TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tarım

AGRONEWS - Tarım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Başkan Özdoğan: “Hacılar’da mozzarella peyniri üretilecek” Haber

Başkan Özdoğan: “Hacılar’da mozzarella peyniri üretilecek”

İlçede ‘Mandam’ markasıyla manda sütünden kaymak, peynir ve yoğurt üretimi yapılan tesiste, Mozzarella peyniri üretimi için tüm hazırlıklar tamamlandı. Hacılar Hürmetçi Mahallesi’nde, Tarım ve Orman Bakanlığı, Kayseri Valiliği ve Hacılar Belediyesi’nin destekleriyle 2020 yılında kurulan ’Manda Sütü İşleme Tesisi’nde kapasite artırımına gidilirken yeni ürünlerin de yapılabilmesi için olanak sağlanıyor. Günlük bir ton manda sütü işlenerek birçok satış noktasında manda sütünden üretilen peynir, yoğurt ve kaymak gibi süt ürünlerinin satışa sunulduğu tesiste şimdi de Mozzarella peyniri üretilecek. "Hacılarımızın Mandam ürünleri tüm sofralarda yer bulacak" Tesisin genişletilmesine yönelik çalışmaların başladığını duyuran Hacılar Belediye Başkanı Bilal Özdoğan, tesiste yapılan çalışmaları Hacılar Kaymakamı Burak Dertlioğlu, Kayseri Tarım İl Müdürü Bülent Saklav ve Kayseri Manda Yetiştiriciler Birliği Başkanı Ahmet Topçu ile yerinde inceledi. Özdoğan, "Tesisin büyütülmesi ve Mandam markasının Türkiye’de tanıtılması için desteklerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Son aşamada olan Mozzarella peyniri üretiminin tamamlanmasıyla, Hacılarımızın yerel markası tüm sofralarda yer bulacak" dedi. Başkan Özdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım İl Müdürlüğümüzle birlikte belediyemizin iş birliği içerisinde gerçekleştirdiğimiz tesisimizin genişletilmesi ve Mozzarella peynir üretiminde gelinen son aşamayı yerinde incelemek amacıyla buradayız. Mozzarella peyniri üretiminde de belediye olarak ORAN Kalkınma Ajansı’nın başlattığı projeye destek verdik. Mandam markasıyla peynir, yoğurt ve kaymak üretimi yapan tesisimizin üretim kapasitesinin arttırılması yönünde çalışmaları da desteklemeye devam edeceğiz. Bu manada hem yerel yönetim hem de merkezi hükümet olarak bu konuda yapabileceklerimizi istişare ettik. Buradaki tesisimizi daha da büyüterek, geliştirerek ve Kayseri’mizi Türkiye’ye yeni ürünler sunmak adına çaba göstereceğiz. Birliğimizin yanında olacağız. Emeği geçen herkese, başta Bakanlığımız olmak üzere, teşekkür ediyorum. Bu tesisler, turizm ve üretim açısından Hürmetçimiz, Karpuzsekimiz, Dokuzpınarımız ve kısaca tüm Kayserimiz için faydalı olacaktır. Bu faydayı en üst seviyeye çıkarmak için çalışacağız."

