya'dan değil Bursa'dan yiyor Haber

Avrupa armudu İtalya'dan değil Bursa'dan yiyor

Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez, bu yıl yaşanan olumsuz hava şartları ve nisandaki don hadisesine rağmen kalite olarak santa maria çeşidi armutta bir sorunlarının bulunmadığını söyledi. Geçen yıldan gelen küçük çaplı meyve kayıpları ve donun yol açtığı pas sorunu dışında önemli bir sıkıntı yaşanmadan hasadın sürdüğünü dile getiren Dönmez, temmuzun son haftasında başlayan hasadın 20 gün daha süreceğini anlattı. Bu sezon geçen yıla göre kayıp yaşanacağını aktaran Dönmez, Gürsu Ovası'nda yaklaşık 45 bin ton üretim tahmin ettiklerini kaydetti. Aşırı sıcak ve yağmur olması durumunda mevcutta yakaladıkları kalitede bozulma olabileceğine dikkati çeken Dönmez, "Evet birçok kişi, farklı üreticiler yağış bekliyor ama biz hasatta yağış istemeyiz. Havalar iyi gitsin ve 20 günde hasadı sorunsuz bitirelim istiyoruz" dedi. Avrupa armudu İtalya'dan değil Bursa'dan yiyor Bursa genelinde uzun yıllar santa maria çeşidi ortalama üretimin 100-120 bin ton olduğunu belirten Dönmez, şöyle konuştu: "Bursa'da 10-12 Nisan'da yaşanan don nedeniyle yüzde 25 civarı kayıp yaşadık. Bu yıl Bursa genelinde 90 bin tonları bulur diye düşünüyoruz. Bunun yarısı Gürsu Ovası'nda üretilir. Türkiye üretiminin yarısını Bursa gerçekleştiriyor. Santa maria zor bir çeşittir. Üretimi zordur, bazı hastalıklara dayanıksızdır. İtalyan çeşittir ve biz bu armudu İtalyanlardan öğrendik. İtalya bıraktı bu armut üretimini biz halen üretiyoruz. Avrupa'dan halen talep var. İtalya, hem devam ettirmemize hem de yüksek verim almamıza şaşırıyor. Şimdi santa maria armudunu Avrupalılar Bursa'dan yiyor." Dönmez, bölgenin armuda has havası, iklimi, toprağı ve suyu bulunduğunu vurgulayarak, "Türkiye ortalamasının üzerinde verim alıyoruz. Türkiye ortalaması bin 200 kilogram iken Gürsu'da 50 kilograma varıyor dekara verim. İtalya da bu rakamlarda verim alamıyordu. Avrupa, daha az kimyasal kullanılan ürünleri tercih ediyor. Bu yüzden soğuk pası olan armutlar bile tercih edilir oldu. Döviz de uygun olsa ihracatımız çok güzel olacak" dedi.

Mut beyaz incir ihracat yolunda Haber

Mut beyaz incir ihracat yolunda

Tarımda yılın 12 ayı üretimin sürdüğü Mut ilçesinde; kayısı, erik, zeytin, nar, elma, kavun, karpuz ve sebze gibi ürünlerin yanı sıra bu sezon beyaz incir de yurt dışı pazarında yerini aldı. İlçede 5 bin dekar alanda üretimi yapılan beyaz incirde bu yıl 35 bin ton rekolte bekleniyor. Türkiye’nin sofralık kayısı ihtiyacının yüzde 85’ini karşılayan Mut’ta, erik sezonunun sona ermesiyle birlikte şimdi de incir hasadı hummalı bir şekilde sürüyor. Özellikle rengi, tadı, aroması, iriliği ve sevkiyata dayanıklılığı ile öne çıkan Mut beyaz inciri, Almanya ve Dubai pazarlarında rağbet görüyor. İhracatçı Aytu Acar yaptığı açıklamada, hasadın henüz tam olarak başlamadığını ve bu nedenle talepleri karşılamakta zorluk çektiklerini belirterek, "Mersin’in Mut ilçesinde incir hasadımız başladı. Ancak henüz hasat tam olarak oturmadı. Günlük tır bazında sevkiyat istiyoruz ama şu anda tonajda sıkıntı yaşıyoruz. Üreticilerimizden ricamız, kaliteli ürün toplamaları ve seçim yapmaları. Dökme ürünün kilosu 150 lira, ihracatlık ürünün kilosu ise 180 lira. Üretici bizi desteklerse biz de fiyatları yüksek tutarak onlara katkı sağlarız" dedi. İncirlerin Almanya’ya kara yoluyla 6 günde, Dubai’ye ise uçakla 2 günde ulaştığını belirten Acar, "Ambalajlı ürünler Almanya’ya gidiyor. Diğer ambalajda olanları ise Dubai’ye gönderiyoruz. 1 kiloluk ambalajlarda yaklaşık 8 adet incir bulunuyor. Kaliteli üretimle her bir incir 150 gram civarında geliyor" ifadelerini kullandı.

