TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kuraklık

AGRONEWS - Kuraklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ayçiçeğinde verim kaybı: Çiftçi ayçiçeğinden uzaklaşacak Haber

Ayçiçeğinde verim kaybı: Çiftçi ayçiçeğinden uzaklaşacak

Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde ayçiçeği üreticileri kuraklık ve artan girdi maliyetleri nedeniyle zor günler yaşıyor. Süleymanpaşa Ziraat Odası Başkanı İmdat Saygı, bu yıl yağışların yetersizliği sebebiyle ayçiçeğinde yüzde 50’ye varan verim kaybı yaşandığını belirtti. Saygı, erken hasat edilen tarlalarda dönüm başına 60 ila 100 kilogram ürün alınabildiğini ifade etti. Önümüzdeki sezonda ayçiçeği ekiminin azalacağını, çiftçilerin arpa ve buğday gibi alternatif ürünlere yönelmek zorunda kalacağını vurgulayan Saygı, Türkiye’nin yağ ihtiyacında Trakya’nın kritik öneme sahip olduğunu hatırlatarak çiftçilere destek çağrısında bulundu. Süleymanpaşa Ziraat Odası Başkanı İmdat Saygı yaptığı açıklamada, "Bildiğiniz gibi maalesef 2025 yılı özellikle ayçiçeğini ekimden bu yana yağışlar özellikle geçici olarak bazı bölgelerde Orman Bölgesi dediğimiz özellikle Tekirdağ'ın sol tarafı biraz yağış aldı ama ama genel anlamda yağış konusunda kurak bir sezon geçirdik. Ayçiçeğinin görüntüsü hiç iç açıcı değil. Erken biçilen ayçiçeklerinde 60 kilo ile 100 kilo arasında verim olayı var. Yüzde 50 verim kaybı var. fiyat konusunda da Trakya Birliği'nin açıkladığı rakam var. Gerçekten çiftçimiz para kazanmıyor. Bu sene ayçiçeği ekimi çok azalacak. Çünkü çiftçi ekmeyecek kuraklığın bilimsel olarak devam edeceği öngörülüyor. Çiftçiler arpa buğday gibi diğer ürünlere yönelecek. Türkiye'nin yağ konusunda dışarıya bağımlılığı var Trakya'da bu konuda olmazsa olmazı. Onun için buradan Sayın büyüklerimize çiftçim adına seslenmek istiyorum bizlere sahip çıkılması lazım" dedi. Saygı, ayçiçeğinde yaşanan verim kayıpları ve maliyet artışları nedeniyle önümüzdeki sezonda ekimlerin ciddi oranda azalacağını, çiftçilerin zorunlu olarak alternatif ürünlere yöneleceğini vurguladı.

Haber

"Kuraklık her alanda büyük tehdit oluşturuyor"

