TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gıda

AGRONEWS - Gıda haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cezalara rağmen kırmızı et ürünlerinde sahtecilik sürüyor Haber

Cezalara rağmen kırmızı et ürünlerinde sahtecilik sürüyor

Tarım ve Orman Bakanlığı, sağlığı tehdit eden ve içerisinde taklit ya da tağşiş yapılan gıdalara ilişkin denetim sonuçlarını paylaşmaya devam ediyor. Bakanlığın yayınladığı listenin "Aynı değeri taşımayan madde eklenmesi" kısmında, diğer tohum yağları karıştırılan zeytinyağları, tağşiş yapılan ballar kadar kırmızı etli ürünlerdeki uygunsuzluklar dikkati çekiyor. Uygulanan cezalar ve yaptırımlara rağmen birçok firma, halen haksız kazanç elde etmek amacıyla kırmızı etli ürünlerine kanatlı eti, taşlık ve kalp ekleyerek sahteciliği, tüketiciyi aldatmayı sürdürüyor. Adana kebabından ünlü börekçiye, Konya etki ekmeğinden mantıcısına kadar Adana kebabından ünlü börekçiye, Konya'nın etli ekmeğinden, mantı harcına ve hamburger köftesine kadar birçok üründe tağşişe rastlamak mümkün. Listede yer alan bilgilere göre, Gaziantep'in Şahinbey ve Şehitkamil ilçelerinde kırmızı et kıyma içinde, İstanbul Ümraniye'de ünlü bir börekçide dana kıyma pide harcında, Kütahya'da bir dana sucukta, Konya'nın Meram ve Selçuklu ilçelerindeki lokantalarda satılan etli ekmeklerin harcında kanatlı eti tespit edildi. Antalya'da hazır daha kıymada sakatat (taşlık) tespit eden gıda denetimcileri, Bursa'nın Kestel ilçesindeki bir lokantada satılan lahmacunun harcında neredeyse kırmızı ete rastlamadı. Lahmacun harcında kanatlı eti, kalp ve taşlığı belirlendi. Gıda denetimcileri, Antalya'da dana kuzu karışık köftede, İzmir'de mantı harcında ve dana kuzu Adana kebapta ve Antalya'da hamburger köftesinde kanatlı eti tespit etti. Yetkililer, uygunsuzluk tespit edilen işlemelere cezai işlem ve yaptırımlar uygulandığını, denetimlerinin süreceğini söyledi.