Samsun'da 2025 yılında 65 bin 658 ton balık üretimi planlanıyor Haber

Samsun'da 2025 yılında 65 bin 658 ton balık üretimi planlanıyor

Tarım ve Orman İl Müdürlüğü su ürünleri üretim planlaması kapsamında 2025 yılında Samsun'da denizlerden 25 bin ton çaça, 21 bin ton hamsi, 5 bin ton istavrit, 2 bin 100 ton mezgit ve bin 500 ton palamut üretimi, iç sularda 35 ton kefal, 50 ton sazan, 10 ton sudak, 3 ton turna ve 200 ton İsrail sazanı üretimi, denizdeki su ürünleri yetiştiriciliği tesislerinde 5 bin 390 ton Türk somonu, 800 ton levrek üretimi, iç sulardaki su ürünleri yetiştiriciliği tesislerinde ise 3 bin 450 ton alabalık ve bin 110 ton Türk somonu üretimi olmak üzere toplam 65 bin 658 ton balık üretilmesi öngörülüyor. Bunun yanı sıra 2026'da çaça üretiminin 22 bin tona, 2027'de 21 tona düşmesi planlanıyor. Hamsi üretiminin 2026'de bin ton düşüp, 2027'de ise bu seneye göre 3 bin ton artıp 24 bin tona çıkması öngörülüyor. İstavrit, mezgit ve somonda ise benzer rakamlara yakın üretim yapılması bekleniyor. İç sulardaki üretimde İsrail sazanında ve turna üretiminde gelecek yıllarda artış beklenirken, kefal, sazan ve sudakta üretim miktarının değişmemesi planlanıyor. Deniz yetiştiriciliğinde Türk somonunda 2026 yılında düşüş beklenirken, levrek üretiminde ise artış planlanıyor. Ayrıca iç su yetiştiriciliğinde ise alabalık üretiminde artış, Türk somonunda stabil bir üretim bekleniyor. Planlamaya göre 2025'te denizde 54 bin 600 ton üretim, iç sularda 298 ton üretim, deniz yetiştiriciliğinde 6 bin 190 ton üretim ve iç su yetiştiriciliğinde ise 4 bin 570 ton balık üretimi olmak üzere toplam 65 bin 658 ton balık üretimi tahmin ediliyor. 2026 yılında bu rakamın 63 bin 371 ton, 2027'de ise 65 bin 471,5 ton olması tahmin ediliyor.

