TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kastamonu

AGRONEWS - Kastamonu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kastamonu haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kastamonu Üniversitesi, Koyunlarda Çift Doğum Başarısı Elde Etti Haber

Kastamonu Üniversitesi, Koyunlarda Çift Doğum Başarısı Elde Etti

Kastamonu Üniversitesi tarafından kurulan ünitede 4 yıldır sürdürülen senkronizasyon çalışmaları sayesinde, tek doğumda 13 koyundan 24 süt kuzusu elde edildi. Yürütülen proje ile küçükbaş hayvancılıkta verimin arttırılması hedefleniyor. Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek Yüksekokulu Veterinerlik Bölümü tarafından Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) kapsamında "Koyun Yetiştiriciliği ve Uygulama Ünitesi" oluşturuldu. Kastamonu Üniversitesi'nin katkı ve destekleriyle 2021 yılında hazırlanan ünite, bölgesel hayvancılığın gelişimine katkı sağlamaya devam ediyor. Bu kapsamda oluşturulan ünitede yer alan küçükbaş hayvanların 4 yıldır bakım, besleme, sağlık kontrolleri ve aşılama süreçleri takip ediliyor. Ünitede yapılan çalışmalar sayesinde koyunların kızgınlık oranı yüzde 80'lere, gebelik oranı da yüzde 70'in üzerine ulaştı. Bu yıl yapılan senkronizasyon uygulamasıyla 13 koyun toplam 24 yavru doğurdu. Hem doğum planlamasında hem de kuzu kayıplarının azalmasında büyük önem taşıyan çalışma sayesinde ikizlik oranı 1.8 gibi bir başarıya ulaştı. Ünitede öğrenciler ve öğretim görevlileri tarafından bakımları yapılan koyun ve kuzular, özenle besleniyor. Yapılan çalışmanın hem bölge hem de ülke hayvancılığına büyük katkı sağlaması hedefleniyor. "2021 yılından beri küçükbaş hayvanların bakım, beslenme, büyütülme, sağlık kontrolleri ve aşılama süreçlerini yürütüyoruz" Projeyle ilgili bilgi veren Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek Yüksekokulu Veterinerlik Bölümü Öğretim Görevlisi Veteriner Hekim Abdullah Şimşek, "Kastamonu Üniversitesi, bölgesel hayvancılığın gelişmesine katkı sağlayan uygulamalı projelerde bilinen bir üniversiteyiz. İhsangazi Meslek Yüksekokulunda da Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında oluşturulan 'Koyun Yetiştiriciliği ve Uygulama Ünitesi' hem eğitim öğretim açısından hem de üretim açısından örnek teşkil ediyor. Bizim amacımız eğitim ile öğretimi birleştirmek. Ünitemiz, sadece teorik eğitimin değil, aynı zamanda uygulamalı mesleki deneyimin kazanıldığı bir merkez haline geldi. Öğrencilerimiz burada doğrudan üretim süreçlerine katılması da bizlerin en büyük önceliğidir. Veterinerlik bölümü öğrencilerimiz, müfredatta yer alan uygulamalı derslerde aktif olarak sahada bulunuyor. Ayrıca gönüllü öğrencilerimiz, ders dışı zamanlarda bakım, doğum ve aşılama süreçlerinde görev alarak mesleki tecrübelerini geliştiriyor. Koyunların ve kuzuların, bakımı, beslenmesi, aşılanması ve denk gelebilirsek doğum süreçlerine katkıları içinde uğraşıyoruz. Böylece mezuniyet öncesi ciddi bir pratik birikim elde ediyorlar" dedi. "Bu yıl 13 koyunumuzdan 24 sağlıklı yavru almayı başardık" 2025 yılına senkronizasyon protokolü uyguladıklarını anlatan Şimşek, "Ünitede yetiştirilen koyunların aynı zamanda bir bölümü, her yıl Kastamonu Üniversitesi yönetim kurulu kararıyla Kurban Bayramı öncesinde satışa sunularak üniversitenin döner sermaye bütçesine de katkı sağlıyor. Kastamonu Üniversitesi, küçükbaş hayvancılıkta hem bilimsel hem de toplumsal bir misyon üstlenmiş oluyor. Bizler, burada öğrencilerimizin hem teorik bilgilerle gelişmesini sağlarken hem de bölgedeki halkımıza başta