TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kuraklık

AGRONEWS - Kuraklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Arin Gölü, Kuraklık Nedeniyle 200 Metre Çekildi Haber

Arin Gölü, Kuraklık Nedeniyle 200 Metre Çekildi

Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde doğa tutkunları birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Arin Gölü'ndeki kuraklık tehlikesine dikkat çekti. Van Gölü Aktivistleri Derneği üyeleri, göldeki kurumaya dikkat çekmek için Adilcevaz ilçesi Aydınlar beldesinde bir araya geldi. Arin köyünden başlayıp 15 kilometre yürüyüş yaparak göldeki tehlikeye dikkat çeken grup üyeleri gölün kurumasının kuşların yaşam alanını tehdit ettiğini belirtti. Dikkuyruk, uzunbacak, kızılbacak, Van Gölü martısı, angıt ve kılıçgaga gibi pek çok kuş türünün yaşadığı ve ürediği Arin Gölü'nün son yıllarda su seviyesinin hızla düşmesi nedeniyle ciddi bir tehdit altına girdiğini ifade eden aktivistler, "Son birkaç yılda gölde 200 metrelik su çekilmesi yaşandı ve kuruma hızla devam ediyor. Göldeki su seviyesinin hızla düşmesi; tarımsal sulama, vahşi sulama ve iklim değişikliği gibi faktörlerin birleşiminden kaynaklanıyor. Son birkaç yıldır bu göle dikkat çekmeye çalışıyoruz. Bu yıl ile geçen yıl arasındaki fark oldukça belirgin. Çekilme 200 metreyi geçti ve hızla devam ediyor. Bu hızla devam ederse, göl 5 yıl içinde tamamen kuruyabilir. Arin Gölü, ekosistem için çok önemli bir alan. Burası, yüzlerce kuş türünün üreme ve yaşam alanı. Eğer bu kuruma devam ederse, yalnızca göl değil, buradaki canlı yaşamı da ciddi şekilde tehdit altına girecek" dedi. Grup üyelerinden Nusret Altan ise Arin Gölü'nün yanı sıra Van Gölü'nün de benzer bir tehdit altında olduğunu vurgulayarak, "Arin Gölü'ndeki durum gerçekten içler acısı. Daha önce keyifle geldiğimiz bu yerin bu şekilde kuruduğunu görmek çok üzücü. Van Gölü için de aynı sorun söz konusu. Havzada 6 binin üzerinde su kuyusu var. Bu, büyük bir su israfı anlamına geliyor. Eğer bu şekilde devam ederse, Van Gölü de aynı akıbeti paylaşabilir" diye konuştu.

