TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tarım

AGRONEWS - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Akkuş, Coğrafi İşaretli Şeker Fasulyesinde 5. Hasadı Kutladı Haber

Akkuş, Coğrafi İşaretli Şeker Fasulyesinde 5. Hasadı Kutladı

Ordu’nun Akkuş ilçesinde coğrafi işaret tescilli Akkuş Şeker Fasulyesi’nin 5. hasadı gerçekleştirildi. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Akkuş Ziraat Odası Başkanlığı iş birliğinde, ilçenin Gökçebayır Mahallesi'nde ‘Akkuş Şeker Fasulyesi 5’inci Hasat Töreni’ düzenlendi. Törende üreticiler, bereketli bir sezonun mutluluğunu yaşadı. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, törende yaptığı konuşmada, Akkuş Fasulyesi’nin Ordu için önemli bir marka değeri taşıdığını belirterek, "Akkuş Fasulyesi Allah’ın bizlere bağışladığı büyük bir lütuf. Kaliteden taviz vermeden üretim yapmak önemli. Diğer fasulyelerden farklı olduğunu kurduğumuz tesisle bilimsel olarak ortaya çıkaracağız. Sulama konusunda sıkıntı yok, siz yeter ki üretin. Satamadığınız durumda belediye olarak biz satın alacağız" dedi. İl Tarım ve Orman Müdürü Bayram Ay, 200 dekarla başlayan üretim alanının desteklerle 12 bin dekara ulaştığını ifade ederek, Akkuş fasulyesinin aroması ve kolay pişmesiyle yüksek katma değerli bir ürün haline geldiğini söyledi. Akkuş Ziraat Odası Başkanı Ahmet Kaya ise ilçede geleneksel hale gelen hasat törenlerinin bu yıl 5’ncisini düzenlediklerini belirterek, "Organik tarım çalışmalarımız 2015 yılında başladı. DOKAP ve Valiliğimiz desteğiyle üreticilerimize 400 ton organik gübre dağıttık. Hasatta en büyük sorun olan kapsülden ayırma işlemi için fasulye patozu alımı yaptık. Artık ürünler kısa sürede pazara hazır hale geliyor" dedi. Kaya ayrıca, DOKAP destekli 28 milyon TL bütçeli sulama projesinin hayata geçmesiyle üretim alanlarının 18 bin 500 dekara, toplam üretimin ise 2 bin tona ulaşacağını söyledi. Program kapsamında, ‘Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi’ çerçevesinde desteklenen üretim alanlarında temsili hasat yapıldı. DOKAP iş birliğiyle alınan Fasulye Ayıklama Makinesi’nde fasulyenin kapsülden ayrılması da gerçekleştirildi. Hasat törenine, Akkuş Kaymakam Vekili Çaybaşı Kaymakamı Volkan Oral, Akkuş Belediye Başkanı İsa Demirci, DOKAP Başkan Yardımcısı Tolgahan Köken ve üreticiler de katıldı.

Ceyhan Nehri, Kirlilik Nedeniyle Yüzlerce Balığın Ölümüne Neden Oldu Haber

Ceyhan Nehri, Kirlilik Nedeniyle Yüzlerce Balığın Ölümüne Neden Oldu

Adana'da Çukurova'nın verimli topraklarını sulayan ve birçok canlıyı barındıran Ceyhan Nehri aşırı derecede kirlenince yüzlerce balık telef oldu. 5 ay önce Adana Büyükşehir Belediyesine ait arıtma tesisi olmak üzere toplam 11 tesise 10 milyon 30 bin TL idari ceza uygulanmıştı. Kahramanmaraş'tan başlayıp 509 kilometrelik bir alana uzanarak, Akdeniz'de İskenderun Körfezi'ne dökülen ve tarımsal faaliyetlerde kullanılarak Çukurova'ya can suyu veren Ceyhan Nehri'ndeki kirlilik önlenemiyor. Nehre Adana'nın Yüreğir ilçesi Yakapınar Mahallesi'nde aynı noktadan iki yerden simsiyah akan atık su karışması dikkat çekiyor. Atığın karıştığı noktada nehrin suyu iki renge bürünüyor. Fabrika atıklarının nehre karıştığı iddiası nedeniyle Yüreğir ilçesinde nehre kıyısı olan birçok mahallede yaşayanlar sorunun çözülmemesinden şikayet etti. Mahalle sakinlerinden Hüseyin Saka, "Atıklar nehrimize akıyor. Nehirde balık kalmadı. Balıklar, bitkiler sürekli zarar görüyor. Bu su ile herkes tarım yapıyor. Yağmur yağmadığı için bahçeler Ceyhan Nehri ile sulanıyor. Şu an nehir çok kirli" dedi. Mahalle sakinlerinden Timur Emre ise, "Nehir nedeniyle köy de kokuyor, burası da çok kötü kokuyor. Hem balıklar ölüyor hem de tarım arazileri zehirleniyor. Birçok kez şikayetçi olduk, konuyu herkes biliyor ama kimse bir şey yapmıyor" diye konuştu. 5 ay önce 10 milyon TL ceza kesilmişti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekipleri geçtiğimiz mayıs ayında Ceyhan Nehri'ndeki kirlilikle ilgili Ceyhan ve Seyhan havzalarında geniş kapsamlı denetim yapmıştı. Ekiplerin 91 tesisteki denetimleri sonucu 5'i Adana Büyükşehir Belediyesi'ne ait arıtma tesisi olmak üzere toplam 11 tesise 10 milyon 30 bin TL idari ceza uygulanmıştı. Denetimlerde Adana Büyükşehir Belediyesi'nin Seyhan, Kozan, Yüreğir ve Karataş atık su arıtma tesislerinin çevre izin belgelerinin de bulunmadığı da belirlenmişti. 10 milyon cezanın 4 milyon 346 bin TL'si Adana Büyükşehir Belediyesi'ne kesilmişti.

