TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Kuraklık

AGRONEWS - Kuraklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklık haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya Haber

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya

Güney Kore'de yapılan bir araştırmada Çukurova bölgesinin 5 yıl sonra ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşeceğinin açıklanması tarımsal üretim yapanları ve mühendisleri endişelendirdi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Türkiye'de Tatlısu kaynaklarının yüzde 77'si tarımsal üretimde kullanılıyor. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız.Damlama sulama sistemlerini devreye almamız gerekiyor" dedi. Son yıllarda artan iklim değişikliği etkileri tüm dünyayı etkisi altına alırken su kıtlığı hat safhaya ulaştı. Özellikle Türkiye'de birçok il su kıtlığı çekerken Türkiye tarımının başkenti Çukurova bölgesinde de yaşanan su kıtlığı tarımsal üretimi olumsuz etkiledi.Güney Kore'de yapılan bir araştırmaya göre iklim değişikliğinin hızlandırıcı etkisiyle Adana ve Mersin 2030'da, İstanbul ve Diyarbakır ise 2050'de, içme suyunun tükeneceği gün anlamına gelen ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşmesi bekleniyor. "Damlama sulama sistemlerine geçilmeli" Araştırma sonuçlarını değerlendiren Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Yıllardır Çukurova ve Türkiye'nin tamamında kuraklık olduğunu belirtiyoruz. Artık bu kuraklık kendisini ciddi bir şekilde gösteriyor. Türkiye olarak toplam tatlısu kaynaklarımızın yüzde 77'sini tarımda, yüzde 13'ünü üretim ve enerjide, yüzde 10'unu ise evlerde kullanmaktayız. Bu yüzde 77 çok büyük bir rakam. Çukurova ve Türkiye'nin tamamında damlama sulama sistemlerinin hiç zaman kaybetmeden devreye alınması gerekmektedir" ifadelerini kullandı. "Beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından su kıtlığı nedeniyle Çukurova'da ikinci ürün ekiminin bu sene yasaklandığına dikkat çeken Doğan, "Üstü açık kanallardan tarla ve bahçeler sulanırken hep kaçaklar ve komşu çiftçilerin tarlalarına su kaçmakta. Dünyada en güzel 3 ovadan birine sahibiz ve bu su kanallarının da üstünün kapanması lazım. Bizim Çukurova'da 365 gün suya ihtiyacımız var. Ürünlere su verilmezse verim kaybımız oluyor. Bu yıl 15 Eylül'e kadar suyumuz vardı. Sonbaharda yağan yağmurlarla suyumuz bu günlere kadar geldi. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" şeklinde konuştu. Ziraat Mühendisi Tuğçe Tuzcu, "Güney Koreli bilim insanlarının yaptığı araştırmada Çukurova bölgesinin 2030 yılında tamamen susuz kalacağı bildirilmiş. Özellikle yer altı su kaynaklarının korunmasının ve denetlenmesini sağlamalıyız. Sürdürülebilir sulama sistemlerine karşı çiftçileri bilinçlendirmeliyiz" diye konuştu. "Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" Çevre ve İklim Değişikliği Uzmanı Oğuz Şahin ise "Adana bölgesi yarı kurak bir bölge. Burası su kıtlığının yaşanabileceği bir bölge. Yapılan araştırmalarda barajların bu kıtlığa çözüm olmayacağı ortaya çıkmakta. Yeraltı sularının korunması lazım. Büyük barajların ve göllerin olması su kıtlığı olmayacağı anlamına gelmez. Yağmur yağınca yeraltı su kaynakları doluyor gibi bir algı var ancak yeraltı su kaynakları hızlı boşalır, yavaş dolar. Yeraltı su kaynaklarının vahşi sulamadan çıkartılarak, damlama sulama sistemlerine geçilmeli. Bireysel olarak da insanların alması gereken tedbirler var. Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" dedi.