Tekirdağ, Naip Barajı’nda Su Seviyesi Kritis Seviyede Haber

Tekirdağ, Naip Barajı’nda Su Seviyesi Kritis Seviyede

Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesine içme suyu sağlayan Naip Barajı'nda yaklaşık 20 günlük su kaldı. Su seviyesinin düştüğü barajde ağaçlar ve eski yapılar gün yüzüne çıkarken, barajın son durumu dronla havadan görüntülendi. Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesindeki Naip Barajı'nda su seviyesi kritik seviyeye ulaştı. Barajda kalan su miktarı neredeyse yok denecek kadar azalınca yıllardır su altında bulunan yapılar ve ağaçlar gün yüzüne çıktı. Kış mevsimi yaklaşmasına rağmen yağışların yetersiz kalması, Süleymanpaşa'yı su stresi yaşayan bölge konumuna getirdi. Kentte yüzey suyu kaynaklarının alarm vermesi, su yönetimi açısından endişeleri artırdı. "Su kesintileri uygulamak zorunda kalacağız" Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Tekirdağ Su ve Kanalizasyon İdaresi (TESKİ) Genel Müdürü Mehmet Ali Şişmanlar, "Tekirdağ'da Süleymanpaşa ilçemize su sağlayan Naip Barajı ve Yazır Göleti'nde su seviyeleri ölü hacmin altında. Son güncel verilere göre DSİ'den aldığımız bilgilere göre Naip Barajı'nda ölü hacimde yaklaşık 20 günlük suyumuz kaldı. Yazır Göleti'nde de ölü hacmin su alma yapısının altına düştüğümüz tespit edildi. Yaklaşık 350 bin metreküp civarında bir su kaldığı DSİ tarafından bize iletildi. Buna bağlı olarak biz buradan aldığımız suları en minimum seviyede tutuyoruz. Yüzey sularından beslenen mahallelerimizde sıkıntı yaşanmasın diye diğer yeraltı sularından sağladığımız bölgelerden takviye ederek bu 20 günlük süreyi uzatmaya çalışıyoruz. Ancak eğer yağışlar olmazsa, bu koşullar devam ederse ve yüzey suyu alamazsak şehirde su kesintileri, planlı su kesintileri uygulamak zorunda kalacağız. Bu kaçınılmaz bir yol gözüküyor. Bunun kısa vadeli olması için diğer su kaynaklarımızı artırmak ve iletim hatlarını yenilemek anlamında proje çalışmalarımız çok hızlı bir şekilde tamamlanıyor. Hizmet alım yöntemiyle ihale ederek, bu hatların kapasitelerini büyüterek şehrimize su vermek için elimizden geleni 7/24 yapmaya çalışıyoruz. Şu an bu barajı kullanamıyoruz. Burada su bitti dediğimiz gölet, baraj şu anda Marmaraereğlisi bölgesinde yazın kısmi bazı mahallelerde su sıkıntısı yaşadığımız yerdi. Basında da görüldü, Türkmenli Göleti'nde hiç su yok. Şu anda Türkmenli Göleti'ni hiç kullanamadık. Ama bunlarla ilgili eğer bu kış sezonunda yağış ve kar gelirse ve su birikimi olursa DSİ ve ilgili birimlerle yazışmalarımız devam ediyor. İl Su Kuraklık Komisyonu'nun tekrar toplanmasıyla ilgili talebimiz var. Çalışmalarımız devam ediyor. Öncelikli olarak şehre içme ve kullanma amaçlı suyun verilmesi, sulu tarımın en minimuma indirilmesi yönünde taleplerimiz ve görüşmelerimiz var. Ancak önemli projelerimizden biri de hemen yanı başımızda bulunan Çokal Barajı'nda yüzde 53 doluluk olması. DSİ'den aldığımız bilgilere göre yaklaşık 100 milyon metreküpün üzerinde bir su hacmi var. Bununla ilgili de proje çalışmamızı başlattık. Ama tabii bu biraz uzun sürecek bir proje. Öngörümüz 1-1.5 yıl içerisinde 1.5-2 milyarlık bir yatırımla o suyu Süleymanpaşa'ya kazandırmaya çalışıyoruz, ki önümüzdeki yıllarda bu sorunları yaşamayalım" dedi.

