TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ondokuz Mayıs Üniversitesi

AGRONEWS - Ondokuz Mayıs Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ondokuz Mayıs Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Samsun, Kızılırmak Deltası’nda Mandadan Markaya Projesi Başladı Video Galeri

Samsun, Kızılırmak Deltası’nda Mandadan Markaya Projesi Başladı

Samsun'un doğal miraslarından biri olan Kızılırmak Deltası'nda manda yetiştiriciliğini modern, sürdürülebilir ve katma değerli bir yapıya kavuşturmak amacıyla "Mandadan Markaya" projesi hayata geçiriliyor. Proje ile bölgedeki geleneksel üretim, bilimsel destekle markalaşma sürecine girecek. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Yetiştirme ve Islahı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kemal Ayan'ın yürütücülüğünü üstlendiği projenin eğitim danışmanlığını Doç. Dr. Bakiye Kılıç yapıyor. Projenin koordinasyonu ise Ondokuzmayıs Yerel Eylem Grubu Derneği (OMYEGDER) Başkanı Tolga Eren tarafından sağlanacak. Toplam 60 bin dolar bütçeye sahip olan ve 12 ay sürecek proje, manda varlığının korunmasının yanı sıra yerel halkın gelir kaynaklarının güçlendirilmesini hedefliyor. Geleneksel üretim bilimsel destekle markalaşacak Türkiye'nin en yüksek manda varlığına sahip ili olan Samsun'da yaklaşık 26 bin 600 baş manda bulunmasına rağmen, ürünlerin markasız ve düşük katma değerle satılması üreticilerin en büyük sorunu olarak öne çıkıyor. "Mandadan Markaya" projesi kapsamında bu sorunun aşılması için akademik bilgi ile yerel deneyim bir araya getirilecek. Proje çerçevesinde Samsun'a özgü manda ürünleri için coğrafi işaret süreci başlatılacak, böylece ürünlerin kalite ve menşe güvencesi sağlanacak. Ayrıca pazar araştırmaları, ambalaj tasarımı çalışmaları ve online satış kanallarının kullanılmasıyla ürünlerin ticari değeri artırılacak. Üreticilere hijyenik sağım, doğru yemleme ve modern dölleme yönetimi gibi teknik konularda kapsamlı eğitimler de verilecek. Proje bilgilendirme toplantısı yapıldı Kızılırmak Deltası'nda manda üreticileri, proje ortaklarının ve akademisyenlerinin katılımıyla proje bilgilendirme toplantısı yapıldı. Proje hakkında konuşan Prof. Dr. Ali Kemal Ayan, "Mandadan Markaya projesi ilk olarak 2005 yılında Manda Sevdamız projesiyle başladı. Birleşmiş Milletlerin Küresel Çevre Fonu destekli bir projeydi. O projeden sonra geldiğimiz bu noktadan manda sürü sahiplerinin hem manda sayıları attı. Manda sütünden ve etinin yapılan ürünlerin çeşitlendirilmesi, pazar değerlerinin arttırılması ve marka yolcuklarının oluşturulmasıyla ilgili bir ihtiyaç ortaya çıktı. Bu ihtiyacı karşılamak için manda ile ilgili olan bütün kurumlar kuruluşların desteğiyle bu projeyi yürütmeye çalışıyoruz. Manda bu sulak alanların en önemli ekosistem mühendisleridir. Burada mandanın ekonomik öneminin yanında ekolojik bir önemi mevcuttur. Mandaya, manda üreticilerine, manda ürünlerini pazara taşıyan bir projedir" dedi. "Bu proje umuyorum mandanın o güzel ürünlerini afiyetler içerisinde yeme fırsatı verir" Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Küçük Ölçekli Projeler Türkiye Ulusal Koordinatörü Gökmen Argun, "Türkiye'de 33 yılımız. 