Gaziantep’in coğrafi işaretli ürünleri Ankara’da tanıtıldı Haber

Gaziantep’in coğrafi işaretli ürünleri Ankara’da tanıtıldı

GTB tarafından tescil ettirilen 24 ürünün sergilendiği stant çeşitli illerden gelen TOBB delegeleri ile Ankaralıların yoğun ilgisini gördü. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin (TOBB) 80. Genel Kurulu dolayısıyla Ankara TOBB İkiz Kulelerde yöresel ürünlerinin tanıtıldığı stantlar açıldı. Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen çok sayıda oda ve borsanın stant açarak kendi şehirlerinin yöresel zenginliklerini tanıttığı fuarda, UNESCO Gastronomi kenti Gaziantep’in coğrafi işaret tescilli ürünlerinin sergilendiği GTB standı ziyaretçilerin beğenisini topladı. GTB tarafından Gaziantep adına coğrafi işaret tescili alınan 24 ürünün tanıtıldığı stant, fuarın ilk günü çok sayıda oda ve borsa başkanı ile TOBB delegeleri tarafından ziyaret edildi. “Gaziantep, coğrafi işaretli ürünlerde Türkiye’de ilk sırada” Gaziantep’in coğrafi işaretli ürün sayısı bakımından Türkiye’de ilk sırada yer aldığını kaydeden GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, yaptığı açıklamada UNESCO Gastronomi kenti Gaziantep’in 105 tescilli ürününün bulunduğunu ifade etti. Gaziantep’in geleneksel ürünlerini yaşatmak, geleceğe taşımak ve katma değer sağlamak amacıyla Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde coğrafi işaret tescil çalışmaları yürüttüklerini kaydeden Akıncı, GTB’nin Gaziantep adına 24 ürüne coğrafi işaret tescil belgesi aldığını 2 ürün için de başvuruda bulunduğunu sözlerine ekledi. GTB Meclis Başkanı Ahmet Tiryakioğlu da, coğrafi işaretli ürünlerin Gaziantep’in asırlık geleneksel lezzetlerinin günümüze yansıması olduğunu dile getirdi. Gaziantep’in tescilli ürünlerinin büyük kısmının tarımsal ürünler veya kaynağını tarımdan alan ürünlerden oluştuğunu belirten Tiryakioğlu, “Gaziantep köklü bir geçmişe ve kültürel anlamda zengin bir mirasa ev sahipliği yapmakta. Gerek yeme-içme gerekse el sanatları açısından bu topraklarda yaşamış tüm medeniyetlerin ortak izlerini üzerinde taşımakta. Günümüzde halen yaşatılan bu değerlerimizin önemli bir ayağını ise coğrafi işaretli ürünlerimiz oluşturmakta. Bu nedenle şehrimizin yöresel ürünlerinin aslına uygun bir şekilde üretilerek, geleceğe taşınmasına borsa olarak katkı vermeye çalışıyoruz” dedi. “Hisarcıklıoğlu ile bir araya geldiler” Genel Kurulun ilk günü GTB Yönetim Kurulu Başkanı Akıncı ve GTB TOBB Delegeleri, GTO Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Tuncay Yıldırım ile birlikte, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’ nu makamında ziyaret ettiler. Akıncı ziyarette, borsanın faaliyetleri, hayata kazandırdığı projeler, yeni dönem hedefleri ve sürdürülen coğrafi işaret tescil çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