Hem tıpta hem de gıda alanında faydalı olan bir bitki: Şerbetçiotu Haber

Hem tıpta hem de gıda alanında faydalı olan bir bitki: Şerbetçiotu

Endüstriyel bir bitki olan şerbetçiotunun, ilçedeki yaklaşık bin 500 dekarlık alanda aroma, brewers gold, Erciyes, Ege ve Pazaryeri cinslerinin üretimi yapılıyor. Bölgedeki çiftçilerce nisan ayında ipliklenerek yeni sezona hazırlanan bitki, ağustostaki hasadın ardından ilçedeki kooperatif ile özel bir firmaya ait tesislerde işlendikten sonra özellikle içecek sanayinde ham madde olarak kullanılıyor. Bu yıl fiyatlar aroma cinsi 93 bin 18 TL, brewers gold, Ege, Erciyes ve Pazaryeri cinsleri 90 bin 48 TL olarak açıklanmasıyla hem çiftçilerin hem de ilçenin ekonomisine canlılık katıyor. "Hem tıpta hem de gıda alanında faydalı olan bir bitki şerbetçiotu" Hasadın başlamasıyla ilçedeki şerbetçiotu işleme tesislerini gezen Pazaryeri Belediye Başkanı Zekiye Tekin, çalışan işçilere kolay gelsin dileklerinde bulunup sezonun hayırlı olmasını temenni etti. Başkan Tekin "Türkiye'de sadece Pazaryeri ilçemizde yetiştirilen şerbetçiotu bitkisi birçok alanda faydalı bir bitkidir. Hem tıpta hem de gıda alanında faydalı olan şerbetçiotu bitkisinin önemli olan özelliklerinden bir tanesi de hanımlar için kozmetik de çok faydalı bir bitki yatıştırıcı özelliği var" dedi. "Şerbetçiotu kozalağımızı suyun içine batırıp oradan çıkan suyla ekmeklerimizi mayalıyoruz" Başkan Tekin, şerbetçiotu kozalağının faydalarını sıralayarak, "Ekşi mayalı ekmeklerimizi biliyorsunuz en faydalı ekmeklerimizden. Şerbetçiotu kozalağımızı suyun içine batırıp oradan çıkan suyla ekmeklerimizi mayalıyoruz ve daha sağlıklı ekmekler üretiyoruz. Bugün hasat başladı tüm ilçemize üreticilerimize ülkemize hayırlı uğurlu olsun. İlçemizde üretimi yaklaşık bin 500 dekar alanda olan şerbetçiotundan bu yıl bereketli bir hasat bekleniyor. İnşallah temenni ediyoruz ki çiftçimizde gülecek, üretim yapan bütün kurumlarımızda gülecek. Hem bereket anlamında hem ekonomik anlamda faydalı olabileceğini düşündüğümüz bir hasat dönemindeyiz. Hayırlı uğurlu olsun" diye konuştu.

Mut zeytinyağı AB tescili aldı Haber

Mut zeytinyağı AB tescili aldı

Mut Ticaret ve Sanayi Odası adına 4 Nisan 2024 tarihinde PDO-TR-03226 başvuru numarasıyla yapılan tescil başvurusu, 25 Temmuz 2025 tarihli ve L 2025/1517 sayılı AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanarak resmiyet kazandı. Böylece Mut zeytinyağı, Avrupa Birliği güvencesine kavuştu. Mut Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Sezer, tescilin önemine değinerek şunları söyledi: "Mut ilçemiz, bin 300 yıllık anıt zeytin ağacıyla ve zeytin fidanı varlığıyla bölgede birinci, Türkiye’de ise ikinci konumdadır. Yaklaşık 20 milyon zeytin fidanımız bulunuyor. Bu bahçelerde hiçbir ilaç kullanılmadığı için asit oranı çok düşük, polifenol oranı ise oldukça yüksektir. Müstahsillerimizin bilinçli toplama ve hasadıyla ürünlerimiz 30 ileri teknoloji fabrikada sıkılıp hiç bekletilmeden paketlenmektedir. Bu nedenle zeytinyağımız adeta bir meyve suyu niteliğindedir. 4 Nisan 2024’te Avrupa Birliği tescili için başvurduğumuz bu süreç, beklediğimizden çok daha hızlı tamamlanarak bugün sonuçlandı." Sezer, bu yıl yaklaşık 300 bin dekar araziden 150 bin ton zeytin ve 20 bin ton zeytinyağı üretildiğini, gelecek yıl rekoltenin iki katına çıkmasının beklendiğini söyledi. Sezer, "Mut Zeytinyağımız, AB Komisyonu tarafından tescillenen Mersin bölgesindeki ilk, Türkiye’deki 5. zeytinyağı olma özelliğini taşıyor. Tüm üreticilerimize, zeytin emekçilerimize ve fabrikalarımıza hayırlı olsun. Sağlık zeytinden, zeytin Mut’tan" dedi.

