TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Şanlıurfa

AGRONEWS - Şanlıurfa haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Şanlıurfa haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Şanlıurfa’da isotun yolculuğu başladı Haber

Şanlıurfa’da isotun yolculuğu başladı

Şanlıurfa'nın vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alan isotun üretimi başladı. Kadınların ellerinde birçok aşamadan geçen isot, mutfaklarda birçok yemeğe lezzet katıyor. Şanlıurfa'da eylül aynın gelmesiyle birlikte biber hasadı ve isot üretimi de başladı. Urfa yemeklerine tat, koku ve lezzet veren isot, zorlu bir üretim serüveninin ardından sofralara ulaşıyor. İsot, günün her öğününde farklı şekillerde tüketiliyor. İsot, kentin vazgeçilmez lezzetleri arasında yer alan çiğköfte başta olmak lahmacun ve tepsi yemekleri gibi birçok yemeğin olmazsa olamazları arasında yer alıyor. Büyük emek kadınların Şanlıurfa, Türkiye'nin pul biber ihtiyacının önemli bir kısmını karşılarken kadın işçiler de üretimde büyük rol oynuyor. İsot üretimi için sabahın ilk ışıklarıyla üretim tesislerine giden kadın işçiler, biberlerin ayıklanma aşamasından son aşamasına kadar birçok görevi yerine getiriyor. Kadınların ellerinde işlem gören biberler, salça ve isot haline getiriliyor. Kadın işçiler isotun acısı ve hava sıcaklığının verdiği zorluklar altında çalışarak ailelerinin geçimine katkı sağlıyor. Kadın işçiler, çuvalı 20 liradan temizlenen biber ile günlük ortalama bin lira kazanıyor. Üreticiler ise biberin sofralara ulaşan son hali olan isotun (pul biber) kilosunu 350 ile 400 lira arasında satışa sunuyor. "Bu yıl sezona verimli başladık" Sezona verimli bir şekilde başladıklarını aktaran üretici Mehmet Polat, "Şanlıurfa'da 8'inci ayda biber sezonu başlar, 11'inci ayda biter. Toplam 3 aylık bir biber sezonumuz var. Üretim sürecinde kadınlar biberin yeşilini, çöpünü, sapını temizlerler. Kırmızı olan kısmını da makinalara atarız. Burada biberler parçalanarak tohumları bir tarafa, biberi ise bir tarafa ayıklanarak 3 çeşit biber çıkarılır. Kırmızı olan çeşidinde ter işlemi olmaz. Mor ve siyah olanda ise talebe göre 3 ve 4 gün olacak şekilde ter işlemi yapılır. Ter işleminden sonra da makinalardan geçip hazır halde sofralara gelir. Burada günlük çalışan kadınlar var. Bu 3 aylık sezonda kadınlar çalışmaya devam eder. Burada 20 ila 30 arasında çalışan kadın var. Onlar da evlerine bir katkı, kendilerine fayda olsun diye devamlı yanımızda çalışan ablalarımızdır. Geçen sene bu tarihlerde kilosunu 16 ila 17 liraya aldığımız biberleri bu sene 13 ila 14 liraya alıyoruz. Birinci sınıf kalitede biberler geliyor fakat işçiliğimizde yüzde 40 artış oldu. Şu anda 1 kilogram pul biber toptan 350 ila 450 lira arasında satılıyor" dedi. Sıcak havanın etkisi ve biberin acı olmasının işlerinin en zor yanı olduğuna değinen Zübeyyir Polat, "Bu sene de hayırlısıyla biber sezonunu açtık. Urfa sıcağı altında ve biberin de acı olması işimizi daha da zorlaştırıyor. Sıcak hava biber için çok faydalı, sıcak olmazsa biberimiz kurumaz. Gün oluyor hava sıcaklığı 45 ila 50 dereceye kadar ulaşıyor. Emeğimizin karşılığında tam istediğimiz maddi karşılığı da alamıyoruz. Biraz daha zor ve zahmetli bir iş. Ev yapımı biber satışımızı 400 liradan satışa sunduk. İlk hasadımızın fiyatı bu şekilde. İlerleyen süreçte rekolteye göre bu fiyatlar değişebilir" şeklinde konuştu. İsot temizliğinde çalışan işçilerden Zehranur Baynal ise "Sabah erken saatlerde geliyoruz. Birinci zorluğumuz bu. Emeğimizle çalışıyoruz. Bazen akşam saatlerine kadar çalışıyoruz. Bazen de daha erken saatlerde işimizi bitirip eve gidiyoruz. Ellerimizin biberin acısından dolayı yandığı çok oluyor. Bu şekilde ailemize destek olmaya çalışıyoruz. Emeğimizin karşılığını alıyor muyuz, 1 çuval biberin yapımı karşılığında 20 lira veriyorlar. Günde tek başıma olsam 50 çuval çıkarabilirim" diye konuştu.