Malç naylonu kullanarak 200 dönüm araziye karpuz ekti Haber

Malç naylonu kullanarak 200 dönüm araziye karpuz ekti

Osmaniye’nin Düziçi ilçesinde çiftçilik yapan Nurettin Ersin Ala, gece ve gündüz yaşanan sıcaklık farkını en aza indirmek için malç naylonu kullanarak 200 dönüm araziye karpuz ekimi gerçekleştirdi. Türkiye’nin bereketli topraklarından olan Akdeniz, ürün çeşitliliğiyle başı çeken bölgelerden. Osmaniye de son yıllarda tarımsal üretimini hızla arttıran iller arasında. Düziçi ilçesi Çiftlik Mahallesi’nde çiftçilik yapan Nurettin Ersin Ala, gece ve gündüz yaşanan sıcaklık farkını en aza indirmek için malç naylonu kullanarak 200 dönüm araziye karpuz ekimi gerçekleştirdi. Su tüketimini azaltan malç naylonu yöntemiyle yabani ot oluşumunun da önüne geçmeyi hedefleyen çiftçi, bölgeye örnek olacak projeyi hayata geçirdi. Ala’nın projesiyle karpuzun hem kalitesinin hem de miktarının yükselmesi bekleniyor. İlçemizde ürün çeşitliliğini artırmak ve çiftçimizin daha fazla kazanç elde etmesi için karpuz ekimi yaptığını söyleyen Nurettin Ersin Ala, "Bu yıl ovamızda ürün çeşitliliğimizi artırmak amacıyla; buğday, mısır, fıstık bunların yanında karpuzun ve diğer sebze çeşitlerinin ekimini yaptık. Bu sayede ilçe sakinlerimize yeni kazanç kapısı açmak için karpuz ekimi yaptık. İlçemizde bu işi yapan hiçbir kimse yok ve ilk defa biz malç naylonu ile karpuz üretimi yapıyoruz. Malç naylonu seçmemizin sebebi; işçilik maliyetlerini düşürmek, bunun yanında sudan tasarruf, özellikle tonaj seviyesini arttırmak, gündüz ve gece sıcaklık farkı var bu naylon gündüz ve gece sıcaklık farkını dengeliyor. Açık alanda olduğu zaman gündüz 25-26-27 derece, gece 10 dereceye düşüyor hava birden düştüğünde karpuzun kökünü sıcak tutuyor. Yabani otlarla mücadelede başyardımcımız. Ürün çeşitliliğini artırarak ilçemize tüccarın, alıcının gelmesini sağlamak istiyoruz. 50 sene evvelinden burada bölgenin en büyük karpuzları, en çok tonajlı karpuzlar bu ovada yetişmiş. Bu yıl yaklaşık 200 dönüm araziye 50 bin fide ekimi yaptık, buradan 2 bin ton ürün beklentimiz var. Eskilerin bir lafı vardı karpuzun zararını karpuz doğrultur. Karpuz en kazançlı ürün ve en çok zarar ettiren üründür" dedi.

Başkan Türkel: “Üreticiyi destekleyen projeler için hazırız” Haber

Başkan Türkel: “Üreticiyi destekleyen projeler için hazırız”

