TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çevre

AGRONEWS - Çevre haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çevre haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Aşırı sıcaklar Siirt fıstığı rekoltesinde yüzde 80 kaybettirdi Haber

Aşırı sıcaklar Siirt fıstığı rekoltesinde yüzde 80 kaybettirdi

Üreticiler, yüksek sıcaklıklar nedeniyle fıstık ağaçlarının kuruduğunu belirterek bu yıl rekoltede ciddi düşüş beklendiğini ifade etti. Özellikle sulama imkanı kısıtlı olan bölgelerde kayıpların daha fazla yaşandığı kaydedildi. Siirt Fıstık Üreticileri Birliği Başkanı Şuayip Aslan, bu yıl "var yılı" olmasına rağmen fıstıkta ciddi kayıplar yaşandığını belirterek, yaklaşık 1 milyon fıstık ağacının kuruyabileceği uyarısında bulundu. Aslan, kentte 450 bin dekar alanda fıstık üretimi yapıldığını, normal şartlarda 45 bin ton rekolte beklenirken yüzde 70-80 oranında kayıp öngörüldüğünü belirterek, "Maalesef bu kaybın cezasını da vebalini de üretici çekiyor. Eğer kuraklık bu şekilde devam ederse milyonlarca ağaç kuruyacak" dedi. Siirt'te 6 baraj bulunmasına rağmen, fıstık ağaçlarının bu barajlardan sulanamadığına dikkat çeken Aslan, "Sulanan bahçelerde kayıp oranı yüzde 1-2 civarındayken, sulanamayan bölgelerde bu oran yüzde 80'e ulaştı. Gelecek yılın ürününü de kaybettik. Nisan ayında ülke genelinde yaşanan ciddi don olayı, Siirt'teki fıstık üretimini de olumsuz etkiledi. Malatya'da kayısı üretimi zarar gördü; ancak şu anda Siirt'teki fıstık zararı, Malatya'daki kayısı zararının iki katıdır. Çünkü fıstığın katma değeri çok daha yüksek. Üstelik bir fıstık ağacı 20 yılda yetişiyor" diye konuştu. Normalde hasadın 15 Eylül'de başladığını, ancak bu yıl ürün azlığı nedeniyle 1 Ağustos'tan itibaren erken toplamaya başladıklarını belirten Aslan, "Aslında bu bir hasat değil; ürünü kaybetmemek için topluyoruz. Ağaçların kurumasını önlemek adına, üzerlerindeki yükü hafifletmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