Tunceli, Hava Arslan’ın Seracılık Projesiyle Üretimde Yükselecek Haber

Tunceli, Hava Arslan’ın Seracılık Projesiyle Üretimde Yükselecek

Yıllarca Fransa'da yaşayan ve doğduğu topraklara dönerek tarıma başlayan Hava Arslan, Tunceli'de sera kurmaya hazırlanıyor. Arslan, bakanlık destekli projeyle kentteki üretim ve istihdama büyük katkı sağlamayı hedefliyor. Fransa'da uzun yıllar eğitim ve çalışma hayatını sürdüren Paris Sorbonne Üniversitesi mezunu Hava Arslan (62), pandemi döneminde şehir hayatını bırakarak Elazığ'ın Karabörk köyüne yerleşmiş ve tarıma yönelmişti. Arslan şimdi ise deneyim ve birikimini Tunceli'ye taşıyarak profesyonel bir sera kurmak için çalışıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı destekli proje kapsamında Mazgirt ilçesine bağlı Göktepe köyünde seracılık faaliyeti başlatmaya hazırlanan Arslan, kentteki üretim ve istihdama büyük katkı sağlamayı hedefliyor. Tunceli'nin istihdam konusunda ciddi bir potansiyeli olduğunu aktaran Hava Arslan, "Tunceli için de bazı projeler geliştirmek istedim. Avrupa Birliği'nden gelen hibe programlarını takip ederek bir seracılık projesi teklifi verdim. İyi bir dosya hazırladım. Tunceli'nin Mazgirt ilçesine bağlı Göktepe Köyünde bir araziyi kullanacağım. Projem oldukça iyi bir proje ve stratejik bir noktada. Burada amacım Göktepe Köyünden Elazığ il sınırına kadar seracılığı geliştirmek. Çünkü Tunceli ne yazık ki meyve ve sebze konusunda çoğunlukla Adana, Antalya, Mersin'e bağımlı bir şehir. Burada yapmak istediğim, Tunceli'nin sebze ve meyve konusunda dış şehirlere bağımlılığını tamamen kesmek. Tunceli Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı, TKDK destekleriyle şu an hakikaten çok iyi ilerliyorum. İleride Göktepe köyünden başlayarak Akpazar'a doğru diğer köylerin seracılık konusunda ilerlemelerini sağlamak istiyorum. Erzincan bu konuda çok iyi bir örnek teşkil ediyor. Gerçekten çok başarılı seracılık projelerine imza attılar, yüzlerce dönüm seralar kuruldu. Aynı şeyi ben Tunceli'nin Mazgirt ilçesi çerçevesinde gerçekleştirmek istiyorum. Yakında protokol imzalayacağız" dedi. Tunceli'deki aşırı göçü durdurmak için çalıştığını ifade eden Arslan, "Biz Tunceli olarak bir senedir TKDK projelerinden faydalanıyoruz. Burada, ‘Tunceli'deki aşırı göçü nasıl durdurabiliriz' diye düşünüyorum. Tunceli tarım sektöründe çok ciddi istihdam oluşturabilir. Gençlerin kötü gidişatını durdurabilmemiz için örneğin 20 dönümlük bir serada 60 istihdam sağlanabiliyorsa, 20 dönümden 10 sera kurarsak, 600 kişiye istihdam sağlamış ve 600 aileyi doyurabilecek hale geliyoruz. Şu an Dünya Bankası ve Avrupa Birliği Tunceli'ye pozitif ayrımcılık yaptı. Oldukça fazla hibeler vermek üzereler. Bunu takip eden herkes biliyor ki Dünya Bankası'ndan büyükbaş hayvancılık için 10 milyon dolara kadar paralar gelecek, bunlar rezerve edilmiş durumda. Yani öz sermayeniz olduğu takdirde yüzde 70-80 civarında hibelerle çok rahat bir şekilde projeler geliştirebilirsiniz" şeklinde konuştu.

