TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tarım Ve Orman Bakanlığı

AGRONEWS - Tarım Ve Orman Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarım Ve Orman Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bakanlık fiyatları açıkladı, Sivas çiftçisi memnun kaldı Video Galeri

Bakanlık fiyatları açıkladı, Sivas çiftçisi memnun kaldı

Tarım ve Orman Bakanlığı hububat alım fiyatlarını açıkladı. Açıklanan rakamlar Sivaslı üreticinin yüzünü güldürdü. Makarnalık buğday ve ekmeklik buğday alım fiyatı ton başına 13 bin 500 lira olarak belirlenirken, arpada 11 bin lira olarak açıklandı. Belirlenen alım fiyatlarına ek olarak tohum desteği olarak da ton başına 2 bin 520 TL ödenecek. Geçtiğimiz yıl ekmek ve makarnalık buğdayda fiyat ton başına 9 bin 250 olarak belirlenmişti. Açıklanan fiyatlar Sivaslı çiftçileri memnun etti. Önceki yıllarda verim ve kalite kaybı yaşayan çiftçiler, bu yıl açıklanan fiyatların beklentilerinin üzerinde olduğunu söyledi. "Çiftçilerin beklediği fiyatın üzerinde bir rakam açıklandı" Alım fiyatlarını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Sivas Ziraat Odası Başkanı Hacı Çetindağ, "Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı hububat alım fiyatlarını açıkladı. Yaptığı açıklamalara baktığımız zaman biz Sivas çiftçilerinin beklediği fiyatın üzerinde bir rakam açıklandı. Bundan dolayı Tarım ve Orman Bakanımıza ve ilgili kurumlara teşekkür ederim. İç Anadolu’da bu yıl kuraklıkla ilgili bir sıkıntı yaşanmadı. Şu anda buğdaylarımız da gayet güzel. Kaliteyi de yüksek tutabilirsek bizler bu fiyatlardan memnunuz. Elbette memnunuz ama girdi fiyatları da alım fiyatlarına göre kalırsa biz bu sene memnun kalacağız. Bizim hasat zamanımıza daha çok var. Haziran ayı itibarıyla verim çok güzel. Çiftçilerimiz hastalıkları bitirdi, yağışlar yeteri kadar yağdı. İnşallah bu sene ülke ekonomisine büyük bir katkı sunulacak. Biz şu anda Sivas çiftçileri olarak gayet memnunuz" dedi.

