TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tarım

AGRONEWS - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çiftçi yetiştiriyor, kadınlar üretiyor tüketici uygun fiyata tüketiyor Video Galeri

Çiftçi yetiştiriyor, kadınlar üretiyor tüketici uygun fiyata tüketiyor

Bursa'nın Nilüfer ilçesi kırsalında çiftçilerin yetiştirdiği ürünleri alan Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP), Hasanağa Gıda Merkezi'nde yaklaşık 750 kadının el emeğiyle 40 çeşit gıda ürünü üretip kendi marketlerinde satıyor. Nilüfer Belediyesi tarafından NİLKOOP işbirliğiyle 2023'te açılan Hasanağa Gıda Merkezi, hem bölge tarımına destek oluyor hem kadınlara gelir sağlıyor hem de tüketicilere sağlıklı ve doğal ürünler sunuyor. İlçede tarımın gelişmesi, üreticiye destek olunması ve belediyeye ait boş arazilerin tarımsal üretimle ekonomiye kazandırılması adına çalışmalar yürüten Nilüfer Belediyesinin açtığı Hasanağa Gıda Merkezi, yaklaşık 2 yıldır hizmet veriyor. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, ilçe kırsalında özellikle gençlerin tarımsal üretimin içinde olmasını sağlamak adına örnek çalışmalar yaptıklarını, projeler geliştirdiklerini söyledi. Tarımı, çiftçiyi ve gıda güvenliğini önemsediklerini dile getiren Özdemir, bu çerçevede bugüne kadar üreticilere fide, tohum gibi desteklerde bulunduklarını, kadın kooperatiflerine yönelik üretim odaklı çalışmalar yaptıklarını anlattı. Hasanağa Gıda Merkezi'nin tarladan sofraya sağlıklı gıdanın ulaştırılması, çiftçinin gelirinin artırılması ve kadınlara ek gelir sağlanması amacıyla yürüttükleri çalışmaların en önemlilerinden olduğuna dikkati çeken Özdemir, gıda merkezinde, kuru ve ıslak üretim alanları, ham madde, ambalaj ve işlenmiş ürünlerin yer aldığı kuru depolar, soğuk hava odaları, kalite kontrol laboratuvarı ve çalışma ofislerinin yer aldığını aktardı. Yaklaşık 800 metrekare kapalı alanda kurulu Hasanağa Gıda Merkezi'nde, NİLKOOP tarafından üretilen ya da tedarik edilen ham maddelerin gıda mühendisinin gözetiminde, kadın dernekleri üyeleriyle hijyenik ortamda işlendiğini, ambalajlandığını ve depolandığını dile getiren Özdemir, bu ürünlerin belediye marketlerinde satışa sunulduğunu söyledi. Gıda merkezinde üretilen ürünlerin gıda analizi laboratuvarında temel kalite kontrol analizlerinin de yapıldığını belirten Özdemir, şunları kaydetti: "Hasanağa Gıda Merkezi, kooperatif üretimleri ve kadın derneklerini gıda ürünlerinin üretimi, işlemesi için her aşamada desteklemektedir. Verilen eğitim ile üretilen ürünün ham madde hazırlığı, üretimi