İhsangazi olmak üzere Kastamonu ve Türkiye genelindeki yetiştiricilerimize bilimsel bilgi ile teorik bilginin nasıl harmanlanacağını, yetiştiricilikte veteriner hekimlerin, teknikerlerin ve teknisyenlerin yer almasıyla nasıl verimli sonuçlar alınacağını göstermeye çalıştık. Bu amaçla biz, ünitemizle 2025 yılı sezonunda senkronizasyon protokolü uyguladık. Yaptığımız senkronizasyon protokolünün amacı koyunlarda kızgınlıklarının toplulaşmasını sağlamak, bu toplulaşmayla birlikte yavru verimimizi arttırmak. Bakım ve besleme çalışmalarında tek düzeni sağlamak. Yaptığımız senkronizasyon çalışması ile bu yıl 13 koyunumuzdan 24 sağlıklı yavru almayı başardık. Yetiştiricilerimiz eğer veteriner hekim desteğiyle, teknik personelin bilgi ve birikimi ile kendi tecrübelerini birleştirerek hayvancılıkta çokta iyi bir ivme kazanacağı anlamına geliyor" diye konuştu. Senkronizasyonun yalnızca bir ilaç uygulaması olmadığını ve üreticilerin bu konuda mutlaka bilinçlenmesi gerektiğine dikkat çeken Şimşek, "Senkronizasyon sayesinde dişi koyunlar aynı dönemde kızgınlık gösteriyor ve koç katılımı planlı şekilde yapılıyor. Bu durum doğumları belli bir zaman dilimlerinde gerçekleşmesini sağlıyor. Bakım ve besleme planlamasını kolaylaştırıyor. Sürü üretimini daha verimli hale getiriyor. Yapılan çalışmalarda kızgınlık oranı yüzde 80'lere, gebelik oranı yüzde 70'in üzerine ulaşabiliyor. Bu da hem doğum planlamasında hem de kuzu kayıplarının azalmasında büyük bir avantaj sağlıyor. Yaklaşık bir hafta önce ünitemizdeki koyunların tamamı doğumlarını yaptı ve sağlıklı şu anda 24 adet kuzumuz var. Bu kuzuların bakımı, beslenmesi, öğrencilerimizin destekleriyle ünite de çalışan personelin sayesinde yürütülüyor. Bu konuda Kastamonu Üniversitesi Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal'a çok büyük desteklerini her zaman üzerimizde hissediyoruz. Hocamız sayesinde ünitemiz gün gün büyümeye eksikliklerimizde tamamlanmaya çalışılıyor. Bizlerde bu sayede hem öğrencilerimize hem bölge halkımıza daha iyi hizmet vermeye, onlara daha iyi rol model olmaya çalışıyoruz. Bizim amacımız sadece üretim yapmak değil bilimsel bilgiyi sahaya taşımaktır. Burada merinos ırkı hayvanlarımızda olduğu gibi senkronizasyon uygulamaları, planlı üretim, sürdürülebilir hayvancılık gibi somut örneklerle yetiştiricilerimizi bilgilendirmeye çalışıyoruz. Bu çalışmalarda sadece bölgeye değil ulusal düzeyde küçükbaş hayvancılığın modernizasyonu açısından da büyük önem taşıyor. Bilimsel temelli uygulamalarla desteklenen bu süreç eğitim, üretim ve sürdürülebilirlik ekseninde Türkiye'deki hayvancılık vizyonuna güçlü katkı sağlamayı hedefliyor" şeklinde konuştu. "300 başlık bir çiftlik kurma hayalim var" Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek Yüksekokulu Laborant ve Veteriner Sağlık Bölümü öğrencisi Sudenaz Bostan ise, "Danışman hocamız Veteriner Hekim Abdullah Şimşek'in sayesinde koyunlara nasıl bakmamız gerektiğini, sürüye nasıl sahip çıkmamız gerektiğini öğrendik. Kendisine teşekkür ediyorum. Kuzularımızı bakıyoruz, koyunlar yeni doğum yaptılar. Doğumdan sonra yavrusunu kabul etmeyen anneler için düzenli olarak arkadaşlarımız gelip burada emzirme yapıyorlar kuzulara. Kimse böyle bir durum yaşamıyordur diye düşünüyoruz, burada güzel bir eğitim hayatı sürdürüyoruz" dedi. Okuldan mezun olduktan sonra hayalinin 300 başlı bir çiftlik kurmak olduğunu söyleyen Bostan, "Kendime ait 300 başlık bir çiftlik kuracağım inşallah mezun olunca. İnşallah hedeflerim doğrultusunda bunu başaracağıma inanıyorum" şeklinde konuştu.