Tuzun da gurmeleri bulunuyor Haber

Tuzun da gurmeleri bulunuyor

Tuz uzmanı olan Ercoşkun, son yıllarda yemeklerde sadece lezzet değil, aynı zamanda dokunuş, görsellik ve aroma arayanların yeni gözdesinin gurme tuzlar olduğunu belirtti. Sofralarda klasik tuzun ötesine geçen bu özel ürünlerin, hem şeflerin hem de ev hanımlarının ilgisini çektiğini vurgulayan Ercoşkun, gurme tuzların; deniz, kaya, flake (yaprak), aromalı ve mineral zengini tuzları kapsayan özel bir grubu oluşturduğunu anlattı. Her biri farklı coğrafi kökenlerden gelen bu tuzların, mineraller, kristal yapıları ve renkleri sayesinde yemeklere yalnızca tuzluluk değil; tat derinliği, görsel cazibe ve doku kazandırdığını aktaran Ercoşkun, "Gurme tuzlar içerdiği kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi eser minerallerle lezzeti tabakalaştırır. Kristal boyutu ve yapısı ise çiğneme sırasında ağızda yavaş çözünerek yemeğin tadını daha uzun ve zengin hissettirir" dedi. Bugüne kadar dünya genelinde 50 tuzu laboratuvar ortamında incelediğini dile getiren Ercoşkun, bazı tuzlardan örnekleri şöyle sıraladı: "Frans Fleur de Sel (Fransa): İnce yapısıyla zarif bir son dokunuş sağlar. Guerande: Fransanın Guerande bölgesinde üretilen, ıhlamur ağaçları altında kurutulan tuzlardır. Maldon (İngiltere): Piramit kristalleriyle hafif ve gevrektir. Himalaya tuzu (Pakistan): Demir içeriğiyle pembe tonlara sahiptir. Çankırı tuzu (Türkiye): Beyaz ve saf yapısıyla 'tereyağlık tuz' olarak anılır. Kala Namak (Hindistan): Yumurta aromalı kükürt yapısıyla vegan yemeklerde öne çıkar. Hawaii Alaea (Kırmızı) tuzu: Volkanik kırmızı kil içerir. Etlerde topraksı, zengin bir aroma meydana getirir. Hawaii Lava (Siyah) tuzu: Aktif karbon içerir. Doğal detoks etkisi olduğu düşünülür, görsel olarak dikkati çeker. Hawaii Yeşil tuzu (Bamboo Jade Salt): Bambu yaprağı özüyle aromalandırılır. Özellikle sushi ve deniz ürünlerinde kullanılır. İran Mavi tuzu (Persian Blue Salt): Nadir bulunan, doğal mavi kristalli bu tuz hafif tatlımsı ve narin bir tada sahiptir. Kore Bambu tuzu (Jukyeom): Deniz tuzunun bambu saplarında yüksek ısıda pişirilmesiyle üretilir. Zengin mineral içeriğiyle şifalı sayılır. Peru Maras tuzu: And Dağları'nın eteklerindeki Maras kasabasında, binlerce yıldır aynı yöntemle üretilen bu tuz, güneşte buharlaştırılan dağ kaynak sularından elde edilir. Doğal olarak soluk pembe renklidir ve hafif tatlı, yumuşak bir lezzet profiline sahiptir. Özellikle salatalarda, çikolata ve karamelli tatlılarda sıkça tercih edilir." Kilosu 4 bin 700 TL'den satılıyor Guerande ve Maldon tuzunun dünyada 100 euro ile en pahalıları olduğunu anlatan Ercoşkun, diğerlerinin de yerine göre değerli olabildiğini aktardı. Gurme tuzlarının normal fonksiyonları dışında renk ve koku gibi özellikler taşıyan ve kullanıldıkları gıdalarda farklı tatlara sebep olan tuzlar olduğuna dikkati çeken Ercoşkun, "Gurme tuzları çok çeşitlidir. Fransa'nın meşhur suyun üzerinde kurutularak üretilen yaprak tuzları olan Guerande tuzları, ıhlamur ağaçları altında kurutulurlar. Bunlar ıhlamur kokusuyla bilinirler. İngiltere Maldon kıyılarında üretilen Baltık Denizi'nin magnezyum yoğun tuzları olarak ifade edilen Maldon tuzları da dünyada gurme olarak iyi bilinir" dedi. Yemeğin içine değil piştikten sonra üzerine ekleniyor Kore'nin bambu tuzlarının, bambu boruları içine tuz doldurup bambu ile birlikte yakılarak üretildiğini vurgulayan Ercoşkun, "Türkiye'de de gurme olarak tabir edilebilecek tuzlar mevcuttur. Yaprak tuzları suyun üzerinde biriken çıtır tuzlar, İzmir ve Çanakkale'de üretilir. Ülkemizde çıkarılan kaya tuzlar arasında da gurme tuzu olarak kullanılabilecek olanları var. Yağ tuzu olarak ifade edilebilen kristal tuzlar yüzde 97-98 sodyum klorür içermekte bu yüzden cam gibi berraktır" diye konuştu. Ercoşkun, gurme tuzlarının bitirme tuzu olarak da kullanıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Yemeğin içine ilave edilmez yemeğin görüntüsü ve tadının oluşturulmasında kullanılır. Kalın ve gevrek kristalleri sayesinde ağızda yavaş eriyor, yemeklere son anda hem estetik hem tat katıyor. Çankırı, Türkiye'deki 37 tuz madeninden birisine sahiptir. Çankırı tuzu içinde civa, kadmiyum ve arsenik gibi ağır metaller ya da radyoaktifler bulunmuyor. Milyonlarca yıl önce özellikle paketlenmiş ve yeraltına gömülmüş bu hazine çağımızın en büyük sorunlarından biri olan mikroplastik içermiyor. Çankırı tuzu nadir saflıkta bir üründür. Çankırı tuzu çok değerli olduğu için taktil ve tağşişler olabiliyor. Çankırı tuzunu diğerlerinden görsel olarak ayırmak mümkün değildir. Coğrafi işaretli olan Çankırı tuzları alınmalı."