Gölbaşı Göleti Beş Ayda Kurudu, Çiftçi Krizle Karşı Karşıya Haber

Gölbaşı Göleti Beş Ayda Kurudu, Çiftçi Krizle Karşı Karşıya

Bursa'nın Kestel ilçesindeki Gölbaşı Göleti, sadece 5 ay içinde tamamen kuruyarak tarım alanlarında büyük bir krize yol açtı. Göletin önceki doluluk haliyle bugünkü çatlamış zemini arasındaki fark, bölge halkını ve çiftçileri derinden sarstı. Bursa'nın Kestel ilçesinde tarım sulamasında hayati öneme sahip olan Gölbaşı göleti, son beş ayda yaşanan aşırı kuraklık nedeniyle tamamen kurudu. 1938 yılından bu yana Bursa Ovası'ndaki birinci sınıf tarım arazilerine su sağlayan gölet, bugün çatlamış zeminiyle adeta bir kuraklık sembolüne dönüştü. Göletin gövde hacmi 320 bin metreküp olup, yaklaşık 2 bin 100 hektarlık alanın sulamasında kullanılıyordu. Deveci ve Santa Maria armudu, Bursa şeftalisi ve Bursa siyah inciri gibi coğrafi işaretli ürünlerin yetiştirildiği bu verimli topraklar, su kaynağının yok olmasıyla büyük bir tehdit altında kaldı. Görüntüler şoke etti Beş ay önce çekilen görüntülerde suyla dolu olduğu görülen göletin bugünkü hali, bölge halkını derinden sarstı. Göletin yüzeyinde derin çatlaklar oluştu; su seviyesi neredeyse sıfıra indi. Çiftçiler, tarlalarını sulayamadıkları için ürün kayıplarıyla karşı karşıya kaldı. Bazı üreticiler, alternatif su kaynakları arayışına girerken, bir kısmı üretimi durdurmak zorunda kaldı. Bölgedeki çiftçiler, tarım politikalarının acilen ele alınıp altyapı yatırımlarının biran önce yapılarak yetkililerden acil önlem alınmasını talep etti. Meteoroloji verilerine göre, bölgede son yıllarda yağış miktarında ciddi azalma yaşanıyor. Uzmanlar, bu tür kuraklıkların daha sık yaşanabileceğini ve su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde yönetilmesinin artık bir zorunluluk olduğunu belirtti.