ve paketlenmesinde dikkat edilmesi gereken gıda hijyen ve sanitasyon kuralları anlatılarak, bu sayede gıda güvenliği bilinci artan dernek üyeleri gıda mühendisi eşliğinde doğal, sağlıklı ve güvenilir gıda ürünlerini geleneksel yöntemlerle üretmektedir. Ekonomik büyümeyi, sosyal adaleti dengeleyici ve sürdürülebilir hale getirmek için kadın odaklı üretim faaliyetleri artırılmaktadır. Hasanağa Gıda Merkezi üreticiyi teşvik etmek isteyen, gıda mevcudiyetini destekleyip sağlıklı ve güvenli gıdanın ulaşımını kolaylaştırmayı hedefleyen sürdürülebilir bir misyona sahiptir." 750'ye yakın kadın üretim yapıyor Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP) Başkanı Süleyman Ayyılmaz ise tüm gıda üretiminin gıda mühendisi kontrolünde kadınlar tarafından yapıldığını anlattı. Ham maddelerin genellikle kendi tarlalarında üretildiğini ve Nilüfer'in kırsal mahallelerinden çiftçilerden alındığını dile getiren Ayyılmaz, şöyle konuştu: "Turşu, reçel, erişte, sos, salça gibi 40 çeşit ürün üretiyoruz. Bunun dışında Mustafakemalpaşa ilçesinden kadın derneklerinden aldığımız ürünlerimiz var. Kars'tan yine kooperatif üretimi peynir çeşitleri ve Artvin'den bal da çeşitlerimiz arasında yer alıyor. Bölgenin kırsal kesimdeki kadınlar gelip bizim adımıza yevmiye ile üretim yapıyorlar. Mahalle derneklerinde çalışan kadınlara iş imkanı sağlamış oluyoruz. Kadın dernekleri sırayla üretim yapıyordu burada, halen de yapıyorlar. Ama biz sürekli üretimde olması için derneklerden bazı kadınları sürekli istihdam ettik." Bölgede bazen üreticinin elinde kalan biber ve domates gibi ürünleri alıp katma değere dönüştürdüklerini belirten Ayyılmaz, "Böylece köylüye, çiftçiye destek oluyoruz. 2023 yılı da açtığımızda Nilüfer'e bağlı derneklerden 625 kadın üretime katıldı. 2024'te ise 750'ye yakın kadın derneği üyesi bizimle çalıştı" Bölgede bazen üreticinin elinde kalan biber ve domates gibi ürünleri alıp katma değere dönüştürdüklerini belirten Ayyılmaz, "Böylece köylüye, çiftçiye destek oluyoruz. 2023 yılında açtığımızda Nilüfer'e bağlı derneklerden 625 kadın üretime katıldı. 2024'te ise 750'ye yakın kadın derneği üyesi bizimle çalıştı" dedi. Kırsaldan gelen kadınların geleneksel üretim yöntemlerini hijyenik yöntemlerle birleştirip belli bir reçete doğrultusunda sağlıklı ürünleri tüketiciyle buluşturduklarını vurgulayan Ayyılmaz, "Elemanlarımız teknik açıdan hijyenik açıdan kadınları yetiştirmiş oluyorlar. Nilüferlilerin, kendi çiftçisinin temiz tarımla ürettiği ürünleri uygun fiyata tüketmesini sağlıyoruz" ifadesini kullandı.

