TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gıda

AGRONEWS - Gıda haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Zeytinyağında bu fiyatları Haber

Zeytinyağında bu fiyatları "yok yılı" gelmeden kaçırmayın

Türkiye'de 2024-2025 sezonunda rekor verime ulaşılarak 3 milyon 750 bin tonluk zeytin üretimi ile tüm zamanların en yüksek zeytinyağı rekoltesi görüldü 475 bin ton zeytinyağı ve 750 bin ton sofralık zeytin üretimi oldu. Türkiye'deki bu yüksek verim yurt dışında diğer önemli zeytinci ülkelerde de gerçekleşince toplam dünya arzına bağlı olarak zeytinyağında fiyatlar geriledi. Geçen yıl raflarda 500-600 lira ortalama fiyatla satılan naturel sızma zeytinyağının litre fiyatı bu yıl yaşanan bolluğun etkisiyle içte ve dışta neredeyse yarı yarıya düştü. Birçok markette ünlü markaların zeytinyağlarının yapılan kampanyalarla 200-250 lira arasında satıldığı görüldü. Fiyat düşüşü tüketicilere yaradı ancak maliyetleri ikiye katlanırken sattığı ürünü yarıdan fazla fiyata düşen zeytin üreticileri mağdur oldu. Neredeyse maliyetine ürün satmak zorunda kalan üreticiler, yaşanan rekor verimin sevincini yaşayamadı. 2025-2026 sezonu ise tam tersi üretim yani "yok yılı" olacak ve üretim azalacak. TÜİK'in bu yıla ilişkin bitkisel üretim 1. tahminine göre zeytin üretiminin yüzde 40 azalarak 3 milyon 750 bin tondan 2 milyon 250 bin tona gerileyeceği öngörülüyor. Bu durumda zeytinyağı üretiminin düşecek olması fiyatların yeniden hareketlenmesine neden olabilir. Yeni sezon öncesi bu dönemde zeytinyağı satın almak tüketiciler açısından bir avantaj olabilir. Rekolte tahminleri geldikçe ve özellikle kuraklığın etkisiyle verimin daha da düşmesi durumunda geçmiş yıllarda olduğu gibi zeytinyağı fiyatlarını hızla yukarı yönlü tetikleyebilir. İspanya ve Tunus'ta da verim düşecek Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurulu Başkanı ve Uluslararası Zeytin Konseyi (COI) Danışmanlar Kurulu Üyesi Dr. Mustafa Tan, Türkiye'nin önümüzdeki sezonunun az ürün yılı olacağını söyledi. İspanya'da bu sezon çiçeklenmenin başında verim çok iyi gibi görünürken aşırı sıcaklardan ürünün bölge bölge zarar gördüğünü vurgulayan Tan, zeytinyağı piyasasının önemli oyuncularından olan bu ülkede de verimin düşebileceğine dikkati çekti. Geçen yıla göre Tunus'ta da benzer verim düşüklüklerinin yaşanacağını dile getiren Tan, "Geçen yıl arz miktarı rekor seviyede olan Türkiye için inanılmaz bir fırsattı ancak ihracat hızının kısıtlamaya dayalı azalması nedeniyle sezon başı devir stoklar arttı. Geçen yıl ve önceki yıl İspanya, İtalya ve Tunus'tan aşırı kuraklığın etkisiyle üretim yaklaşık yüzde 50-60 düşüktü. Türkiye'de ise verim nispeten her iki yılda da bu ülkelere göre iyiydi. Fiyatlar da bu konjektüre uyarak ihracatın da artması ile üreticinin ve ihracatçının yüzü çok uzun yıllar sonra gülmüştü" dedi. "Çiftçi üretimden uzaklaşabilir" En güçlü üretici İspanya'da önümüzdeki sezonun ürününde çiçek ve ilk meyve tutumu dönemindeki aşırı sıcaklar nedeniyle zeytin tutumunda problemler yaşandığını anlatan Tan, şöyle konuştu: "Şu anda Türkiye'de fiyatlar tüketici için çok iyi ama üretici için iyi değil. Sadece bir taraf mutlu olursa sürdürülebilir bir zeytincilik olmaz. 