Van, Keşiş Gölü Kuraklık Nedeniyle Hızla Alan Kaybediyor Haber

Van, Keşiş Gölü Kuraklık Nedeniyle Hızla Alan Kaybediyor

Urartu Kralı II. Rusa tarafından yaklaşık 2 bin 800 yıl önce inşa ettirilen ve dünyanın en eski göletlerinden biri olarak kabul edilen Van'daki Turna (Keşiş) Gölü, küresel ısınma ve kuraklığın etkisiyle hızla kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. 2 bin 550 rakımlı bu mühendislik harikasının su seviyesindeki ciddi düşüş, hem tarımsal sulama ihtiyacını karşılayan bölge halkını hem de bilim insanlarını endişelendiriyor. Urartu medeniyetinden miras kalan ve Van'ın Gürpınar ilçesi sınırlarında bulunan, doğal güzelliği ve tarihi önemiyle bilinen 2 bin 550 rakımlı ve yaklaşık 7 kilometrelik alana sahip Keşiş (Turna) Gölü, son yıllarda artan kuraklık ve iklim değişikliğinin etkisiyle ciddi bir su kaybı yaşıyor. Urartu Kralı II. Rusa tarafından tarım arazilerini sulamak amacıyla yaptırılan ve dünyanın en eski göletlerinden biri olarak kabul edilen bu mühendislik şaheseri, kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. "Şu an Keşiş Gölü'ne baktığımızda hakikaten alanının büyük ölçüde kaybolduğunu görüyoruz" Son yıllarda etkili olan aşırı sıcaklar ve beklenen kar-yağmur yağışının gerçekleşmemesi, Keşiş Gölü'nün büyük bir bölümünün kurumasına yol açtı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, "Van Gölü havzasında irili ufaklı birçok göl var. Şüphesiz bunların bir kısmı doğal göller, bir kısmı da aslında insan yapısı göller ya da göletler. Önüne set çekilerek daha sonra doğal yapıya dönüşmüş göller. Bunlardan bir tanesi de Keşiş Gölü. Tabii Keşiş Gölü'nün başka isimleri de var. Turna Gölü gibi. Bu yaklaşık milattan önce 650'lerde Rusya tarafından önüne bent çekilerek suyun biriktirilmesi sonucu oluşmuş bir göl. Gölün yaklaşık su toplama havzası 100 kilometrekare civarında. Göl, yıl içerisinde alan kaybediyor. Yağışlı sezonlarda da yaklaşık 7 kilometreye, kurak sezonlarda 4 kilometrekareye kadar düşüyor. Ancak bu iklim değişikliğinden kaynaklı havzanın hem sıcaklıklardaki artış, kuraklık, o buharlaşmanın şiddetiyle beraber göl son yıllarda zaman zaman tamamen kuruma riskiyle de karşı karşıya kalıyor. Dolayısıyla şu an Keşiş Gölü'ne baktığımızda hakikaten alanının büyük ölçüde kaybolduğunu, o kalan alanların işte sazlıklar şeklinde küçük su birikintilerden oluştuğunu görebiliyoruz. Bu göl, yükseltisi itibariyle Erek Dağı'nın hemen doğu güney tarafına düşüyor. Yaklaşık 2 bin 550 metreler civarında bir yükseltiye sahip. Tabii yükseltinin fazla olması oradaki buharlaşmanın şiddetini nispeten azaltıyor. Tabii gölü besleyen çok akarsu yok. Küçük dereler var, onların önemli bir kısmı da geçici akarsular. Daha çok düşen yağış ve oradaki kaynak suları ile besleniyor. Dolayısıyla mevcut iklim şartları içerisinde yani sıcaklıktaki bu artış seyrettiği sürece buharlaşmanın şiddeti arttığı sürece maalesef Keşiş Gölü muhtemelen önümüzdeki yıllarda yağışlı sezonlarda su toplayacak. Ama bu suyu o havzada o gölün içinde bulunduğu o havzada tutmak pek mümkün olmayacak. Muhtemelen yılın sonuna o yağışlı sezonun sonrasındaki kurak sezonla birlikte göl ya büyük ölçüde alan kaybedecek ya da kuruma riskiyle karşı karşıya kalacak. Dolayısıyla özetleyecek olursak, Keşiş Gölü insan eseri bir göl. Aslında orada bir su birikimi var ama daha sonra önüne Kral Rusa'nın bir bent, bir set çekerek gerisinde su biriktirmesi ve o suyu da aslında hem Van ovasının hem Van şehrinin ihtiyaç duyduğu içme ve sulama suyunu sağlamak amacıyla inşa edilmiş bir göl. Bir Mühendislik harikası aslında. Bir antik göl olarak ifade edebiliriz" diye konuştu.