Küresel ısınma ve don gül üretimini vurdu, rekolte yarı yarıya düştü Haber

Küresel ısınma ve don gül üretimini vurdu, rekolte yarı yarıya düştü

'Güller ve Göller Diyarı' Burdur, her bahar rengarenk gülleriyle doğanın en güzel tablolarından birine ev sahipliği yapıyor. Ancak bu yıl göl kıyısındaki gül bahçelerinde başlayan hasat, iklim krizinin acı yüzüyle karşı karşıya. Küresel ısınmanın etkisi ve şiddetli donlar, yıllık 600-700 kilogram olan dekarlık gül verimini 150-200 kilograma kadar geriletti. Doğanın nazlı güzeli güller, bu sene zor bir sınav veriyor. Bölgenin hızla tükenen su kaynaklarına rağmen, gül üretimi adeta bir yaşam kaynağı olmaya devam ediyor. Mısır ve yoncaya kıyasla yüzde 75 daha az su tüketen gül, sadece doğayı değil, ekonomiyi de canlandırıyor. Ayrıca Burdur Gölü'nün tozlarının yayılımını engelleyen gül, hem çevre hem de insan sağlığı için büyük bir koruyucu görev üstleniyor. Burdur Gölü kenarında yaklaşık 400 dekarlık alanda sürdürülen bu değerli üretim, sadece gül yağı ihracatıyla değil, bölgedeki ekoturizm hareketliliğiyle de ekonomiye can veriyor. Geçen yıl litre başına 11-12 bin euro arasında seyreden gül yağı fiyatlarının, bu yıl yüzde 40 düşerek 7-10 bin euro bandına gerilemesi bekleniyor. Üretim hedefleri de donun etkisiyle yarı yarıya düşerek 50-100 litreden 20-30 litreye inmiş durumda. Küresel ısınma ve don olayları, Burdur'daki gül bahçelerinde çiçek tomurcuklarının olgunlaşmasını engelledi. Birçok alanda tomurcuklar don nedeniyle zarar görürken, bazı alanlarda sadece yaprakların kaldığı gözlendi. Bu durum, gül üretimindeki dramatik düşüşün temel sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor. Burdur'un eşsiz gül bahçeleri, zorluklara rağmen her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu yıl ekoturizmin daha da canlanması beklenirken, bölge halkı umudunu koruyor. Güller, Burdur'un hem doğasına hem de ekonomisine hayat vermeye devam ediyor. Gül bahçeleri göl tozlarına perdeleme yapıyor Göller yöresinde iklim değişikliği ve artan tarım hayvancılık faaliyetlerinin su kaynaklarını ciddi şekilde etkilediğini söyleyen Lisinia Proje alanı sorumlusu ve gül üreticisi Öztürk Sarıca, "Göller yöresinde özellikle küresel ısınmaya bağlı suların hızlı bir şekilde buharlaşması, bunun yanında yöredeki büyükbaş hayvancılık, mısır ve yonca üretiminin artmış olması maalesef yeryüzü sularını bitirmiş olduğu gibi yer altı sularını da ciddi anlamda etkiledi. Burdur Gölü bunun en canlı örneklerinden bir tanesi. Gül, mısır ve yoncaya göre yüzde 75 oranında daha az su tüketen bir bitki. Aynı zamanda ekonomik değeri çok yüksek bir bitki. Gölde tozlaşan alanların tozları özellikle yakın çevreye yayılırken tıbbi aromatik bitkiler ve gül, tozlar konusunda ciddi anlamda bir perdeleme yapıyor. Bu perdeleme sayesinde tozlar insan sağlığını daha az etkiler hale geliyor ve daha uzak yerlere taşınmasını engellemiş oluyor. Tabii ki o yüzden gül üretimi Burdur Gölü ve çevresinde olmazsa olmazımız" dedi. Küresel ısınma ve yaşanan don olayları verimi yarı yarıya