200-250 lira üretici maliyeti var, üretici borçlu, geçimini düşünüyor. Çoluk çocuğunu evlendirecek paraya acil ihtiyacı olanlar var ve maliyetinin altında fiyata satmak zorunda kalıyorlar. Üretim maliyetleri yüzde 100 artarken fiyatlar yarıya düşerse üreticinin üretme şevki kırılır ve üretimden uzaklaşabilir. Zeytinciliği geliştirmek için 20 yıldır süren fidan dikim teşvikleri diğer yardımlar heba olur. Oysa Dünya ikinciliğine yükselen Türkiye zeytin ve zeytinyağında yakaladığı bu ivmeyle daha da ileri gidebilir. Desteklerin artarak devam etmesi, zeytin ve zeytinyağının iç ve dış tanıtımı özel ve kamu destekleri ile desteklenmesi ve 85 milyon nüfuslu ülkemiz halkının yılda tükettiği 2 litre zeytinyağının en az 4-5 kilograma çıkartılması, sofralık zeytin tüketiminin ikiye katlanması sağlanmalıdır. Bu durum fiyatların stabilitesi için gereklidir." "Herkesin mutlu olduğu bir fiyat yakalamak lazım" Tan, 41 ilde zeytincilik yapıldığını belirterek, şunları söyledi: "Yeni ve bir işletme gibi para kazanmaya yönelik yeni fidan dikimleri var. Bu üreticiler yatırımlarının karşılığını alamaz ve kazanamazlarsa diktikleri fidanları tıpkı tütünde olduğu gibi söker alternatif ürünlere döner. Üretici-sanayici-tüccar-ihracatçı kısacası tüm taraflar birbirinin penceresinden yani ülke penceresinden bakmalı ve herkes kazanmalı mutlu olmalıdır. Taraflarda biri ikisi mağdur olursa denge bozulur. Herkesin memnun olduğu fiyat skalasını yakalamak lazım. Yeniden altını çiziyorum zeytin ve zeytinyağına verilen prim, doğrudan gelir desteği gibi desteklerin yeniden güncellenmesi ve arttırılarak devam ettirilmesi sağlanmalıdır. Zeytin ve zeytinyağının tanıtımına ağırlık verilerek iç piyasada daha çok zeytin ve zeytinyağı tüketilmesi sağlanmalıdır. Böylece rekoltelerden bağımsız istikrarlı bir fiyatlamaya kavuşulur! Böylesine sağlıklı bir ürün daha fazla tüketilmeli." ifadesini kullandı. Fiyatların üretimle ilişkili olduğunu dile getiren Tan, var yılında düşen fiyatların yok yılında yükselebileceğini söyledi. Bu yıl verimin düşeceğini ancak ağustos-eylül gibi yapacakları rekolte çalışmasında boyutunun daha net ortaya çıkacağını vurgulayan Tan, "İspanya umutluyken birden sıcaklar ibreyi tersine döndürdü. Bizde de bugünden ne olacağını kestirmek zor. Verim düşecek orası kesin ama ne kadar olacağını ilerleyen zaman ve iklim şartları gösterecek. Şu anda stoklarımızda yeteri zeytinyağımız var endişe edecek bir durum yok." diye konuştu.