Antep Fıstığında Hasat Tamamlandı, Rekolte Düşüşte Haber

Antep Fıstığında Hasat Tamamlandı, Rekolte Düşüşte

Gaziantep'te 'yeşil altın' olarak bilinen Antep fıstığında hasat sezonu son toplanan fıstıklarla birlikte sona erdi. İlkbaharda yaşanan zirai don, büyüme döneminde kuraklık ve son olarak meyvenin gelişme sürecindeki yüksek sıcaklığın vurduğu Antep fıstığında yok yılının da etkisiyle rekolte büyük oranda düştü. Gaziantep'te fıstık yetiştiricilerinin bin bir zahmetle yetiştirdikleri Antep fıstığı hasadı son toplanan fıstıklarla birlikte sona erdi. Antep fıstığı üretiminde önemle bir yere sahip olan Gaziantep'te fıstık bu yıl rekoltesiyle çiftçileri üzdü. Türkiye genelinde yaşanan kuraklıktan dolayı yeterli yağış düşmediği için yaşanan verim ve rekolte kaybı zirai don etkisi ile birlikte üreticileri daha çok endişelendirdi. Yok yılını yaşayan Antep fıstığını zirai don ve aşırı sıcaklık da vurdu Bu sene ‘yok yılı'nın yanı sıra son yıllarda yaşanan kuraklığın etkilediği Antep fıstığını zirai don ve aşırı sıcaklık da vurdu. Fıstık yetiştiricilerinin bin bir emek ve zahmetle yetiştirdikleri, kentin önemli geçim kaynaklarından olan ve "yeşil altın" olarak da adlandırılan Antep fıstığında yapılan son hasatla sezon tamamlandı. Vazgeçilmez lezzetler arasında Geçtiğimiz yıllarda yüksek getirisi nedeniyle üreticinin büyük rağbet gösterdiği başta Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa olmak üzere Türkiye'deki birçok ilde yetiştirilen Antep fıstığı, baklava başta olmak üzere bölgeye ait birçok yemekten tatlıya kadar hemen her alanda mutfakların değişmez lezzetleri arasında yer alıyor. Kullanım amacına göre farklı dönemlerde hasat edilen, Temmuz ayının ortalarında başlayan ve eylül ayının sonuna kadar devam eden Antep fıstığı hasadını ekim ayına bırakan çiftçiler de oldu. Temmuz ayında başlayan hasat sezonu Ekim ayı ile sona erdi Bu yıl "yok yılı" olduğundan dolayı geçen yıla göre rekoltede yüzde 80 civarında bir düşüşün yaşandığı tahmin edilen Antep fıstığında hasat dönemi toplanan fıstıkların ardından sona erdi. Hasada temmuz ayında baklava yapımında kullanılan "boz" fıstığın hasadı ile başlayan üreticiler, Eylül ayının başından itibaren başladıkları "kırmızı ben" fıstığı hasadını tamamlayarak sezonu tamamladı. "Tekin Antep fıstığı" çeşidinde son hasat yapıldı Oğuzeli ilçesinin kırsal Uğurova Mahallesi'nde "tekin Antep fıstığı" çeşidi yetiştiriciliği yapan Ali Rıza Özdemir de son hasadını yaptı. Antep fıstığı çeşitlerinden en erken olgunlaşan çeşit olan, yazı uzun ve sıcak olan bölgelerde yetişen "tekin Antep fıstığı" çeşidinin hasadı için işçiler sabah saatlerinde gruplar halinde bahçelere giderek ağaçların altlarına branda açıp, dallardan elleriyle tek tek fıstıkları salkımıyla birlikte topladı. "Kuraklık verimi düşürdü" Son Antep fıstığı hasadını yapan çiftçileri ziyaret eden Gaziantep Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Sağlam, geçen yıla oranla Antep fıstığında bu yıl rekoltenin düşük olduğunu söyledi. Bu yılın çok kurak geçtiğini belirten Sağlam, "Gaziantep ilimizde biliyorsunuz 3 milyon 468 bin dekar bir tarımsal alanımız var. Bunun 2 milyon 200 bin dekarı meyvecilikle kaplı. Bu 2 milyon 200 bin dekar alanın 1 milyon 430 bin dekarı da Antep fıstığıyla tarım yapılmaktadır. Dolayısıyla geçtiğimiz yıl 1 milyon 430 bin dekar da yaklaşık 175 bin ton civarı bir rekoltemiz gerçekleşmişti. Oğuzeli ilçesinde ve Gaziantep genelinde 2025 yılı biraz kurak geçti ama bu hasat yaptığımız bahçe şu anda sulanabilen bir bahçe ve bundan dolayı maşallah meyvelerde de verimliyiz. Ama geçtiğimiz yıla göre bu yıl yağış rakamlarına baktığımızda bugüne kadar yağan yağış miktarımız 199 kilo ve bu çok anormal bir kuraklık. Geçtiğimiz yıl 700 mililitre bir yağış varken bir önceki yılların ortalamasına baktığımızda 400-450 kilo olan bir yağış varken 2025 yılı içerisinde şu anda 199 mililitredir" dedi. "Kuraklıktan dolayı 50 bin ton gibi bir rekolte tahmin ediyoruz" Fıstık hasadının tamamlandığını söyleyen Sağlam, "Antep fıstığında bu yıl kuraklıktan dolayı rekolte düşüklüğü bekliyoruz. Fiyatlarda da bir yükselme olacak. 2025 rekoltesinde 50 bin ton gibi bir rekolte tahmin ediyoruz ama hasat tamamlandığında rekolte o zaman tam net çıkacak. Antep fıstığı ilimiz için önemli bir üründür. Buğdayın konumu nasıl önemliyse Antep fıstığı da Gaziantep için o kadar önemli ve sadece üretimde değil sanayide de fabrikalarda hem işleniyor, pazarlanıyor. Şanlıurfa'da, Siirt'te de Antep fıstığı var ama Gaziantep'ten pazarlanması önemli ve kentin genel geçim kaynağı Antep fıstığı üzerinden yapılmaktadır" diye konuştu. Kuraklık yetiştiriciyi sulu tarıma yönlendirdi Fıstık yetiştiricisi Ali Rıza Özdemir ise Antep fıstığında normalde iki yılda bir ürün alındığını, yaşanan kuraklık nedeniyle yeni çeşit arayışına girdiklerini ve kuraklık nedeniyle sulu tarıma geçtiklerini ifade etti.