düşürdü Burdur Lisinia projesinde gül hasadı başladığını ancak iklim şartlarının verimi olumsuz etkilediğini açıklayan Sarıca, "Burdur Lisinia'da gül hasadımız başladı. Ama son yıllardaki küresel ısınmanın etkileri maalesef üretimimizi de etkilemiş durumda. Özellikle son yaşanan donlar nedeniyle dekarda yaklaşık 600 ile 700 kilograma kadar aldığımız gül verimi şu anda 150 ile 200 kilograma kadar düşecek gibi görünüyor. Donlar ile birlikte tomurcukların gelişimi tamamen durdu ve don aldı. Dolayısıyla bahçelerde eski görselimiz olmasa da gülü toplamak durumundayız. Çünkü Türkiye ekonomisine çok ciddi bir katkısı var. Yaklaşık 400 dekarlık bir alanda biz şu anda gül üretimi yapıyoruz. Bunun yanında gül ekoturizmi ile birlikte ekonomimize destek olmaya çalışıyoruz. Gül yağının tamamı yurt dışına ihraç ediliyor. Hem gül üretiminin yaşanan donlardan dolayı düşmüş olması hem de gül fiyatlarının düşük seyredecek olması ekonomik anlamda yöre insanını, göller yöresindeki gül üreticilerini biraz etkileyecek görünüyor" şeklinde konuştu. Gül yağı beklentisi geçen yıla göre yüzde 50'nin altına düştü Geçtiğimiz yıl 50 ile 100 kilo arası bir gül yağı üretimi hedeflediklerini ancak bu yıl bunun yarısı kadar bir gül yağı hedeflerinin olduğunu belirten Sarıca, "Tabii ki o da eğer ısı şartları, bulutlanma ve yağış yolunda giderse. Eğer ciddi anlamda iklimsel değişiklikler olursa belki de onu bile alamayacağız. Yaklaşık 20 ile 30 litre arasında bir beklentimiz var. Tabii ki gülyağı fiyatlarının da düşeceği bu yıl için söyleniyor. Dolayısıyla geçen yılki üretim hedeflerine ulaşamamanın yanında aynı zamanda maddi hedeflere de ulaşamayacağız" dedi. Geçen yılın yüksek fiyatları bu yıl düşüş eğiliminde ancak piyasa henüz netleşmedi Gül yağı fiyatları hakkındaki söylentileri de açıklayan Öztürk Sarıca, "Gül yağı geçen yıl 11 bin ile 12 bin euro seviyesinde seyrediyordu. Bu yıl fiyatların 7 ile 10 bin euro arasında olacağı söyleniyor. Tabi şu an tamamen piyasa oluşmuş değil tamamen söylentiler üzerinden söylemiş olduğum fiyatlar bunlar. Hem donun etkisi, verimin az olması, diğer taraftan iklimin çok anormal seyretmesi ki geçen yıl bu sıralar neredeyse gül veriminin ortasındaydık. Şu an küresel ısınmanın ve donların etkisiyle gül hasadına daha bir hafta önce başladık ve çok yavaş seyreden bir hasat var. Dolayısıyla verimde ciddi kayıplar yasayacağız" ifadelerini kullandı. Gül ihracatın yanında ekoturizme de büyük katkı sağlıyor Geçen yıl 100 bin kişiyi ağırlayan alanlarda bu yıl ziyaretçi sayısında artış beklediklerini belirten Sarıca; "Geçen yıl hasat sırasında ekoturizm etkinlikleri kapsamında yaklaşık 100 bine yakın bir ziyaretçi ağırlamıştık proje alanında. Bu yıl bu sayının biraz daha artacağını düşünüyoruz. Çünkü hasadın başlamasıyla birlikte on binlerce kişi zaten şu ana kadar bahçede bizi ziyaret etmiş durumda. Önümüzdeki günlerde sayının artarak devam edeceğini düşünüyoruz" dedi. Bölgedeki gül üreticileri, küresel iklim değişikliklerinin etkisiyle bu yıl üretimde ciddi düşüşler yaşanacağını belirtiyor.