Kozan’da Safran Hasadı Başladı, Rekolte Sert Düştü Video Galeri

Kozan’da Safran Hasadı Başladı, Rekolte Sert Düştü

Adana'nın Kozan ilçesinde dünyanın en pahalı baharatı safranda hasat başladı. Bu yıl kuraklık nedeniyle rekoltede büyük düşüş yaşanırken, safranın gramı 600 TL'den alıcı buluyor. Adana'nın Kozan ilçesinde bu yıl iklim şartları nedeniyle 1 dönüm alandan 100 gram safran hasat edilmesi bekleniyor. Dünyanın en pahalı baharatı olarak bilinen safranın çiçekleri tek tek toplanarak, içindeki kırmızı teller özenle çıkarılıp kurutuluyor. İlaç, kozmetik ve gıda sektöründe kullanılan safran, tıbbî aromatik bitkiler arasında yüksek katma değerli ürünler arasında yer alıyor. İlçede tek üretici olan Ali Gök, Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı, Kozan Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bihter Zaimoğlu Onat ve ilçe tarım müdürlüğü görevlileri ile birlikte ilk hasadını gerçekleştirdi. "140 bin çiçekten 1 kilo safran elde ediliyor" Bölgede 3 dönüm alanda üretim yapan ancak bu yıl soğanların yenilenmesi için 1 dönüm ekim gerçekleştiren üretici Ali Gök, safranın anavatanın kaynaklarda Osmanlı döneminde Toros Dağları eteklerinde üretildiğini belirterek, "650 rakımda üretim yapıyorum. Geçen yıl 3 dönümdü ama bu yıl 11 Nisan'da yağan kar nedeniyle safran soğanlarının gelişimi zayıf kaldı. Bu yüzden 1 dönüm alanda üretim yaptım. Normalde 1 dönümden 500–600 gram ürün alıyoruz ama bu yıl 100 gram civarında olacak. İklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle çiçek sayısı azaldı. Safranın anavatanı Osmanlı döneminde Torosların etekleriydi. 140 bin çiçekten 1 kilo safran çıkıyor. Kalitesi çok yüksek, gramı 600 TL. Bu sene hem burada hem Bolu'da üretim az. Hasat dönemi yaklaşık 45 gün sürüyor" dedi. "Kozan, endemik bitkilerle öne çıkıyor" Kozan Belediye Başkanı Mustafa Atlı, ilçenin tarımsal alanda üretimde Türkiye'de öncü bir çok ürüne ev sahipliği yaptığını ifade ederek, "Torosların zirvesine çıktığınızda farklı endemik bitkilerle karşılaşıyoruz. Burada zeytin, mantar, safran üretilebiliyor. Bitkisel üretim açısından çok değerli bir bölgedeyiz. Ali Gök abimize girişimcilik ruhu için teşekkür ediyorum. Safranın gelir getirisi yüksek, iklim şartları uygun olduğunda ekonomik katkısı büyük. İlçe tarımın sulama desteğiyle kurulacak paneller ile gelecek yıl daha geniş alanda üretim yapılabilecek "diye konuştu. "Bilimsel açıdan değerli bir bitki" Kozan Meslek Yüksekokulu Bitkisel ve Hayvansal Üretim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bihter Zaimoğlu Onat da safranın bölge için bilimsel ve ekonomik açıdan önemli bir değer olduğunu ifade ederek, "Safran, Kozan için çok kıymetli bir bitki. Tıbbi aromatik bitki çeşitliliği açısından zengin bir bölgedeyiz. Bu üretim, mikroklimatik açıdan da önemli. Safranın yaygınlaşması ve tıbbi aromatik bitkilerin artırılması, iklim değişikliğiyle mücadelede de kritik. İran bölgesinde yoğun kullanılan safran, göğüs kanserinin önlenmesi konusunda da bilimsel araştırmalarda değerlendiriliyor" dedi.

Marmarabirlik'ten Zeytin Atağı: 70 Bin Ton Hedef! Haber

Marmarabirlik'ten Zeytin Atağı: 70 Bin Ton Hedef!