Siverek kuru domatesleri dünya sofralarına ulaşıyor Haber

Siverek kuru domatesleri dünya sofralarına ulaşıyor

Siverek'in verimli arazilerinde yetiştirilen organik domatesler, Temmuz ve Ağustos aylarında dallarından özenle toplanıyor. Beyaz çadırların üzerinde parçalanarak serilen domatesler, sıcaklığın 60 dereceyi bulduğu kavurucu güneş altında günlerce kurutuluyor. Doğal yöntemlerle kurutulan domatesler, İzmir ve Manisa'daki işleme tesislerine gönderiliyor. Buradan da başta Avrupa ülkeleri olmak üzere Amerika, Rusya ve Orta Doğu'ya ihraç edilerek sofralara ulaştırılıyor. Üretici aileler için önemli bir geçim kaynağı olan kuru domates, Siverek'te son yıllarda giderek yaygınlaşıyor. Yöre çiftçileri, kurutmalık domatesin hem ürün çeşitliliğini artırdığını hem de tarımsal gelirlerine büyük katkı sağladığını belirtiyor. Ziraat Mühendisi Mehmet Hanifi Torpil, bölgedeki üretimin önemine dikkat çekerek, "Siverek'te Nisan ayında domates ekimi başlar, temmuz ve ağustos aylarında hasat başlar. Topladığımız domatesleri beyaz çadırlar üzerinde parçalayarak, tuzlayarak güneş altında kurutmaya bırakıyoruz. Bir araba yükü kurutulduğunda İzmir ve Manisa'daki gıda fabrikalarına gönderiyoruz. Bu yıl ortalama 10 bin ton domates ekildi, bu yıl Siverek'ten elde etmesini amaçladığımız kuru domates 5 Bin tondur" dedi. Üretici Erdal Vurgun ise ailecek bu işten geçimlerini sağladıklarını belirterek, "Yıllardır domates ekiyoruz. Eskiden sadece yaş olarak satardık ama şimdi kurutarak daha fazla kazanç elde ediyoruz. Bu ürünün hem ülkemizde hem de yurtdışında değer görmesi bizi mutlu ediyor. Siverek'in adını dünyaya duyurmak bizim için gurur verici" diye konuştu. Kuru domates üretimi, Siverek'te tarımsal çeşitliliğin artmasına katkı sağlarken, bölge çiftçileri de her yıl daha fazla alanda üretim yapmayı hedefliyor.