Mazıdağı Mazrone Üzüm Pekmezi Coğrafi İşaret Yolunda Haber

Mazıdağı Mazrone Üzüm Pekmezi Coğrafi İşaret Yolunda

Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı kırsal mahallelerde mazrone ismi verilen üzümden yapılan ve beyaz toprakla mayalanan meşhur pekmez, şifası ve lezzetiyle mutfakların vazgeçilmezi oluyor. Kış aylarında sofraların vazgeçilmezi olan pekmez, üzüm hasadı ile kazanlarda kaynamaya başladı. Türkiye’nin en fazla üzüm bağı bulunan Mardin'de bağ bozumu ile dallardan toplanan üzümler, zorlu ve uğraş isteyen çalışmanın ardından pekmeze dönüşüyor. Mazrone üzümü şırasından oluşan şifa kaynağı pekmez için Türkiye'nin birçok ilinden siparişler alınıyor. Mardin bölgesinde bu sene kuraklıktan dolayı verimin düşük olduğunu belirten çiftçiler, fiyatların da geçen seneye göre yüksek olduğunu dile getirdi. Mazıdağı Kaymakamlığı ve Mazıdağı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından mazrone üzüm pekmezi coğrafi işareti için başvuru yapıldığı ve onay aşamasında olduğu öğrenildi. Yetkililer, tescil sürecinin tamamlanmasıyla birlikte mazrone üzüm pekmezinin hem yerel ekonomiye katkı sağlayacağını hem de uluslararası pazarda tanınırlığını artıracağını belirtti. Mazıdağı’ndaki üreticiler de bu gelişmeden memnun. Pekmez üreticileri, coğrafi işaretin sadece bir belge olmadığını, aynı zamanda bölgenin kültürel mirasının korunması açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. ''50 yıldır pekmez kaynatıyorum'' Mazıdağı mazrona üzümünün genetiği değiştirilmemiş bir üzüm çeşidi olduğunu belirten üzüm üreticisi Faruk Titiz, "Bu üzüm, Sümerlerden beri aynı üzüm, biz Mazıdağı mazrone üzüm pekmezini kaynatmayı yüzyıllardır sürdürüyoruz. Ben de rahmetli dedem ve ninemle birlikte çocukluğumdan beri bu işin içerisindeyim. Yani yaklaşık olarak diyebilirim ki 50 yıldır her sene pekmez kaynatıyorum. Mazıdağı pekmezi, mazrona üzümünden elde ediliyor. Mazrone üzümü bağlardan toplandıktan sonra özel çizmeleri giyip ayakla eziyoruz. Daha önce mekanizasyon denendi; makineyle sıkma işlemi denendi ancak üzümün posası da ezildiği için acımtrak bir tat bıraktı ve kalitesini bozdu. Bu yüzden makineden vazgeçtik ve tekrar ayakla ezmeye devam ediyoruz. Üzüm ayakla ezildikten sonra elde edilen şıra, beyaz toprakla mayalanır. Beyaz toprağın özelliği şudur bazik özelliklidir ve Mazıdağı’nda otoyollardan, tarım alanlarından uzak alanlardan elde edilir. Bu da toprağın tarım ilaçlarıyla kirlenmemiş olmasını sağlar. Bu detay oldukça önemlidir. Beyaz toprak, hem köpürerek şıranın içindeki kir ve pası dışarı atar, böylece berrak bir şıra elde edilir. Ayrıca bazik olduğu için meyve asidinin PH’ını düşürür. Böylece boğazı yakan o acı, yakıcı tat çıkmış oluyor. Büyük kazanda bir süre kaynayıp köpürdükten sonra, kirleri attıktan sonra küçük kazanlara alınır. Mazıdağı’ndaki ormanlık alanlardan elde edilen mazi odunu ile saatlerce kaynatılır. Yaklaşık 4–5 saat boyunca, 400 derecede kaynıyor. Kıvamını yakalayınca soğumaya alıyoruz. Burada bahsetmek istediğim bir diğer konu, pekmezin kaynadığı metal kaplardır. Daha önce bakır kaplarda kaynatıyorduk şimdi artık bakır kaplardan vazgeçtik. Çünkü her sene bakır kapların kalaylanması gerekiyor ve artık kalay ustası bulamadığımız için alüminyum kaplara geçtik. Alüminyum kaplar da aynı işi çok güzel yapıyor. Kalay ihtiyacı da olmuyor. Ayrıca bu kapların dış yüzeyleri tamamen çamurla sıvanır. Bunun sebebi, ateşin yakıcı özelliği metal ile doğrudan temas etmemesidir. Böylece metalden pekmeze geçebilecek muhtemel partiküllerin böylece önüne geçilmiş olur. Mazı odununun ateşi harareti çok yüksek olduğu için, direkt metalle temas etmemesi için dış yüzeyin çamurla sıvanması önemlidir. Mardin, Diyarbakır, Viranşehir ve Şanlıurfa çevresinde Mazıdağı pekmezi olduğu sürece başka pekmez satılmaz. Şu anda da Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa’nın bu taraftaki ilçelerinde 'Mazıdağı mazrona pekmezi' deyin, fiyatı ne olursa olsun kimse fiyatına bakmadan eldeki bütün malı alır. Çok rağbet gören bir üründür. Türkiye’nin çeşitli illerine, otobüslerle, kargolarla gönderdiğimiz müşterilerimiz var. Ürünümüz oldukça yoğun talep görüyor. Bu yılki verim ise kuraklıktan dolayı düşük oldu. Geçen seneki rekoltenin yaklaşık beşte biri kadar. Mart ayının sonunda dolu vurdu, don oldu. Ayrıca geçen senenin sonbaharından bu yana hemen hiç yağmur yağmadı. Bu nedenle rekolte çok düşük oldu. Şu anki pekmezi de damlarımızda kurduğumuz sulama sistemi sayesinde sulama yaparak kurtarabildik. Mazıdağı Kaymakamlığı ve Mazıdağı Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğiyle coğrafi işaret talebimiz var. Bu talebimizi yetkililere ilettik, gerekli çekimlerimizi ve bilgilendirmelerimizi yaptık. İnşallah coğrafi işaretimizi de alıp Mazıdağı'mıza bir değer kazandırmış olacağız" dedi.