İstanbul'da meyve fiyatları rekor seviyeye tırmandı Video Galeri

İstanbul'da meyve fiyatları rekor seviyeye tırmandı

İstanbul'da meyve fiyatları rekor seviyelere tırmandı. Nisan ayında üretim bölgelerinde yaşanan don, rekolteyi düşürdü. Azalan ürün miktarı, fiyatların yükselmesine neden oldu. İstanbul'da meyve fiyatları yükseldi. Fiyat artışının temel nedeni ise Nisan ayında üretim bölgelerinde yaşanan don olayları. Meyve rekoltesinin düşmesi, piyasaya çıkan meyve miktarını azaltarak fiyatların yükselmesine yol açtı. Üretimin az olması nedeniyle özellikle bazı meyveler marketlerde rekor seviyelere ulaştı. Kiraz ve armut, şu an en yüksek fiyatla satılan meyveler arasında yer alıyor. Kirazın kilogram fiyatı marketlerde 500 ila 600 TL arasında değişirken, armut 180 ila 200 TL arasında satılıyor. Diğer meyvelerde de benzer bir tablo söz konusu. Nektarinin kilosu 200-220 TL, üzüm 150-200 TL, şeftali ise 180 TL civarında satılıyor. "Marketlerde 200 TL'nin altında meyve yok" Meyve fiyatlarında yaşanan artış hakkında açıklamalarda bulunan hal esnafı Nurullah Dağıstanlı, "Bu dönemde çok az bölgeden meyve geliyor. Kayısı Malatya'dan gelmiyor Mersin'den geliyor. 15 gün sonra İstanbul'da kayısı bulamazsınız. Şu anda üzüm mevsimi ama fiyatlar yüksek. Normalde bu aylarda fiyatlar düşük olurdu ama don vurduğu için yüksek. Biz toptan satış yapıyoruz. Fiyatlarımız meyvesine göre 100 TL, 80 TL, 200 TL değişiyor. Kiraz bizde 350 lirayken marketlerde 500 600 TL satışı var. En ucuz meyve karpuz. Elmanın mevsimi olmadığı için şu anda fiyatı daha yüksek, kilo fiyatı ise 100 TL. Fiyatlar düşmez, meyve bu sene sıkıntı. Şu anda en yüksek olan meyve armut ve kiraz. Armut 100-130 TL, Kayısı 80-130 TL, bunlar benim kendi toptan fiyatlarım. Bunlar marketlerde yüzde 30 yüzde 40 daha yüksek. Market fiyatları 200 TL'nin altında meyve yok. Üzüm 200 TL, şeftali 180-200 TL armut 180-170-200 TL, kiraz 500-600 TL. Bunun çözümü yok. Allah'tan gelen bir şey bunun çözümü olmaz. Az tüketilecek bu kadar basit. Don olduğu zaman meyve verecek olan ağaç çiçekte açmaz meyvede vermez. Bu durum önümüzdeki yılları da etkiler" şeklinde konuştu.