Türkiye'nin jeotermal sera alanı yüzde bin 500 büyüyebilir Haber

Türkiye'nin jeotermal sera alanı yüzde bin 500 büyüyebilir

Manisa Büyükşehir Belediyesi'nin iklim değişikliğiyle mücadele vizyonu doğrultusunda düzenlediği "Sürdürülebilir Manisa Zirvesi"; Türkiye'nin pek çok kentinden akademisyenler, sivil toplum önderleri, iş dünyası ve yerel yönetim temsilcilerini bir araya getirdi. Zirve kapsamında düzenlenen "Gıda Güvenliği için Jeotermal Seracılık" başlıklı oturumda katılımcılara seslenen Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, katılımcılara Türkiye'nin jeotermal seracılıkta mevcut durumu ve potansiyeli hakkında dikkat çekici bilgiler verdi. Kapasite, potansiyelin yüzde 5'i değil Ülkelerin özellikle pandemi sonrasında sağlıklı, kaliteli ve ucuz gıdaya ulaşımın taşıdığı yaşamsal önemin farkına vardıklarını belirten Kındap, bu durumunu jeotermal seracılık uygulamalarını tüm dünyada artırdığını, Türkiye'nin da bu alanda öncü ülkeler arasında yer aldığını vurguladı. Türkiye'nin bugün 7 bin dönüm seviyesinde bulunan jeotermal sera varlığının, ülke potansiyeli karşısında çok düşük seviyede olduğuna dikkat çeken Kındap, "150 bin dönüm jeotermal ısıtmalı sera potansiyeline sahip olan ülkemiz, bugün bu potansiyelin yüzde 5'ini bile bulmayan kapasitesi ile dünyada 7'inci, Avrupa'da ise 1'inci sırada yer alıyor." dedi. Jeotermal Enerji Derneği olarak Tarım ve Orman Bakanlığı'nın başlattığı Organize Tarım Bölgeleri (OTB) projelerini de destekliklerinin altını çizen Kındap, 2024 yılında sisteme dahil lolan 5 proje ile birlikte OTB sayısının 43'e yükseldiğini, 2025 yılı itibarıyla Türkiye'de kurulan 22 adet Bitkisel OTB'nin 14'ünün jeotermal kaynaklı seralardan oluştuğu bilgisini verdi. "OTB'ler jeotermal kaynaklara yakın olmalı" Türkiye'nin 10 yıl içerisinde 100 bin dönüm jeotermal sera büyüklüğüne rahatlıkla ulaşabileceğini kaydeden JED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, şu değerlendirmeyi yaptı: "Yatırımcılara uygun kredilerle jeotermal ısıtmalı sera yapabilme imkânı tanıyan bu bölgelerde 30 bin dönüm potansiyel sera alanımız bulunuyor. JED olarak Organize Tarım Bölgelerinin yer seçiminin jeotermal kaynakların hemen üzerinde ya da çok yakınında olmasını önemsiyoruz. Temennimiz, jeotermal kaynak kullanan bölge sayısının daha da artması yönünde. Bu sayede Türkiye tarımsal üretimde ölçek ekonomisini sağlayarak; üretimde, istihdamda, ihracatta dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında yer alabilir." Kesintisiz ve iklim koşullarından bağımsız olarak sürdürülebilir üretimin yapılabildiği jeotermal seracılığın çok önemli rekabet avantajı sağladığını kaydeden Kındap, "Jeotermal seralar üretim maliyetlerinin düşük, güvenilir ve izlenebilir olmasının yanında rekabet şansı ve marka değeri ile öne çıkıyor. Yılın 12 ayında kesintisiz üretim yapabilmek için seralarımızın belirli sıcaklıkta tutulması şart. Bu alanda en önemli girdi maliyetini enerji giderleri oluşturuyor. Jeotermal seracılık uygulamaları, bu girdi maliyetini sıfıra yakın bir seviyede tutarken, gerek iç pazarda gerekse ihracatta rekabetçi bir üretim yapısına kavuşulmasını sağlıyor. Tarımsal üretim, gıda güvenliği ve tedarik zincirinin önemi açısından seracılık uygulamaları yaşamsal önemde." Türkiye'deki jeotermal seralarda, yakın gelecekte üretim çeşitliliğinin de artacağına işaret eden JED Başkanı Ali Kındap, katma değeri ve ihracat kabiliyeti çok yüksek tropikal meyve üretiminden süs bitkilerine kadar çok farklı ürünlerin jeotermal seralarda üretileceğini sözlerine ekledi. Türkiye'nin keşfi tamamlanmış jeotermal potansiyeli 62 bin mw -Türkiye ve Anadolu coğrafyası, dünyanın en zengin jeotermal kaynaklarını barındırıyor. - 1500'ün üzerinde doğal jeotermal çıkış noktası olan Türkiye'de bugün itibarıyla jeotermal kaynaklı elektrik enerjisi kurulu gücü 1733 Megavat (MW) seviyesinde. - Jeotermal enerjinin diğer kullanım alanları olan termal turizm, jeotermal seracılık, konut ısıtması, sebze ve meyve kurutma gibi alanlardaki kullanımımız ile birlikte düşünüldüğünde; Türkiye'nin 7 bin Megavat'ın biraz üzerinde tüketimi bulunuyor. - Bu tüketim, Maden Tetkik Arama Kurumu (MTA) tarafından keşfi yapılmış potansiyel olan 62 bin MW'ın yüzde 11'i seviyesinde. - Türkiye bu düşük kullanımla dahi jeotermal kaynaklı elektrik üretiminde dünyanın dördüncü, Avrupa'nın lider ülkesi.