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, ATO Olağan Meclis Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. ATO 29'uncu Dönem Olağan Meclis Toplantısı, ATO Meclis Başkanı Mustafa Deryal'in başkanlığında ATO Meclis Üyeleri'nin katılımıyla, ATO Meclis Salonu'nda yapıldı. Toplantıda yaptığı konuşmada, ekonomi gündemine ilişkin konuları değerlendiren ve faaliyetleri hakkında bilgi veren ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, yaz aylarındaki hava sıcaklıklarına dikkat çekerek, küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle etkisini daha fazla hissettiren su ve kuraklık konularını gündeme getirdi. "Yeşil mirasımız küle dönüyor" Baran, yaz aylarında ülkenin farklı bölgelerinde yaşanan orman yangınlarına da değinerek, "Yurdun dört bir yanında çıkan ve içimizi dağlayan orman yangınlarında ağaçlar, bitkiler, hayvanlar yok oluyor, yeşil mirasımız ne yazık ki küle dönüyor. Binlerce hektarlık orman alanı, yaşam alanlarımız, biyoçeşitliliğimiz ve temiz hava kaynaklarımız da geri dönülmez şekilde zarar görüyor" şeklinde konuştu. "Su varsa hayat var, ticaret var, kalkınma var" Barajlardaki su rezervinin kritik seviyelere gerilediğine dikkat çekeni Baran, "Ağustos ayının sonuna geldik. Sıcaklık rekorlarının kırıldığı bir yazı geride bırakıyoruz. Küresel ısınma ve iklim değişikliği, artık hayatımızın tam ortasında. Barajlarımızdaki su rezervi, kritik seviyelere geriledi. Kuraklık, tarımdan sanayiye, günlük yaşamdan üretime, ticarete kadar her alanda büyük tehdit oluşturuyor. Kaynakları akıllıca kullanmak, tasarrufu alışkanlık haline getirmek ve sürdürülebilir bir kalkınma anlayışını benimsemek zorundayız. Su varsa hayat var, su varsa üretim var, ticaret var, kalkınma var. Suyumuzu korumak hepimizin sorumluluğu. Suya sadece bir kaynak değil, gelecek nesillere bırakacağımız kıymetli bir emanet gözüyle bakmalıyız" değerlendirmesinde bulundu. "Zengezur ülkemiz için fırsatlar barındırıyor" Türkiye'nin, sürekli kaynayan, taşların yerine oturmadığı bir coğrafyada, bir yandan ekonomisini ilerletmeye, büyümeye gayret gösterdiğini vurgulayan Baran, "Türkiye, bir yandan jeopolitik sorunları çözmeye çalışırken, diğer yandan faydasına olan tüm gelişmelerin de içinde yer almaya çalışıyor. Zengezur Koridoru da bunlardan biri" ifadelerini kullandı. Zengezur Koridoru'nun Türkiye'ye sağlayacağı katkılara dikkati çeken Baran, "Bakü'den Kars'a uzanacak bu güzergâh tamamlandığında, karayolunun yanı sıra, demiryolu, doğalgaz ve petrol hatları ile fiber optik hatları da içerecek stratejik bir koridor olacak. Türkiye'yi Kafkasya'ya bağlayacak bu proje sayesinde, Hazar ve Akdeniz havzaları arasında yeni bir ticaret yolu açılacak. Bu koridor, ticaret yollarının çeşitlenmesi, lojistik maliyetlerin düşmesi ve Türkiye'nin bölgesel transit gücünün artması açısından büyük fırsatlar barındırıyor" şeklinde konuştu. "Dünya Gazze için artık harekete geçmeli" Baran, İsrail kuşatması altındaki Gazze'de yaşanan insanlık dramına da değinerek, uluslararası örgütlerin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini kaydetti. Gazze'den yansıyan tablonun, insanlığın en karanlık sınavlarından biri durumunda olduğunu ifade eden Baran, "Bugün burada, bir yandan kendi gündemimizle meşgulken, diğer yandan yüreğimizin bir köşesinde derin bir yara kanıyor. 21'inci yüzyılda, uzayda yaşamın konuşulduğu bu dönemde Gazze'de insanlar açlıktan ölüyor. Hiçbir siyasi gerekçe, hiçbir stratejik hesap Gazze'de bir evladın canından, bir annenin feryadından daha kıymetli olamaz. Dünyanın gözü önünde yaşanan bu zulme artık son verilmesini istiyoruz. Bölge ile ilgili ‘kıtlık' ilan eden Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası örgütler artık harekete geçmeli ve Gazze'de yaşanan insanlık dramına bir son vermelidir" diye konuştu. Baran, konuşmasında ATO Yönetim Kurulu faaliyetleri hakkında d a bilgi verdi.