Şanlıurfa’da fıstık bahçelerinde büyük tehlike: Fitoplazma Haber

Şanlıurfa’da fıstık bahçelerinde büyük tehlike: Fitoplazma

Şanlıurfa’da son yıllarda yaşanan iklim değişikliği, bunaltıcı sıcaklar ve düşük yağış fıstık bahçelerini olumsuz etkiliyor. Önceki yıllarda fıstık ağaçlarının dal ve yapraklarında yaşanan kuruma, bu yıl birçok bölgeye yayıldı. Ağaçların yüzde 30’u kuruyabilir Ağaçların dal ve yaprak kısımlarının kurumasıyla başlayan fitoplazma hastalığının önüne geçilmediği takdirde 5 yıl içerisinde ağaçların yüzde 30’unun kuruyabileceği belirtildi. Yaygın bir şekilde görülmeye başlayan hastalık, üreticiye de büyük zarar veriyor. Genelde kurak ve yağışın az olduğu yıllarda daha fazla görülen hastalığı önlemek için herhangi bir ilaç da bulunmuyor. Çiftçiler, bu hastalığa karşı sadece kültürel mücadele yöntemlerini uygulayabiliyor. Bahçesinde gözle görülür bir kuruma başlayan çiftçi Güli Akdemir, fıstık ağaçlarında kuruma olduğunu söyledi. Bir çok ağaçta kurt, yaprak biti olduğunu ve ağaçların pas tuttuğunu da aktaran Akdemir, bu durumun ağaçların büyümesini ve gelişmesini engellediğini belirtti. Çiftçileri büyük bir tehlike bekliyor Fıstık bahçelerinde inceleme yapan Ziraat Mühendisi Mehmet Bilgin, önlem alınmadığı takdirde 5 yıl sonra ağaçların yüzde 30’una yakınının kuruyabileceğini söyledi. Hastalığın sıcak ve kurak geçen yıllarda daha fazla görüldüğünü dile getiren Bilgin, "Fitoplazma hastalığı fıstık bahçelerinde yaprakların sararması ve dalların kurumasıyla meydana gelen bir hastalıktır. Bitki fluemlerinin yani soymuk borusundaki organik maddelerin bitki özüne taşındığı kısımda ortaya çıkardığı hastalık. Özellikle kurak ve yağışın az olduğu senelerde çok fazla yaygınlık gösteriyor. Şanlıurfa ilimizin 2022 yılındaki fıstık üretimini baz aldığımızda 239 bin ton üretimden yaklaşık 107 bin tonluk bir kısmıyla ilk sırada yer almaktadır. Bu hastalığın önüne geçilmezse yaklaşık 5 sene içerisinde fıstık bahçelerimizin yüzde 30’unu kurutabilir. Verimde ve rekoltede düşüş meydana getirecektir. Özellikle budama yapılırken aletlerin hipoklor su ile yıkanması ve steril edilmesi gerekiyor" diye konuştu. Öte yandan Harran Üniversitesi'ndeki akademisyenlerin de hastalığın önlenebilmesine yönelik çalışma yürüttüğü belirtildi.

Şanlıurfa’da boz fıstık hasadı başladı Haber

Şanlıurfa’da boz fıstık hasadı başladı

Bozova ilçesine bağlı Çakmaklı kırsal Mahallesindeki boz fıstık hasadına katılan Vali Hasan Şıldak, Şanlıurfa’nın 220 bin hektarlık alanda yaklaşık 45 milyon ağaç kapasitesiyle fıstık üretiminde Türkiye’de birinci sırada yer aldığını belirterek, yeni sezonun bol ve bereketli geçmesi temennisinde bulundu. İşçilerle birlikte fıstık hasadı yapan Vali Şıldak, boz fıstığın özellikle tatlı sektöründe kullanıldığını hatırlatarak, "Şanlıurfa’da Ağustos ayı demek Urfa’nın sembolü olan fıstığın hasat sezonu demektir. Şu anda fıstık bahçemiz yaklaşık 10-12 yaşında ağaçlardan oluşuyor. Şanlıurfa, Ülkemizin fıstık üretimi konusunda dünyada üçüncü sırada yer aldığı bu ürün grubunda Türkiye’de ilk sırada yer alıyor" dedi. Fıstık üretim hacmi olarak kentin Türkiye’de yüzde 47’sini, alan olarak ise yüzde 45’ini oluşturan fıstığın Şanlıurfa’yla özdeşleştiğinin altını çizen Vali Şıldak, "Bu yıl ürünün kısmen daha az olduğu bir yılda bulunuyoruz. Üreticilerimiz genelde bu yıl kuraklık etkisini de göz önüne alarak erken hasadı tercih ediyorlar. Erken hasadın bir diğer adı boz fıstık ya da su altı dediğimiz bir işleme tabi tutulup pastacılık, baklava sektörü, tatlı sektöründe kullanılan yeşil içe sahip bir ürün olarak karşımıza çıkıyor. İnşallah bizde bütün üreticilerimize bol ve bereketli bir sezon olması temennisinde bulunuyoruz. Gerçekten bu bahçemizde de hasadın keyfini, bu güzel ürünün Şanlıurfa’nın sembolü olan fıstığın hasadını vatandaşlarımızla birlikte biz de gerçekleştirmiş oluyoruz" ifadelerini kullandı. Fıstığın kalitesini ve üretimini arttırmak için çalışmalar sürüyor Şanlıurfa’nın sembolü olan fıstığın kalitesini ve üretimini arttırmak konusunda çalışmaların yoğun şekilde sürdüğünü kaydeden Vali Şıldak, "Üreticilerimizin bu alandaki çabalarını, emeklerini desteklemek ve fıstığın gelişimini sağlamak, fıstık alanlarının bakımlı, verimli ve kaliteli ürünlerle buluşmasını sağlamak için bazı tedbirleri aldık. İlçe Tarım Müdürlüklerimizin, İl Müdürlüğümüzün koordinesinde bu çalışmaları büyük bir enerjiyle, çiftçimize, üreticimize kazandırmak için fıstığın değerini ve kalitesini yükseltmek için çaba gösteriyoruz. Bunları kısaca özetleyecek olursak; karagöz kurduyla mücadele konusunda bir tedbir uyguluyoruz. Yine hırsızlık olayları, fıstık değerli bir ürün olduğu için özellikle bahçelerde gelişen, gerçekleşme ihtimali olan hırsızlıkla ilgili önleyici tedbirleri güçlendirdik. Geçen yıl olduğu gibi bunu bu sene de uyguluyoruz. Bir de geçtiğimiz aylarda fıstık paneli düzenleyerek sonunda bir eylem planı olarak bunu kamuoyuna duyuracağız. Fıstığın hem kalitesini hem verimini arttırmak için yürüttüğümüz bu çalışmanın da başta Şanlıurfa olmak üzere pek çok ilimize rehberlik edeceğini ve ışık tutacağını ümit ediyorum. Bu eylem planını da çok kısa bir süre içerisinde gerçekleştirmiş olacağız. Bütün üreticilerimize bereketli, hayırlı sezonlar ve bol bereketli kazançlar diliyoruz, emeklerine sağlık diyoruz" diye konuştu. Fıstık hasadının ardından Vali Şıldak, yol güzergahında bulunan fıstık kavlatma tesisinde de incelemelerde bulundu. Öte yandan programa Vali Hasan Şıldak’ın yanı sıra Bozova İlçe Reşit Özer Özdemir, İl ve İlçe Tarım Müdürlüğü yetkilileri ve fıstık üreticileri katıldı.