Bursa'da yüzlerce çiftçi kiraz, erik ve dutlarda büyük zararda Video Galeri

Bursa'da yüzlerce çiftçi kiraz, erik ve dutlarda büyük zararda

Longoz Ormanları ile bilinen Bursa'nın Karacabey ilçesindeki Boğazköy, Bayramdere ve Kurşunlu mahallelerini istila eden kahverengi kokarca, çiftçilerin kabusu oldu. Bulundukları ortama uyum sağlayan böcekler kiraz, erik ve dutlara büyük zarar verdi. Sonbaharda mahalleleri istila eden zararlılar, ilkbaharın gelmesiyle saklandıkları yerlerden çıkarak meyve ağaçlarını sardı. Kendilerini son derece iyi kamufle eden, bulundukları ortama uyum sağlayan böcekler, kiraz, erik ve dut gibi ürünlere büyük zarar verdi. Boğazköy Mahallesi Muhtarı Şenol Kuş, Tarım ve Orman İlçe Müdürlüğü ile belediyeye başvurduklarını ancak somut bir önlem alınmadığını belirterek, şunları söyledi; "Geçen yıldan bu yana görülüyor. Sonbaharda sayıları çok arttı. ilkbaharda mücadele edileceğini söylediler ama başlamadı. Böceklerle baş başa kaldık. Kiraz, erik ve dutlara zarar verdi. Ağaçlarda kiraz ve erik neredeyse hiç kalmadı. Önce zirai don sonra böcekler vurdu. Kendi çabamızla ilçe tarım müdürlüğünden aldığımız ilaçlarla bazı köylülerimiz ilaçladı ama fayda etmedi. Köyün bir kısmı yaptı. Odunluk ve kömürlükleri ilaçladık ama sayıları çok fazla ve hızlı ürüyorlar yok etmek imkansız." Sayılarının git gide arttığına dikkati çeken Kuş, "Aşırı derecede üreme yaptıklarını söylediler. Biyolojik düşmanlarıyla yok edeceklerini söylediler ama sayıları çok fazla nasıl olacak bilmiyoruz. Sebzelere de zarar veriyorlar. Meyvelerin suyunu emiyorlar çok değişikler ve gerçekten kabus gibiler" dedi. 'Böcek hapisleri'ni duyduklarını ve bu konuda destek beklediklerini dile getiren Kuş, "Acil önlem ve çözüm bekliyoruz. Bahçelerimizi, ağaçlarımızı ve ürünlerimizi bu zararlıya kaptırmak istemiyoruz. İlaçlıyoruz ama çok zaman geçmeden yine ağaçları sarıyorlar" diye konuştu. Kahverengi Kokarca Tarım ve Orman Bakanlığının bilgilendirmesine göre, kahverengi kokarca (Halyomorpha halys), tarımsal üretimde önemli ölçüde kayıplara neden olan tahripkar, istilacı ve polifag bir zararlı olarak biliniyor. Türkiye'de varlığı ilk defa 2017 yılında tespit edilen kahverengi kokarcanın yayılışı bitkisel materyallerle, ulaşım araçlarıyla, erginlerin uçuşuyla ve zararlının bulunduğu ülkelerle yapılan ticari faaliyetlerle gerçekleşiyor. Kahverengi kokarca, insan sağlığı açısından bir tehlike oluşturmamakla beraber yaz mevsimi sonunda kışlamak için özellikle ev, depo gibi korunaklı alanları tercih ettiği için fiziki rahatsızlık oluşturuyor. Birçok meyve ve sebze türüne zarar veren bu böceğin en önemli konukçuları arasında, başta fındık olmak üzere elma, armut, turunçgiller, şeftali, ceviz, trabzon hurması, mısır, fasulye, domates, biber, patlıcan yer alıyor. Bu ürünler ülke ekonomisi için stratejik öneme sahip bitkiler arasında yer alıyor. Meyve ve sebzelerde emgi yaparak birçok ürün için verim ve kalite kaybı riski oluşturuyor.