Haber

"Türkiye'nin birçok ilinde kuraklık yaşıyoruz"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)Genel Başkanı Şemsi Bayraktar bir dizi ziyaretler için Zonguldak'a geldi. Zonguldak Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şerafettin Albayrak ve Oda üyeleri tarafından karşılanan Genel Başkan Bayraktar, burada gündeme dair açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin bir çok ilinde kuraklık yaşandığını ifade eden Genel Başkan Bayraktar, "Biliyorsunuz bu sene doğal afetler senesi diyebiliriz. 2025 yılının mart ayında ve nisan ayında yaşadığımız dolu felaketleri tarım sektörüne çok ciddi manada zarar verdi. Dallar ve ağaçların gövdeleri kurudu. Hatta bazı ağaçlar da bu nedenle önümüzdeki yıllarda meyve tutumu da olmayacak gibi görünüyor. Ben hep bu seyahatlerimde şunu ifade ettim. Dedim ki bizi daha büyük bir felaket bekliyor. Bunun adı kuraklık. İşte fazla geçmedi. Arkasından kuraklık tehdidiyle karşı karşıya kaldık. Türkiye'nin birçok ilinde bugün kuraklık yaşıyoruz. Meyvelerimiz, sebzelerimiz Karadeniz Bölgesi'nde fındık bahçelerimiz ciddi manada bu kuraklıktan etkilenmiş görünüyor. Yani üretim fevkalade zorlaştı. Üretimin sürdürülebilirliği fevkalade zorlaştı. Özellikle bölgeleri gezdikten sonra Cumhurbaşkanımız da iki defa bir araya geldik. Bu soruları anlatma imkanı buldum. Maliye Bakanlığımızla, Çalışma Bakanımıza ve Tarım Bakanımıza yine bu sorunlarımızı anlatma imkanı bulduk. Şimdi burada tabi önemli olan şu, belli ki önümüzdeki yıllarda bu kuraklık şiddeti artarak devam edecek. Bununla alakalı önlemleri şimdiden almamız gerekiyor. Özellikle sulama yatırımlarını bu süreçte bitirmemiz lazım. Kuraklıkla mücadele ederken tarım kesiminde özellikle tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Nedir bunlar? Fona yatırımlarını bitireceğiz. Yani çiftçimizi cazibe suyla kavuşturmamız gerekiyor bu süreçte. Sulama randımanımız bugün için yüzde 52 mertebesinde. Yani kaynağından tarlaya varıncaya kadar suyun yarısını kaybediyoruz. Dolayısıyla sistemi kapalı hale getirmek ve o kanalları rehabilite etmek bu süreçte bütün çiftçilerimizi muhakkak surette basınçlı sulama sistemlerine geçirmemiz gerekiyor. Artık tarım sektöründe vahşi sulamaya son vermek gerekiyor. Basınçlı sulama sistemlerinin de mecbur kılmak lazım. Artık buna da mecburuz. Yani çiftçilerimizin başka bir seçeneği kalmadı. Muhakkak suretle bütün çiftçilerimizin basışlı, sulama sistemlerine geçerek suyu tasarruflu kullanması gerekiyor" dedi. Çiftçinin bahçede kalabilmesi için onun arkasında durmak zorunda olduklarını da kaydeden Bayraktar, " Doğal afetlerden fevkalade etkilenmiş olan çiftçimizin önümüzdeki yıl bahçelerde ve tarlalarda giriş sağlanması, bakım yapmasının sağlanması, üretimine devam etmesinin sağlanması açısından gerekli desteklerin verilmesini istiyoruz. Bunu Ankara'da da talep ettik. Özellikle nakit yardımı hem dondan zarar gören hem doludan kuraklıktan zarar gören çiftçimize nakit yardımı talebimiz var. Bununla ilgili bir çalışma yapılıyor. Ama ayrıca çiftçilerimizin bankalara olan borçlarını ödeyebilme kabiliyeti kalmadı. Dolayısıyla çiftçilerimizin bankalara ve tarım kredi kooperatifleriyle olan borçlarının da yapılandırmasını talep ediyoruz. Bunları sağlarsak çiftçimizin üretimde kalmasını sağlarız. Çünkü çok ciddi bu sektör göç veriyor" diye konuştu.

