TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Organik Tarım

AGRONEWS - Organik Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Organik Tarım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Mersin’de ’organik tarım’ projesi ile ürünlerin verimi artıyor Haber

Mersin’de ’organik tarım’ projesi ile ürünlerin verimi artıyor

Bu kapsamda çiftçilikle geçinen ve 3 yıl önce Büyükşehir Belediyesinin başlatmış olduğu ‘organik tarım’ projesinden faydalan Yel ailesi, öğrendikleri bilgiler ışığında hasat yapmanın mutluluğunu yaşıyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı tarafından, üreticilerin çevre dostu tarım uygulamalarını benimsemesi ve teşviki için 3 yıl önce başlatmış olduğu ‘organik tarım’ projesi sürüyor. Projeden faydalanan Yel ailesi de bunlardan bir tanesi. Silifke ilçesine bağlı Gündüzler Mahallesi’nde yaşayan ve çiftçilikle uğraşan Yel ailesi, öğrendikleri bilgiler ışığında hasatlarını yapmanın mutluluğunu yaşıyor. Kimyasal herhangi bir girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşamasında kontrollü ve sertifikalı üretim biçiminin yaygınlaştırıldığı proje ile Büyükşehir Belediyesi, sürdürülebilir tarımın önünün açılmasını kolaylaştırıyor. Tüketicilerin daha sağlıklı ve organik ürünlere erişim sağladığı, üreticilerin de daha kaliteli ve verimli ürünler sayesinde katma değer elde ettiği proje, hem üreticinin hem de tüketicinin yüzünü güldürüyor. Proje kapsamında organik tarımın yetiştirilmesi, toplanması, hasadı, kesim ve işleme, ambalaj ve muhafaza gibi adımları ve nasıl yapılacağını öğrenen üreticiler, eğitim sonunda sertifikalı bir şekilde üretimlerini yapabiliyor. Dışarıda oldukça maliyetli olan sertifikasyon aşamasını Büyükşehir Belediyesi ile ücretsiz bir şekilde aşan üreticiler; hem ilaç, gübre gibi girdi maliyetlerini azaltmaktan hem de doğa dostu uygulamadan oldukça memnun kalıyor. Organik tarım sertifikası almak için daha önce dolandırıcılara para kaptıran aile, belediyenin desteklerini fazlasıyla hissettiklerini ve Başkan Vahap Seçer ile birlikte, belediyecilik anlayışının halk adına nasıl yapıldığını gördüklerini ifade ettiler. “Projemizde hem üreticileri, hem de tüketicileri düşündük” Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığında ziraat mühendisi olarak görev yapan Emine Sevgül Şahman, 2021 yılında başlattıkları ‘organik tarım’ projesini, 2022 ve 2023 yılında devam ettirerek tamamladıklarını ifade etti. Üreticileri, sertifikalı organik tarıma teşvik etmek için projeyi hayata geçirdiklerini kaydeden Şahman, “Projemizi 2021 yılında 100, 2022 yılında 99 ve 2023 yılında 98 üreticimizle tamamladık. Tüm üreticilerimiz sertifika alma hakkını kazandı. Ürün yelpazemizde ise üzüm, badem, buğday, zeytin ve çeşitli sebzeler yer alıyor” dedi. Organik tarım projesi ile hem üreticileri de hem tüketicileri düşündüklerini söyleyen Şahman, “Üreticilerimiz bu sayede, kimyasal madde içermeyen ürün üretiyorlar. Bu süreçte üreticilerimize organik tarım üretimi ile ilgili eğitimler verdik. 3 sene boyunca organik gübre desteği sağladık. Üreticilerimizin daha çok verim almalarını sağlayıp, ekonomilerine katkı sunduk. Bu sayede yerelde üretimin artmasını da sağlamış olduk. Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak üreticilerimize tarımsal desteklerimizi daha güçlü bir şekilde sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu. “Büyükşehir sayesinde maliyeti düşürdük” Badem üreticisi Abdullah Yel, belediyelerin son yıllarda tarımsal destekleri artırdığını kaydederek, “Bunların başında Mersin Büyükşehir Belediyesini sayabiliriz. Küçükbaş hayvan, sulama borusu, gübre, fide fidan, hamur yoğurma, üzüm sıkma makinası verildi. Hepsinden çok memnunuz. Geçen sene ürünlerimiz güzel para etti. Geçen yıla kadar sattığımız ürünler, yaptığımız masrafı karşılamıyordu. Aldığımız para ilaca, gübreye gidiyordu. Büyükşehir sayesinde ilaç ve gübre masrafını ve maliyeti de düşürdük” ifadelerini kullandı. “Ürünlerden şimdi daha çok verim alıyoruz” Üzüm üreticisi Nurten Yel de organik tarım sayesinde ürünlerden daha çok verim aldıklarını belirterek, “Bu destek ve eğitimden sonra çok şey öğrendik. Daha önce ektiğimiz yerden az kazanıyorduk. Şu anda daha çok verim alıyoruz. Önceden bildiğimiz çok yanlış varmış” şeklinde konuştu.

Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor Haber

Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor

Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.

Tarım ilaçsız çekirdeksiz üzümler geliyor Haber

Tarım ilaçsız çekirdeksiz üzümler geliyor

OMÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Bağ Yetiştiriciliği ve Islahı Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Doç. Dr. Bülent Köse’den alınan bilgilere göre; ’mildiyö’ ve ’külleme’ bağcılıkta ekonomik kayıplara yol açan en önemli iki hastalık olarak ön plana çıkıyor. Bu hastalıklar Türkiye’nin hemen her bağ bölgesinde sıklıkla görülüyor. Bu hastalıklarla mücadelede en yaygın yöntem ilaçlama olarak gösteriliyor. İlaçlama sıklığının artması beraberinde kalıntı problemlerini ve ilerleyen dönemlerde kanser vakalarında artışı getiriyor. Tarım ilaçlarının kullanımı insan ve çevre sağlığını tehdit ediyor. İlaç masraflarının yüksek olması, üreticinin maliyet yükünü artıyor. Zaman zaman yurtdışına ihraç edilen tarım ürünlerinde kabul edilebilir seviyenin üzerinde tarımsal ilaç kalıntısı çıkması durumunda Türkiye’nin imajı kötü etkilendiği gibi, o ülke pazarına uzun süre ürün gönderilememe tehlikesi yaşanıyor. Bu tip sorunların yaşanmaması için proje yürüten Doç. Dr. Bülent Köse, TÜBİTAK destekli projesinde hem ilaç kalıntıları olmayan hem de hastalığa dayanıklı çekirdeksiz üzümler geliştirecek. "Çocuklarımızın severek tükettiği bu ürünlerde zirai ilaç kalıntısı olmasını istemiyoruz" “Külleme ve Mildiyö Hastalıklarına Dayanıklı, Çekirdeksiz Üzüm Geliştirme Projesi” hakkında bilgi veren Doç. Dr. Bülent Köse, "Projemizin asıl amacı özellikle külleme, mildiyö hastalıklarına dayanıklı ve çekirdeksiz özellikli üzüm çeşitlerinin geliştirme projesidir. Bu bağlamda biz Karadeniz Bölgesinde yetişen ve yöre halkınca sevilen, kokulu üzümlerden daha önceden tescil ettirdiğimiz 2 çeşidi ana ebeveyn olarak kullanıyoruz. Kokulu üzümler yapısı gereği mantari hastalıklara son derece dayanıklı. Bu yüzden Karadeniz Bölgesi sahil kuşağında ilaçlamaya gerek kalmadan rahatça yetişiyor. Ancak sofralık üzümlere göre yeme kalitesi oldukça düşük. Biz bu kokulu üzümleri ülkemizin milli çekirdeksiz çeşidi olan ‘sultani çekirdeksiz’, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilmiş olan ‘Tekirdağ çekirdeksizi’ ve uluslararası kaliteli bir çeşit olan ‘crimson seedless’ çeşitleri ile melezliyoruz. Melezleme ile elde edilen üzüm çekirdekleri çimlendiriliyor. Elde edilen melez bitkilerde daha sonra mantari hastalık gelişimini kontrol ediyoruz. Bitkilere külleme ve mildiyö etmenlerini bulaştırıyoruz. Hastalık gelişmeyen ya da zayıf gelişenleri biz dayanıklı ya da tolerant olarak kabul ediyoruz. Hassas olanları elemine ediyoruz. Hastalıklara dayanıklı olarak tespit edilen genotiplerde DNA izolasyonu yapılarak, biyoteknolojik yöntemlerle markörle tarayarak henüz daha meyvelerini görmeden yaprağından bunların çekirdekli ya da çekirdeksiz olma durumuna belirleyebiliyoruz. Sonraki aşamada da bunların meyve özellikleri incelenecek ve ticari değer taşıyan adaylarda tescil çalışması başlatılacak. Hepimiz malumu üzerine tarım sektöründe tarım ilacı kullanımı çok yaygındır. Kullanmadığımız takdirde ürün alma şansı oldukça zordur. Külleme ve mildiyö hastalığı, bağcılıkta 2 önemli hastalık söz konusudur. Bu hastalıklara karşı biz ilaçlama yapmadığımız takdirde ürün almamız çok zordur. Özellikle gelişim yaşındaki çocuklar ve insan sağlığı yönünden daha az riskli olan ve sağlıklı üzümler elde edebilmek için bu projeyi önerdik” dedi. ‘Kokulu üzüm’ çekirdeksiz olacak Proje kapsamında kokulu üzümleri çekirdeksiz üzüm haline getireceklerini belirten Doç. Dr. Bülent Köse, “Projenin ana ürünü olan ‘kokulu üzüm’ Karadeniz Bölgesi sahil kesiminde yaygın olarak yetişmektedir. Nemli ve yüksek iklim şartlarına bağlı olmasına rağmen bu bölge mantar hastalıklarına karşı oldukça dayanıklıdır. Bu sebeple biz kokulu üzümleri çekirdeksiz üzüm çeşitleriyle melezleyerek daha iyi tüketilebilir, ticari değeri yüksek çeşit elde etmek istiyoruz. Çocuklar çekirdeksiz çeşitleri çok seviyor. Onların severek tükettiği bu ürünlerde biz zirai ilaç kalıntısı olmasını istemiyoruz" diye konuştu.