Baklavalık ve çerezlik fıstığı 'yok yılı'nda bir de dolu vurdu Haber

Baklavalık ve çerezlik fıstığı 'yok yılı'nda bir de dolu vurdu

Akbaş, yaptığı açıklamada, geçen yıl Türkiye'nin 383 bin ton Antep fıstığı üretimi olduğunu belirterek, bunun yaklaşık yarısına denk gelen 179 bin tonunu Şanlıurfa'nın karşıladığını anlattı. Şanlıurfa'daki fıstık ağaçlarının zirai dondan etkilenmediğini ancak kışın kuraklık ve özellikle son günlerde afet boyutundaki dolu yağışının ürünü vurduğunu dile getiren Akbaş, şöyle konuştu: "3 gün önce dolu yağdı. Hasar tespit çalışmaları sürerken, 5 Mayıs'ta bir kez daha dolu yağışı etkili oldu. Ciddi oranda zarar verdi ürüne. Geçen yıl Antep fıstığında var yılıydı. Bu yıl yok yılı ve 70 bin ton civarında rekolte bekliyorduk. Kışın kuraklık ve şimdi de dolu etkili olunca rekolte beklentimizi 40 bin tona çektik. Geçen yılın dörtte birinden daha az bir üretim olacak." Kuraklık yüzünden bu yıl "karagöz" oluşumunun da yeterli seviyede olmadığına dikkat çeken Akbaş, "Bu da diğer üzücü tarafı. Gelecek yılın ürünüdür aslında karagöz. Bu yüzden karagöz oluşumunun azlığı gelecek yıl da üretimin düşük olacağını işaret ediyor" dedi. Akbaş, fıstıkta iki hasat dönemi olduğunu anlatarak, "Temmuz ayında baklavalık denilen yeşil ürün hasa edilir. Eylülde de çerezlik olarak bilinen kırmızı kabuklular toplanır. Bu yıl hem baklavalık hem çerezlik fıstık çok az olacak" ifadesini kullandı. Akbaş, yok yıllarını çiftçilerin daha az hasarla atlatması için daha verimli tarım tekniklerine yönelik çalışmalar yürüttüklerini belirterek, damla sulamanın bu konuda büyük önem taşıdığını söyledi. Ürünlerdeki dolu zararını Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak'a aktardıklarını ifade eden Akbaş, "Ekipleri sahaya sürdü. Sahada hasar tespit çalışmaları sürüyor. Devletimiz, çiftçimizi yalnız bırakmayacaktır. Bu yıl ve 2026 gerçekten üretici adına çok zor geçecek" diye konuştu. Alan bazlı destek beklediklerini vurgulayan Akbaş, "Fındık üreticisi nasıl destekleniyorsa fıstık çiftçisi de desteklenmeli. Taban fiyat uygulanmasını da istiyoruz. Çiftçi desteklenmezse tarımdan uzaklaşır, bunu biz de istemiyoruz" dedi.