ABD Tarım Bakanlığı Türkiye buğday üretimini 16,3 milyon ton bekliyor Haber

ABD Tarım Bakanlığı Türkiye buğday üretimini 16,3 milyon ton bekliyor

Dış Tarım Servisinin "Tahıl ve Yem" raporunda, yetiştirme sezonu boyunca devam eden kurak hava şartları nedeniyle Türkiye'nin 2025/26 üretim yılı buğday üretimi bir önceki yıla göre yüzde 15 düşüşle yaklaşık 16,3 milyon ton olarak tahminlendi. Üretimin kuraklık hasarının boyutuna bağlı olarak daha da düşebileceği aktarılan raporda, Orta ve Güneydoğu Anadolu'nun başlıca buğday yetiştirme bölgelerinde yetersiz yağış, normalden yüksek kış sıcaklıkları ve kuraklığın, buğday tarlalarında verimi geçen yıla göre yüzde 15-30 oranında düşürmesinin beklendiği aktarıldı. Kurak bir kış mevsiminin ardından çiftçiler yağışlı bir bahar umudu beslediği belirtilen raporda, "Bahar yağışları da yetersizdi. Türkiye'deki buğday üretiminin büyük bir kısmı kuru tarımla yapıldığından ve tamamen yağışa bağlı olduğundan, yağış eksikliği buğday verimi ve genel üretim hacimleri üzerinde ani ve olumsuz bir etkiye sahip" ifadesi kullanıldı. 2025/26 sezonu buğday tüketiminin ise 19,4 milyon ton olarak tahmin edildiği raporda, buğday ithalat tahmini ise yaklaşık 10,3 milyon ton olarak belirtildi. İthal edilen buğdayın büyük bir kısmının Türk un ve makarna ihracatçıları tarafından kullanılacağı, geri kalanı ise iç pazar için un ve çeşitli buğday bazlı ürünlerin üretiminde değerlendirileceği bildirilen raporda, ithalat kısıtlamaları nedeniyle Türkiye'nin bu sezon ithalatının önceki döneme göre 3,2 milyon ton azalmasının beklendiği vurgulandı. Türkiye'nin buğday ihracatının ise önceki sezona göre değişmeden 7 milyon ton olarak gerçekleşmesi ve bu tahmini miktarın daha büyük bir kısmının un olmasının öngörüldüğü kaydedildi. TÜİK'in bu yıla ilişkin 1. bitkisel üretim tahminine göre ise tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2025 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,1 oranında azalarak yaklaşık 37,4 milyon ton olacağı tahmin edildi. Bir önceki yıla göre, buğday üretiminin yüzde 5,8 oranında azalarak 19,6 milyon ton, arpa üretiminin yüzde 8,0 oranında düşerek yaklaşık olarak 7,5 milyon ton, çavdar üretiminin yüzde 5,5 oranında azalarak 243 bin ton, yulaf üretiminin yüzde 23,1 oranında düşerek 300 bin ton, mısır üretiminin ise yüzde 4,9 artarak 8,5 milyon ton olacağı öngörüldü.

MAGİNDER Başkanı Karademir: Haber

MAGİNDER Başkanı Karademir: "Çiftçimizin alın teri kutsaldır"

12 Nisan’da yaşanan zirai don felaketinin ardından Malatya’daki çiftçilerin yaşadığı zararlar yerinde incelendi. MAGİNDER Başkanı Salih Karademir ile Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek, hasat dönemine verim kaybıyla giren üreticilere destek için Özal köyünü ziyaret etti. Malatya’da arpa ve buğday hasadı sürerken, zirai don felaketinin ardından birçok üretici büyük zarar yaşadı. Malatya Girişimci İş İnsanları Derneği (MAGİNDER) Başkanı Salih Karademir, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek ile birlikte Özal ve Karahan köylerindeki tarım arazilerinde incelemelerde bulunarak çiftçilerin sorunlarını dinledi. Ziyaret sırasında konuşan Karademir, "Çiftçimizin alın teri kutsaldır. 12 Nisan’da yaşanan don felaketi arpa ve buğday ekili arazilere ciddi zarar verdi" dedi. Malatya genelinde 460 bin dönüm buğday, 380 bin dönüm arpa ekili alan bulunduğunu ifade eden Karademir, geçen yıl 160 bin ton buğday, 80 bin ton arpa hasadı yapılmasına karşın bu yıl ciddi düşüş beklendiğini belirtti. Karademir, "Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) sadece 20 bin ton alım yapıyor. Bu kapasitenin artırılması, depolama alanlarının genişletilmesi şart. Ayrıca çiftçimize mazot ve ilaç gibi desteklerin artırılmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı. Zirai donun etkilerine dikkat çeken Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek ise, "Arapgir, Arguvan ve kısmen Malatya Ovası’nda arpa hasadı başladı. Ancak 11-13 Nisan’da yaşanan don ve ani sıcaklık değişimleri başaklarda doluluğu etkiledi. Özal-Karahan bölgesinde geçen yıl dönüme 400 kilogram ürün alınırken, bu yıl 200-250 kilogram bekleniyor" dedi. Türkiye genelinde buğday üretiminin de kuraklık ve iklim etkisiyle 22 milyon tondan 19 milyon tona gerilediğini belirten Çiçek, üretici kayıplarının destekleme kapsamına alınması gerektiğini vurguladı. Bölgede üretim yapan çiftçilerden Nihat Karademir ise, "Hasat bayramı dediğimiz bu dönemi buruk geçiriyoruz. Geçen yıl 400 kilogram aldığımız ürünü bu yıl yarı yarıya biçiyoruz. Girdi maliyetleri yüksek, üretici zorda. TARSİM ödemeleri acilen yapılmalı" diyerek destek çağrısında bulundu. Ziyarette yapılan açıklamalarda, zirai donun ve iklim değişikliklerinin tarımsal üretimi büyük ölçüde etkilediği belirtilerek üretimin sürdürülebilirliği için devlet desteklerinin artırılması gerektiği vurgulandı.