Antep Fıstığında Hasat Tamamlandı, Rekolte Düşüşte Haber

Antep Fıstığında Hasat Tamamlandı, Rekolte Düşüşte

Gaziantep'te 'yeşil altın' olarak bilinen Antep fıstığında hasat sezonu son toplanan fıstıklarla birlikte sona erdi. İlkbaharda yaşanan zirai don, büyüme döneminde kuraklık ve son olarak meyvenin gelişme sürecindeki yüksek sıcaklığın vurduğu Antep fıstığında yok yılının da etkisiyle rekolte büyük oranda düştü. Gaziantep'te fıstık yetiştiricilerinin bin bir zahmetle yetiştirdikleri Antep fıstığı hasadı son toplanan fıstıklarla birlikte sona erdi. Antep fıstığı üretiminde önemle bir yere sahip olan Gaziantep'te fıstık bu yıl rekoltesiyle çiftçileri üzdü. Türkiye genelinde yaşanan kuraklıktan dolayı yeterli yağış düşmediği için yaşanan verim ve rekolte kaybı zirai don etkisi ile birlikte üreticileri daha çok endişelendirdi. Yok yılını yaşayan Antep fıstığını zirai don ve aşırı sıcaklık da vurdu Bu sene ‘yok yılı'nın yanı sıra son yıllarda yaşanan kuraklığın etkilediği Antep fıstığını zirai don ve aşırı sıcaklık da vurdu. Fıstık yetiştiricilerinin bin bir emek ve zahmetle yetiştirdikleri, kentin önemli geçim kaynaklarından olan ve "yeşil altın" olarak da adlandırılan Antep fıstığında yapılan son hasatla sezon tamamlandı. Vazgeçilmez lezzetler arasında Geçtiğimiz yıllarda yüksek getirisi nedeniyle üreticinin büyük rağbet gösterdiği başta Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa olmak üzere Türkiye'deki birçok ilde yetiştirilen Antep fıstığı, baklava başta olmak üzere bölgeye ait birçok yemekten tatlıya kadar hemen her alanda mutfakların değişmez lezzetleri arasında yer alıyor. Kullanım amacına göre farklı dönemlerde hasat edilen, Temmuz ayının ortalarında başlayan ve eylül ayının sonuna kadar devam eden Antep fıstığı hasadını ekim ayına bırakan çiftçiler de oldu. Temmuz ayında başlayan hasat sezonu Ekim ayı ile sona erdi Bu yıl "yok yılı" olduğundan dolayı geçen yıla göre rekoltede yüzde 80 civarında bir düşüşün yaşandığı tahmin edilen Antep fıstığında hasat dönemi toplanan fıstıkların ardından sona erdi. Hasada temmuz ayında baklava yapımında kullanılan "boz" fıstığın hasadı ile başlayan üreticiler, Eylül ayının başından itibaren başladıkları "kırmızı ben" fıstığı hasadını tamamlayarak sezonu tamamladı. "Tekin Antep fıstığı" çeşidinde son hasat yapıldı Oğuzeli ilçesinin kırsal Uğurova Mahallesi'nde "tekin Antep fıstığı" çeşidi yetiştiriciliği yapan Ali Rıza Özdemir de