400 üzerinde proje destekledik. Samsun şu anda bizim odak alanımız. Burada 11 tane proje destekledik. Bunlardan 1 tanesi de ‘Mandadan Markaya' projesidir. Geçmişte desteklediğimiz ‘Manda Sevdası' projesinin ikinci kademesi gibi gözüküyor. Muazzam bir çalışmanın bu aşamaya gelmesi bizi çok heyecanlandırdı. Umut ediyorum manda gerçek anlamda hem Samsun için hem Kızılırmak Deltası'ndaki çeşitliliği tanıtmak için muazzam bir fırsat olur. Mandanın o güzel ürünlerini afiyetler içerisinde yeme fırsatı verir" şeklinde konuştu. "Süt verimini yükseltmemiz lazım" Samsun Damızlık Manda Yetiştiriciler Birliği Temsilcisi İsmail Metin, "Samsun'da 2008 yılında kurulduğumuz yıllarda manda sayısı 7 bin adetti. Türkiye genelinde ise 30 bin adetti. Bakanlığımız ve üniversitemiz ile yapmış olduğumuz projelerle 2024 yılında 22 bine çıktı. Maalesef bu durum aşağıya inmeye başladı. Şu anda 19 bin manda varlığımız var. Bunların yegane sebeplerinden bir tanesi de ekonomik sıkıntılardır. Beslenme alanlarındaki yırtıcı hayvanlardan dolayı yüzde 10 yavru kaybımız var. Bu durum da manda sayısının artışını engelliyor. Markalaşma konusunda ise süt verimini arttırmamız gerekiyor. Bizim manda birliğimiz ıslah birliğidir. Türkiye genelinde 30 bin manda da ıslah projesi yürütüyoruz. Bunun 4 bin tanesi Samsun'dadır. İtalya, Türkiye'den dünyanın diğer illerinde aldığı mandaları 30 yılda ıslah etmiş. Bugün İtalya'nın süt ortalaması 9 kilodur. Önce süt ortalamasını yükseltmiş. Biz de 6 kilo bile olamadık" ifadelerini kullandı. Kadınlar ve gençler kırsal kalkınmanın merkezinde Projenin önemli hedeflerinden biri de kırsalda istihdamı artırmak olacak. Bu kapsamda 50 kadın ve genç üreticiye yönelik özel eğitimler, mentorluk çalışmaları ve destek bilgilendirmeleri gerçekleştirilecek. Engiz Kadın Girişimi Kooperatifi'nin katkılarıyla üretici örgütlenmesinin ve kooperatifleşmenin güçlendirilmesi amaçlanıyor. Hedef 150 bin dolarlık gelir artışı "Mandadan Markaya" projesinin sonunda manda ürünleri için güçlü ve tanınabilir bir marka kimliği oluşturulması hedefleniyor. Projenin tamamlanmasıyla birlikte bölge üreticilerinin toplam gelirinde yaklaşık 150 bin dolarlık bir artış sağlanması bekleniyor. Yerel festivaller, tadım etkinlikleri ve sosyal medya kampanyaları aracılığıyla manda ürünlerinin hem ekolojik değeri hem de sağlık açısından faydaları kamuoyuna tanıtılacak. Yetkililer, projenin Kızılırmak Deltası'nda sürdürülebilir tarım ve hayvancılık adına örnek bir model oluşturacağını belirtti. Projenin tanıtım toplantısında ayrıca OMÜ Yerel Eylem Grubu Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tolga Erel, Bafra Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliğinde görevli Cengiz Akyüz, OMÜ Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümünden Doç. Dr. Bakiye Kılıç Topuz da bir sunum yaptı. Toplantı manda ürünlerinin sunumu ile son erdi.