Sarıgöl’de evlerde salamura yaprak zamanı Haber

Sarıgöl’de evlerde salamura yaprak zamanı

Sabahın erken saatlerinde bağlardan toplanan yapraklar, öğle saatlerine kadar evlere getirilerek cam veya plastik bidonlara konuluyor. Kaya tuzu ile hazırlanan salamura suyu ile bidonlara bastırılan yapraklar, serin ve gölge alanlarda iki yıla kadar tazeliğini koruyabiliyor. "Mayıs yaprağı ekşiliğiyle güzel olur" Yıllardır salamura yapan Ümmü Akkaya (40), yaprak salamurasının inceliklerini şu sözlerle anlattı: "Bizler genelde kışlık olarak taze bağ yapraklarımızı mayıs ayında toplarız ki daha taze olur, ekşiliği olur. Topladığımız yaprakları saplarını kestikten sonra cam ya da plastik bidonlara sıkı şekilde doldururuz. Kaya tuzu ile hazırlanan salamura suyunu soğuduktan sonra üzerine döker, kapağını kapatıp serin bir yerde muhafaza ederiz." Akkaya ayrıca bazı kişilerin yaprakları önce sıcak suyla sarartarak bidonladığını ve yine tuzlu suyla salamura ettiklerini belirtti. Sarıgöl’de evlerde titizlikle hazırlanan salamura yaprakların, aynı zamanda hediyelik olarak da değerlendirildiğini belirten Akkaya, "Biz her zaman dört-beş bidon fazla yaparız. Uzakta olan eş, dost için güzel bir hediye oluyor. Kışın kargo ile gönderiyoruz ya da ziyaret ettiğimizde götürüyoruz. Çok makbule geçiyor." dedi. "Topladığın yaprak senin olsun" dönemi Sarıgöl ve çevresinde üzüm bağlarında yaprak aralama işleri başlarken, birçok üretici "Topladığın yaprak senin olsun" diyerek işçilere ücret ödemeden aralama işlerini yaptırıyor. Bu yöntem hem üretici hem işçiler için avantaj sağlıyor. Günlük yevmiye 850 TL iken, yaprak toplayan kadın işçiler bu yöntemle 1300-1500 TL arasında gelir elde edebiliyor. Bazı bölgelerde ise aralama işleri geleneksel yöntemle ödünç usulüyle yapılıyor. Aile ekonomisine katkı sağlıyor İlçe genelinde kurulan yaprak alım merkezlerine tonlarca taze yaprak getiren kadınlar, satış yaparak aile bütçelerine katkı sağlıyor. Hafta sonları aileleriyle birlikte bağa giden öğrenciler de yaprak satarak harçlıklarını çıkartıyor. Yetkililer, taze yaprak alımlarının eylül ortalarına kadar devam ettiğini belirtti.

Şubatta sıraya girenler 'göbeği'ni alabildi Video Galeri

Şubatta sıraya girenler 'göbeği'ni alabildi

Bursa'nın Nilfüfer ilçesine bağlı kırsal Hasanağa Mahallesi'nde yetişen ve İstanbul mutfaklarının vazgeçilmezi olan coğrafi işaretli tescilli enginarın üreticisinin bu yıl hem verimden hem de fiyattan yana yüzü gülüyor. Türkiye'nin kaliteli enginarının yetiştiği Hasanağa'da hasat başladı. 2020'de Türk Patent ve Marka Kurumunca coğrafi işaretle tescillenmesinden bu yana daha fazla ilgi gören Hasanağa enginarını en çok İstanbullular seviyor. Geçen yıl tanesini ortalama 40 liradan satan Hasanağa üreticisi fiyattan memnun kalınca bu yıl üretim alanını genişletti. 2024'te yaklaşık 350 bin adet enginarın kesildiği Hasanağa'da bu yıl 500 binin üzerinde verim bekleniyor. Enginarın bu yıl 60-70 lira arasında alıcı bulması, üreticilerin yüzünü güldürüyor. Bu lezzetli ürünün ilk kesimleri yapılan göbek kısmını alabilmeniz için ise şubat-mart gibi sipariş vermeniz ve sıraya girmeniz gerekiyor. Göbek kısmı hem iri oluyor hem de lezzetiyle damakları şenlendiriyor. Hasanağa Muhtarı Rüstem Kartoğlu, tescilli enginarlarının mayısta Bursa'daki çok sayıda evin mutfağında pişirildiğini söyledi. Birçok yerde nerden geldiği belli olmayan enginarların "Hasanağa enginarı" olarak satılmasından rahatsız olduklarını dile getiren Kartoğlu, "Hasanağa enginarı sadece Hasanağa'dan alınır. Üreticilerimiz kesip, işleyip vakumlayarak Bursa içine satıyorlar. Tüccarlar aracılığıyla İstanbul'a da götürülüyor. Sadece İstanbul ve Bursa enginarımızın hepsini tüketiyor" dedi. Geçen yıl 200 dönüme yakın üretimlerinin olduğunu ifade eden Kartoğlu, "Bu yıl 350 dönüm civarı oldu ekim. Dönüme 450 kök oluyor. Ortalama 4 adet veriyor bunlar. Bu yıl verim daha iyi. Göbek dışında 5 kol verenler var bu yıl. Özellikle bu yıl yeni ekilenler de verime tam dönünce gelecek sene daha yüksek verime ulaşırız" diye konuştu. "İki yıldır güzel kazandırıyor" Çifti Mehmet Eren ise 50 yaşında olduğunu ve 20 yıldır tarımsal üretim yaptığını belirterek, şunları söyledi: "Yaklaşık 20 yıldır enginar üretiyorum. 5 yıldır kendim topluyorum, soyuyor, paketliyor ve satıyorum. Kendi arazimde 3 dönümde üretiyorum. Talep çok şu an yetiştiremiyorum. Bine yakın siparişim var ve büyümesini bekliyorum. Şubatta başlıyor siparişler. O zaman sıraya girenler ilk çıkan göbek kısmını alabiliyorlar. Şimdi sıraya girenler diğer kolların büyümesini bekleyecekler. Talep çok olunca bu yıl 3,5 dönüm daha ektim. İki yıldır güzel kazandırıyor."