Ayçiçeğinde verim kaybı: Çiftçi ayçiçeğinden uzaklaşacak Haber

Ayçiçeğinde verim kaybı: Çiftçi ayçiçeğinden uzaklaşacak

Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde ayçiçeği üreticileri kuraklık ve artan girdi maliyetleri nedeniyle zor günler yaşıyor. Süleymanpaşa Ziraat Odası Başkanı İmdat Saygı, bu yıl yağışların yetersizliği sebebiyle ayçiçeğinde yüzde 50’ye varan verim kaybı yaşandığını belirtti. Saygı, erken hasat edilen tarlalarda dönüm başına 60 ila 100 kilogram ürün alınabildiğini ifade etti. Önümüzdeki sezonda ayçiçeği ekiminin azalacağını, çiftçilerin arpa ve buğday gibi alternatif ürünlere yönelmek zorunda kalacağını vurgulayan Saygı, Türkiye’nin yağ ihtiyacında Trakya’nın kritik öneme sahip olduğunu hatırlatarak çiftçilere destek çağrısında bulundu. Süleymanpaşa Ziraat Odası Başkanı İmdat Saygı yaptığı açıklamada, "Bildiğiniz gibi maalesef 2025 yılı özellikle ayçiçeğini ekimden bu yana yağışlar özellikle geçici olarak bazı bölgelerde Orman Bölgesi dediğimiz özellikle Tekirdağ'ın sol tarafı biraz yağış aldı ama ama genel anlamda yağış konusunda kurak bir sezon geçirdik. Ayçiçeğinin görüntüsü hiç iç açıcı değil. Erken biçilen ayçiçeklerinde 60 kilo ile 100 kilo arasında verim olayı var. Yüzde 50 verim kaybı var. fiyat konusunda da Trakya Birliği'nin açıkladığı rakam var. Gerçekten çiftçimiz para kazanmıyor. Bu sene ayçiçeği ekimi çok azalacak. Çünkü çiftçi ekmeyecek kuraklığın bilimsel olarak devam edeceği öngörülüyor. Çiftçiler arpa buğday gibi diğer ürünlere yönelecek. Türkiye'nin yağ konusunda dışarıya bağımlılığı var Trakya'da bu konuda olmazsa olmazı. Onun için buradan Sayın büyüklerimize çiftçim adına seslenmek istiyorum bizlere sahip çıkılması lazım" dedi. Saygı, ayçiçeğinde yaşanan verim kayıpları ve maliyet artışları nedeniyle önümüzdeki sezonda ekimlerin ciddi oranda azalacağını, çiftçilerin zorunlu olarak alternatif ürünlere yöneleceğini vurguladı.

Haber

"Kuraklık her alanda büyük tehdit oluşturuyor"