Doğal afetler tarım sektörüne ciddi boyutlarda zarar verdi Video Galeri

Doğal afetler tarım sektörüne ciddi boyutlarda zarar verdi

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı (TZOB) Şemsi Bayraktar, doğal afetlerin 2025 yılında tarım sektörüne ciddi boyutlarda zarar verdiğini duyurdu. TZOB Başkanı Bayraktar yaptığı açıklamada, Şubat ayında Mersin, Adana ve Hatay’da, Mart ayında Manisa başta olmak üzere tüm Ege Bölgesi’ni etkileyen zirai don hadiseleri tarımsal üretime zarar verdiğini belirterek, "Ardından mayıs ayında birçok ilimizde meydana gelen dolu yağışı ve nisan ayında 65 ilimizi etkileyen ülke çapında zirai don olayıyla karşı karşıya kalınmıştır. Tüm bunların üstüne, hasadın başlamasıyla çiftçilerimiz bir de kuraklık afetinin sonuçlarıyla yüzleşmişlerdir. Ülkemizde kış yağışları mevsim normallerinin yüzde 32, geçen yılki kış yağışlarının ise yüzde 27 altında meydana gelmiştir. Yağış azlığının yanı sıra kış aylarında sıcaklıklar da mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşmiştir. 2025 yılı ocak ayı son 55 yılın en sıcak 3. ocak ayı olmuştur. Kış aylarının kurak ve sıcak geçmesi sebebiyle ilkbahar yağışlarının kritik hale geldiğini, Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere ülkenin birçok bölgesinde kuraklık yaşanabileceğini daha önceki değerlendirmemde ifade etmiştim. Ne yazık ki ilkbahar yağışları da istenilen seviyede gerçekleşmemiş ve tahıllarda verim kayıpları meydana gelmiştir. Bayraktar, Türkiye arpa üretiminin yüzde 11’inin karşılandığı Konya’da arpa hasadının başladığını ve normalde dekara en az 250-300 kg olması gereken verimin dekara 50 ila 150 kg arasında değiştiğinin görüldüğünü belirterek, "Konya’da da çiftçiler maliyetini kurtarmayacağı için tarlasına biçerdöver sokmamakta, bazı çiftçiler ise tarlalarında hayvanlarını otlatmaktadır. Konya’da hasadı haziran ayının sonunda başlayacak olan buğdayda da verim kayıpları olacağı aşikârdır. Yalnızca Konya özelinde değil, İç Anadolu’nun genelinde tarımsal kuraklık söz konusudur. Çankırı, Aksaray, Karaman, Kırıkkale ve Kırşehir illerinde normalde dekara 300-350 kilogram olan arpa verimi 50-150 kilogramlara kadar düşmüştür. Buğday veriminde de aynı oranda düşüş görülmektedir. Maliyetini kurtarmayacağından birçok çiftçi tarlasına biçerdöver sokmamaktadır. Kuru tarım alanlarında kuraklık nedeniyle yaşanan bu verim düşüklüğünün yanı sıra sulu tarım alanlarında da verim kayıpları olacaktır. Sulu tarım yapan çiftçiler sezonda 2-3 sulama yapıp gerisini yağmur takviyesine bırakmaktadırlar. Bu sezon yağmur takviyesinin gelmemesi az da olsa sulu alanlardaki verimi de etkileyecektir. İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri Türkiye buğday üretiminin yüzde 55’ini, arpa üretiminin ise yüzde 61’ini karşılamaktadır. Böylesine önemli üretim bölgelerinde yaşanan verim kayıpları endişe vericidir. Yalnızca bu bölgelerde değil ülkemizin birçok bölgesinde çiftçilerimiz tarımsal kuraklıkla karşı karşıya kalmışlardır. Kuraklık neticesinde verim düşmekte, bu da çiftçilerimizin gelirlerine yansımaktadır" değerlendirmesini yaptı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.