Yapay mera ile 4-5 kat fazla yem verimi sağlanacak Haber

Yapay mera ile 4-5 kat fazla yem verimi sağlanacak

Proje kapsamında hektar başına 1 ton canlı ağırlık ve 500 kilogram karkas et üretimi sağlanırken, kimyasal kullanımının azalmasıyla çevre ve hayvan sağlığına da katkı sunuldu. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın, Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile iş birliği içinde yürütülen TÜBİTAK destekli yapay mera projesi alanını ziyaret ederek incelemelerde bulundu. Rektör Aydın, proje alanında yürütülen çalışmalar hakkında araştırıcılardan bilgi aldı ve hayvancılıkta yem üretimi açısından projenin stratejik önemine dikkat çekti. Yapılan sunumda, yapay meralar sayesinde hem verimli hem de sürdürülebilir bir hayvan besleme modeline geçişin hedeflendiği aktarıldı. 4-5 kat daha fazla yem verimi sağlanacak OMÜ ile Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü iş birliğinde yürütülen TÜBİTAK-122O241 numaralı "Yapay Meralarda Botanik ve Fitokimyasal Çeşitliliğin Ot Verimi, Toprak Özellikleri ve Kuzularda Canlı Ağırlık Artışı ile Antihelmintik Etkilerinin Belirlenmesi" başlıklı proje kapsamında, doğal meralara göre 4-5 kat daha fazla yem verimi sağlayan yapay meralar kuruldu. Üreticilere ekonomik katkı sağlamaya yönelik önemli bir alternatif Yem maliyetlerinin hayvancılıktaki toplam maliyetin yüzde 70-75’ini oluşturduğunu belirten proje yetkilileri, yeterince kaliteli, bol ve ucuz yem üretilememesinin, süt ve et fiyatlarını doğrudan etkilediğine dikkat çekti. Bu kapsamda oluşturulan yapay meraların, bölge koşullarına uygun bitki karışımlarıyla hem yem ihtiyacını karşılamaya hem de üreticilere ekonomik katkı sağlamaya yönelik önemli bir alternatif sunduğu ifade edildi. 1 ton canlı ağırlık ve 500 kilogram karkas et üretimi sağlandı Kasım 2022’de başlatılan projede, Nisan 2023 itibarıyla dönüşümlü (münavebeli) otlatma uygulamasına geçildi. İlk yıl elde edilen veriler doğrultusunda, uygun karışım seçimiyle yaklaşık 90 günlük otlatma süresinde hektar başına 1 ton canlı ağırlık ve 500 kilogram karkas et üretimi sağlandığı bildirildi. Hem verimli hayvan yetiştiriciliği hem de kimyasal kullanımı azalıyor Ayrıca, hayvan sağlığına olumlu etki yapan bileşenler içeren bitkilerin mera karışımlarında yer alması sayesinde hem verimli hayvan yetiştiriciliği hem de kimyasal kullanımının azaltıldığı, böylece çevre ve toplum sağlığına katkı sağlandığı vurgulandı. Proje kapsamında yapılan değerlendirmelere göre, yapay meraların doğru yönetim planlamasıyla 4-5 yıl ekonomik olarak kullanılabileceği ve bu sürede elde edilen gelirin, bölgede yetiştirilen ana tarımsal ürünlerden daha yüksek olduğu tespit edildi. Ziyarete; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alper Kesten, Prof. Dr. Ayşe Pınar Sümer, OMÜ Genel Sekreteri Prof. Dr. Erhan Burak Pancar, Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Betül Bayraklı, Prof. Dr. İlknur Ayan, Prof. Dr. Zeki Acar, Dr. Mehmet Can, Dr. Necla Çankaya, Dr. Fatih Alay, Dr. Hüseyin Meral, Ziraat Yüksek Mühendisleri Muhammet Şahin, Elif Şahin ile Ziraat Mühendisi Ali Ayhan katıldı.