Dünyanın gıda ambarı organik tarımın kitabını yazdı Haber

Dünyanın gıda ambarı organik tarımın kitabını yazdı

268 farklı üründe 1,6 milyon ton organik üretim gerçekleştiren Türkiye’nin organik ürün ihracatı 1 milyar doları aştı. Başta İzmir olmak üzere Ege Bölgesi organik ürünlerin üretim ve ihracatında büyük bir paya ve öneme sahip olan EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği’nin kurucuları arasında yer alan Mehmet Ali Işık, “Türkiye’de organik üretim ve ihracat Ege İhracatçı Birlikleri öncülüğünde 35 yıl önce İzmir’den başladı. Ülkemizin organik ürün ihracatının yüzde 75’ini gerçekleştiren Egeli ihracatçılar olarak gerek, akademinin gerek ulusal/uluslararası paydaşlarımızın işbirliğiyle sürdürülebilirlikte birçok projeye yatırım yapıyoruz. Tecrübelerimizi, bilgilerimizi, hedeflerimizin neler olduğunu ETO ile işbirliğinde organik tarım üzerine çıkardığımız kitabımızla bütün Türkiye’ye daha iyi duyurmayı hedefliyoruz. ETO, 30 yıldır ekolojik üretici, ürünlerin ve organik tarımın gelişmesini, benimsenmesini ilke edinen üreticiden ihracatçıya üniversitelerden tüketiciye tüm kesimi kucaklayarak katma değer yaratan başlıca paydaşlarımızdan biri.” dedi. Işık, “Türkiye üzüm, incir, kayısı, fındık, kiraz ve vişne gibi organik ürünlerde dünya lideri. Küresel organik gıda pazarı 2022 yılında 135 milyar avroya yaklaştı. Şu anda organik ihracatımız 1,6 milyon tonluk üretimle 1 milyar dolar bandında. İhracat hedefimiz ilk etapta 1,5 milyar dolar, daha sonra da 2 milyar dolara ulaşmak. Kuru meyvelerden zeytinyağına, hububattan pamuğa 268 farklı ürünü 311 bin hektar arazide organik olarak gerçekleştiren ülkemiz yaklaşık 53 bin organik ürün çiftçisiyle Avrupa'da 4’üncü sırada yer alıyor.” dedi. Başkan Işık, “Ege İhracatçı Birlikleri olarak organik ürün ihracatının kayıt altına alınması konusunda koordinatör birlik olarak görevliyiz. Türkiye organik tarım ulusal yönlendirme komitesi ve IFOAM - Uluslararası Organik Tarım Hareketi Federasyonu üyesiyiz. Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altında oluşturduğumuz Organik ürünler Çalışma Komitemiz tüm sektör paydaşlarını bir araya getirmeyi amaçlıyor ve organik gıda, üretim ve talebini iç pazarda büyütmek, sektörün dış pazarda rekabet gücünü ve tanınırlığını arttırmak için çeşitli çalışmalar yürütüyoruz.” diye konuştu.