Muhtar, hayvan ithalatına karşı besihane kuruyor Haber

Muhtar, hayvan ithalatına karşı besihane kuruyor

Alaşehir'in Gülpınar Mahallesi Muhtarı Kenan Yıldırım, kırmızı et üretiminde dışa bağımlılığı azaltmak için 70 dönüm arazi üzerine dev bir besihane kuruyor. Yıllardır devam eden hayvan ithalatına tepkisini dile getiren Muhtar Kenan Yıldırım, ithalatın yerli üreticiyi olumsuz etkilediğini, ülke hayvan varlığının azalmasına sebep olduğunu belirtti. Yıldırım, ithalata karşı yerli üretimi desteklemek amacıyla somut adım atarak Alaşehir'de önemli bir hayvancılık yatırımına başladı. "Yerli üretime önem vermeliyiz" Ülke hayvancılık üretimine katkıda bulunmak amacıyla yola çıktıklarını kaydeden Muhtar Yıldırım, "Hayvan besi çiftliğini inşaat aşamasına başladık. Allah'ın izniyle bölge ekonomisine, Türkiye ekonomisine önemli bir faktörde katkı sağlamak amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bize bu hayvancılığa verdiği teşviklerden yararlanmak amacıyla böyle bir yola çıktık. Bunun için burada aşağı yukarı bir 300-400 başlık erkek dana, yani kesimlik yapmak istiyoruz. Bunun için tüm yetkililere, devlet büyüklerine, hepsine ayrı ayrı teşekkür ederiz. Bu arazideki tesisimizi 70 dönüm arazi üzerine kurulu olup 300-400 kesimlik hayvan üzerine kuruluyor. Bu inşaat aşaması başlayalı aşağı yukarı 2 ay oldu. 6 ay zarfı içerisinde bu tesisin tam kapasiteli olarak her şeyiyle bitecek ve faaliyete geçecektir. Öncelikle yurt dışından hayvan yerine kendi üreticimizi, kendi çiftçimizi, kendi hayvancımızı desteklemek amacıyla ben bu yola çıktım." dedi. İthalat 12 milyar doları aştı Kırmızı et fiyatlarını düşürmek amacıyla 2010 yılında başlatılan ve kısa sürede sona ermesi planlanan büyükbaş hayvan ithalatı, aradan geçen 15 yıla rağmen artarak devam etti. Geçtiğimiz yıl Türkiye'nin canlı hayvan ve et ithalatı 12 milyar dolara ulaştı. Kenan Yıldırım, kuracakları besihanenin hem bölge çiftçisine örnek olmasını hem de yerli üretimin artırılmasına öncülük etmesini amaçladıklarını belirtti.