Tedavi edilen caretta carettaların yolculuğu yerli uydu ile izlenecek Haber

Tedavi edilen caretta carettaların yolculuğu yerli uydu ile izlenecek

PAÜ, Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER)’de tedavileri tamamlanan yedi deniz kaplumbağası İztuzu Kumsalı’ndan denize uğurlandı. Türkiye’de ilk kez yerli uydu takip cihazıyla izlenecek kaplumbağaların her birinin doğal yaşamdaki farklı hikayeleri uydular ile gözlemlenecek. İztuzu Kumsalı’nda gerçekleşen törene 7 caretta carettanın denize salınma törenine, Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, PAÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmud Güngör, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Turhan Kaçar, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Hamdi Şükür Kılıç, Ortaca Kaymakamı Kenan Aktaş, Belediye Başkanı Evren Tezcan, protokol üyeleri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, uluslararası konuklar ve çok sayıda davetli katıldı. Yerli teknoloji ile göç yolları izlenecek Yerli firma tarafından geliştirilen uydu takip cihazları sayesinde deniz kaplumbağalarının göç rotaları, yaşam alanları ve farklı habitatlardaki davranışları uzun süreli olarak izlenecek. Böylece türün korunması ve ekosistem yönetimi için önemli bilimsel veriler elde edilecek. "Doğanın korunması ve Mavi Vatan’ın değerlerinin yaşatılması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz." Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör, "Tuğba isimli kaplumbağamız, 6 yıl önce burada tedavi edilip denize bırakılmış, Adriyatik’e kadar yolculuk yapmıştı. Bu yıl yeniden tedavi için merkezimize geldi. Üzerine yeniden cihaz yerleştirildi ve bugün tekrar denize uğurladık. Bu yıl 23 kaplumbağa tedavi edildi; 4’ü daha önce, 7’si bugün denize bırakıldı. Yıl sonuna kadar 13-14 kaplumbağanın daha doğal ortamına dönmesini hedefliyoruz. Merkezin 17 yıllık tecrübesini daha etkin kullanacağız. Bugün çocuklarımızın minik kaplumbağaları heyecanla denize göndermesi, etkinliğe ayrı bir coşku kattı" şeklinde konuştu. Yedi Kaplumbağa, Yedi Hikâye Tedavi edilen kaplumbağaların isimlerini ve yaşadığı sağlık sorunlarını paylaşan Rektör Güngör, "Yağmur Ege: 36-41 yaşlarında. Solunum sistemi enfeksiyonu ve dalış problemi nedeniyle 2 ay önce merkeze getirildi. Tedavi sürecinde özel solunum terapileri ve dalış egzersizleri uygulandı, kaybettiği hayati fonksiyonları geri kazandı. Tuba-2025: 45-50 yaşlarında. 2019’da tedavi edilip uydu cihazıyla denize bırakıldı, Akdeniz’de en uzun süre izlenen kaplumbağa oldu. Bu yıl tekrar yuva yapmak için geldi, kabuk deformasyonu ve parazit enfeksiyonu tedavi edildi. Atlas: 45-50 yaşlarında. Sol arka yüzgeci ampute halde bulundu. Hasarlı dokusu tedavi edildi, yüzme kabiliyetini güçlendiren programlar uygulandı. Cosmos: 21-26 yaşlarında. İnsanlar tarafından yanlış gıdalarla beslenmesi sonucu dalış refleksleri zayıfladı. Bir yıl süren doğal beslenme protokolüyle sağlıklı davranış kalıplarına geri döndürüldü. Nilgün: 22-27 yaşlarında. Plastik atık tüketimi nedeniyle sindirim sistemi enfeksiyonu geçirdi. 10 ay süren tedavinin ardından sağlığına kavuştu. Balım: 24-29 yaşlarında. Sağ ön kolu ampute halde getirildi. Beslenme problemi ve kısıtlı dalış refleksi fizyoterapi ve özel diyetle düzeltildi. Elsa (Chelonia mydas): 7-8 yaşlarında genç yeşil deniz kaplumbağası. Yoğun parazit enfeksiyonu tedavi edilerek bağışıklık sistemi güçlendirildi. Sağlık sorunları tedavi edilen 7 caretta carreta doğal yaşamlarına gönderiyoruz" dedi. 17 yılda 370 kaplumbağa denizle buluştu DEKAMER Müdürü Prof. Dr. Yakup Kaska, bugüne kadar merkeze getirilen 630 deniz kaplumbağasından 370’inin sağlığına kavuşturularak doğal yaşam alanlarına bırakıldığını belirtti. Yuva koruma çalışmalarının 1988’den bu yana kesintisiz sürdüğünü, yerli teknoloji ve uluslararası iş birlikleriyle türün hem karada hem denizde korunmasının hedeflendiğini vurguladı. İztuzu’ndan mavi sulara uğurlanan bu yedi deniz kaplumbağası, hem deniz ekosisteminin korunması hem de gelecek nesiller için bilimsel verilerin üretilmesi adına yürütülen çalışmaların en güncel örneğini oluşturdu.