"Kıtlık Kapıda, Çiftçi Açlık Sınırında” başlıklı panelde konuşan Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel, “Üretici destekleyen projeler için hazırız” dedi. Atakum Belediyesi ve Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi iş birliğiyle ‘Kıtlık Kapıda, Çiftçi Açlık Sınırında’ başlıklı panel, Hasan Ali Yücel Gençlik Bilim ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla düzenlenen panelde uzmanlar, ağırlaşan ekonomik kriz ve tarım politikalarının tarıma ve üreticiye etkilerini değerlendirdi. Programa CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel, OMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan, Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Havva Yurdunuseven Bayzat, akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, ziraat mühendisleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. “Üretimi destekleyelim” Atakum Belediye Başkanı Serhat Türkel, programda yaptığı konuşmada, “Çocukluktan beri tarım ve hayvancılığa ilgim var. 2019 yılında ‘Köyüm Köylüm’ projesinin ilk ayağı olan Atakum Birlik Projesi’ni yazdım. Veteriner Hekim Tuncer Onur’un desteğiyle bu projeyi geliştirdik. Herkesin bildiği ‘Köyüm Köylüm Projesi’ne dönüştürdük. Bugün Atakum Belediye Başkanıyım ve o hayallerimin artık hayata geçmesi için heyecanlıyım. Üretimi destekleyen herkese ‘ben varım’ diyorum. Gelin bir masa kuralım ve Atakum’da, Samsun’da üretimi destekleyelim. Atakum’u daha yaşanabilir bir kent yapmak ve üreticiyi desteklemek hayalini ortaklaştıralım ve bunu sonuca ulaştıralım” ifadelerini kullandı. “Cefakarca yapılacak bir hizmet” OMÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özcan, tarım sektöründeki üreticinin özveriyle çalıştığını belirterek, “Bir tarafta tarım alanlarında azalma, küresel iklim değişikliği, savaş ve benzeri olaylar, öbür tarafta da gece gündüz demeden çalışan bir cefakar kitle var. Bu kitle tarım sektörünün içinde ve bu kitlenin en geniş kısmını da değerli çiftçilerimiz oluşturuyor. Dolayısıyla onların ‘Çiftçiler Günü’nü kutlamak istiyorum. Para karşılığı değil içten cefakarca yapılacak bir hizmet. Tarımdaki risk, diğer tüm sektörlerden daha fazla. Buna rağmen üretici, tarımda kalmaya devam ediyorsa ayrıca takdire gerek var. Çalışmalarımızı hem araştırma geliştirme anlamında hem de üretim alanında yaparak, tarımı hem ülkemiz hem de insanlık açısından çok daha iyi noktalara getirebiliriz” dedi. “Kendi kendini doyurabilen tarım endüstrisi” CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Cumhuriyet’in ilk yıllarda uygulanan tarım politikalarının önemine dikkat çektiği konuşmasında, “Türkiye Cumhuriyeti kendi kendini doyurabilen bir tarım endüstrisi üzerine kurulmuş. Ankara’nın kurağında ‘Atatürk Orman Çiftliği’ üretilmiş. Türkiye’nin ihtiyacı olan süt, oradan temin edilmiş. Türkiye şeker üretebilen bir ülke değil. Ama ilk beş yıldan sonra şeker ihtiyacı ve şeker işleme üzerine bir ekonomi geliştirerek 1929-1930 buhranında dünya çökerken Türkiye, tarım gücüyle dünya ortalamasının çok üzerinde bir büyüme yakalamış. İlk on, on beş yıldaki büyüme rakamları Türkiye Cumhuriyeti’nin toplam büyüme rakamlarının çok üzerinde“ cümlelerine yer verdi. Tarımsal altyapı güçlendirilmeli Moderatörlüğünü Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şube Başkanı Havva Yurdunuseven Bayzat’ın yaptığı programda çiftçinin ve tarımın yaşadığı sorunlar değerlendirildi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Acar, tarımda yaşanan sorunlara değinerek, “Bir proje kapsamında köy çalışmalarında yer aldım. Birçok köyde ziyaretlerde bulundum. Az da olsa gençlerden köye dönüşler var. Köyde bir şeyler yapmak istiyor ama beklediği desteği bulamıyor. Gerekirse hibe yapılabilir. O insanların orada üretime devam edebilmeleri için tıpkı Avrupa Birliği’nde olduğu gibi üretim ve ürünün satışı için gerekli alt yapının sağlanmasında çok ciddi bir desteğe ihtiyaç var. İkinci olarak köylerde sosyal olanakların artırılması gerekir” şeklinde konuştu. “Tarım ürünlerindeki en büyük sorun markalaşamamak” Kadın Girişimci Seyyare Sungur, fındık ürünleri üzerine oluşturduğu markanın başarı öyküsünü paylaşarak “Türkiye’deki tarım ürünlerindeki en büyük sorun markalaşamamak. Markalaştırdığınızda da dünya pazarında fazla göze batmamamız gerekiyor. O ayrı ve gerçek olan bir konu. Bizim 2015’te kurduğumuz marka 9. yılını tamamlıyor. Yurt dışına üç kıtaya satış yapıyoruz. Üç şubemizle Türkiye’nin her yerine ürün gönderiyoruz. Aynı zamanda birçok markanın fındık kreması üretimini yapıyoruz. Aslında çok da zor olmayan ama markalaştırdığınızda, farklılaştırdığınızda ne kadar hızlı yol alabileceğini gösteren bir örnek bizimkisi” diye konuştu. İstanbul’da örnek tarım modeli Çiftçi Abdullah Aksu, doğru projelerle üretimin artırılabileceğini vurgulayarak, “Çaresiz değiliz, çaremiz var. Bu aslında İstanbul’da gösterildi. İstanbul’da 6 kişilik bir ekip, şehrin tarım ve gıda rejimini ortaya çıkarmak için bir strateji belgesi çıkardık. O strateji belgesi sürecinde Kanada’dan İtalya’ya kadar Türkiye’nin değerleri olan 23 tarım uzmanı ile çalışma yürüttük. Bu strateji belgesiyle çeşitli bölgelerimizden arkadaşlarımızdan destek alarak İstanbul tarımını dizayn ettik. İstanbul bir tarım şehri değil bir rant şehriyken, Türkiye’deki çiftçiler azalırken son Mart verilerine göre, İstanbul’daki çiftçi sayısı yüzde 28 arttı. Diğer belediyelerle de sık sık toplanıp çalışmamızı anlattık. Bu çalışmanın Türkiye için tarım modeli olacağına inanıyorum” açıklamasında bulundu.