İnşaat işiyle uğraşıyordu, sera kurup üretime başladı Haber

İnşaat işiyle uğraşıyordu, sera kurup üretime başladı

Ankara’da inşaat yapı malzemeleri işiyle uğraşan Ömer Durak, organik tarım okuyan oğlunun yönlendirmesiyle memleketi Yozgat’a gelerek 2 dönüm alana kurduğu serada üretim yapmaya başladı. Uzun süre Ankara’da inşaat yapı malzemeleri işi ile uğraşan Ömer Durak, Bartın Üniversitesi organik tarım bölümünden mezun olan ve eğitimini sürdüren oğlunun tavsiyeleriyle tarıma yönelme kararı aldı. Memleketi Yozgat’ın Sarıhacılı Mahallesine dönen ve geçen yıl 2 dönüm alana kendi imkanlarıyla 2 sera kuran Durak, burada hem oğlunun toprakla ilgilenip tecrübe kazanmasını sağlıyor hem de yetiştirdikleri ürünleri satarak aile bütçelerine destek oluyor. Yılın 8 ayında domates, biber, patlıcan, kabak, marul, salatalık ve yeşil soğan üreten Durak, ürettiği ürünleri halk pazarında vatandaşa sunuyor. Bu yıl devlet desteğinden faydalanmayı düşünen Durak, sera alanını genişleterek üretimi artırmayı da hedefliyor. “Oğlum tecrübe kazansın diye serayı kurduk” Organik tarım alanında eğitimini sürdüren oğlunun tecrübe kazanması hem de ekonomik gelir elde etmek için sera kurduklarını belirten Durak, “Geçen yıl yaklaşık 2 dönüm alanda bu serayı kurduk, ilk ürünlerimiz domates, patlıcan, kabak, biber oldu. Yazın da pazarda bu ürünleri kendi imkanlarımızla sattık. Şu an da kış mevsiminde kıvırcık, marul ve yeşil soğan üretiyorum, onları da direkt halk pazarlarında müşterilerimizin hizmetine sunuyorum. Ankara’da kendi firmam var ve dekorasyon işleri yapıyorum. Toprağa ilgim olduğu için şu an toprakla uğraşmayı tercih ettim ve kendi imkanlarımla sera kurdum. Profillerini kurup naylon brandasını çektim, hepsini ben yaptım. Burayı getiri amacıyla kurdum ancak oğlumun kendisini toprakta daha geliştirmesi ve tecrübe kazanması için böyle bir çalışma yaptık” dedi. “Devlet desteğinden yararlanıp alanımızı genişleteceğiz” Serada yılda 8 ay üretim yaptıklarını ve verimin çok iyi olduğunu da anlatan Durak, “Uzman Eller Projesi’nden faydalanmak için başvuru yaptık, destek çıkarsa seramızı bir dönüm daha genişleteceğiz. Bu zamana kadar devlet desteğinden faydalanmamıştık ama şu an faydalanıp alanımızı genişleterek üretimi artırmayı düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye organik ürün ihracatında 1 milyar dolar sınırını aştı Haber