Kuraklık Güneydoğu’da Tarımı Vurdu: Tarlalar Otlak Alanına Döndü Haber

Kuraklık Güneydoğu’da Tarımı Vurdu: Tarlalar Otlak Alanına Döndü

Güneydoğu Anadolu’da etkili olan kuraklık, Şanlıurfa başta olmak üzere birçok ilde hasadı durma noktasına getirdi. Ürün alamayan çiftçi, hayvanlarına dahi saman bulamıyor. Tarlalarda ürün değil, çaresizlik var Gaziantep, Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa gibi illerde bu yıl yağışların yetersiz olmasıyla birlikte kuraklık tarımı felce uğrattı. Arpa, buğday ve mercimek gibi temel ürünlerin bulunduğu tarlalarda bitkiler 10–15 santimetreyi geçemedi. Bazı tarlalar ise ürün çıkmadığı için hayvanlara otlak alanı haline geldi. “Devletin el uzatmasını bekliyoruz” Şanlıurfa Haliliye ilçesine bağlı Koçak Mahallesi’nde çiftçilik yapan Ahmet ve Mehmet Çifçi kardeşler, tarlalarının tamamen kuruduğunu belirtti. Ahmet Çifçi, “Ekinler kurudu, hayvancılık bitti. Hayvana verecek saman bile yok. Göçüp gideceğiz, devletin el uzatmasını bekliyoruz” diyerek yaşanan çaresizliği dile getirdi. “Mazotu, gübreyi borçla aldık, ödeme yapamayacağız” Sumaklı Mahallesi’nden çiftçi Ömer Dolap da benzer bir tablo çizdi. Bu yıl hiç ürün alamadıklarını vurgulayan Dolap, “Mazotu, gübreyi borçla aldık. Şimdi nasıl ödeyeceğiz bilmiyoruz. Hayvanlar bile kuruyan ekinleri yemiyor” dedi. “Hayvancılık da bitme noktasında” Aynı mahallede çobanlık yapan İsa Demir ise kuraklığın iki yıldır sürdüğünü belirtti. Hayvancılığın da bu süreçte ağır yara aldığını söyleyen Demir, “Hayvanlar aç, ot bulamıyoruz” diyerek bölgedeki krizin derinliğine dikkat çekti. Bölge çiftçisi yetkililerden acil destek beklerken, kuraklık nedeniyle tarım ve hayvancılıkta büyük bir göç dalgasının başlayabileceği endişesi büyüyor.