Zeytin Hasadı Başladı: Marmarabirlik'ten 70 Bin Ton Alım ve 50 Milyon Dolar İhracat Hedefi Bursa ve çevresinde zeytin hasadı heyecanı başladı. Üreticiler, aileleriyle birlikte gün doğumuyla bahçelere akın ederek sofralık zeytinleri topluyor. Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yıldız, bu yılın ürünlerinin iri taneli ve kaliteli olduğunu vurgulayarak, ülke genelinde sofralık ve yağlık zeytin rekoltesinin toplam 2 milyon 450 bin ton olarak tahmin edildiğini, bunun 740 bin tonunun sofralık zeytin olduğunu belirtti. Marmarabirlik Başkanı Ali Yıldız, Marmara Bölgesi'ndeki hasat dönemiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Bölgeden gelen rekolte beyannamesinin 67 bin ton olduğunu kaydeden Yıldız, şu ana kadar alınan ürün miktarının yaklaşık 8 bin tona ulaştığını ve ortalama fiyatın 115 TL seviyesinde olduğunu ifade etti. Bursa Valiliği, Mudanya Kaymakamlığı ve Marmarabirlik iş birliğiyle düzenlenen Hasat Başlangıç Programı, Marmarabirlik Mudanya Kooperatifi'nin Yörükali Mahallesi'ndeki alım deposunda gerçekleştirildi. Etkinliğe Mudanya Kaymakamı Ayhan Terzi, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, AK Parti Mudanya İlçe Başkanı Arif Bayrak, Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Acar, Marmarabirlik Başkanı Ali Yıldız, Mudanya Kooperatifi Başkanı Cüneyt Soylu ve çok sayıda zeytin üreticisi katıldı. Mudanya Kaymakamı Ayhan Terzi, çiftçiliğin zorluklarını dile getirerek, zeytin ve diğer ürünlerde modern tarıma geçişin zorunlu olduğunu söyledi. Mudanya Kooperatifi Başkanı Cüneyt Soylu ise bu yıl bölge için 10 bin ton ürün beklediklerini aktardı. Marmarabirlik Başkanı Ali Yıldız da ev sahipliği yapmaktan gurur duyduklarını belirtti. Konuşmaların ardından kooperatifin zeytinliklerinde hasat başladı. Ağaç altlarına serilen mavi örtüler, gökyüzünden bakıldığında muhteşem bir görüntü oluşturdu. Zeytinler silkelenerek kasalara toplandı; Kaymakam Terzi ve Başkan Yıldız da makinelerle hasada katıldı. Program sonrası Yörükali çevresindeki üreticiler, traktörlerle tonlarca zeytini depoya getirdi. Zeytinler bilgisayarlı sistemle boyutlarına göre ayrılıp havuzlara alındı. Drone görüntüleri, hasadın ölçeğini yansıttı. Toplanan zeytinler 6 ay doğal fermantasyona bırakılıyor, ardından steril havuzlarda yıkanıp tuzlanarak dinlendiriliyor. Bu süreç, ürünlerin lezzet ve kalitesini artırıyor. Yıldız, 30 bin ton kapasiteli yeni depo planladıklarını, 70 bin ton alım hedeflediklerini ve 50 milyon dolarlık ihracat amaçladıklarını açıkladı. Yeni ürünler ve işleme tesisleri için çalışmaların devam ettiğini, bu yatırımların kooperatifi güçlendireceğini söyledi. Marmara'da altı aydır yağış eksikliğinin rekolteyi düşürdüğünü belirten Yıldız, son yağmurların kaliteyi artırdığını ve daha fazla yağışın faydalı olacağını ifade etti. Yıldız, Türkiye'nin sofralık siyah zeytinde dünya lideri olduğunu ancak yeşil zeytin tercihinin Avrupa'da daha yüksek olduğunu söyledi. Zeytinyağı tüketiminde kişi başı 2-2,5 kg ile Avrupa'nın 13 litresinin gerisinde kalındığını vurgulayan Yıldız, doğal ürünlerin olgunlaşma sürecini hatırlatarak iç tüketimin artmasının ekonomiye katkı sağlayacağını belirtti. Zeytinyağındaki tağşişe dikkat çeken Yıldız, merdiven altı üretimlerin zararlarını uyararak vatandaşları güvenilir markalara yönlendirdi ve bakanlık denetimlerinin arttığını ekledi.