Rekor sıcaklıklar, tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor Haber

Rekor sıcaklıklar, tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor

Türkiye'nin en sıcak illerinden Adana'da Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 9 Ağustos'ta hava sıcaklığı 47,5 derece olarak ölçüldü. Son 95 yılın en sıcak günü olarak kayda geçen 9 Ağustos'ta aşırı sıcaklar nedeniyle limon, portakal, mandalina gibi narenciye ürünlerinde güneş yanıkları oluştu. Şubat ve Nisan ayında don vurduğu için narenciyeler büyük zarar görürken şimdi de sıcaktan yanması nedeniyle hasat sırasında rekoltenin bazı ürünlerde düşmesi bekleniyor. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Rekor sıcakları gördük ve narenciyelerimiz dalında yandı. Genelde ağaçların güneyinde hep meyve vardı ve güneyindeki, batısındaki ve tepesindeki meyvelerin çoğu yandı. Mayer cinsi limonlar, portakal ve erkenci mandalina grupları ile W. Murcott cinsi mandalinalar yandı" dedi. "İklim değişikliği etkileri, tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor" İklim değişikliği etkilerinin bu sene daha fazla görüldüğünü, ülke genelinde çiftçilerin zor duruma düştüğünü anlatan Doğan, "Şubat ve Nisan ayında don nedeniyle zaten rekoltemiz düşük olacaktı. Ancak bu rekolte düşüklüğünde bir de ürünler yandı. İklim değişikliği etkileri, tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor" diye konuştu. "Meyveler çürür hale geldi" Bahçedeki mandalinaları yanan çiftçilerden İbrahim Dardoğan, "Aşırı sıcaklar bizleri etkiledi. Meyveler çürür hale geldi. Allah bütün çiftçilerimize yardım etsin. Allah'tan geldi, bir afet oldu hakkımızda hayırlısı olsun. Bu sıcaklardan yanan ürünler rekolteyi düşürecek. Daha önce bu kadar büyük bir afet olmamıştı" şeklinde konuştu.

Atıl arazilerde yerli tohum rekoltesi yüz güldürdü Haber

Atıl arazilerde yerli tohum rekoltesi yüz güldürdü

Saimbeyli Belediye Başkanı Mahmut Dal'ın öncülüğünde gerçekleştirilen çalışmada, ilçede atıl duruma olan 60 dönüm alana Taner çeşidi buğday ekimi yapıldı. İlk hasadı gerçekleştirilen buğdayda rekolte beklentilerin üzerinde çıktı. Yıllardır boş kalan verimli topraklar, uzun bir aranın ardından yeniden üretime kazandırılmış oldu. 2 gün sürecek olan hasat sonrasında yaklaşık 25 ton ürün elde edilmesinin beklendiği belirtildi. Saimbeyli Belediyesine üretime gönüllü destek veren Hüseyin Bulanık, "Belediye Başkanımızın çalışmasıyla boş arazilere ata-dede tohumlarını ektik. İlk denememizi Taner buğdayıyla yaptık. Verim çok güzel, yüksek rekolte bekliyoruz. Bu tarlalar daha önce kullanılmıyordu, toprak çok verimli. Saimbeyli'de arpa, buğday, kiraz, sumak, domates gibi birçok ürün yetişiyor. Hayvancılıkta da samanlar değerlendirilecek, ziyan olacak hiçbir şey yok" dedi. "Daha fazla üreticiye destek olacağız" Belediye Başkanı Mahmut Dal ise, "Saimbeyli Belediyesi olarak tarımsal kalkınma ve sürdürülebilirlik adına önemli bir adım attık. Bu yıl 60 dönümde gerçekleştirdiğimiz buğday ekiminin hasadını yapmanın gururunu yaşıyoruz. Amacımız hem yerel ekonomiyi güçlendirmek hem de ilçemizin tarımsal potansiyelini ortaya çıkarmak. Önümüzdeki yıl bu çalışmayı 500 ila 1000 dönüme çıkararak daha fazla üreticiye destek olacağız. Saimbeyli'yi tarımda marka haline getirmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Antalya'da sıcak hava siyah incir rekoltesini yarı yarıya düşürdü Haber