Zeytinyağında bu fiyatları Haber

Zeytinyağında bu fiyatları "yok yılı" gelmeden kaçırmayın

Türkiye'de 2024-2025 sezonunda rekor verime ulaşılarak 3 milyon 750 bin tonluk zeytin üretimi ile tüm zamanların en yüksek zeytinyağı rekoltesi görüldü 475 bin ton zeytinyağı ve 750 bin ton sofralık zeytin üretimi oldu. Türkiye'deki bu yüksek verim yurt dışında diğer önemli zeytinci ülkelerde de gerçekleşince toplam dünya arzına bağlı olarak zeytinyağında fiyatlar geriledi. Geçen yıl raflarda 500-600 lira ortalama fiyatla satılan naturel sızma zeytinyağının litre fiyatı bu yıl yaşanan bolluğun etkisiyle içte ve dışta neredeyse yarı yarıya düştü. Birçok markette ünlü markaların zeytinyağlarının yapılan kampanyalarla 200-250 lira arasında satıldığı görüldü. Fiyat düşüşü tüketicilere yaradı ancak maliyetleri ikiye katlanırken sattığı ürünü yarıdan fazla fiyata düşen zeytin üreticileri mağdur oldu. Neredeyse maliyetine ürün satmak zorunda kalan üreticiler, yaşanan rekor verimin sevincini yaşayamadı. 2025-2026 sezonu ise tam tersi üretim yani "yok yılı" olacak ve üretim azalacak. TÜİK'in bu yıla ilişkin bitkisel üretim 1. tahminine göre zeytin üretiminin yüzde 40 azalarak 3 milyon 750 bin tondan 2 milyon 250 bin tona gerileyeceği öngörülüyor. Bu durumda zeytinyağı üretiminin düşecek olması fiyatların yeniden hareketlenmesine neden olabilir. Yeni sezon öncesi bu dönemde zeytinyağı satın almak tüketiciler açısından bir avantaj olabilir. Rekolte tahminleri geldikçe ve özellikle kuraklığın etkisiyle verimin daha da düşmesi durumunda geçmiş yıllarda olduğu gibi zeytinyağı fiyatlarını hızla yukarı yönlü tetikleyebilir. İspanya ve Tunus'ta da verim düşecek Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurulu Başkanı ve Uluslararası Zeytin Konseyi (COI) Danışmanlar Kurulu Üyesi Dr. Mustafa Tan, Türkiye'nin önümüzdeki sezonunun az ürün yılı olacağını söyledi. İspanya'da bu sezon çiçeklenmenin başında verim çok iyi gibi görünürken aşırı sıcaklardan ürünün bölge bölge zarar gördüğünü vurgulayan Tan, zeytinyağı piyasasının önemli oyuncularından olan bu ülkede de verimin düşebileceğine dikkati çekti. Geçen yıla göre Tunus'ta da benzer verim düşüklüklerinin yaşanacağını dile getiren Tan, "Geçen yıl arz miktarı rekor seviyede olan Türkiye için inanılmaz bir fırsattı ancak ihracat hızının kısıtlamaya dayalı azalması nedeniyle sezon başı devir stoklar arttı. Geçen yıl ve önceki yıl İspanya, İtalya ve Tunus'tan aşırı kuraklığın etkisiyle üretim yaklaşık yüzde 50-60 düşüktü. Türkiye'de ise verim nispeten her iki yılda da bu ülkelere göre iyiydi. Fiyatlar da bu konjektüre uyarak ihracatın da artması ile üreticinin ve ihracatçının yüzü çok uzun yıllar sonra gülmüştü" dedi. "Çiftçi üretimden uzaklaşabilir" En güçlü üretici İspanya'da önümüzdeki sezonun ürününde çiçek ve ilk meyve tutumu dönemindeki aşırı sıcaklar nedeniyle zeytin tutumunda problemler yaşandığını anlatan Tan, şöyle konuştu: "Şu anda Türkiye'de fiyatlar tüketici için çok iyi ama üretici için iyi değil. Sadece bir taraf mutlu olursa sürdürülebilir bir zeytincilik olmaz. 