Buğdayın atası ‘siyez'de hasat dönemi başladı Haber

Buğdayın atası ‘siyez'de hasat dönemi başladı

İhsangazi ilçesinde yaklaşık 12 bin dekar alanda ekilen siyez buğdayı, iç ve dış piyasada ham ve işlenmiş ürün olarak talep görmeye devam ediyor. Bölgede "kabulca" veya "kaplıca" olarak da adlandırılan siyez buğdayının yaklaşık yüzde 70'i bulgur olarak değerlendirilirken, geri kalanı un ve yem üretiminde kullanılıyor. İlaçsız ve gübresiz yetişebilen nadir tahıllardan biri olan ve buğdayın atası kabul edilen siyez, son yıllarda yurt dışında da yoğun talep görüyor. Hasadı biçerdöverlerle yapılan siyez, özellikle yerli ve organik tarıma ilgi duyan tüketiciler tarafından tercih ediliyor. Üretici çiftçiler bu yılki rekolteden memnun olduklarını belirtti. Siyez üretimi yapan çiftçi Sabahattin Ciğerci, "Siyez hasadına başladık. İnşallah bu yıl bereketli ve verimli geçer. Hasadın ardından ürünümüzü işleyerek tüm Türkiye'ye satışını gerçekleştireceğiz" dedi. Bir diğer üretici Yasin Ciğerci ise, "Allah nasip etti, bugün siyez buğdayımızın hasadını yapıyoruz. Bu yıl verimli bir sezon oldu. Geçtiğimiz yıl ekim ayında buğdayımızı toprakla buluşturduk. Süreç içinde büyümesini düzenli olarak takip ettik. Olgunlaşmasının ardından şimdi hasadını yapıyoruz. Taş değirmende işleyip katma değerli ürünlere dönüştürecek ve Türkiye'nin dört bir yanına göndereceğiz" şeklinde konuştu. Ciğerci, "Siyez, çiftçiler için çok değerli çünkü 12 bin yıllık geçmişiyle bugüne kadar genetiği bozulmadan ulaşmış bir ata tohumu. Bizler de İhsangazi'de bu geleneği sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