Adana, Mandalina Fiyatı 15 TL’den 8 TL’ye Düştü Haber

Adana, Mandalina Fiyatı 15 TL’den 8 TL’ye Düştü

Türkiye'nin önemli üretim merkezlerinden Adana'da bahçede 15 TL'den başlayan mandalinanın fiyatı 8 TL'ye kadar düştü. Üretimin merkezlerinden Çukurova'da bir çok üründe hasat sürüyor. Sonbahar ve kış aylarının vitamin deposu mandalina, rekoltesiyle üreticiyi sevindirdi. Dalında 15 TL'den alıcı bulan ancak şuanda 8 TL'ye kadar gerileyen mandalina, mevsimin en uygun fiyatlı meyvesi oldu. Kozan ilçesi Bucak bölgesinde hasat tüm hızıyla sürerken, işçiler sabahın ilk ışıklarından itibaren yoğun mesai yapıyor. Bu yıl kuraklık ve don nedeniyle portakal ile limonda rekolte düşerken, mandalina da hem üreticinin hem de narenciye işçilerinin yüzünü güldürdü. 10 dönümlük bahçede hasat yapan Mehmet Kopçak, "Mandalinanın ilk hasadına 15 TL'den başlamıştık, şu anda 8 TL'ye düştü. Rekolte güzel ama diğer narenciye ürünleri, özellikle limon ve portakal, bu yıl çok az. Bucak bölgesi Adana'da portakal denilince akla gelen, tescilli lezzetleriyle bilinen önemli bir üretim merkezi. Mandalina ise bölgeye özgü aromasıyla yoğun talep görüyor. 20 kişiyle bahçede 580 kasa hasat yaptık. Ancak mandalina dalında 8 TL'ye düşünce tüccarlar kesim yaptırmakta zorlanıyor, biz de iş bulmakta zorlanıyoruz" dedi. Hasatta çalışan tarım işçilerinden Meryem Durmuş ise "Sabah 6'da mesaimiz başlıyor, 8 saat boyunca hasat yapıyoruz. Bu yıl mandalina hasadı çok güzel geçti. Don vurduğu için işsiz kalırız diye korktuk ama Rabbim rızkımızı verdi" diye konuştu. Bir diğer işçi Ayşe Kocakaplan da, "580 kasa doldurduk, soğuktan dolayı ürün olmaz diye düşünüyorduk ama çok güzel mandalina oldu" ifadelerini kullandı.