Karadeniz'de Kış Sevinci, İç Anadolu ve Akdeniz'de Kuraklık Riski Haber

Karadeniz'de Kış Sevinci, İç Anadolu ve Akdeniz'de Kuraklık Riski

SAMSUN (İHA) - Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yusuf Demir, Karadeniz Bölgesi’nde son yılların en yoğun kar yağışının görüldüğünü belirtti. Prof. Dr. Demir, "Bu kar yağışı özellikle Karadeniz Bölgesi'ni biraz rahatlattı. Bu kar yağışı, Türkiye genelinde her yerde yağan bir kar yağışı olmadı. Diğer bölgelerde şiddetli kuraklık riski devam ediyor" dedi. "Karın doluluğundan ötürü yavaş yavaş yağması, havanın sıcaklığının belli bir ölçüde düşük olmasından dolayı son zamanların en soğuk günlerini yaşıyoruz. Bu durum karın yerde daha uzun süre kalarak yavaş yavaş toprağa geçmesini ve toprağa süzülmesini sağlıyor" diye ekleyen Prof. Dr. Demir, karın yavaş erimesiyle toprağa süzülmesini tarım açısından olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. Özellikle Bafra ve Çarşamba Ovaları ile fındık ve çay üreticileri için sevindirici bir durum oluştu. Ancak Demir, bu kar yağışının yalnızca Karadeniz’i etkilediğini, Türkiye’nin diğer bölgelerinde şiddetli kuraklık riskinin sürdüğünü vurguladı. Meteorolojik verilere göre, Ocak ayında Türkiye genelindeki yağışların geçen yılın ortalamasına göre yüzde 65 azaldığını ifade eden uzman, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri’nde çiftçilerin önlem alması gerektiğini söyledi. Nisan ve Mayıs aylarında beklenen yağışların Karadeniz’deki tarımsal üretimi koruyabileceğini belirten Demir, "Özellikle Karadeniz’de son zamanlarda yoğun problem olarak kahverengi kokarca böceği istilası var. O problemin belki bir parça giderilmesi açısından fayda sağlar diye umut ediyoruz" dedi.

OMÜ'den Yeni Yerli Kenevir Çeşidi: Video Galeri

OMÜ'den Yeni Yerli Kenevir Çeşidi: "Gizlenci"

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Kenevir Araştırmaları Enstitüsü, yüksek lif verimi ve oranıyla öne çıkan yeni bir kenevir çeşidi geliştirdi. "Gizlenci" adı verilen bu yeni çeşidin ilk hasadı başarıyla gerçekleştirildi. Enstitü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, Türkiye'nin daha önce geliştirilen yerli kenevir çeşitleri Vezir ve Narlı'dan daha yüksek verime sahip olan Gizlenci için 2025 Ocak ayında tescil başvurusu yapılacağını açıkladı. Tescil sürecinin yaklaşık 2 yıl sürmesi beklenirken, çeşidin 2027 yılında Türk tarımının hizmetine sunulması hedefleniyor. Prof. Dr. Aytaç, Gizlenci'nin geliştirilme sürecini şöyle anlattı: "2013-2014 yıllarından bu yana sürdürdüğümüz çalışmalarla önce esrar oranının azaltılması, ardından lif veriminin artırılması üzerinde durduk. Son üç yılda üç farklı bölgede yaptığımız verim denemeleri başarılı sonuçlar verdi. Bu çeşidimiz tekstil, biyo kompozit ve biyo polimer gibi farklı sanayi kollarında kullanılabilecek." Samsun'un Havza ilçesinde 30 bin ton kapasiteli kenevir işleme fabrikasının yakında faaliyete geçeceğini belirten Aytaç, Türkiye'de Samsun, Kastamonu ve Amasya'da toplam 13 bin 750 dekar alanda kenevir ekimi yapıldığını, bu rakamın geçen yıla göre iki katından fazla artış gösterdiğini vurguladı. Fabrika tam kapasiteye ulaştıkça üretim alanlarının daha da artması bekleniyor. Yeni çeşit, tescil onayı için Tarım ve Orman Bakanlığı'na gönderilecek ve diğer yerli ve yabancı çeşitlerle karşılaştırmalı testlere tabi tutulacak. Testlerin olumlu sonuçlanması halinde Gizlenci, Türkiye'nin üçüncü yerli kenevir çeşidi olarak tescillenecek.