Antalya'da sıcak hava siyah incir rekoltesini yarı yarıya düşürdü

İncir üreticileri bu yıl geçen yıla göre yüzde 30 daha fazla rekoltede artış beklerken, hava şartları nedeni ile rekoltede yüzde 50 düşüş beklendiğine dikkat çekti. "Bu yıl yüksek rekolte beklenirken, aşırı sıcaklar rekolteyi düşürdü" İncir üreticisi Mesut Şanlı, aşırı sıcaklar nedeniyle geçen yıla göre bu yıl rekoltede düşüş olduğunu söyledi. Aşırı sıcaklar başlamadan önce incir ağaçlarında çok iyi ham incir olduğunu söyleyen Şanlı, "Geçen yıla göre bu yıl rekoltede yüzde 30 civarında bir artış bekliyorduk. Fakat sonradan mevsim normallerinin üzerinde aşırı sıcaklar olmasından dolayı incirlerimizin yarısı döküldü. Hasatta bu yıl yüzde elli oranında düşüş bekliyoruz. Ağaçlarda incir seyrek olmasından dolayı ise bu yıl kalite, geçen yıla göre daha iyi olmasını bekliyoruz" dedi. "200 adet incir ağacından 8 ton incir toplanması bekleniyor" Ürünlü köyündeki incir bahçesinde 200 adet Bursa siyah incir ağacının olduğunu söyleyen Şanlı, "20 dönüm arazide kurulu bahçemizde 200 adet incir ağaçlarımız var. Havalar bu yıl oldukça sıcak geçti. Aşırı sıcaklar ve erkek incirin olmamasından dolayı geçen yıla göre yüzde elli düşüş olacak. Fakat kalanlarda daha büyük ve iri olacak. Geçtiğimiz yıl 15 ton civarında siyah incir hasadı yapmıştık. Bu yıl 7-8 ton arasında kalacak. Aşırı hava sıcaklığının yanında poyrazlar gündoğumundan esti. Birde tohumlama yaptığımız erkek incirler erken kurudu. Yerine yenisini asamadık. Dolayısı ile incirlerin dökülmesine neden oldu. Dolayısı ile meyve az olacak" dedi. "Organik yetiştiriyoruz" İncir ağaçlarına kesinlikle fenni gübre atmadıklarını dikkat çeken Şanlı, "İncirlerimize kesinlikle fenni gübre vermiyoruz. Hayvan gübresi ile besleme yapıyoruz. Her şey doğal. Ürünlü 800 rakımlı bir köydür. Bursa siyah incir ağacı olan incir ağaçlarımız bölgemize zaten yıllar önce uyum sağladı. Lezzet ve tat olarak kalitesi tartışılmaz. Aroması muhteşemdir. 7-8 tanesi bir kilogram gelmektedir. Ürünlü köyümüzde rekoltede sadece bizde değil, yerli incirlerde de aynı şekilde rekoltede düşüş vardır. Aşırı sıcaklar maalesef bizi çok etkiledi. Yüzde 30 civarında rekolte de artış beklerken, yüzde 50 düşüş yaşadık" diye konuştu. Şanlı, "Hasada 15 Ağustos tarihinde başlayıp, Eylül Ayının sonuna kadar devam edecek. Yaklaşık 40-45 gün hasat dönemimiz olacak" diye sözlerine ekledi.