Van’ın taze otlu peyniri satışa sunuldu Haber

Van’ın taze otlu peyniri satışa sunuldu

Van’da yüksek kesimlerde yetişen endemik bitkilerin karışımıyla yapılan taze otlu peynir satışa sunuldu. Van’da endemik bitkilerin karışımıyla yapılan kentin tescilli ürünü olan otlu peynir, asırlardır değişmeyen lezzetiyle sofraların vazgeçilmezi olmaya devam ediyor. Kentin önemli değerlerinden olan ve mayıs ayında dağların yüksek kesimlerinde toplanan türlü türlü otlarla sütün buluşması sonucu yapılan taze otlu peynir satışa sunulmaya başlandı. Kaynatılmış süte yaylalardan toplanan mendi, heliz, sirmo (yabani sarımsak), siyabo, dağ nanesi ve kekiği karıştırılarak mayalanan ve en az 40 gün boyunca hafif tuzda bekletildikten sonra taze olarak satışa sunulan otlu peynirin koyun sütünden üretileni 170 ila 200, inek sütünden üretileni ise 130 il 150 lira arasında satışa sunuluyor. “En çok Özalp ve Gürpınar peynirleri tercih ediliyor” İHA muhabirine konuşan Tarihi Peynirciler Çarşısı esnafından Mehmet Nar, mayıs ayında yaylalardan toplanan otların mayalanan süte eklendiğini belirtti. Mayıs ayında koyun ve inek olmak üzere iki tür taze peynirin satışa sunulduğunu ifade eden Nar, “Koyun peynirinin ortalama fiyatı 170-200 lira, inek peyniri ise 130-150 liraya kadar satışa sunuluyor. Van halkı kışlık sezon için peynir tutmaya başladı. Tutulan peynirler yer altına gömülür, kış aylarında çıkarılarak tüketilir. 50 kilo taze peynir yer altına gömülünce, su kaybından dolayı 40 kilo olur. İnek peynirinin ve tereyağının rengi sarı, koyun peynirinin de rengi beyazdır. Koyun peynirinin tadı güzeldir. Ancak inek peyniri biraz daha ekşimtırak olur. Tabii tadı içine konulan otlara göre değişiklik gösterir. Van’da en çok tercih edilen peynir ise Özalp ve Gürpınar Norduz peyniridir. Diğer taraftan Başkale ve Çatak ilçesi peynirleri de güzeldir” dedi. Üreticilerden peynir alırken; sütü kaynatılmış, hafif tuzlu ve kalıplı sert olmasına önem gösterdiklerini dile getiren Nar, brusella hastalığının tuzsuz ve çok ıslak peynirlerde görülme riskinin olduğunu kaydetti. “Otlu peynir her yerden alınmaz” Van Ticaret Borsası (VATBO) eski Meclis Başkan Yardımcısı esnaf Rüstem Apaydın ise hayvanların zamanında aşılanması durumunda brusella hastalığının ortadan kalktığını belirterek, “Brusella hastalığı genellikle çiğ sütten geçer. Ancak bizim peynirde kullandığımız sütler 40 santigrat derecede kaynatılmaktadır. Son dönemlerde peynirimiz 3-4 ay tuzlu suda kaldığı için brusella riski de olmaz. Bundan 7-8 yıl önce tuzsuz peynirler tezgahlara gelirdi. Tuz atılmayan bazı peynirlerde brusella riski vardı. Ancak şimdi en az 40 gün tuzda kalan salamura peynirler gelir. Otlu peynir de her yerden alınmaz. Peynirciler Çarşısından veya işin erbabı olan esnaftan alınmasını tavsiye ederiz” diye konuştu.