Türkiye organik ürün ihracatında 1 milyar dolar sınırını aştı

Kimyasal gübre ve ilaç kullanılmayan organik sertifikalı ürünlerde 1,6 milyon tonluk üretimle yıllık 1 milyar dolar ihracat sınırını geride bırakan Türkiye, dünya genelinde yaygınlaşan yeşil tarım hareketi sayesinde organik ürünlerden 1,5 milyar dolarlık döviz getirisi elde etmeyi hedefliyor. Kuru meyvelerden zeytinyağına, hububattan pamuğa 268 farklı ürünü 311 bin hektar arazide organik olarak gerçekleştiren Türkiye, yaklaşık 53 bin organik ürün çiftçisiyle Avrupa'da 4. sırada yer alıyor. AB, ABD ve Uzak Doğu gibi ülkelerin yeşil tarım projeleriyle organik sektörlerini büyütme hedefi koymasıyla pazarın hızla büyüyeceğini öngören ihracatçılar, uluslararası fuarlarda etkinliğini artırıyor. Organik ürünlerde dünyanın en büyük buluşma noktası olarak gösterilen Almanya'daki BioFach Fuarı için hazırlıklarını tamamlayan ihracatçılar, 13-16 Şubat tarihleri arasında Nürnberg'de organize edilecek fuardan yeni bağlantılarla dönmeyi planlıyor. Ege İhracatçı Birliklerinin 2024 Milli Katılım Organizasyonunu gerçekleştirdiği BioFach Fuarında toplam 37 Türk firması, ürün ve projelerini tanıtarak yeşil tarım alanındaki iddialarını yansıtacak. SADECE ORGANİK SATAN SÜPERMARKETLER Ege İhracatçı Birlikleri olarak organik ürün ihracatında koordinatör birlik olduklarını, Türkiye’nin organik ürün ihracatının yüzde 75’inin Ege Bölgesi’nden yapıldığını dile getiren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Işık, 1980'li yıllarda kuru meyveyle başlayan organik ürün hikayesinin günümüzde çok farklı sektörlerde yapılan yatırımlarla kartopu gibi büyüdüğünü vurguladı. Türkiye'nin tarımdaki potansiyelini organik alanda da kullandığını aktaran Işık, "Bizim ülkemiz bu konuda çok tecrübe kazandı. Şu anda çiftçi sayımızla Avrupa'nın 4, dünyanın 13. ülkesiyiz. Bunu yaygınlaştırmaya çalışıyoruz." dedi. Dünya ticaretinde organik tarım pazarının 125 milyar doları aştığını, Avrupa'da sadece organik ürün satan süpermarketlerin oluştuğunu, Türkiye'de de marketlerde organik reyonlar oluşmaya başladığını aktaran Işık, şöyle devam etti: "Ülkemizin ana ürünleri olan üzüm, incir ve kayısıda hem üretim hem ihracatta lider durumdayız. 268 çeşit ürünümüz var. Kuru meyvenin yanına taze sebze meyveleri dondurulmuş olarak ilave ettik. Kiraz, vişne ve fındıkta açık ara öndeyiz. Yağlı tohumlar, zeytinyağları, bakliyat ve hububat gibi ürünlerle çeşitliliğimizi her geçen gün artırıyoruz. 1 milyar dolar civarında ihracatımız var. Gıda ihracatımız 500-600 milyon dolar civarında, pamuk ve organik tekstilde 500 milyon dolara yakın seviyede. Dolayısıyla biz 1 milyar dolar rakamını geride bıraktık. Şu anki hedefimiz 1,5 milyar dolara ulaşmak." AB'nin pandemi sürecinde gıda tedariğinde yaşadığı sıkıntıların ardından ilan ettiği "yeşil mutabakatla" tarımsal üretimde organik ürünlerin payını yüzde 25-30'a çıkarma hedefi koyduğunu, tarım bütçesinin de yüzde 60'ını bu alana ayırmaya karar verdiklerini dile getiren Işık, bunun organik ürün pazarını büyük ölçüde artıracağına işaret etti. Türkiye'nin dünyaya sunduğu organik ürünlerin başka bir ülkede bu kalitede yetişmediğine işaret eden Işık, "Bu ürünleri göndermeye devam edeceğiz. Daha çok talep olacak. Çünkü kendi ürünlerinin içine karıştırarak kullanıyorlar. Ekmek, pasta, salatalarında kullanılıyor. Bu nedenle bizim hedefimiz ihracatımızı ilk etapta 1,5 milyar, daha sonra da 2 milyar dolara çıkarmak" dedi. HAVZA MODELİYLE ORGANİK TARIMDA BÜYÜYEBİLİRİZ Türkiye'nin organik üretim potansiyelini ortaya çıkarması için havza