Başkan Gündüz: Video Galeri

Başkan Gündüz: "Türkiye’de en ucuz meyve ve sebzeyi Elazığlılar yiyor"

Elazığ Sebze ve Meyve Komisyoncular Dernek Başkanı Rıza Gündüz, "Türkiye’de Adana ve Mersin dahil en ucuz meyve ile sebzeyi Elazığlılar yiyor. Bunu ispat etmeye de her zaman hazırım. Adana’da sivri biber Elazığ’dan 10-15 lira daha fazla. Sivri biber Adana’da çıkmasına rağmen burada daha ucuz" dedi. Elazığ Sebze ve Meyve Komisyoncular Dernek Başkanı Rıza Gündüz, yaşanan don olayından sonra Elazığ’daki sebze ve meyve fiyatları hakkında açıklamalarda bulundu. Türkiye genelinde don olaylarından dolayı meyvede biraz sıkıntı olduğunu belirten Başkan Gündüz, "Sebzelerde herhangi bir sıkıntı yok. Biber ve salatalık fiyatları düştü. Domates biraz pahalı o da yeni mahsul seraların başlamasından kaynaklıdır. Birkaç güne kadar domates de bollaştıkça onun da fiyatı düşecektir. Meyve fiyatları da ufak ufak düşmeye başladı. Elazığ’da don olayından dolayı meyve fiyatları biraz yüksek olacak ama kavun ve karpuz yeriz. Türkiye’de Adana ve Mersin dahil en ucuz meyve ve sebzeyi Elazığlılar yiyor. Bunu ispat etmeye de her zaman hazırım. Adana’da sivri biber Elazığ’dan 10-15 lira daha fazla. Sivri biber Adana’da çıkmasına rağmen burada daha ucuz. Bizim buraya fazla mal geliyor. Elimizde bırakmak istemediğimiz için fiyatlar uygun oluyor. Salatalık üreticilerimiz bize; siz dışarıdan getiriyorsunuz, bizim burada ürünümüz para etmiyor diyor. Biz de kendilerinin düşmanı olmadığımızı Elazığ’da yetişen salatalığın buraya yetmediğini söyledik. Biz Elazığ’a dışarıdan salatalık getirmezsek salatalığın fiyatı 60 liraya kadar yükselir. Bu da tüketiciye yansıyacak. Elazığlı salatalık üreticilerimiz müsterih olsun, birkaç güne dışarı da üretilen salatalık bitecek. Biz yine kendilerinden alacak. Ben bir söz verdim, bu sene don olayından dolayı Elazığlılara fazla fiyat yansıtmayacağız. Kiraz Tokat’tan gelecek kilosu 100 liraysa 110 liraya satacağız. 140 liraya kesinlikle satmayacağız. Tekrar iddia ediyorum, Türkiye’de en ucuz meyve ve sebzeyi Elazığ yiyor" ifadelerini kullandı.