Mis kokulu bahçelerle çevrili “Gül Yolu” açıldı Haber

Mis kokulu bahçelerle çevrili “Gül Yolu” açıldı

Gül Yolu’nun hem eko turizme hem de Burdur ekonomisine büyük katkı sağlaması hedefleniyor. Yaklaşık 15 yıl önce başlatılan ve Burdur Gölü’nün kurtarmak amacıyla başlatılan Lisinia Doğa Projesi çerçevesinde göl kenarında bulunan Karakent ve İlyas köyü arazilerine gül bahçeleri dikilmişti. Dikilen güller hem çıkarılan yağı hem de ziyarete gelen turistler nedeniyle Burdur ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Eko turizmin daha da canlandırılması amacıyla Salda Gölü’nden başlayıp İlyas Köyü’ne kadar olan Lavanta Yolu Burdur Valiliği, İl Özel İdaresi, Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Lisinia Doğa’nın ortak çalışmasıyla aynı zamanda Gül Yolu olarak isimlendirildi. Yıllardır Salda Gölü’ne gelen ziyaretçilerin Lavanta bahçelerini gezmek amacıyla kullandığı yol artık gül bahçeleri için de kullanılacak. Lisinia Proje Alanı’nda yapılan Gül Yolu açılış törenine Burdur Valisi Türker Öksüz, Milletvekilleri Adem Korkmaz ve İzzet Akbulut, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Güder, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Asım Ertilav ve Lisinia Doğa Proje kurucusu Öztürk Sarıca ve protokol üyeleri katıldı. Açılışta konuşan Öztürk Sarıca, “Yaklaşık 15 yıldan beri Lisinia Doğa olarak burada projeler yürütmekteyiz. En önemli projelerimizden bir tanesi Burdur Gölü. Küresel ısınma nedeniyle gölümüzü kaybediyoruz. Gül aynı zamanda çok az su tüketiyor ve 1300 rakımın üzerinde susuz yetişebilen bir ürün. Gül kültürünün başladığı yerlerden birisindeyiz. İlyas köyünden Salda Gölü’ne kadar olan güzergah aynı zamanda doğal bir gül rotası. Biz iki yıldan beri bu rotayı gül ile ilgili eko turizmi canlandırmak amacıyla projeler yürütüyoruz” dedi. Vali Türker Öksüz ise, “Gül yolu projemiz için hepimiz bir aradayız bugün ilimize ekoturizm faaliyeti olarak Gül Yolu projesini başlatıyoruz. Amacımız yaylalarıyla doğal güzellikleri ile, Sagalassos Antik Kenti ile, Kibyra Antik Kenti ile Salda Gölü ile ve yaylalarıyla, hem doğal güzellikleri hem de kültürel mirası oluşturan kültürel turizme kaynaklık eden değerlerini tanıtmak ve turizm pastasından eko turizm ile fazlasıyla fazla pay almak. Bu bölge lavanta ile ünlü bir bölge. Lavanta yolunu aynı zamanda biz bugün bir gül yoluna da çevirmek istiyoruz. Amacımız bütün yerli ve yabancı ziyaretçilerin hakikaten eko turizmde çok önde olan şehrimizi tanımaları, buranın geleneksel kültürünü tanımaları ve şehrimize katkıda bulunmaları. Bunun için İl Özel İdaremiz, diğer kamu kurum ve kuruluşlarımızla birlikte inşallah bu proje ile birlikte şehrimize katma değer sağlayacak, ekonomik katkı sağlayacak, yerel halkın kalkınmasına hizmet edecek projeyi uygulamak inşallah nasip olur. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Umuyorum ki turizmi çeşitlendirme de bu önemli bir adım olur ve bunu daha büyüterek daha genişleterek projeyi devam ettirmiş oluruz. Bütün ziyaretçileri Türkiye’den veya dışarıdan yabancıları şehrimizdeki bu lavanta yolunu, gül yolunu görmeye davet ediyoruz" şeklinde konuştu. Törenin ardından Vali Türker Öksüz ve protokol üyeleri gül bahçelerine inerek gül topladı. Lisinia Proje Alanı’nda yapılan Gül Yolu açılış törenine Burdur Valisi Türker Öksüz, Milletvekilleri Adem Korkmaz ve İzzet Akbulut, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Emre Gürsoy, İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Güder, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Asım Ertilav ve Lisinia Doğa Proje kurucusu Öztürk Sarıca ve protokol üyeleri katıldı.