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, ATO Olağan Meclis Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. ATO 29'uncu Dönem Olağan Meclis Toplantısı, ATO Meclis Başkanı Mustafa Deryal'in başkanlığında ATO Meclis Üyeleri'nin katılımıyla, ATO Meclis Salonu'nda yapıldı. Toplantıda yaptığı konuşmada, ekonomi gündemine ilişkin konuları değerlendiren ve faaliyetleri hakkında bilgi veren ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, yaz aylarındaki hava sıcaklıklarına dikkat çekerek, küresel ısınma ve iklim değişikliği nedeniyle etkisini daha fazla hissettiren su ve kuraklık konularını gündeme getirdi. "Yeşil mirasımız küle dönüyor" Baran, yaz aylarında ülkenin farklı bölgelerinde yaşanan orman yangınlarına da değinerek, "Yurdun dört bir yanında çıkan ve içimizi dağlayan orman yangınlarında ağaçlar, bitkiler, hayvanlar yok oluyor, yeşil mirasımız ne yazık ki küle dönüyor. Binlerce hektarlık orman alanı, yaşam alanlarımız, biyoçeşitliliğimiz ve temiz hava kaynaklarımız da geri dönülmez şekilde zarar görüyor" şeklinde konuştu. "Su varsa hayat var, ticaret var, kalkınma var" Barajlardaki su rezervinin kritik seviyelere gerilediğine dikkat çekeni Baran, "Ağustos ayının sonuna geldik. Sıcaklık rekorlarının kırıldığı bir yazı geride bırakıyoruz. Küresel ısınma ve iklim değişikliği, artık hayatımızın tam ortasında. Barajlarımızdaki su rezervi, kritik seviyelere geriledi. Kuraklık, tarımdan sanayiye, günlük yaşamdan üretime, ticarete kadar her alanda büyük tehdit oluşturuyor. Kaynakları akıllıca kullanmak, tasarrufu alışkanlık haline getirmek ve sürdürülebilir bir kalkınma anlayışını benimsemek zorundayız. Su varsa hayat var, su varsa üretim var, ticaret var, kalkınma var. Suyumuzu korumak hepimizin sorumluluğu. Suya sadece bir kaynak değil, gelecek nesillere bırakacağımız kıymetli bir emanet gözüyle bakmalıyız" değerlendirmesinde bulundu. "Zengezur ülkemiz için fırsatlar barındırıyor" Türkiye'nin, sürekli kaynayan, taşların yerine oturmadığı bir coğrafyada, bir yandan ekonomisini ilerletmeye, büyümeye gayret gösterdiğini vurgulayan Baran, "Türkiye, bir yandan jeopolitik sorunları çözmeye çalışırken, diğer yandan faydasına olan tüm gelişmelerin de içinde yer almaya çalışıyor. Zengezur Koridoru da bunlardan biri" ifadelerini kullandı. Zengezur Koridoru'nun Türkiye'ye sağlayacağı katkılara dikkati çeken Baran, "Bakü'den Kars'a uzanacak bu güzergâh tamamlandığında, karayolunun yanı sıra, demiryolu, doğalgaz ve petrol hatları ile fiber optik hatları da içerecek stratejik bir koridor olacak. Türkiye'yi Kafkasya'ya bağlayacak bu proje sayesinde, Hazar ve Akdeniz havzaları arasında yeni bir ticaret yolu açılacak. Bu koridor, ticaret yollarının çeşitlenmesi, lojistik maliyetlerin düşmesi ve Türkiye'nin bölgesel transit gücünün artması açısından büyük fırsatlar barındırıyor" şeklinde konuştu. "Dünya Gazze için artık harekete geçmeli" Baran, İsrail kuşatması altındaki Gazze'de yaşanan insanlık dramına da değinerek, uluslararası örgütlerin bir an önce harekete geçmesi gerektiğini kaydetti. Gazze'den yansıyan tablonun, insanlığın en karanlık sınavlarından biri durumunda olduğunu ifade eden Baran, "Bugün burada, bir yandan kendi gündemimizle meşgulken, diğer yandan yüreğimizin bir köşesinde derin bir yara kanıyor. 21'inci yüzyılda, uzayda yaşamın konuşulduğu bu dönemde Gazze'de insanlar açlıktan ölüyor. Hiçbir siyasi gerekçe, hiçbir stratejik hesap Gazze'de bir evladın canından, bir annenin feryadından daha kıymetli olamaz. Dünyanın gözü önünde yaşanan bu zulme artık son verilmesini istiyoruz. Bölge ile ilgili ‘kıtlık' ilan eden Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, uluslararası örgütler artık harekete geçmeli ve Gazze'de yaşanan insanlık dramına bir son vermelidir" diye konuştu. Baran, konuşmasında ATO Yönetim Kurulu faaliyetleri hakkında d a bilgi verdi.