son hasadını yaptı. Antep fıstığı çeşitlerinden en erken olgunlaşan çeşit olan, yazı uzun ve sıcak olan bölgelerde yetişen "tekin Antep fıstığı" çeşidinin hasadı için işçiler sabah saatlerinde gruplar halinde bahçelere giderek ağaçların altlarına branda açıp, dallardan elleriyle tek tek fıstıkları salkımıyla birlikte topladı. "Kuraklık verimi düşürdü" Son Antep fıstığı hasadını yapan çiftçileri ziyaret eden Gaziantep Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Sağlam, geçen yıla oranla Antep fıstığında bu yıl rekoltenin düşük olduğunu söyledi. Bu yılın çok kurak geçtiğini belirten Sağlam, "Gaziantep ilimizde biliyorsunuz 3 milyon 468 bin dekar bir tarımsal alanımız var. Bunun 2 milyon 200 bin dekarı meyvecilikle kaplı. Bu 2 milyon 200 bin dekar alanın 1 milyon 430 bin dekarı da Antep fıstığıyla tarım yapılmaktadır. Dolayısıyla geçtiğimiz yıl 1 milyon 430 bin dekar da yaklaşık 175 bin ton civarı bir rekoltemiz gerçekleşmişti. Oğuzeli ilçesinde ve Gaziantep genelinde 2025 yılı biraz kurak geçti ama bu hasat yaptığımız bahçe şu anda sulanabilen bir bahçe ve bundan dolayı maşallah meyvelerde de verimliyiz. Ama geçtiğimiz yıla göre bu yıl yağış rakamlarına baktığımızda bugüne kadar yağan yağış miktarımız 199 kilo ve bu çok anormal bir kuraklık. Geçtiğimiz yıl 700 mililitre bir yağış varken bir önceki yılların ortalamasına baktığımızda 400-450 kilo olan bir yağış varken 2025 yılı içerisinde şu anda 199 mililitredir" dedi. "Kuraklıktan dolayı 50 bin ton gibi bir rekolte tahmin ediyoruz" Fıstık hasadının tamamlandığını söyleyen Sağlam, "Antep fıstığında bu yıl kuraklıktan dolayı rekolte düşüklüğü bekliyoruz. Fiyatlarda da bir yükselme olacak. 2025 rekoltesinde 50 bin ton gibi bir rekolte tahmin ediyoruz ama hasat tamamlandığında rekolte o zaman tam net çıkacak. Antep fıstığı ilimiz için önemli bir üründür. Buğdayın konumu nasıl önemliyse Antep fıstığı da Gaziantep için o kadar önemli ve sadece üretimde değil sanayide de fabrikalarda hem işleniyor, pazarlanıyor. Şanlıurfa'da, Siirt'te de Antep fıstığı var ama Gaziantep'ten pazarlanması önemli ve kentin genel geçim kaynağı Antep fıstığı üzerinden yapılmaktadır" diye konuştu. Kuraklık yetiştiriciyi sulu tarıma yönlendirdi Fıstık yetiştiricisi Ali Rıza Özdemir ise Antep fıstığında normalde iki yılda bir ürün alındığını, yaşanan kuraklık nedeniyle yeni çeşit arayışına girdiklerini ve kuraklık nedeniyle sulu tarıma geçtiklerini ifade etti.