Soğukların vurduğu kiraz üreticisine devlet desteği Haber

Soğukların vurduğu kiraz üreticisine devlet desteği

Tarım ve Orman Bakanlığı, yaşanan don olaylarında zarar gören 17 çeşit ürüne destek vereceğini açıkladı. Açıklanan 17 ürünün içerisinde kirazın da bulunması üreticilerin bir nebze de olsun rahatlamasını sağladı. Geçtiğimiz Mart ve Nisan aylarında hava sıcaklıklarının düşmesiyle yaşanan zirai don olayında Denizli'nin Honaz İlçesinde kiraz ağaçları büyük zarar gördü. Kirazıyla meşhur olan ve coğrafi işarete sahip kentte meyve vermeğe hazırlanan ağaçların zirai dona maruz kalmasıyla mahsuller yüzde 50 zarar gördü. Tarım ve Orman Bakanlığı, 34 ilde yaşanan zirai don olayında zarar gören sigortası olan ve olmayan 17 üründe üreticiye destek olacağını açıkladı. Zirai don olayından büyük zarar gören üretici açıklanan destekle rahat nefes aldı. Zirai Dondan etkilenen ve don olayına karşı TARSİM yaptırmayan üreticilerine açıklanan desteğin büyük faydası olacağını ifade eden Honaz Ziraat Odası Başkanı Hasan Yelek, "Hava sıcaklığında yaşanan ani düşüşle kirazlarda zirai don meydana geldi. Yaşanan don olayı nedeniyle bu yıl mahsullerimizde yüzde 50 kayıp var. Ağaçlarına TARSİM yaptıranların zararları karşılanacak ama yaptırmayan üreticimizin durumu kötü olacaktı ama zirai don olayı bir afet sayıldı ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından zirai dondan zarar gören 17 üründe zararın karşılanacağı açıklandı. Açıklanan ürünlerin içerisinde kirazda var. Konuyla ilgili gerekli başvuru dilekçelerini üreticilerimizde topluyoruz ve Tarım ve Orman Bakanlığına ileteceğiz. TARSİM'de don kesintisi yüksek olduğu için ve bu bölgede daha önce böyle bir şey yaşanmadığı için üretici doluya karşı TARSİM yaptırıyor ama dona karşı yaptırmıyor" dedi.