Yozgat, Manda Yetiştiriciliğinde Devlet Desteğiyle Güçleniyor Haber

Yozgat, Manda Yetiştiriciliğinde Devlet Desteğiyle Güçleniyor

Suyu ve serinliği seven, sütüyle şifa kaynağı olan mandalar, Yozgat merkeze bağlı İşleğen köyünde hasat edilmiş tarlalarda yayılarak kışa hazırlanıyor. Yüksek besin değerine sahip sütü, yoğurdu, kaymağı ve peyniriyle sofraların vazgeçilmezi haline gelen mandalar, bölge üreticilerinin gözdesi oldu. Devlet desteği sağlanan mandalar, hem ekonomiye hem de yöresel üretime katkı sağlıyor. Yozgat Damızlık Birliği Başkanı Hacı Selvi, manda yetiştiriciliği ve ıslah projeleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Selvi, Yozgat'ta manda sayısının arttırılmasının bölgeye katkı sağlayacağını söyledi. "Şu an 900'ü aşkın manda var" Sütünün az ama verimli olduğunu hatırlatan Hacı Selvi, şu ifadeleri kullandı: "Islah projeyi Yozgat'ı sokmak için bin tane, 900 tane manda gerekiyordu. Sağ olsun Tarım Müdürlüğü'müz yardımcı oldu bize. Şu anda 900'ü aşkın manda var. Islah projeden faydalanıyoruz. Bakanlığımızın verdiği teşviklerden yararlanılıyor. Manda tabi ki olmazsa olmazımız. Manda bakımı biraz zor. Sütü az ama sütü çok kaliteli. Yani hastalara şifa, dertlilere deva diye bir şey var. Onun için manda bizlere göre fazla hastalanmayan, sütü, yoğurdu çok değerli olan, güzel bir hayvan. Ondan dolayı bizim bu bölgelerimizde mesela Yozgat'ın bazı köylerinde çok çok fazla fazla var. Bazı köylerinde az var. Çekerek bölgesinde var. Biz şunu istiyoruz ki manda biraz daha çoğalsın." "Manda yavrusu başına 5 bin liraya kadar destek var" Devletin manda yetiştiriciliğine sağladığı desteklerin üreticiler açısından önemli olduğunu belirten Selvi, teşviklerin bu yıl arttığını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Devletimiz şu anda yavru başına teşvik veriyor. Teşviklerde bu sene yani her manda yavrusuna beş bin liraya kadar yükseldi. Tabii ki üyelik şartını güzel güzel tutanlar, sütün ölçümlerini istenilen şekilde yapanlar böyle bir çalışma şekli var Manda Birliği'nin." Mandanın suyu ve serinliği seven bir hayvan olduğunu vurgulayan Selvi, iklim şartlarının yetiştiricilikte önemli rol oynadığını belirtti. Selvi, "Manda genelde su arayan bir hayvan. Bizim bölgede bu sene biliyorsunuz kuraklık gitti. Çayır arayan, ot arayan böyle sıcakta serin yerler arayan, su arayan bir hayvan. Genelde sulu yerlerde daha güzel oluyor" dedi.

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya Haber

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya

Güney Kore'de yapılan bir araştırmada Çukurova bölgesinin 5 yıl sonra ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşeceğinin açıklanması tarımsal üretim yapanları ve mühendisleri endişelendirdi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Türkiye'de Tatlısu kaynaklarının yüzde 77'si tarımsal üretimde kullanılıyor. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız.Damlama sulama sistemlerini devreye almamız gerekiyor" dedi. Son yıllarda artan iklim değişikliği etkileri tüm dünyayı etkisi altına alırken su kıtlığı hat safhaya ulaştı. Özellikle Türkiye'de birçok il su kıtlığı çekerken Türkiye tarımının başkenti Çukurova bölgesinde de yaşanan su kıtlığı tarımsal üretimi olumsuz etkiledi.Güney Kore'de yapılan bir araştırmaya göre iklim değişikliğinin hızlandırıcı etkisiyle Adana ve Mersin 2030'da, İstanbul ve Diyarbakır ise 2050'de, içme suyunun tükeneceği gün anlamına gelen ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşmesi bekleniyor. "Damlama sulama sistemlerine geçilmeli" Araştırma sonuçlarını değerlendiren Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Yıllardır Çukurova ve Türkiye'nin tamamında kuraklık olduğunu belirtiyoruz. Artık bu kuraklık kendisini ciddi bir şekilde gösteriyor. Türkiye olarak toplam tatlısu kaynaklarımızın yüzde 77'sini tarımda, yüzde 13'ünü üretim ve enerjide, yüzde 10'unu ise evlerde kullanmaktayız. Bu yüzde 77 çok büyük bir rakam. Çukurova ve Türkiye'nin tamamında damlama sulama sistemlerinin hiç zaman kaybetmeden devreye alınması gerekmektedir" ifadelerini kullandı. "Beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından su kıtlığı nedeniyle Çukurova'da ikinci ürün ekiminin bu sene yasaklandığına dikkat çeken Doğan, "Üstü açık kanallardan tarla ve bahçeler sulanırken hep kaçaklar ve komşu çiftçilerin tarlalarına su kaçmakta. Dünyada en güzel 3 ovadan birine sahibiz ve bu su kanallarının da üstünün kapanması lazım. Bizim Çukurova'da 365 gün suya ihtiyacımız var. Ürünlere su verilmezse verim kaybımız oluyor. Bu yıl 15 Eylül'e kadar suyumuz vardı. Sonbaharda yağan yağmurlarla suyumuz bu günlere kadar geldi. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" şeklinde konuştu. Ziraat Mühendisi Tuğçe Tuzcu, "Güney Koreli bilim insanlarının yaptığı araştırmada Çukurova bölgesinin 2030 yılında tamamen susuz kalacağı bildirilmiş. Özellikle yer altı su kaynaklarının korunmasının ve denetlenmesini sağlamalıyız. Sürdürülebilir sulama sistemlerine karşı çiftçileri bilinçlendirmeliyiz" diye konuştu. "Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" Çevre ve İklim Değişikliği Uzmanı Oğuz Şahin ise "Adana bölgesi yarı kurak bir bölge. Burası su kıtlığının yaşanabileceği bir bölge. Yapılan araştırmalarda barajların bu kıtlığa çözüm olmayacağı ortaya çıkmakta. Yeraltı sularının korunması lazım. Büyük barajların ve göllerin olması su kıtlığı olmayacağı anlamına gelmez. Yağmur yağınca yeraltı su kaynakları doluyor gibi bir algı var ancak yeraltı su kaynakları hızlı boşalır, yavaş dolar. Yeraltı su kaynaklarının vahşi sulamadan çıkartılarak, damlama sulama sistemlerine geçilmeli. Bireysel olarak da insanların alması gereken tedbirler var. Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" dedi.