Çarşamba Ovası’nda Çeltik Hasadı Hızla Devam Ediyor Haber

Çarşamba Ovası’nda Çeltik Hasadı Hızla Devam Ediyor

Samsun'un verimli tarım bölgelerinden Çarşamba Ovası'nda çeltik hasadı hız kesmeden devam ediyor. Yaklaşık 18 bin dönümlük alanda yürütülen üretimde tarlalar biçerdöver sesleriyle dolarken, üreticiler bu yılki rekolteden memnun olduklarını belirtti. Ustacalı Mahallesi'nde başlayan hasat çalışmalarında dönüm başına ortalama 1 ton ürün bekleniyor. Mahalle muhtarı ve çeltik üreticisi Abdullah Kuru (43), hem randıman hem de rekoltenin yüksek olduğunu ifade ederek, "Hasadımız başladı, verim güzel. 150 dönüm arazide üretim yapıyoruz. Geçen yıl iri taneli çeltik 28 TL, orta taneli ise 25 TL'den satıldı. Ancak bu yıl maliyetler arttı. Emeğimizin karşılığını almak için fiyatın 40 liranın üzerinde olmasını bekliyoruz" dedi. Çeltik üretiminin sabır ve özen gerektirdiğini vurgulayan Kuru, "Çeltik çocuk gibidir, her gün bakım ister. Sabah çisesi geçtikten sonra saat 10.00 gibi hasada başlıyoruz, hava kararınca bırakıyoruz. Biçerdöver sayesinde işlerimiz artık daha kolay. Hasat sonrası ürünlerimizi kurutma tesisine götürüyoruz" diye konuştu. Fındıkta zarara yol açan kahverengi kokarca zararlısının çeltiğe etkisi olmadığını da belirten Kuru, "Kokarcanın çeltiğe zararı yok. Sanırım çeltiğin tozundan etkileniyor, geçen yıl da bu yıl da bir sorun yaşamadık" ifadelerini kullandı. Biçerdöverler denetim altında Hasat sürecinde sahada denetimlerini sürdüren Çarşamba İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, biçerdöverlerin evrak ve güvenlik kontrollerini gerçekleştiriyor. Yüksek Ziraat Mühendisi Murat Çakır, ilçede 12-13 biçerdöverin aktif olarak çalıştığını belirterek, "Yaklaşık 18 bin dönüm alanda çeltik üretimi yapılıyor. Biçerdöverlerin evraklarını, yangın söndürme sistemlerini ve döküm kontrollerini sahada denetliyoruz. Şu ana kadar olumsuzluk tespit edilmedi" şeklinde konuştu. Çakır, çiftçilere uyarılarda bulunarak, "Biçerdöverler arazilere girdiğinde bizlere bilgi verilmesini istiyoruz. Denetimlerimiz hasat dönemi boyunca devam edecek" dedi. Çarşamba Ovası'nda çeltik hasadının ekim ayı sonuna kadar sürmesi bekleniyor.