Denizli akıllı sulama sistemlerinde pilot illerden birisi oldu Haber

Denizli akıllı sulama sistemlerinde pilot illerden birisi oldu

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Adana'nın İmamoğlu ilçesinde yapımı süren Yedigöze Sulama projesi inşaatını yerinde gördü. Bakan Yumaklı burada açıklamalarda bulundu. "2025 yılında yatırımı 3 katına çıkarttık" Adana'ya 23 yılda Devlet Su İşleri'nin 165 milyar liralık yatırım yaptığını belirten Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Adana'nın mümbit topraklarını suyla buluşturmak için çalışmalarımıza hız vermiş durumdayız. Özellikle iklim değişikliğinin etkisini hissettiğimiz bu dönemde su ve sulama yatırımlarına ayrı bir önem verdiğimizi belirtmek istiyorum. Son 23 yılda Adana'ya Devlet Su İşleri eliyle yapılan yatırımların toplam maliyeti 165 milyar lira. 140 su ve sulama tesisi hizmete alınmış durumda. Bunlar arasında 12 baraj ve 1 gölet, 28 HES ve 24 sulama tesisi, 60 taşkın koruma ve 15 arazi toplulaştırma tesislerini tamamlamış durumdayız. Adana'nın Devlet Su İşleri yatırımlarına ilişkin 2024 yılı ödeneği 887 milyon liraydı. 2025 yılında bu ödeneği 3,5 milyar liraya çıkarttık ve 3 kat arttırmış olduk. Bu mümbit, verimli toprakların suyla buluşması için bütün çalışmalarımızı hızlandırmış durumdayız" ifadelerini kullandı. "Projenin toplam maliyeti 44 milyar lira" Yedigöze Sulama Projesi'yle Adana'da 1.1 milyon dekarlık arazinin suyla buluşacağının altını çizen Bakan Yumaklı, daha sonra şunları söyledi: "Şu anda devam eden Yedigöze Baraj Sulaması, bölgenin en büyük sulamalarından bir tanesi. Tamamlandığında İmamoğlu, Yüreğir, Sarıçam, Ceyhan ve Kozan'daki 1.1 milyon dekarlık arazi, bu proje sayesinde modern sistemle sulama imkanına kavuşmuş olacak. Bu dev projenin ana kaynağı Seyhan Nehri üzerinde kurulmuş olan Yedigöze Barajı. Projenin toplam maliyeti 44 milyar lira. Halihazırda yüzde 61'lik tamamlanma oranına sahip. Yapılan yatırımın 27 milyar lirası yapıldı. Bizim öngörülerimiz proje bittiğinde 100 bin kişiye istihdam sağlamış olacak. Ekonomiye de yıllık 13 milyar lira katkı sağlamış olacak. 1.1 milyon dekardan bahsetmiştim, şu ana kadar 300 bin dekarını sulamaya açmış durumdayız. Yaklaşık 400 bin dekarlık alanında sulama şebekesini tamamladık. İnşallah önümüzdeki yıla kalmadan sulamaya açmış olacağız. Kalan 400 bin dekarlık alan içinde yatırım ve çalışmalarımız devam ediyor." "Bütün devletlerin kuraklıktan en az etkilenmek için yaptığı çalışmalar var" İklim değişikliğinin bütün dünyayı etkilediğine vurgu yapan Yumaklı, hem kuraklık hem de taşkın korumayla ilgili yatırımların devam ettiğini söyledi. Yumaklı, "İklim değişikliği küresel bir olgu. Bütün devletlerin bundan minimum etkilenmek için yaptığı çalışmalar var. Bunun en önemli özelliği kuraklık. Dün itibarıyla Adana'dan gelen haberleri izledik. Lokal yağışlar, düzensiz yağışlar taşkın ve sele sebebiyet veriyor. Bir taraftan kuraklıkla mücadele edecek yatırımları oluştururken diğer taraftan taşkın ve taşkın korumayla ilgili yatırımlarımıza devam ediyoruz. Kuraklık bize çok kıymetli olan suyu doğru bir şekilde kullanmamız için sınama getirmiş durumdayız" diye konuştu. "Akıllı sulama sistemleri avantajlı" Akıllı sulama sistemlerinin ürün verimi ve su tüketiminde tasarruf sağladığına dikkat çeken Yumaklı, "Özellikle Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) akıllı sulama sistemlerinin ortalama yüzde 25 verim ve suda da yüzde 30 tasarruf sağladığına dair istatistikleri var. Bizler de bakanlık olarak bu oranların üzerinde bir istatistik yakalamak için çalışmalarımıza devam ediyoruz" şeklinde konuştu. Yapay zekanın artık her alana girdiğini, sulama sistemlerine de entegre olduğuna değinen Yumaklı, "Bu sulama sistemlerinin yapay zeka destekli bir şekilde yapılması için çalışmalarımız devam ediyor. Hali hazırda bu sulama sistemleriyle ilgili Türk Devletleri Teşkilatındaki kardeş ülkelerimizden ve hem de farklı ülkelerden bu projeyi görmek için Adana'ya gelen kurumlar var. Bu projenin ilk örneğini yani yapay zeka destekli olan kısmını 33 bin dekar üzerinde gerçekleştirdik. Devamında Afyonkarahisar ve Denizli'de uyguladık. FAO'nun yüzde 30'luk tasarrufunu biz yüzde 40'lık oranla yakalamak istiyoruz. Suyu daha az kullanan yapay zeka destekli sulama otomasyonu ve elektronik su yönetim sistemleri bu projenin kapsamında. Bu yıl 7 bölgede 20 pilot sahayı sulamaya açmış olacağız" diyerek, proje kapsamında 3 milyon dekarlık alanın toplulaştırma yapılacağını söyledi. Bakan Yumaklı ve beraberindekiler proje hakkında yetkililer den bilgi aldı.