Gölbaşı Göleti Beş Ayda Kurudu, Çiftçi Krizle Karşı Karşıya Haber

Gölbaşı Göleti Beş Ayda Kurudu, Çiftçi Krizle Karşı Karşıya

Bursa'nın Kestel ilçesindeki Gölbaşı Göleti, sadece 5 ay içinde tamamen kuruyarak tarım alanlarında büyük bir krize yol açtı. Göletin önceki doluluk haliyle bugünkü çatlamış zemini arasındaki fark, bölge halkını ve çiftçileri derinden sarstı. Bursa'nın Kestel ilçesinde tarım sulamasında hayati öneme sahip olan Gölbaşı göleti, son beş ayda yaşanan aşırı kuraklık nedeniyle tamamen kurudu. 1938 yılından bu yana Bursa Ovası'ndaki birinci sınıf tarım arazilerine su sağlayan gölet, bugün çatlamış zeminiyle adeta bir kuraklık sembolüne dönüştü. Göletin gövde hacmi 320 bin metreküp olup, yaklaşık 2 bin 100 hektarlık alanın sulamasında kullanılıyordu. Deveci ve Santa Maria armudu, Bursa şeftalisi ve Bursa siyah inciri gibi coğrafi işaretli ürünlerin yetiştirildiği bu verimli topraklar, su kaynağının yok olmasıyla büyük bir tehdit altında kaldı. Görüntüler şoke etti Beş ay önce çekilen görüntülerde suyla dolu olduğu görülen göletin bugünkü hali, bölge halkını derinden sarstı. Göletin yüzeyinde derin çatlaklar oluştu; su seviyesi neredeyse sıfıra indi. Çiftçiler, tarlalarını sulayamadıkları için ürün kayıplarıyla karşı karşıya kaldı. Bazı üreticiler, alternatif su kaynakları arayışına girerken, bir kısmı üretimi durdurmak zorunda kaldı. Bölgedeki çiftçiler, tarım politikalarının acilen ele alınıp altyapı yatırımlarının biran önce yapılarak yetkililerden acil önlem alınmasını talep etti. Meteoroloji verilerine göre, bölgede son yıllarda yağış miktarında ciddi azalma yaşanıyor. Uzmanlar, bu tür kuraklıkların daha sık yaşanabileceğini ve su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde yönetilmesinin artık bir zorunluluk olduğunu belirtti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.