Yeni Kenevir Çeşidi 'Gizlenci' İçin Tescil Başvurusu Yapılacak Haber

Yeni Kenevir Çeşidi 'Gizlenci' İçin Tescil Başvurusu Yapılacak

OMÜ’den Üçüncü Milli Kenevir Çeşidi Geliyor Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Kenevir Araştırmaları Enstitüsü tarafından geliştirilen ve 'Gizlenci' ismi verilen kenevir çeşidinin hasadı yapıldı. Daha önce geliştirilen Vezir ve Narlı çeşitlerine göre daha yüksek lif verimi ve oranına sahip olan bu çeşidin, 2025 Ocak ayında Tarım ve Orman Bakanlığı'na tescil başvurusu yapılacağı açıklandı. Enstitü Müdürü Prof. Dr. Selim Aytaç, "Yüksek verim verdiği için kenevir çeşidini ülkemizin üçüncü yerli ve milli çeşidi olarak tescil ettirmek istiyoruz. Bu çalışma ile Türk tarımına önemli bir katkı sunacağız" dedi. Gizlenci’nin Özellikleri ve Tescil Süreci Prof. Dr. Aytaç, 'Gizlenci'nin tescil işlemlerinin yaklaşık iki yıl sürebileceğini ve 2027 yılı itibarıyla Türk tarımının hizmetine sunulmasının hedeflendiğini belirtti. Kenevirin lif, biyo malzeme ve tohum amaçlı kullanılabileceğini vurgulayan Aytaç, "Son üç yılda üç farklı bölgede verim denemeleri gerçekleştirdik ve hepsinde yüksek verim elde ettik. Bu çeşit, tekstil, biyo kompozit ve biyo polimer gibi birçok sektöre hizmet edebilir. Ayrıca, birim alanda sap verimliliği oldukça yüksek bir çeşittir" ifadelerini kullandı. Artan Kenevir Üretimi ve Sanayi Yatırımları Samsun’un Havza ilçesinde yapımı süren ve 30 bin ton kapasiteli kenevir fabrikasına dikkat çeken Aytaç, "Fabrika faaliyete geçtiğinde, Samsun, Kastamonu ve Amasya’daki ekim alanlarının artması bekleniyor. Geçen yıl 6-7 bin dekar olan ekim alanı, bu yıl 13 bin 750 dekara çıktı. Yeni çeşitler geliştirme ve mevcut çeşitleri artırma çalışmalarımız devam edecek" dedi. OMÜ Kenevir Araştırmaları Enstitüsü, Türkiye’nin endüstriyel kenevir üretiminde daha rekabetçi hale gelmesi için yürüttüğü çalışmaları hızlandırarak sürdürüyor.

OMÜ'den Kök Çürüklüğüne Dayanıklı Kestane Çeşitleri Haber

OMÜ'den Kök Çürüklüğüne Dayanıklı Kestane Çeşitleri

5 Yıllık Araştırmadan Çarpıcı Sonuçlar OMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Serdar, 500 bitki üzerinde yaptığı 5 yıllık inceleme sonunda kök çürüklüğüne dayanıklı yalnızca 35 bitki türü tespit etti. Dayanıklı türler, ticari bahçelerde kullanılmak üzere çoğaltılacak. “Doğru Anaca Aşılamayla Dayanıklı Kestane Türleri” Kestane kanseri ve kök çürüklüğü gibi hastalıklara dayanıklı çeşitler geliştiren Prof. Dr. Serdar, özellikle Betizac çeşidi kestanenin gal arısına dayanıklı olduğunu belirtti. Marsol anaçlarına aşılanan Betizac fidelerinin yüksek yaşam kabiliyetine sahip olduğu vurgulandı. Gal Arısı ile Mücadele ve Yeni Türler Son yıllarda Karadeniz'de kestane ağaçlarına zarar veren gal arısına karşı dayanıklı türler belirleniyor. Akyüz ve Ali Nihat çeşitlerinin gal arısına dirençli olduğu, Marigoule çeşidinin ise hassas olduğu tespit edildi. Gal arısına dayanıklı türler Marigoule anaçlarına aşılanarak çeşit değiştirme çalışmaları yapılıyor. Bilim ve Uygulama İç İçe Ali Nihat Gökyiğit Araştırma İstasyonu'nda yürütülen çalışmalarla dayanıklı ve verimli kestane türleri geliştiriliyor. Öğrenciler de araştırma istasyonunda teorik bilgilerini uygulama fırsatı buluyor. OMÜ’nün yürüttüğü bu çalışmalar, kestane üretiminde dayanıklılığı artırarak hem tarımsal sürdürülebilirliğe hem de ekonomik kalkınmaya katkı sağlıyor.