Buldan'ın meşhur üzümü Avrupa ve Arap ülkelerine gönderiliyor Haber

Buldan'ın meşhur üzümü Avrupa ve Arap ülkelerine gönderiliyor

Şeker oranı düşük olduğu için özellikle diyabet hastalarının gönül rahatlığıyla tüketebildiği üzüm, hem iç piyasaya hem de Avrupa ve Arap ülkelerine gönderiliyor. Buldan Ziraat Odası Başkanı Muammer Al, susuzluk ve kuraklığa rağmen toprak işlemesiz tarım ve file sistemiyle kaliteli ürün elde edilebildiğini belirtirken üzümün kilosunun 50-60 TL arasında alıcı bulduğunu ifade etti. Denizli'nin Buldan ilçesinde turfanda olarak yetiştirilen Süperior cinsi üzümün hasar çalışmaları başladı. Sabahın erken saatlerinde bağlara giren üretici, kesici, döşeyici ve kasa taşıyıcılar hummalı bir çalışma yürütüyorlar. Tat oranının düşük olması nedeniyle özellikle şeker hastaları gönül rahatlılığı ile tüketebildiğini ifade eden Buldan Ziraat Odası Başkanı Muammer Al, "Susuzluk ve kuraklık maalesef üreticimizi zor durumda bırakıyor. Daha az ilaç ve daha az su ile kaliteli ve verimi yüksek ürün elde edilebiliyor. Süperior üzüm tadı ve aromasıyla tercih ediliyor. Tat oranının düşük olması nedeniyle özellikle şeker hastaları gönül rahatlılığı ile tüketebilir" dedi. "Tat oranının düşük olması nedeniyle özellikle şeker hastaları gönül rahatlılığı ile tüketebilir" Üzüm bağında çalışanlara Buldan simidi ve ayran ikram ederek kolaylıklar dileyen Buldan Ziraat Odası Başkanı Muammer Al, "Buldan'da turfanda süperior cinsi üzümün artık hasat dönemindeyiz. Bölgemiz turfanda üzümüyle adından söz ettiriyor. Buldan Ziraat Odası olarak toprak işlemesiz tarımı tüm çiftçilerimize öneriyoruz. Susuzluk ve kuraklık maalesef üreticimizi zor durumda bırakıyor. Daha az ilaç ve daha az su ile kaliteli ve verimi yüksek ürün elde edilebiliyor. Süperior üzüm tadı ve aromasıyla tercih ediliyor. Tat oranının düşük olması nedeniyle özellikle şeker hastaları gönül rahatlılığı ile tüketebilir. Bu yıl ülkemizde büyük afetler meydana geldi ancak bölgemiz bu durumdan çok fazla etkilenmedi. Ne yazık ki susuzluk ve kuraklık dolayısıyla çiftçimiz zor günler geçiriyor. Bu sıkıntılarında toprak işlemesiz tarım ve file sistemiyle çözülebileceğini düşünüyorum. Ayrıca Buldan İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yaptığı feromon tuzakları kurarak çiftçilerimize destek oluyorlar. Üretime destek veren herkese teşekkür ediyor, hayırlı bir sezon olmasını temenni ediyorum" diye konuştu. "Süperior cinsi üzümler genellikle yurt içine sevk edildiği gibi, Avrupa ve Arap ülkelerine ihracatı yapılıyor" Süperior üzümü yetiştirmek için toprak işlemesiz tarımı ve file sistemi yaptığını belirten üzüm üreticisi Ramazan Uğuz "Bölmekaya mahallesinde yetiştirdiğimiz süperior cinsi üzümler genellikle yurt içine sevk edildiği gibi, Avrupa ve Arap ülkelerine ihracatı yapılıyor. Ben toprak işlemesiz ve file sistemi uygulamasıyla çok iyi kalite ve yüksek verim elde ediyorum. Toprağı sürmüyorum. Böylelikle hem su tasarrufu ve daha az ilaç kullanımı oluyor. File sistemiyle de dolu yağışından bağlarım etkilenmiyor. İlaç kullanımı çok az olduğu için tüketicilerimiz pestisitten etkilenmiyor. Gönül rahatlılığı ile tüketebilirler. Su tasarrufu sağlanıyor. Ülke olarak bu sistemi ülkemizde uygulamak zorundayız. Sezonumuzun hayırlı olmasını diliyorum" dedi. "Süperior üzümde kilosu 50-60 TL arasında fiyatlandırılıyor" Buldan İlçe Tarım ve Orman Müdürü Serdal Uğur, süperior üzümün Buldan'da yaklaşık üç bin dekarda üretiminin yapıldığını ifade ederek, "Buldan'da erkenci süperior üzüm hasadına başlanıldı. Türkiye'de açıkta ilk turfanda üzüm bölgemizde yetiştiriliyor. Dekarda yaklaşık bir ila bir buçuk ton arası ürün elde ediliyor. Şu anda 50- 60 TL arasında fiyatlandırılıyor. Bereketli bir sezon olmasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı. "Lise öğrencisiyim, harçlığımı çıkarmak için bu sıcakta çalışıyorum" Manisa'nın Alaşehir ilçesinden sabah üç buçukta evinden çıkarak Buldan'a üzüm kesmeye gelindiğini belirten İlayda Gökçenoğlu "Lise öğrencisiyim. Harçlığımı çıkarmak için bu sıcakta çalışıyorum. Zor iş ama ekmek parası için çalışmak zorundayım" dedi.