bazlı üretimin şart olduğunu söyleyen Işık sözlerine şöyle devam etti; “Ülke olarak havza bazlı üretime öncelik vererek 2030'a kadar organik tarımın payını yüzde 10'a çıkarabiliriz. Bunu arazilerin miras yoluyla bölünmesinin önüne geçerek, arazi bütünleştirmeye giderek, havza bazlı üretim yaparak başarabiliriz. Avrupa Birliği'nin 2030 hedefine paralel olarak, biz; Türkiye de havza bazlı üretime geçip, organik üretimin desteklenmesini istiyoruz. Böylece hem topraklarımızı korumuş hem de sağlıklı nesiller yetiştirmiş oluruz. Aynca dünyaya daha fazla katma değerli ürün satarız.” ORGANİK ÜRÜNÜN FİYATI, GERÇEK FİYATTIR Türk tüketicisinin organik ürünlere ilgi gösterdiğini ancak bu ürünlerin pahalı olduğu yönünde bir algının bulunduğunu ifade eden Işık, organik yetiştirilen ürünün fiyatının o ürünün gerçek fiyatı olduğuna dikkat çekti. Işık, şunları kaydetti: "Mesela üzümden örnek vereyim, dönümde 400-500 kilo civarında ürün alırsınız. Ama siz bunu yoğun bir sulama, kimyasal gübreleme ve ilaçlamayla yaparsanız 700-800 kilolara hatta 1000 kilolara çıkarsınız. Bu tonajlara ulaştığınızda giderleriniz de düşer. Organikle arada fiyat makası oluşur. Ama siz ürünün üzerindeki pestisiti, kimyasal gübreyi üzerinize almış olursunuz. Yani organik ürünün fiyatı gerçek fiyattır." Türkiye'nin organik tarımda dünyada iddiasını artırabilmesi için iç pazarda da büyümesi gerektiğine işaret eden Işık, tüketicinin bütçe düzenine uygun şekilde ve belli ürünlerle organik gıda tüketmeye alışması gerektiğini sözlerine ekledi. BioFach Organik Ürünler Fuarına Ege İhracatçı Birlikleri Milli Katılım Organizasyonuyla, “Armada Gıda Ticaret Sanayi A.Ş., Ertürk Üzüm ve Tarım Ür. A.Ş., Göknur Gıda Maddeleri Enerji İmalat İth. İhr. Tic. ve San. A.Ş., Işık Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., Kesebetler Gıda Maddeleri Hayvancılık Nak. İth. İhr. San. Tic Ltd. Şti., Mapekk Gıda ve Sanayi Mamulleri İhracat ve Ticaret A.Ş., Meykon Meyve ve Kaynak Suları San. ve Tic. A.Ş., Murka Gıda Tar. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti., Nimeks Organik Tarım Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti., Osman Akça Tarım Ürünleri İth. İhr. San. ve Tic. AŞ, Pagmat Gıda A.Ş., Saneks Kuru İncir İşl. Ve Tic. A.Ş., Senocak Gıda Fındık Ent. Turz. Nak. İnş. San. Tic. Ltd. Şti., Seyranı Agro Gıda San Dış Tic. Ltd. Şti. ve Tunay Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.” katılırken, Türk organik sektörü temsilcileri; “Atmey Gıda İthalat İhracat Ltd. Şti., Aye Exocure Tıbb. Ür. San. Tic. A.Ş., Bay Trade A.S., Bulus Corap San ve Tic. Ltd. Sti., Ecoloni Gıda ve Ekolojik Ürunler San. ve Tic A.Ş., Eko Turka Tekstil Tarim Hayvancilik Tasimacilik San. Tic. A.S., Ekofood Tarım ve Gıda A.Ş., Elite Naturel Organik Gıda San. ve Tic. A.Ş., Farmeks Tarim Urunleri San. ve Tic., Foodas Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş., Global Kuruyemiş Şekerleme Gıda ve San. Tic. Ltd. Şti., İzmir Organik Meyvecilik San. Tic., K.F.C. Gıda Tekstil Sanayi İth. İhr. A.Ş., Kareks Import Export and Trading Co ltd., Kurt Gurme Tarımsal Üretim ve Sanayi A.Ş., BONNY BITE, Mustabey Ciftligi Tarim Urunleri San. ve Tic. A.S., NIMS Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş., Pirlanta Bakliyat Hububat Tar. Ür. San. ve Tic. Ltd. Şti., Simas Bulgur Gida San. Tic. Ltd Sti., SN Group Kozmetik Ambalaj Gida Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ve Uzay Kimya San. ve Tic. A.S.” Türk organik sektörünün ihracat rakamlarının artması için stand açarak ürünlerinin pazarlamasını yapacak.