Manisa’da istilacı kokarcaya karşı ‘Samuray Arıcığı’ salımı yapıldı Haber

Manisa’da istilacı kokarcaya karşı ‘Samuray Arıcığı’ salımı yapıldı

Manisa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün işbirliğinde kahverengi kokarca zararlısına karşı biyolojik mücadele kapsamında bin adet yumurta parazitoiti olan Samuray Arıcığı’nın doğaya salımı gerçekleştirildi. Yunusemre ilçesi Yağcılar Mahallesi Gediz mevkiinde gerçekleşen programda konuşan Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, kahverengi kokarcanın baş düşmanının Samuray Arıcığı olduğunu söyledi. Manisa’nın ürün yelpazesinin geniş olması ve önemli ihracat ürünlerine sahip olması sebebiyle üreticilerin verim ve kalite kaybını önlemek için duyarlı olmaları gerektiğini belirten Öztürk, biyolojik mücadele kapsamında salımı yapılan Samuray Arıcığı sayesinde kahverengi kokarcanın doğada yumurtalarını parazitleyip, zararlının popülasyonunu kontrol altına almanın mümkün olduğunu ifade etti. Üretimde biyolojik mücadeleyi önemsediklerine dikkat çeken Metin Öztürk, “Biyolojik mücadele yöntemleri konusunda farkındalık sağlamak, üreticilere alternatif mücadele yöntemlerini tanıtarak kimyasal mücadeleyi azaltmak, bu vesile ile hem girdi maliyetlerini düşürmek hem de çevreyi ve toprağı korumak amacıyla ilimizde biyolojik mücadeleyi önemsiyor ve her fırsatta uygulamaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Bu kapsamda 2023 yılında 485 adet ve son olarak 23.02.2024 tarihinde bin adet kınalı keklik salımını gerçekleştirdik” dedi. Programa, Manisa İl Tarım ve Orman Müdürü Metin Öztürk, Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürü Tevfik Turanlı, İl Müdür Yardımcısı Serdar Mersinli, Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Gökmen Kaya, Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Biyolojik Mücadele Bölüm Başkanı Bilgin Güven, Yunusemre İlçe Tarım ve Orman Müdürü Bülent Güleç, Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ve il-ilçe müdürlüğünün konu uzmanları ile üreticiler katıldı. Kahverengi kokarca hakkında; Kahverengi kokarca, tarımsal üretimde önemli ölçüde kayıplara neden olan tahripkar, istilacı ve polifag bir zararlıdır. 300’den fazla bitki türünde beslenebilen istilacı böceğin erginlerinin uzun mesafelere uçabilme yeteneğinde olması, yayılışını kolaylaştırmaktadır. Kahverengi kokarca birçok meyve ve sebze türüne zararlıdır. Başta fındık olmak üzere elma, armut, şeftali, ceviz, trabzon hurması, mısır, fasulye, domates, biber, patlıcan en önemli konukçuları arasındadır. Meyve ve sebzelerde emgi yaparak birçok ürün için verim ve kalite kaybı riski oluşturmaktadır.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.