Tuzun da gurmeleri bulunuyor Haber

Tuzun da gurmeleri bulunuyor

Tuz uzmanı olan Ercoşkun, son yıllarda yemeklerde sadece lezzet değil, aynı zamanda dokunuş, görsellik ve aroma arayanların yeni gözdesinin gurme tuzlar olduğunu belirtti. Sofralarda klasik tuzun ötesine geçen bu özel ürünlerin, hem şeflerin hem de ev hanımlarının ilgisini çektiğini vurgulayan Ercoşkun, gurme tuzların; deniz, kaya, flake (yaprak), aromalı ve mineral zengini tuzları kapsayan özel bir grubu oluşturduğunu anlattı. Her biri farklı coğrafi kökenlerden gelen bu tuzların, mineraller, kristal yapıları ve renkleri sayesinde yemeklere yalnızca tuzluluk değil; tat derinliği, görsel cazibe ve doku kazandırdığını aktaran Ercoşkun, "Gurme tuzlar içerdiği kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi eser minerallerle lezzeti tabakalaştırır. Kristal boyutu ve yapısı ise çiğneme sırasında ağızda yavaş çözünerek yemeğin tadını daha uzun ve zengin hissettirir" dedi. Bugüne kadar dünya genelinde 50 tuzu laboratuvar ortamında incelediğini dile getiren Ercoşkun, bazı tuzlardan örnekleri şöyle sıraladı: "Frans Fleur de Sel (Fransa): İnce yapısıyla zarif bir son dokunuş sağlar. Guerande: Fransanın Guerande bölgesinde üretilen, ıhlamur ağaçları altında kurutulan tuzlardır. Maldon (İngiltere): Piramit kristalleriyle hafif ve gevrektir. Himalaya tuzu (Pakistan): Demir içeriğiyle pembe tonlara sahiptir. Çankırı tuzu (Türkiye): Beyaz ve saf yapısıyla 'tereyağlık tuz' olarak anılır. Kala Namak (Hindistan): Yumurta aromalı kükürt yapısıyla vegan yemeklerde öne çıkar. Hawaii Alaea (Kırmızı) tuzu: Volkanik kırmızı kil içerir. Etlerde topraksı, zengin bir aroma meydana getirir. Hawaii Lava (Siyah) tuzu: Aktif karbon içerir. Doğal detoks etkisi olduğu düşünülür, görsel olarak dikkati çeker. Hawaii Yeşil tuzu (Bamboo Jade Salt): Bambu yaprağı özüyle aromalandırılır. Özellikle sushi ve deniz ürünlerinde kullanılır. İran Mavi tuzu (Persian Blue Salt): Nadir bulunan, doğal mavi kristalli bu tuz hafif tatlımsı ve narin bir tada sahiptir. Kore Bambu tuzu (Jukyeom): Deniz tuzunun bambu saplarında yüksek ısıda pişirilmesiyle üretilir. Zengin mineral içeriğiyle şifalı sayılır. Peru Maras tuzu: And Dağları'nın eteklerindeki Maras kasabasında, binlerce yıldır aynı yöntemle üretilen bu tuz, güneşte buharlaştırılan dağ kaynak sularından elde edilir. Doğal olarak soluk pembe renklidir ve hafif tatlı, yumuşak bir lezzet profiline sahiptir. Özellikle salatalarda, çikolata ve karamelli tatlılarda sıkça tercih edilir." Kilosu 4 bin 700 TL'den satılıyor Guerande ve Maldon tuzunun dünyada 100 euro ile en pahalıları olduğunu anlatan Ercoşkun, diğerlerinin de yerine göre değerli olabildiğini aktardı. Gurme tuzlarının normal fonksiyonları dışında renk ve koku gibi özellikler taşıyan ve kullanıldıkları gıdalarda farklı tatlara sebep olan tuzlar olduğuna dikkati çeken Ercoşkun, "Gurme tuzları çok çeşitlidir. Fransa'nın meşhur suyun üzerinde kurutularak üretilen yaprak tuzları olan Guerande tuzları, ıhlamur ağaçları altında kurutulurlar. Bunlar ıhlamur kokusuyla bilinirler. İngiltere Maldon kıyılarında üretilen Baltık Denizi'nin magnezyum yoğun tuzları olarak ifade edilen Maldon tuzları da dünyada gurme olarak iyi bilinir" dedi. Yemeğin içine değil piştikten sonra üzerine ekleniyor Kore'nin bambu tuzlarının, bambu boruları içine tuz doldurup bambu ile birlikte yakılarak üretildiğini vurgulayan Ercoşkun, "Türkiye'de de gurme olarak tabir edilebilecek tuzlar mevcuttur. Yaprak tuzları suyun üzerinde biriken çıtır tuzlar, İzmir ve Çanakkale'de üretilir. Ülkemizde çıkarılan kaya tuzlar arasında da gurme tuzu olarak kullanılabilecek olanları var. Yağ tuzu olarak ifade edilebilen kristal tuzlar yüzde 97-98 sodyum klorür içermekte bu yüzden cam gibi berraktır" diye konuştu. Ercoşkun, gurme tuzlarının bitirme tuzu olarak da kullanıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Yemeğin içine ilave edilmez yemeğin görüntüsü ve tadının oluşturulmasında kullanılır. Kalın ve gevrek kristalleri sayesinde ağızda yavaş eriyor, yemeklere son anda hem estetik hem tat katıyor. Çankırı, Türkiye'deki 37 tuz madeninden birisine sahiptir. Çankırı tuzu içinde civa, kadmiyum ve arsenik gibi ağır metaller ya da radyoaktifler bulunmuyor. Milyonlarca yıl önce özellikle paketlenmiş ve yeraltına gömülmüş bu hazine çağımızın en büyük sorunlarından biri olan mikroplastik içermiyor. Çankırı tuzu nadir saflıkta bir üründür. Çankırı tuzu çok değerli olduğu için taktil ve tağşişler olabiliyor. Çankırı tuzunu diğerlerinden görsel olarak ayırmak mümkün değildir. Coğrafi işaretli olan Çankırı tuzları alınmalı."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.