Haber

"Türkiye'nin birçok ilinde kuraklık yaşıyoruz"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)Genel Başkanı Şemsi Bayraktar bir dizi ziyaretler için Zonguldak'a geldi. Zonguldak Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şerafettin Albayrak ve Oda üyeleri tarafından karşılanan Genel Başkan Bayraktar, burada gündeme dair açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin bir çok ilinde kuraklık yaşandığını ifade eden Genel Başkan Bayraktar, "Biliyorsunuz bu sene doğal afetler senesi diyebiliriz. 2025 yılının mart ayında ve nisan ayında yaşadığımız dolu felaketleri tarım sektörüne çok ciddi manada zarar verdi. Dallar ve ağaçların gövdeleri kurudu. Hatta bazı ağaçlar da bu nedenle önümüzdeki yıllarda meyve tutumu da olmayacak gibi görünüyor. Ben hep bu seyahatlerimde şunu ifade ettim. Dedim ki bizi daha büyük bir felaket bekliyor. Bunun adı kuraklık. İşte fazla geçmedi. Arkasından kuraklık tehdidiyle karşı karşıya kaldık. Türkiye'nin birçok ilinde bugün kuraklık yaşıyoruz. Meyvelerimiz, sebzelerimiz Karadeniz Bölgesi'nde fındık bahçelerimiz ciddi manada bu kuraklıktan etkilenmiş görünüyor. Yani üretim fevkalade zorlaştı. Üretimin sürdürülebilirliği fevkalade zorlaştı. Özellikle bölgeleri gezdikten sonra Cumhurbaşkanımız da iki defa bir araya geldik. Bu soruları anlatma imkanı buldum. Maliye Bakanlığımızla, Çalışma Bakanımıza ve Tarım Bakanımıza yine bu sorunlarımızı anlatma imkanı bulduk. Şimdi burada tabi önemli olan şu, belli ki önümüzdeki yıllarda bu kuraklık şiddeti artarak devam edecek. Bununla alakalı önlemleri şimdiden almamız gerekiyor. Özellikle sulama yatırımlarını bu süreçte bitirmemiz lazım. Kuraklıkla mücadele ederken tarım kesiminde özellikle tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Nedir bunlar? Fona yatırımlarını bitireceğiz. Yani çiftçimizi cazibe suyla kavuşturmamız gerekiyor bu süreçte. Sulama randımanımız bugün için yüzde 52 mertebesinde. Yani kaynağından tarlaya varıncaya kadar suyun yarısını kaybediyoruz. Dolayısıyla sistemi kapalı hale getirmek ve o kanalları rehabilite etmek bu süreçte bütün çiftçilerimizi muhakkak surette basınçlı sulama sistemlerine geçirmemiz gerekiyor. Artık tarım sektöründe vahşi sulamaya son vermek gerekiyor. Basınçlı sulama sistemlerinin de mecbur kılmak lazım. Artık buna da mecburuz. Yani çiftçilerimizin başka bir seçeneği kalmadı. Muhakkak suretle bütün çiftçilerimizin basışlı, sulama sistemlerine geçerek suyu tasarruflu kullanması gerekiyor" dedi. Çiftçinin bahçede kalabilmesi için onun arkasında durmak zorunda olduklarını da kaydeden Bayraktar, " Doğal afetlerden fevkalade etkilenmiş olan çiftçimizin önümüzdeki yıl bahçelerde ve tarlalarda giriş sağlanması, bakım yapmasının sağlanması, üretimine devam etmesinin sağlanması açısından gerekli desteklerin verilmesini istiyoruz. Bunu Ankara'da da talep ettik. Özellikle nakit yardımı hem dondan zarar gören hem doludan kuraklıktan zarar gören çiftçimize nakit yardımı talebimiz var. Bununla ilgili bir çalışma yapılıyor. Ama ayrıca çiftçilerimizin bankalara olan borçlarını ödeyebilme kabiliyeti kalmadı. Dolayısıyla çiftçilerimizin bankalara ve tarım kredi kooperatifleriyle olan borçlarının da yapılandırmasını talep ediyoruz. Bunları sağlarsak çiftçimizin üretimde kalmasını sağlarız. Çünkü çok ciddi bu sektör göç veriyor" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.