Akdeniz’de Toprak Sağlığı İçin Avrupa Birliği Projesi Başladı Haber

Akdeniz’de Toprak Sağlığı İçin Avrupa Birliği Projesi Başladı

Son yıllarda artan kuraklık nedeniyle Akdeniz bölgesinde toprak yapısının yüzde 70'i bozulup, verim kayıpları artınca bilim insanları 120 farklı noktadan aldıkları 480 toprak örneğini incelemeye başladı. Proje ile iklim verileri ve toprak göstergeleri entegre edilerek toprak sağlığının geliştirilmesi, tarımsal yapıların iklimsel risklere dayanıklılığının artırılması hedeflendiği bildirildi. Bir taraftan kuraklık, diğer taraftan mevcut sucul ekosistemlerin ve doğal biyoçeşitliliğin azalması, iklim değişikliğini hızlandırdı. Ayrıca tarımda kimyasal kullanımı, kulanım yoğunluğuna bağlı artan plastik karışımı ise toprak sağlığını bozdu. Bu durum Avrupa Birliği Toprak Bürosu ve FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) gibi kuruluşların gündemine girdi. Yapılan araştırmalarda ise bu arazi bozulumunun Avrupa ekonomisine yıllık yaklaşık 50 milyar Euro maliyet getirdiği hesaplandı. Uydu verileri kullanılarak üretilen haritalarda kuraklık ile arazi bozulumunun en yoğun Akdeniz'de yaşandığı ortaya çıktı. Bu kapsamda 9 ülkede Avrupa Birliği'nce finanse edilen ‘Akdeniz Kurak Alanlarının İklim Değişimleri ve Toprak Bozulması Sonucu Bozulan Toprak Sağlığının ve Tarımsal Dayanıklılığın Sağlanması' projesi hayata geçirildi. Türkiye'den 480 toprak örneği alındı Adana'da dahil bir çok üniversitesinin de katıldığı projenin Türkiye ölçeğinde araştırmacılar, jeoloji, arazi yapısı, arazi kullanımı ve bitki örtüsü farklılıklarını temsil eden 120 farklı lokasyondan 0-20 santimetre ve 20-30 santimetre derinliklerden bozulmuş ve bozulmamış 480 toprak örneği aldı. Alınan topraklar, temel analizler için İtalya/Pisa Üniversitesi'ne gönderilecek. Ayrıca toprakların yüzde 10'u nematod analizleri için Fas/Ibn Zohr Üniversitesi'ne, mikrobiyolojik ve genom analizleri için yine yaklaşık yüzde 10'u İspanya/Granada Üniversitesi laboratuvarına gönderilecek. Analiz sonrası elde edilecek veriler toprak haritaları üretimi için sayısallaştırılarak toprak haritalarına işlenecek ve bütüncül toprak yönetimi modelleri oluşturulacak. "İklim değişikliği en fazla Akdeniz'de kendisini hissettiriyor" Konuyla ilgili Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Ortaş, "Akdeniz ekosisteminde bozulan toprak yapısının yeniden sağlığına kavuşturulması ve tarımın dış etkilere karşı dayanıklılığını arttırmak üzere Avrupa Birliği projesi yürütüyoruz. Bu projenin ana odağı Akdeniz Çanağı. Çünkü, iklim değişikliği en fazla Akdeniz'de kendisini hissettiriyor"dedi. "Avrupa Birliği, bütün eksenini yeşil dönüşüme yönlendirdi" Avrupa Birliği'nin bozulan toprak yapısını yeniden işler hale getirmek için büyük çaba sarf ettiğini vurgu yapan Prof. Dr. Ortaş, "Toprağın içerisindeki nem azalınca toprağın yapısı bozuluyor. Toprakta tanecikleri oluşturan yapılar bozuluyor ve toprak erozyona açık hale geliyor. Bu bölgede yapının zaten bozulduğunu biliyoruz. Bu bölgedeki toprakların yüzde 70'i sağlığını kaybetmiş ve bunun Avrupa ekonomisi üzerindeki maliyeti yıllık 50 milyar Euro. Avrupa Birliği, bütün eksenini yeşil dönüşüme yönlendirdi" diye konuştu. "Toprağın bozulan sağlığını korumak istiyoruz" Toprağın bozulan sağlığını korumak istediklerini anlatan Prof. Dr. Ortaş, "Toprakta organik maddeyi arttırmak istiyoruz. Türkiye'nin 120 farklı yerinden 480 toprak örneği aldık. Bu toprak özelliklerine bağlı olarak bu toprakları yeniden tarıma nasıl dayanıklı hale getirebiliriz onu araştıracağız. Biz, toprağın bozulan sağlığını korumak istiyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.