70 günde yetişen marulu topraksız tarımla 30 günde üretiyor Video Galeri

70 günde yetişen marulu topraksız tarımla 30 günde üretiyor

Gaziantep'in Yavuzeli ilçesinde yaklaşık bir dönüm alanda topraksız tarımla yüksek verim elde eden çiftçi Halil Kaya, topraklı tarımla 70 günde yetişen marulu topraksız sulu tarımla 30 günde üretiyor.Yavuzeli ilçesinde küçük yaşlardan bu yana ailesiyle birlikte çiftçilik yapan Halil Kaya, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü'nün üretim ve istihdam için seracılığın yaygınlaştırılmasını sağlamak amacıyla geliştirdiği proje kapsamında kurduğu serada topraksız tarımla üretim yapmaya karar verdi. Salatalık üretimi yaptığı bahçesinin yanına Yavuzeli Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü'nün destekleriyle hayalini kurduğu sera alanını oluşturan Kaya, daha sonra sera kurulumunun ardından iç tesisatını yaptı. Yaklaşık bir dönüm kapalı alanda salatalık ve marul yetiştirmeye başlayan Kaya, daha fazla verim ve kısa sürede ürün elde etmek için topraksız sulu tarım modelini araştırmaya başladı. Yaptığı araştırma ve aldığı eğitimlerin ardından serasının bir bölümünde topraksız sulu tarım modeliyle kıvırcık marul üretimi yapan Kaya, ilk üretiminde başarılı oldu. İlçede uzun yıllar çiftçilikle uğraşan Kaya, son yıllarda topraksız tarım konusunda edindiği tecrübeleri marul yetiştiriciliğinde kullanmaya başladı ve üretimde başarılı oldu. Kaya, topraklı tarımla 70 günde ürettiği marulu topraksız sulu tarımla 30 günde üretiyor. Topraksız sulu tarımla marul yetiştirme süresini kısaltan Kaya, önümüzdeki günlerde de ilk ürününü toplamaya hazırlanıyor. Topraksız sulu tarımla farklı ürünler yetiştirmek ve bu alanda daha çok bilgi sahibi olmak için araştırmalar yapan Kaya, bu girişimciliğiyle ilçedeki diğer çiftçilere de örnek oldu. Üretim alanını artırmayı hedeflediğini ifade eden Kaya, ürünün yetişme süresinin toprakta 60-70 gün, topraksız tarımda 30 gün olduğunu vurgulayarak, "İnsanlar dara düştüğü zaman çareler arar ve bizde çiftçiler olarak tarımda pek kazanamadığımız, ürünlerimiz çok para etmediği, girdi ve çıktılarımızı karşılayamadığımız için alternatif uygulamalar arayışına girdik. Aklıma topraksız tarım geldi. Sosyal medya üzerinden araştırma yaptım. Ailecek adeta staj gördük. Şanlıurfa'da bire bir uygulamalı eğitim aldım. Daha sonra seramı kurdum. Tarif ve danışmalarla topraksız tarım serasını kurdum. İlk hasadımız olacak. İlk hasatta genelde başarılı olunmaz ama çok şükür biz başarılı olduk. Bu da önceden aldığımız başarılardan dolayı oldu. Babamızın mesleği çiftçilik olduğu için başarabildik" dedi. Yavuzeli İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ali Kurt ise, "İlçemizde seracılığı geliştirmek için yaklaşık 17 tane sera kurduk. Çiftçimiz Halil Kaya, serasının bir bölümünde topraksız tarım yaptı, kıvırcık marul yetiştirdi. Yaklaşık bir hafta sonra hasat edilecek. Değişik ürünler deniyoruz. Çiftçilerimiz bu konuda çok istekliler" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.