Gaziantep Nizip zeytinyağı dünyanın en iyisi seçildi Video Galeri

Gaziantep Nizip zeytinyağı dünyanın en iyisi seçildi

Zeytin ve zeytinyağının Türkiye’deki önemli üretim merkezlerinden olan Gaziantep’te üretilen Nizip zeytinyağı, kalite ve saflıkta dünyanın en iyisi seçildi. Fıstık başta olmak üzere birçok tarım ürününe adını veren Gaziantep, 10 milyona yakın zeytin ağacı varlığıyla da dikkati çekiyor. Kente has "Nizip yağlık" türü zeytin üretiminin yaygın olduğu kentte, her yıl yaklaşık 100 bin tonun üzerinde zeytin elde ediliyor. Türkiye'nin önemli zeytin üretim merkezlerinden Gaziantep'te 460 bini aşkın dekarda yetiştirilen ve kalitesiyle dünya pazarında da adından söz ettiren Nizip zeytini, sofralık ürünün yanı sıra daha çok zeytinyağı olarak hazırlanıyor. Nizip zeytinyağı, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesine ihraç ediliyor Zeytin üretiminin yanı sıra zeytinyağı üretiminde de istihdama önemli katkısı bulunan Gaziantep’te zeytin üretiminde Nizip ilçesi lokomotif görevi görmekle birlikte kendine özgü yağlık çeşidiyle de üretimin yüzde 50’ye yakın kısmını karşılıyor. Aroması, kalitesi ve saflığıyla ilgi gören Nizip zeytinyağı, Türkiye’nin yanı sıra başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesine de ihraç ediliyor. Gaziantep zeytinyağı dünyanın zirvesinde Gaziantep’in Nizip ilçesinde üretilen zeytinyağı, kalite ve saflıkta dünyanın en iyisi seçildi. Uluslararası Zeytinyağı Konseyi (IOOC) tarafından düzenlenen ve 17 ülkeden 419 ürünün yarıştığı yarışmada, Nizipli üreticiler 4 büyük ödül alarak büyük bir başarıya imza attı. "Emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum" Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, başarıya ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "Gaziantep artık sadece fıstığıyla, baklavasıyla değil, zeytinyağıyla da dünya markasıdır. Nizip’ten çıkan bu başarı, üreticimizin emeğinin, toprağımızın bereketinin ve kalitenin taçlandığı bir sonuçtur. Uluslararası arenada alınan bu ödüller, şehrimizin tarım ve gıda vizyonunun ne kadar doğru yolda olduğunu gösteriyor. Emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum" dedi. Zengin Gaziantep mutfağının vazgeçilmez lezzeti olan Nizip zeytinyağı, girdiği her yemeğe ayrı bir tat ve lezzet verirken, Nizip zeytinyağının, kalite ve saflıkta dünyanın en iyisi seçilmesi kentte büyük bir sevince neden oldu. Gaziantep Tarım ve Orman İl Müdürü Mehmet Karayılan, meyvelik alanlarda Antep fıstığından sonra en fazla yetiştirilen ürünler arasında ikinci sırada yer alan zeytinden elde yağın dünyada adından söz ettirmesinin gururunu yaşadıklarını söyledi. Gaziantep'in, Antep fıstığından sonra zeytin konusunda da bölgede söz sahibi olduğunu ifade eden Karayılan, son yıllarda Gaziantep'te zeytin üretiminin ve veriminin ciddi oranda arttığına dikkat çekti. "Sahada yapılan çalışmaların karşılığını alıyoruz" Karayılan, "Gaziantep denilince akan sular duruyor. Gaziantep denilince hem tüm Türkiye hem de tüm dünya Gaziantep’i ayakta alkışlıyor. Gaziantep’te birlikte çalışma modeli var. Bu birlikte çalışma modeli çok büyük eserler ve gururlar kazandırıyor. Bugün yine gururluyuz, mutluyuz. Sahada yapılan çalışmaların karşılığını alıyoruz" dedi. Türkiye’de 107 tane coğrafi işaret tescilli ürünüyle Gaziantep’in birinci sırada yer aldığını bildiren Karayılan, "Avrupa’da coğrafi işaret tescilli ürünlerimize baktığımızda Türkiye’nin 36 tane ürünü var. Bu 36 ürününün en başında Gaziantep baklavası var. 36’ıncısı da Gaziantep Fıstık Ezmesi oldu. Şu an 4 ürünümüz Avrupa Birliği tarafından tescillendi. Avrupa’da da coğrafi işaret tescili alan ürünler içinde çok iyi bir durumdayız" ifadelerini kullandı. "Emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum" Gaziantep’in ödüllere doymayan bir şehir olduğunu vurgulayan Karayılan, "Bu başarılarda emeği geçen herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Özellikle Gaziantep Valiliğimizin, Gaziantep Büyükşehir Belediyemizin ve Gaziantep Ticaret Borsamızın çok büyük emekleri var, emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. "Biz ödüllere doyamayacağız" Türkiye'nin zeytinyağı üretiminin önemli bir bölümünün Gaziantep’te yapıldığını belirten Karayılan, "Sofralık zeytin ve yağlık zeytinde başarı elde ettik. Gaziantep’te meşhur olan Nizip yağlık çeşidimiz var. Nizip’te üretim yapan 3 firmamız Nizip Kaymakamlığı ile birlikte son dönemde yapılan hem ulusal zeytin festivalinde hem de Uluslararası Zeytinyağı Festivali’nde toplamda 17 ülkeden 419 ürünün yarıştığı yarışmada, Nizipli üreticilerimiz 4 büyük ödül alarak büyük bir gurura imza attı. En güzel ödüller çiftçilerimizin, bu ürünleri yetiştirenlerin ve üretim yapanlarındır. Üretim yapanların ellerinden öpüyoruz. Gaziantep bütün ürünleriyle önde olduğu gibi sofralık zeytin ve zeytinyağı ile ilgili de ödüllerimizi aldık. Biz ödüllere doyamayacağız, çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Yaşanan verim kaybı kiraz, kayısı ve erikte fiyatları etkiledi Video Galeri