Devletin tarım arazilerine el koyacağı iddiası gerçeği yansıtmıyor Haber

Devletin tarım arazilerine el koyacağı iddiası gerçeği yansıtmıyor

Tarım ve Orman Bakanlığı kullanılmayan tarım arazileri için harekete geçti. Mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait ve üst üste 2 yıl boyunca işlenmeyen tarım arazileri, tarım işlerinde kullanılmak maksadıyla kiraya verecek. Bakanlık tarafından hazırlanan yönetmelik Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Sezonluk kiraya verilecek tarım arazileri için il ve ilçe tarım müdürlükleri tarafından Arazi Tespit Komisyonu oluşturulacak. Kiraya verilecek arazilerin maddi değeri o bölgedeki 3 tarım arazisi üzerinden hesaplanacak. Alınan kararla tarım alanlarında katma değer sağlanacak Kamuoyuna yansıyan "devletin tarım arazilerine el koydu" iddiasının tamamen algı olduğunu kaydeden Emlak Danışmanı Harun Tavlı, "Tarım arazilerine el konulması gibi bir durum söz konusu değil. Sadece devletin tarıma katma değer katma adına almış olduğu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilgili bir konu. İşletilmeyen tarım arazileri; yani iki yıl boyunca hiç birşey ekim biçimi yapılmayan tarım arazilerini devlet kiralama yoluna gidiyor. Üstelik bölgedeki yerleşik halka kiralıyor, önceliği onlara veriyor. Köy muhtarlıklarına, ilçe tarım müdürlükleriyle, tarım il müdürlükleriyle organize bir şekilde web sitesinden yayın yaparak bu bölgeleri kişilere ulaşarak kiraya vermek istiyor. Devlet bu şekilde de tarıma katma değer sağlamasını istiyor. Bu yapmış olduğu uygulama da gayet şeffaf ve gayet güzel bir uygulama. Çünkü köylerde; yatırımcılar tarafından alınan tarlalar çoğu zaman takip edilmiyor. Devlet bu tarlaları sahiplerine ulaşarak kiraya vermek istiyor. Buradan da hem tarıma hem ülkeye bir katma değer katmaya çalışıyor. Bu noktada da 30 Eylül ile 1 Ağustos arası kiralama formülünü gündeme getirdi ve şu anda da bu yıl bu yasa uygulanacak. 2 yıl üst üste işletilmeyen veya bir icara verilmeyen tarlalar devlet tarafından kiraya verilecek. Tarla sahibine de o bölgedeki 3 tarla üzerinden analiz yapılarak kira bedeli hesabına yatırılacak. Bu noktada da köy muhtarlıkları, ilçe tarım müdürlükleri ve tarım müdürlükleriyle organize bir şekilde hareket edilecek. Yani ülkenin tarımına katma değer katması için çok önemli bir uygulama. Biz de bunu destekliyoruz. Bunun mutlaka olması gerekir. İşlenmeyen tarım arazilerinin mutlaka işletilmesi ve tarıma katkı sağlaması gerekir" ifadelerini kullandı.

Ticaret Bakanlığı’ndan mısıra tarife kontenjanı Haber

Ticaret Bakanlığı’ndan mısıra tarife kontenjanı

Ticaret Bakanlığı, piyasaların doğru yönlendirilerek spekülatif fiyatların önlenmesi, temel gıda ürünlerinde arz güvenliğinin sağlanması ve ülke ihtiyacının yerli üretimin teşviki yoluyla karşılanabilmesi amacıyla üretici ve tüketici refahının birlikte değerlendirileceğini açıkladı. Bakanlık ilgili kurum ve kuruluşlar ile koordineli biçimde ticaret politikası araçlarını kullanarak gerekli tedbirleri aldıklarını duyurdu. Bu çerçevede, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın talebi üzerine, vatandaşlarımızın temel tüketim maddelerinden başta kanatlı eti ve kırmızı et üretiminde kritik öneme sahip bir girdi olan, hayvan yeminin yanı sıra diğer muhtelif gıda ürünlerinin imalinde de kullanılan ve geçen yıl üretiminde önemli düşüş yaşanan mısırda sağlanan arz talep dengesinin ve fiyat istikrarının hasat dönemine kadar devam ettirilebilmesi amacıyla dünya fiyatlarında yaşanan yükseliş eğilimi de dikkate alınarak yerli mısır üretiminin tüketimi karşılamada yetersiz kaldığı miktarın 1 milyon tonluk kısmı için 31 Temmuz tarihine kadar kullanılmak üzere tarife kontenjanı açıldı. Sınırlı miktarda ürüne yönelik ithalata imkan tanıyan bu uygulama, yerli mısır üreticilerimizin korunmasını teminen ürünün hasat dönemi başlamadan önce 1 Ağustos tarihi itibarıyla sona erecek ve mısır ithalatında gümrük vergisi yüzde 130 olarak uygulanmaya devam edecek. Söz konusu tarifenin kontenjanı kapsamı ithalattan adil bir şekilde faydalanılabilmesi amacıyla bir kullanıcı tarafından tek seferde en fazla 8 bin ton ithalat gerçekleştirilebilecek ve aynı ithalatçının tarife kontenjanı kapsamında tekrar ithalat yapılabilmesi için 7 gün beklemesi gerekecek. Ticaret Bakanlığı, başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlar ile istişare halinde, piyasada oluşan arz, talep ve fiyat düzeyini yakından takip ederek gerekli düzenlemeleri zamanında hayata geçirmeye devam edecek.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.