Mezitli’nin ’Hobi Bahçeleri’ne büyük ilgi Haber

Mezitli’nin ’Hobi Bahçeleri’ne büyük ilgi

Proje, emeklilere doğa ile iç içe vakit geçirme ve kendi organik tarımlarını yapma fırsatı sunuyor. Mezitli Belediyesinin önemli projelerinden biri olan Hobi Bahçeleri, şehirde ikamet eden ve emekli olan vatandaşlara yönelik olarak tasarlandı. Toplamda 11 farklı bölgede bulunan Hobi Bahçeleri, emeklilerin günlük hayatın stresinden uzaklaşmalarını sağlayarak sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkıda bulunuyor. Mezitli Belediyesi Hobi Bahçelerinde; engelliler ve kanser gibi rahatsızlıkları bulunan vatandaşlara öncelik tanınıyor, bu şekilde toplumda daha öncelikli gruplara destek sağlanmış oluyor. Bahçelerde emeklilere çeşitli tarımsal üretim yetiştirme imkanları sunuluyor. Proje hem sağlıklı beslenmeye katkı sağlarken hem de doğayla iç içe bir yaşam tarzını teşvik ederek sosyal bir etkileşim ortamı oluşturuyor. Hobi Bahçeleri projenin kısa sürede büyük ilgi görmesinden memnuniyet duyduklarını belirten Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan, emeklilere sağladığı faydaların sürdürülebilir bir yaşam için önemli olduğunu vurguladı. Tarhan, “Mezitli Belediyesi olarak birçok tarımsal projede Türkiye’ye örnek olduk. Bunlardan birincisi kent içindeki yeşil alanların tamamını oyun alanı ve jakaranda koruluğuyla doldurduk. Gönüllülerin yapmış olduğu 72 tane jakaranda koruluğu mevcut. Bu projemiz birçok belediyeye örnek oldu. Bunun yanında Hobi Bahçelerimiz var. İnsanların toprakla buluşmasını sağlıyoruz. İnsanları üretime teşvik ediyoruz. Emekliler, sağlık sorunları olan vatandaşlara öncelik veriyoruz. Mezitli’de 11 tane Hobi Bahçesi yaptık. Şu anda binlerce vatandaşımız Hobi Bahçesi için talepte bulunuyor. Pandemi ve depremden sonra insanlar evden çıkıp, toprakla bütünleşmek, üretimde bulunmak istiyorlar. Doğal sebze ve meyvelerini kendileri üretmek istiyorlar. Hobi Bahçelerinde bir sosyalleşme ve arkadaş çevreleri de oluşuyor. Mezitli Belediyesi Hobi Bahçeleri ile Türkiye’ye örnek oldu. Çocuklardan emekli insanlarımıza kadar herkes toprakla buluşsun ve üretim yapsın istiyoruz” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.