Karadeniz’de Gal Arısına Karşı Mücadele Sonuç Veriyor Video Galeri

Karadeniz’de Gal Arısına Karşı Mücadele Sonuç Veriyor

Karadeniz Bölgesi’nde kestane ağaçlarını kurutan gal arısına karşı mücadele sürüyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Talip Çeter, mücadelenin etkilerini göstermeye başladığını ve kestane balında rekoltenin tekrar artmasını beklediklerini ifade etti. Karadeniz Bölgesi'nde ilk kez 2021 yılında görülen ve kestane ağaçlarının kurumasına sebep olan kestane gal arısıyla mücadele devam ediyor. Halk arasında ‘katil arı’ olarak bilinen kestane gal arısına karşı Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü laboratuvarında çoğaltılan 3 bin adet ‘Torymus Sinensis’ böceği, kestane ağaçlarının yoğun olarak bulunduğu ormanlık alanlara bırakıldı. Gal arılarının yumurtalarıyla beslenen böcekler ile ağaçların kurumasının ve yüzde 80 civarında meyve kaybına sebep olan gal arılarının azaltılması hedefleniyor. Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü, kestane ağaçlarının tomurcuklarına yumurta bırakarak çiçek açmasını engelleyen ve zamanla ağaçları tamamen kurutan gal arısıyla mücadele için ilk olarak Cide, İnebolu, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçelerinde 12 farklı noktaya laboratuvarda üretilen "Torymus Sinensis" salımı gerçekleştirdi. Mücadele çerçevesinde şu ana kadar da İnebolu, Cide, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçelerine 4 bin 200 adet tuzaklar asıldı. Yüzde 80 oranında verimi düşen kestane balı üretiminde rekoltenin de yapılan mücadele neticesinde sayesinde bu yıl artması hedefleniyor. Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Talip Çeter, Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi doktora öğrencisi Serhat Karabıcak ve Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü doktora öğrencisi Oktay Bıyıklıoğlu, İnebolu ve Bozkurt ilçelerinde kestane ağaçlarında incelemelerde bulundu. Çeter, Karabıcak ve Bıyıklıoğlu, kestane ormanlarında yaptıkları incelemeler sonrasında kestane ağaçlarında çiçeklenmede artış olduğu ve bu yıl kestane balında da rekoltede artış beklediklerini söyledi. Kestane balının Karadeniz Bölgesi için oldukça önemli bir arı ürünü olduğunu ifade eden Prof. Dr. Talip Çeter, "Kestane balı, Karadeniz Bölgesi için oldukça önemli bir arı ürünü. Hem katma değeri yüksek hem de şifa kaynağı olarak kullanılan bir arı ürünü. Kestane balı, kestane bitkisinin polen ve nektarından arı tarafından alınarak üretiliyor ama son zamanlarda özellikle yurtdışı kaynaklı olarak ülkemize giren ve Kastamonu bölgesini de yoğun olarak etkileyen kestane gal arısı, önemli derecede verimde düşüşe sebep oldu. Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan hem fiziksel hem de biyolojik mücadeleyle bunun bu yıl gerilediğini görüyoruz. Gal arısının yayılışının ve salgınının kestane ormanlarında gerilediğini görüyoruz. Kestane bitkisinin özellikle yıllık filizlerine yumurta bırakmak suretiyle burada oluşturduğu gal, hem fotosentetik üretimini engelliyor ve bitkinin gelişimini engellemek suretiyle de çiçeklenmesini dolayısıyla polen ve nektar üretimini olumsuz yönde etkilemek suretiyle bundan bir yan ürünü olarak elde edilen bal üretimini de çok olumsuz etkiliyor" dedi. "Gal arısıyla ilgili daha çok araştırmaların yapılması gerekiyor" Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi doktora öğrencisi Serhat Karabıcak ise, "Şu anda maalesef ki rekoltenin düşük olmasının sebeplerinden biri olarak gal hastalığını görebiliyoruz. Hem çiçeklenmeyi engellemesi hem de ağacı neredeyse kurutacak düzeye kadar getirmesi sebebiyle gal arısı büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Gal arısının ülkemize Bursa bölgesinden yaklaşık 7-8 yıl önce giriş yaptığı bilinmektedir. Bundan dolayı kestane balı üretimi ve kestane ürünleri özellikle büyük rekolte kaybına neden olmaktadır. Gal hastalığıyla ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Ormancılarla görüştüğümüz zaman predatörü olan bir böceği saldıkları ve bunun ne kadar yeterli olduğunu yıllar bunu bize gösterecek. Bu konuda daha çok araştırmaların yapılması gerekiyor. Türkiye burada kestane balı üretiminde öncü ülke" şeklinde konuştu. "Gal arısında bu yıl düşüş görülmektedir" Ballarla ilgili tez araştırması yapan Kastamonu Üniversitesi Fen Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü doktora öğrencisi Oktay Bıyıklıoğlu da, "Bunu önlemek için hem biz, Biyoloji Bölümü olarak hem de Tarım ve Orman Bakanlığının birçok çalışması mevcuttur. Bazen fermon tuzaklarıyla çalışmalar yürütülürken kimi zamanda çalışalar biyolojik mücadele yöntemi ile yapılmaktadır. Biyolojik mücadele yönetimi oldukça etkili ve dünyanın genelinde sonuç alınmış bir yöntemdir. Ancak bu mücadele ortalama 7-8 yıl sürmektedir. Bakanlığımızın çalışmalarıyla birlikte gal arısında bu yıl düşüş görülmektedir. Aynı zamanda bizim yine önemli bir çıktığımız olan kestane balı üretiminde de iyileşmeler görülmektedir. Bu yıl Karadeniz Bölgesinde mücadelede dördüncü yıldayız. Yaklaşık 5-6 yıl içinde muhtemel kestane ormanlarında ciddi düzelmeler olacaktır" ifadelerini kullandı.