Yaşanan verim kaybı kiraz, kayısı ve erikte fiyatları etkiledi

Meyve fiyatlarındaki artıştan sorumlu tutulmalarının yanlış olduğunu belirten Denizlili halciler, meyve fiyatlarındaki artışın sorumlusunun haller değil, üretimdeki verim kaybı ve plansızlık olduğunu savundu. Denizli Sebze Meyve Komisyoncular Derneği (DEMESKO) Başkanı Halil Öztürk, sebze ve meyve fiyatlarındaki artışla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Denizli Hali’nde basın mensuplarıyla bir araya gelen Öztürk, kamuoyunda hallerin fiyat artışlarının sebebiymiş gibi gösterilmesinin doğru olmadığını vurguladı. "Kiraz, kayısı ve erikte yüzde 65 verim kaybı yaşandı" Bu yılın Şubat ve Nisan aylarında yaşanan soğuk hava ve dolu etkilerinin meyve rekoltesini ciddi şekilde etkilediğini belirten Başkan Öztürk, "Kiraz, erik ve kayısı gibi sert çekirdekli meyvelerde yüzde 60 ile yüzde 65 arasında verim kaybı yaşandı. Bu da doğal olarak fiyatlara yansıdı. Örneğin kiraz, halde 200-220 TL bandında işlem görüyor. Ancak pazarda ve markette bu fiyat üç-dört katına çıkabiliyor. Özellikle sosyal medyada yer alan 'kirazın tanesi 10 TL' gibi haberler kamuoyunu meşgul etti. Fakat bu fiyatların haldeki satış fiyatlarıyla ilgisinin yok. Önümüzdeki dönemde elma ve limon fiyatlarında da artış bekleniyor. Elmada da benzer şekilde yüzde 60 ile 65 arasında verim düşüşü öngörülüyor. Bu da kış aylarında elma fiyatlarının 100 TL seviyelerine çıkmasına neden olabilir. Limon ise şu anda üreticiden 70-80 TL’ye çıkıyor, halde ise 80-90 TL bandında işlem görüyor. Tüketiciye yansıması ise 120-150 TL’ye kadar ulaşabiliyor" dedi. "Hal yasası tek başına çözüm değil" Sebze ve meyve fiyatlarındaki artışın sadece hallerle ilişkilendirilmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Başkan Öztürk, " Türkiye’de tüketilen sebze ve meyvenin yalnızca yüzde 25 ile 30’u hallerden geçiyor. Hal böyleyken biz nasıl piyasayı tek başımıza belirleyebiliriz? 2012 yılında yürürlüğe giren 5957 sayılı Hal Yasası, beklendiği gibi fiyatları düşürmedi. O dönem 'meyve-sebzede fiyat yüzde 25 düşecek' denmişti ama tam tersi oldu. Hallerin suçlanması kolay bir yol ama yanlış bir yönlendirme" dedi. "Tarımda planlama şart" Tarım politikalarında planlama eksikliği olduğunu vurgulayan Öztürk, çözüm önerilerini de şöyle sıraladı: "Tarım Bakanlığı ve ilgili kurumlar, üretimin planlı bir şekilde yapılmasını sağlamalı. Hangi bölgede ne kadar ürüne ihtiyaç varsa ona göre üretim yapılmalı. Ayrıca üreticiye doğal afetlere karşı koruma sağlayacak destekler verilmeli. Üretici üretsin, ama pazarlama işini profesyonel yapılar yapsın. Kooperatifler, birlikler ve mevcut haller bu iş için en uygun yapılardır. Meyve-sebze fiyatlarındaki artışın tek sorumlusu haller değildir. Bizler bu işin sadece bir parçasıyız. Sorunun çözümü üretimde, planlamada ve desteklemededir. Lütfen algılara değil, gerçeklere bakalım."