200-250 lira üretici maliyeti var, üretici borçlu, geçimini düşünüyor. Çoluk çocuğunu evlendirecek paraya acil ihtiyacı olanlar var ve maliyetinin altında fiyata satmak zorunda kalıyorlar. Üretim maliyetleri yüzde 100 artarken fiyatlar yarıya düşerse üreticinin üretme şevki kırılır ve üretimden uzaklaşabilir. Zeytinciliği geliştirmek için 20 yıldır süren fidan dikim teşvikleri diğer yardımlar heba olur. Oysa Dünya ikinciliğine yükselen Türkiye zeytin ve zeytinyağında yakaladığı bu ivmeyle daha da ileri gidebilir. Desteklerin artarak devam etmesi, zeytin ve zeytinyağının iç ve dış tanıtımı özel ve kamu destekleri ile desteklenmesi ve 85 milyon nüfuslu ülkemiz halkının yılda tükettiği 2 litre zeytinyağının en az 4-5 kilograma çıkartılması, sofralık zeytin tüketiminin ikiye katlanması sağlanmalıdır. Bu durum fiyatların stabilitesi için gereklidir." "Herkesin mutlu olduğu bir fiyat yakalamak lazım" Tan, 41 ilde zeytincilik yapıldığını belirterek, şunları söyledi: "Yeni ve bir işletme gibi para kazanmaya yönelik yeni fidan dikimleri var. Bu üreticiler yatırımlarının karşılığını alamaz ve kazanamazlarsa diktikleri fidanları tıpkı tütünde olduğu gibi söker alternatif ürünlere döner. Üretici-sanayici-tüccar-ihracatçı kısacası tüm taraflar birbirinin penceresinden yani ülke penceresinden bakmalı ve herkes kazanmalı mutlu olmalıdır. Taraflarda biri ikisi mağdur olursa denge bozulur. Herkesin memnun olduğu fiyat skalasını yakalamak lazım. Yeniden altını çiziyorum zeytin ve zeytinyağına verilen prim, doğrudan gelir desteği gibi desteklerin yeniden güncellenmesi ve arttırılarak devam ettirilmesi sağlanmalıdır. Zeytin ve zeytinyağının tanıtımına ağırlık verilerek iç piyasada daha çok zeytin ve zeytinyağı tüketilmesi sağlanmalıdır. Böylece rekoltelerden bağımsız istikrarlı bir fiyatlamaya kavuşulur! Böylesine sağlıklı bir ürün daha fazla tüketilmeli." ifadesini kullandı. Fiyatların üretimle ilişkili olduğunu dile getiren Tan, var yılında düşen fiyatların yok yılında yükselebileceğini söyledi. Bu yıl verimin düşeceğini ancak ağustos-eylül gibi yapacakları rekolte çalışmasında boyutunun daha net ortaya çıkacağını vurgulayan Tan, "İspanya umutluyken birden sıcaklar ibreyi tersine döndürdü. Bizde de bugünden ne olacağını kestirmek zor. Verim düşecek orası kesin ama ne kadar olacağını ilerleyen zaman ve iklim şartları gösterecek. Şu anda stoklarımızda yeteri zeytinyağımız var endişe edecek bir durum yok." diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.