Bakan Yumaklı, Kadınlarla Birlikte Sarımsak Dikti Haber

Bakan Yumaklı, Kadınlarla Birlikte Sarımsak Dikti

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Kastamonu’nun Taşköprü ilçesinde düzenlenen sarımsak dikim programına katılarak tarlada çalışan kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. Yumaklı, kadın üreticilere karanfil dağıttı ve onlarla birlikte sarımsak ekimi yaptı. “Sarımsak üretimi ülke ekonomisine 25 milyar TL katkı sağlıyor” Bakan Yumaklı, yaptığı açıklamada Türkiye’de 2024 yılı sonunda 125 bin ton kuru, 51 bin ton yaş sarımsak üretildiğini belirterek, bu üretimin %22’sinin Taşköprü’de gerçekleştirildiğini vurguladı. Yumaklı, sarımsağın mutfakların vazgeçilmez ürünü olduğunu ifade ederek, Türkiye ekonomisine yıllık 25 milyar liralık katkı sağladığını söyledi. Taşköprü sarımsağı uluslararası alanda tanınıyor Bakan Yumaklı, Taşköprü sarımsağının coğrafi işaret tescili aldığını belirterek, “Bu sayede ürünümüz uluslararası pazarda tanınıyor, özellikle Avrupa’da bilinirliği artıyor” dedi. Ayrıca Türkiye’de kişi başına yıllık 1,1 kilogram sarımsak tüketildiğini belirten Yumaklı, üreticilere bereketli bir sezon diledi. Kadın üreticilere destek mesajı Kadın üreticilerin tarımdaki önemine değinen Yumaklı, "Kadınlarımızın emeği, tarımsal üretimimizin bel kemiğidir. Bugün burada onların yanında olmak ve emeklerine destek vermek bizim için çok önemli" dedi. Programa, Kastamonu Valisi Meftun Dallı, Kastamonu Milletvekilleri Halil Uluay ve Serap Ekmekci, Taşköprü Belediye Başkanı Hüseyin Arlan ve birçok yetkili katıldı. Bakan Yumaklı, etkinlikten sonra ilçede çeşitli ziyaretlerde bulunarak programını tamamladı.

Kastamonu’da ahır havası araştırıldı: Sağlık riski büyük Haber

Kastamonu’da ahır havası araştırıldı: Sağlık riski büyük

Türkiye’nin önemli hayvancılık merkezlerinden Kastamonu’da, akademisyenler tarafından yürütülen bir araştırma, ahırlarda yeterli havalandırma yapılmadığında küf ve mantar oluşumunun arttığını ve bunun hem hayvanların verimini düşürdüğünü hem de sağlık riskleri oluşturduğunu tespit etti. Ahırlarda 72 tür mantar tespit edildi Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek Yüksekokulu Veterinerlik Bölümü tarafından yürütülen çalışmada, İhsangazi ilçesindeki 10 ahırdan 1 yıl boyunca 15 günde bir örnekler alındı. Araştırmayı yürüten Dr. Gülay Giray ve Veteriner Hekim Abdullah Şimşek, laboratuvar analizleri sonucunda 72 farklı mantar türü belirledi. Bu mantarların büyük bir kısmının insan ve hayvan sağlığını tehdit eden enfeksiyonlara yol açabileceği tespit edildi. Kapalı ortam hastalıkları artırıyor Araştırmada, özellikle kış aylarında ahırların kapılarının, pencerelerinin ve baca deliklerinin kapatılmasının hastalık riskini artırdığı belirlendi. Veteriner Hekim Abdullah Şimşek, “Hayvanların en büyük sorunu üşümek değil, temiz hava eksikliğidir. Türkiye şartlarında eksi 40 dereceye kadar uygun bakım ve besleme ile hayvanlar yarı açık ahırlarda yetiştirilebilir” dedi. Hayvanlar ve veterinerler risk altında Şimşek, veteriner hekimlerin de büyük risk altında olduğunu vurgulayarak, “Ahırlardaki havasız ortam, hem hayvanları hem de burada çalışan veteriner hekimleri ve çiftçileri etkiliyor. Türkiye’de veteriner hekimler sağlık çalışanı olarak kabul edilmiyor ancak gıda güvenliği ve halk sağlığı açısından kritik bir görev üstleniyorlar” ifadelerini kullandı. Küf ve mantarlar yıllarca canlı kalabiliyor Dr. Gülay Giray ise mantar sporlarının havada uzun süre kalabildiğini ve enfeksiyon riski oluşturduğunu belirterek, “Ahırlarda yeterli havalandırma sağlanmazsa, küfler solunum ve bağışıklık sistemine zarar verebilir, hayvanlarda ölümcül enfeksiyonlara yol açabilir” dedi. Araştırma ekibi, hayvan yetiştiricilerinin “hayvanlar üşür” algısını terk ederek ahır havalandırmasına daha fazla önem vermeleri gerektiğini vurguladı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.