Şanlıurfa’dan Dünya Pazarına: Çadırdan Fabrikaya Peynir Serüveni Haber

Şanlıurfa’dan Dünya Pazarına: Çadırdan Fabrikaya Peynir Serüveni

Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde 25 yıl önce çadırda peynir üretimine başlayan Sinan Kutlu, bugün Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) kurduğu modern tesiste İtalyan peynirleri üretip ihraç ediyor. Başta ABD olmak üzere birçok ülkeye gönderilen bu peynirler, özellikle makarna, pizza, salata ve soslarda kullanılıyor. 11 Bin Ton Süt Kullanılıyor Kutlu’nun fabrikası, 3 bin 800 aileden yıllık 11 bin ton süt satın alarak hem bölge ekonomisine katkı sağlıyor hem de ihracattaki payını artırıyor. Fabrika Müdürü Mustafa Acar, modern tesislerinde feta peyniri, beyaz peynir, tulum peyniri, coğrafi işaretli sadeyağ ve pecorino peynirinin üretildiğini belirtti. "Bu tesis, 7 bin metrekarelik alanda yılda 11 bin ton sütü işleyerek ihracata katkı sağlıyor. İtalya’nın ünlü pecorino peynirini burada üretiyoruz ve Amerika, Orta Doğu gibi pazarlara ihraç ediyoruz. Bu peynir, koyun sütünden yapılıyor ve özellikle makarnalarda, pizzalarda tercih ediliyor" dedi. Çadırdan Dünya Pazarına Fabrikada 100 kişi doğrudan, süt toplama operasyonuyla birlikte toplamda 400 kişi çalışıyor. Harran Üniversitesi ile iş birliği yapılarak çiğ süt ve mikrobiyoloji laboratuvarı kurulmuş, gıda güvenliği ve kalite standartlarına büyük yatırımlar yapılmış durumda. Acar, "2001 yılında çadırda başlayan bu yolculuk, bugün entegre bir tesis haline geldi. İhracata başladık, kaliteye büyük önem verdik. Bölgeden dört gıda mühendisi arkadaşımız da üniversite ile birlikte eğitim alarak fabrikamızda çalışıyor" dedi. Hedef: Anadolu’dan Bir Dünya Markası Çıkarmak Acar, küçükbaş hayvancılığı geliştirerek ham madde tedarikini artırmak ve bölgeyi ekonomik olarak güçlendirmek istediklerini belirtti. "Örnek bir model oluşturup Anadolu’dan bir dünya markası çıkarmak istiyoruz" dedi. İtalyan iştirakçi Peppi Fadda ise 2020’den bu yana ABD’ye satılan pecorino peynirinin büyük ilgi gördüğünü ve üretim kapasitesinin hızla arttığını ifade ederek, "2020-2025 arasında büyük bir büyüme kaydettik. Ayrıca küçük üreticilerin yaşam standartları iyileşti ve sütlerini satma konusunda daha fazla güven duyuyorlar" dedi. Şanlıurfa’dan çıkan bu girişim, hem bölge çiftçilerini destekleyerek yerel ekonomiyi canlandırıyor hem de dünya pazarında Türkiye’nin konumunu güçlendiriyor.

Siverek’te Güvercin Mezadı İlgi Görüyor Haber

Siverek’te Güvercin Mezadı İlgi Görüyor

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde geleneksel hale gelen güvercin mezadı, kuş meraklılarının uğrak noktası haline geldi. Cumartesi ve Pazar günleri düzenlenen mezatta, 20’den fazla farklı güvercin cinsi açık artırma usulüyle satışa sunuluyor. Bölge genelinden gelen güvercin tutkunları, hem kendi kuşlarını satmak hem de nadir ve değerli türleri edinmek için büyük ilgi gösteriyor. Fiyatlar Binlerce Liraya Çıkabiliyor Mezat, sadece bir alışveriş noktası değil, aynı zamanda güvercin severlerin bir araya geldiği bir sosyal etkinlik olarak da dikkat çekiyor. Dönek, taklacı, Mardin, Hünkari, posta ve paçalı gibi özel güvercin türleri satışa çıkarılıyor. Alıcılar, güvercinlerin fiziksel özelliklerini, soy ağacını ve uçuş yeteneklerini titizlikle inceleyerek en iyi kuşları almak için yarışıyor. Güvercinlerin fiyatları, cinsine, yaşına ve eğitimine göre değişiklik gösteriyor. Ortalama fiyatlar yüzlerce lira seviyesinde olsa da, bazı nadir türler 20 bin TL’ye kadar alıcı bulabiliyor. Özellikle genetik olarak üstün ve gösterişli güvercinler büyük ilgi görüyor. Siverek’te Güvercin Kültürü Canlı Tutuluyor Siverek’te güvercin yetiştiriciliği uzun yıllardır süregelen bir tutku olarak biliniyor. Mezat sayesinde bu kültür yaşatılırken, yetiştiriciler arasında bilgi paylaşımı da sağlanıyor. Güvercin meraklıları burada yalnızca alışveriş yapmıyor, aynı zamanda güvercin bakımı, eğitimi ve beslenmesiyle ilgili deneyimlerini de paylaşıyor. Regaip Karataşlı, mezatın önemli isimlerinden biri olarak 2012 yılından bu yana güvercin ihaleleriyle ilgilendiğini belirterek, "Güvercin, bir insanın sahip olabileceği en büyük zevklerden biridir. Bu yüzden gençlere de güvercin beslemeyi tavsiye ediyorum" dedi. Suruç’tan mezata gelen Emrah Dikmer ise "Siverek’in güvercinleri gerçekten çok güzel ve fiyatları uygun. Burada fiyatlar 1.000 TL’den başlayıp 20.000 TL’ye kadar çıkabiliyor" ifadelerini kullandı. Her hafta sonu renkli görüntülere sahne olan Siverek güvercin mezadı, bölgenin güvercin severleri için önemli bir buluşma noktası olmaya devam ediyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.