Yayla mevsimi geldi tereyağı denetimleri arttı Haber

Yayla mevsimi geldi tereyağı denetimleri arttı

Denetimlerde hijyenik gereklilikler ve etiket kontrolleri yapılarak, yayla tereyağı olarak satışa sunulan ürünlerden 23 adet numune alınarak ilgili laboratuvarlara gönderildi. Konuyla ilgili bilgi veren Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürü İsa Kaplan, denetimlerin hız kesmeden sürdüğünü belirterek "Bilindiği üzere gıda zincirinin tüm aşamalarında tüketici sağlığının korunması ve güvenilir gıda arzının sağlanması Bakanlığımızın sorumluluğundadır. Bu kapsamda denetim etkinliğinin daha da artırılması amacıyla 'Ürün Bazlı /Tereyağı' satış işletmelerinde denetimler yapılmıştır. Denetimlerde hijyenik gereklilikler ve etiket kontrolleri yapılarak, satışa sunulan tereyağı ürünlerinden 23 adet numune alınarak ilgili laboratuvarlara gönderilmiştir" dedi. Kaplan, laboratuvar analiz sonuçlarına göre uygunsuz çıkan ürünler ve işletmeler hakkında 5996 sayılı kanun gereği yasal işlemler uygulanacağını söyleyerek özelikle ürünlerde tüketiciyi aldatmaya yönelik taklit ve tağşiş olup olmadığı yönünde incelemelerin yapıldığını vurguladı. Gerçekleştirilen ürün bazlı denetimlerin yıl boyunca artarak devam edeceğini kaydeden Kaplan, "Denetimlerde uygunsuzluk tespit edilen ürün ve işletmelerle ilgili olarak 5996 Sayılı Kanun kapsamında yasal işlemler uygulanacaktır. Halk sağlığını korumak amacıyla gıda işletmelerine yönelik denetimlerimiz büyük bir titizlik ve hassasiyetle devam edecektir. Bu nedenlerle tüketicilerimizin üzerinde etiket bilgileri olmayan tereyağı, peynir, süt vb. ürünlerini kesinlikle satın almamalı" diye konuştu. Kaplan, denetimlerin hız kesmeden devam ettiğini belirterek vatandaşlardan gelecek bildirimlerin son derece önemli olduğu, vatandaşların gıda ile ilgili karşılaştıkları her türlü olumsuzlukta ALO 174 Gıda ihbar hattından ve 05011740174 numaralı Whatsapp ihbar hattına bildirebileceklerini sözlerine ekledi.

Meyve sebzeleri uygun olarak imha etmeyen kişi ve işletmelere ceza Video Galeri

Meyve sebzeleri uygun olarak imha etmeyen kişi ve işletmelere ceza

Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, meyve ve sebze ticaretinde, ürünleri usulüne uygun olarak imha etmeyen kişi ve işletmelere en ağır idari ve cezai yaptırımlar uygulanacağını açıkladı. Ticaret Bakan Yardımcısı Gürcan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Ticaret Bakanlığı olarak uyarıyoruz. Meyve ve sebze ticaretinde, ürünleri usulüne uygun olarak imha etmeyen kişi ve işletmeler titizlikle tespit edilecek; mevzuat çerçevesinde, sorumsuz ve kuralları hiçe sayan kişilere en ağır idari ve cezai yaptırımlar uygulanacaktır. 17 Haziran 2025 tarihinde, sosyal medya platformu X’te Kocaeli ili Darıca ilçesinde boş bir araziye salatalık döküldüğüne ilişkin görüntülerin paylaşılması üzerine, Ticaret İl Müdürlüğümüz tarafından derhal inceleme başlatılmıştır. Aynı gün gerçekleştirilen denetim ve saha incelemelerinde, yaklaşık 250-300 kilogram çürümeye yüz tutmuş salatalığın boş araziye döküldüğü tespit edilmiştir. Darıca İlçe Emniyet Müdürlüğü iş birliğiyle bölgedeki güvenlik kameraları, MOBESE kayıtları ve belediyeye ait kamera görüntüleri detaylı şekilde incelenmiş; yapılan çalışmalar sonucunda, 15 Haziran 2025 gecesi saat 22.36 civarında söz konusu alana giriş yapan "34 ..7" plakalı kamyonetin S.B. adlı kişi üzerine kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. İncelemeler neticesinde, bayram tatili süresince satışa sunulamayan ve bozulmaya başlayan salatalıkların bu araçla bölgeye döküldüğü anlaşılmıştır. Bu doğrultuda, bahsi geçen S.B. adlı kişi hakkında işlem başlatılmış olup, 1,4 milyon TL ile 17,2 milyon TL arasında değişen tutarda idari para cezası uygulanacaktır. Ayrıca, Darıca Belediyesi tarafından usulsüz ve izinsiz imha işlemleri nedeniyle ilgili kişi hakkında da gerekli yasal işlemler başlatılacaktır. Ticaret Bakanlığı olarak, ticari düzeni bozan ve piyasa istikrarını tehdit eden her türlü girişime karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdürecek; sürdürülebilir, adil ve dengeli bir ticaret düzeninin tesisi için çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.