Kayseri’de Jeotermal Kaynaklı Sera Projesi Tarımda Devrim Yaratacak Haber

Kayseri’de Jeotermal Kaynaklı Sera Projesi Tarımda Devrim Yaratacak

Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Vali Yardımcısı Ömer Tekeş, Kayseri Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Recep Bağlamış, KCETAŞ Genel Müdürü Ahmet Emin Kilci, İl Tarım ve Orman Müdürü Bülent Saklav ve beraberindekiler; Elmalı Bölgesi'nde bulunan jeotermal kaynaklı Sera OTB alanındaki sondaj çalışmalarını yerinde inceledi. Kayseri Kocasinan’da hayata geçirilen Jeotermal Kaynaklı Sera Organize Tarım Bölgesi (OTB) projesinde çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Vali Yardımcısı Ömer Tekeş, Kayseri Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Recep Bağlamış, KCETAŞ Genel Müdürü Ahmet Emin Kilci, İl Tarım ve Orman Müdürü Bülent Saklav alanda gerçekleştirilen çalışmaları yerinde takip ederek gelinen son durum hakkında yetkililerden bilgi aldı. Kayseri’de tarım ve üretim kapasitesini artıracak, bölge ekonomisine yön verecek Kayseri Kocasinan Jeotermal Kaynaklı Sera OTB Projesi, önemli bir gelişmeyle 2025 yılı yatırım programına dahil edilmişti. Alandaki incelemelerin ardından açıklamalarda bulunan Kayseri Valisi Gökmen Çiçek: "Biz şu anda burada bir tarihe şahitlik ediyoruz. Kayseri tarımı açısından devrim olabilecek bir çalışma yapılıyor. Kayseri’nin sebze üretimini, çalışma bittiğinde üç kat artıracak bir projeden bahsediyoruz. Şu an içerisinde bulunduğumuz arazi 1 milyon 237 bin metrekare. Özellikle Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından üç kuyuda yapılan çalışmada su bulundu. Kendilerine teşekkür ediyorum. Şimdi dördüncü kuyunun başındayız. Bu kuyumuzda 535. metredeyiz. Yaptığımız görüşmelerde buradan da iyi derecede bir sıcak su bulacağımızdan ümitliyiz." dedi. Kayseri Ticaret Borsası’nın çalışmaları büyük bir titizlikle ve hızlı bir şekilde ilerlettiğini ayrıca beşinci ve altıncı sondaj kuyusunda da çalışmaların başladığını söyleyen Vali Gökmen Çiçek şu ifadelere yer verdi: "Kayseri Ticaret Borsamıza çok teşekkür ediyorum. Kendileri bu konuda çok büyük bir çaba sarf ediyor. Belki iki, üç yıllık işi bir, iki aya sıkıştırıyor. Proje tamamlandığında, hem sondaj çalışmaları, üst yapı, altyapı bütün çalışmalar tamamlandığında 5 milyar TL’lik bir yatırımdan bahsediyoruz. Bütün çalışmalarımız, Kayseri’nin yılda 3 milyar TL gelir elde edeceğini gösteriyor. Burada 1.500 kişi istihdam edilecek. yüzde 70’i kadın olan bir istihdamdan bahsediyoruz. 50 bin ton sebze ihracatı olacak. Dolayısıyla sebze üretimini Kayseri’de 3 kat artıracak. Burası Kayseri tarımının hem can damarı hem geleceği. Bu bölgenin şenlenmiş halini görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" ifadelerini kullandı. Program, hatıra fotoğrafının çekimiyle sona erdi.

Dünyanın En Küçük 5 İnek Irkı Haber

Dünyanın En Küçük 5 İnek Irkı

Küçükbaş sığır ırkları, özellikle sınırlı araziye veya bütçeye sahip aile çiftlikleri için ideal olarak görülüyor. Büyük ineklerin aksine çok fazla yem, bakım ya da alan gerektirmiyorlar. Üstelik sıcak ve zorlu iklim koşullarına dayanıklı olduklarından iklim değişikliğine uyumlu tarım modellerinde de öne çıkıyorlar. Uzmanlar, bu ırkların sadece "sevimli" olmadığını, aynı zamanda pratik, ekonomik ve çevre dostu olduğunu vurguluyor. İŞTE DÜNYANIN EN KÜÇÜK 5 İNEK IRKI Vechur Hindistan'ın Kerala bölgesinden gelen Vechur ineği, dünyanın en küçük inek ırkı olarak biliniyor. Boyu 90 cm'yi geçmeyen bu minik inek, A2 beta-kazein içeren, normal süte göre daha kola sindirilen sütüyle ünlü... Az yemle beslenebiliyor, hastalıklara dayanıklı ve sıcak iklimda rahatlıkla yaşıyor. Bu yüzden Güney Hindistanlı çiftçilerin gözdesi. Somba Benin ve Togo gibi ülkelerde görülen Somba inekleri, küçük ama inanılmaz dayanıklı. Zor şartlarda, kurak topraklarda bile yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Yerel halk için hem süt kaynağı hem de geçim desteği. Batı Afrika'da, tarımın zor olduğu bölgelerde hayatta kalma gücüyle tanınıyorlar. Panda İneği Adını siyah-beyaz pandaya benzeyen tüylerinden alan Panda inekleri, sevimlilikleriyle ünlü. Genellikle hobi çiftliklerinde veya hayvanat bahçelerinde bakılıyorlar. Süt ya da et üretimi için değil, görsel cazibeleri ve sakin karakterleri nedeniyle tercih ediliyorlar. Punganur Hindistan'ın Andhra Pradesh eyaletine özgü Punganur ineği, dünyadaki en küçük süt ırklarından biri. Boyu 70-90 cm arasında değişiyor ama yağlı, besin değeri yüksek sütüyle ünlü. Ghee ve tereyağı üretiminde sıkça kullanılıyor. Az su ve otla idare edebilmesi sayesinde kurak bölgeler için ideal bir tür. Minyatür Zebu Kısa bacakları ve küçük hörgücüyle tanınan Mini Zebu, Güney Asya kökenli bir ırk. Artık ABD'de de küçük çiftliklerde popüler hale geldi. Az süt vermesine karşın sıcağa dayanıklı ve kolay bakımlı olduğu için hobi çiftçileri tarafından tercih ediliyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.