Kestane Bahçelerine Hastalıklara Dayanıklı Tür Müjdesi Haber

Kestane Bahçelerine Hastalıklara Dayanıklı Tür Müjdesi

SAMSUN (İHA) - Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Serdar, kestane ağaçlarının kök çürüklüğü, kanser hastalıkları ve gal arısı zararlısından korunması için geliştirdiği yeni yöntemle önemli bir başarıya imza attı. Kök çürüklüğüne dayanıklı marsol anaçları, gal arısına dirençli betizac çeşidiyle aşılanarak hastalıklara dayanıklı yeni kestane türleri yetiştirilecek. Yıllardır bu alanda çalışan Prof. Dr. Serdar, bu yöntemin kestane bahçelerinde yüksek verim ve dayanıklılık sağlayacağını belirtti. "Elde ettiğimiz anaçlarla özellikle betizac çeşidine aşı yapacağız. Böylece gal arısına dayanıklı olan betizac çeşidini marsol anacı üzerinde yetiştirerek doğru kestane üretimi yapmış olacağız. Aşı uyuşması çok iyi olacak, kök çürümesi hastalığına dayanıklı olacak" dedi. Serdar, daldırma yöntemiyle çoğaltılan marsol anaçlarının, gal arısına dirençli betizac çeşidiyle mükemmel uyum gösterdiğini ifade etti. Bu çalışmanın yalnızca kestane üretiminde değil, aynı zamanda ekonomik kayıpların önlenmesinde de önemli bir adım olduğunu vurguladı. "YENİ BAHÇELER DAYANIKLI TÜRLERDEN OLUŞMALI" Kestane bahçelerinde boş alanların genellikle kök çürüklüğünden kaynaklandığını belirten Serdar, "Parselimizde dikkat çeken çok boş alanlar var. Bu boşlukların sebebi, oradaki fidanların kök çürüklüğü hastalığı nedeniyle kurumuş olmasıdır. Toprağımız, ağır killi bir toprak. Kök çürüklüğüne müsait bir toprak. Bizim kestane yetiştiriciliğinde anaç faktörünü dikkate almamız gerekiyor. Kök çürüklüğüne dayanıklı anaçlar üzerine aşılı fidanlarla bahçe tesisi yapmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. Araştırma ve çoğaltma çalışmaları, Atakum Kayagüney Mahallesi’ndeki Ali Nihat Gökyiğit Araştırma İstasyonu’nda Tarım Topluluğu ve öğrencilerin desteğiyle sürdürülüyor.

OMÜ, Gal Arısına Dayanıklı Kestane Çeşitlerinin Hasadına Başladı Haber

OMÜ, Gal Arısına Dayanıklı Kestane Çeşitlerinin Hasadına Başladı

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi, gal arısına dayanıklı kestane çeşitlerinin hasadına başladı. Atakum ilçesi Kaya Güney Mahallesi'nde bulunan Ali Nihat Gökyiğit Araştırma Merkezi’nde yetiştirilen ve Ziraat Fakültesi tarafından geliştirilen Akyüz, Ali Nihat, Betizak ve Macit 55 çeşitleri özellikle iri taneleri ve lezzetiyle öne çıkıyor. OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ümit Serdar, Akyüz ve Ali Nihat çeşitlerinin gal arısına karşı tamamen dayanıklı olduğunu, Macit 55 çeşidinin ise bir miktar hassas olduğunu belirtti. Betizak çeşidinin hem gal arısına hem de kestane kanserine tam dayanıklı olduğunu ve bu nedenle büyük önem taşıdığını vurguladı. Melezleme Çalışmaları ve Yeni Çeşitler Prof. Dr. Ümit Serdar, gal arısına hassas olan Marigoule çeşidinin yerine gal arısına dayanıklı yeni türler geliştirmek için melezleme çalışmaları yürüttüklerini, böylece geç olgunlaşan ve daha dayanıklı çeşitler elde etmeyi amaçladıklarını açıkladı. Ayrıca yetiştirilen kestanelerin soğuk hava deposunda muhafaza edilmesinin lezzetini artırdığı ifade edildi. OMÜ Ziraat Fakültesi, 2010 yılından bu yana 20 dönümlük alanda yaklaşık 300 kestane ağacı üzerinde araştırmalarını sürdürüyor. Bu yeni geliştirilen kestane fidanları, fakülteden temin edilebiliyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.