BTÜ’nün projesi hayvansal kaynaklara alternatif kaynak olacak Haber

BTÜ’nün projesi hayvansal kaynaklara alternatif kaynak olacak

BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Mahmut Ekrem Parlak’ın yürütücü, Doç. Dr. Furkan Türker Sarıcaoğlu’nun danışman olduğu "Fındık Küspesi Protein Fraksiyonlarının Hava-Su ve Yağ-Su Arayüzey Reolojik Özelliklerinin Belirlenmesi" başlıklı proje 1002 - B Acil Destek Programı kapsamında desteklenmeye hak kazandı. Çalışma ile gıda endüstrisinde hayvansal kaynakların yerini, bitkisel kaynakların alması amaçlanıyor. BTÜ laboratuvarlarında yaptıkları çalışmaya göre hayvansal kaynaktan elde edilen pek çok ürünün bitkisel kaynaklardan da elde edilebileceğini gördüklerini dile getiren Mahmut Ekrem Parlak, çalışma için Türk Patent ve Marka Kurumu’na, patent başvurusunda bulunduklarını söyledi. "Sera gazının azaltmak için bitkisel kaynaklar kullanılmalı" Projenin, bitkisel kaynak üzerine yoğunlaşmasının nedeni hakkında bilgi veren Araştırma Görevlisi Mahmut Ekrem Parlak, "Proteinler, yüzey aktif maddeler olmaları sebebiyle gıda endüstrisinde köpük, jelleştirme ajanı ya da yağ ile suyu birbirine bağlamak için sıklıkla kullanılıyor. Burada genellikle endüstri tarafından hayvansal proteinler tercih ediliyor. Bu tercih, sera gazı, dolayısıyla küresel ısınmanın artmasına sanayiden çok daha fazla neden oluyor. Bu olumsuz etkinin azaltılması için bitkisel proteinlerin kullanılması artık bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Çalışmamız ile bitkisel proteinlerin de bu amaçla yüksek verimlilikte kullanılabileceğini ortaya koymayı hedefliyoruz" dedi. Bitkisel proteinler hayvansal protein işlevini görüyor Yaptıkları çalışma ile daha önce bitkisel kaynaklardan elde edilemeyen ürünlerin artık elde edilebileceğinin ortaya konduğunu vurgulayan Mahmut Ekrem Parlak, "Gıda biliminde bitkisel kaynaklara yönelim artık zorunlu hale gelmiş durumda. Biz de fındık posasını ele alarak çalışmamızı başlattık. Fındıktaki proteinleri, sınıflarına göre ayırdığımızda gördük ki bu sınıflarda, hayvansal kaynaklara göre çok daha fazla köpürme, emisyon gibi potansiyeller var. Örneğin; protein sınıflarından albümin, yumurtadan daha fazla köpürme potansiyeline sahip, prolamin kısmı da yağ ile suyu bağlamada çok iyi durumda. Her birinin kendince hayvansal proteinlerden üstün olduğunu görüyoruz. Doğa dostu, maliyet düşürücü projemizin ilerleyen dönemlerde sanayileştirilebilir hale getirmeyi hedefliyoruz" diye konuştu. Tüm bitkisel kaynaklar aynı fonksiyona sahip Projenin, fındık üzerinde uygulandığını ancak mercimek, fasulye gibi tüm bitkisel kaynakların aynı fonksiyona sahip olduğunun altını çizen Araştırma Görevlisi Mahmut Ekrem Parlak, çalışmanın faydalarından da bahsetti. Mahmut Ekrem Parlak, "Hayvansal proteinlerin maliyeti oldukça yüksek. Çalışmamız ile beraber bitkisel kaynaklara yönelim olursa, maliyetler düşmüş olacak. Şu an insanlık tarihinde en fazla sera gazına ulaştığımız noktadayız. Günümüzde hayvancılık kaynaklı sera gazı salınımı, endüstrileşmeden daha yüksek. Bu sürdürülebilir değil. Bu nedenle gıda alanında hayvansal ürün kullanımın azaltmasına ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı. Rektör Çağlar: Proje, akademik, çevresel ve ekonomik açıdan büyük bir kazanım Proje ekibini tebrik eden BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, üniversite olarak alternatif kaynaklara yönelik çalışmaları hayata geçirmeye özen gösterdiklerini söyledi. Rektör Çağlar, "Gıda endüstrisinde bitkisel kaynakların artırılması yönündeki proje, sadece akademik değil, aynı zamanda çevresel ve ekonomik açıdan da büyük bir kazanım. Gıda endüstrisine yeni bir alternatif sağlayan proje ekibini tebrik ediyorum" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.