Evine kadar ulaşan yangını gözyaşlarıyla anlattı Haber

Evine kadar ulaşan yangını gözyaşlarıyla anlattı

Bursa'nın Gürsu ve Kestel ilçelerinde başlayan ve Osmangazi ilçesine bağlı Avdancık Köyü'ne kadar ulaşan orman yangını, ekiplerin gece boyunca süren yoğun çalışmaları sonucunda büyük oranda kontrol altına alındı. Yangın, rüzgarın etkisinin azalmasıyla birlikte durdurulabildi ancak bölgede hala zaman zaman alevlenmeler yaşanıyor. Ekipler, rüzgarın yeniden alevleri tetiklemesi ihtimaline karşı teyakkuzda bekliyor. Yangın, şu ana kadar 100 hektardan fazla alanı küle çevirirken, 3 köyde 485 hanede yaşayan bin 765 kişinin tahliyesine sebep oldu. Müdahale çalışmalarına orman, itfaiye ve belediye ekiplerinin yanı sıra köylüler de traktörleriyle destek verdi. Yangının yaşandığı Karahıdır Mahallesi sakinlerinden 69 yaşındaki Hüsamettin Akgül, yangının ilk anından itibaren yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlattı. Akgül, yangın sonrası yerleşim yerlerinin çevresine yangın yolları yapılması gerektiğinin altını çizdi. Yangının başladığı anları anlatan Akgül, "TOKİ konutlarında oturan Ali arkadaşım beni saat 17.44'te aradı ve yangının başladığını söyledi. Bana fotoğraf attı. Biz de hemen köy kahvesinin önüne çıktık, tekbir getirmeye başladık. Köyümüzdeki hazır olan bütün traktörleri çıkardık. TOKİ'ye yangın müdahalesi için buradan su taşıdık. Yaklaşık 2-3 saat içinde yangın bizim köyümüze doğru sarktı. Komşu köylerden yardımlar geldi. Bütün traktör sahiplerinden Allah razı olsun. Bizim insanımızın birliği, beraberliği budur. Kendi köyümüzün traktörleri ilk yangın çıkan yere müdahale ederken, bizim köye doğru sarkan yangına da komşu köylerden traktörler geldi. Sayısını bilmiyorum ama 500'ü geçmiştir. Biz o traktörleri köy meydanından yangının köye doğru sarktığı yöne yönlendirdik. En son noktaya kadar gidip dönüş yapmalarını, ama gidiş-gelişte yolu tıkamamaları gerektiğini bizzat söyledik. Tankerlerini orada boşaltıp geri döndüler, tekrar su doldurup gittiler. Çok yoğun bir mücadele vardı" dedi. Yangının sabaha kadar sürdüğünü ve evlerin çok yakınlarına kadar geldiğini söyleyen Hüsamettin Akgül, "Yangın kısa sürede köyümüze kadar indi. O noktada yapabileceğimiz tek şey, traktörleri köyün etrafındaki sokaklara, evlere yakın yerlere sokmaktı. Evlerin etrafını ıslattık. Sabah baktığımızda bazı yerlerde yangın evlere 1 metreye kadar yaklaşmıştı, bazı yerlerde 20-50 metreye kadar. Ama Cenab-ı Hakk'ın lütfuyla yangın evlere dokunmadı. Evlerimizde hiçbir zarar yok. Çocuklarımızda, can kaybı yok. Gece saat 3'ten sonra yangının alevi bitti ama bu sefer de kozalakların patlaması başladı. Kozalaklar gökyüzünde yıldızlar gibi gezmeye başladı. 50, 100, 300 metre ileriye kadar sıçrıyordu. Ama Allah'a şükür, köyün içine gelmedi. Kozalaklar dağın kendi arasında dolaştı" diye konuştu. Bu yangının herkes için ders niteliğinde olduğunu ifade eden Akgül, "Bunu iyi okumak, ders almak lazım. İnsanlar birbirine düşman değil, sevecen olmalı. Her seferinde, köyümüzün etrafında çevre yolu gibi yangın yolları yapılması gerektiğini söyledim. Ama bu akşam, halkımız ve yöneticilerimiz buna ihtiyaç olduğunu anladı. Bu ihtiyaç duyulan bir şey. Bunu ülkemize ve dünyamıza duyuralım. Yerleşim yerlerine müdahale edebilmek çok önemli. Orman bile olsa, ilk müdahalenin yapılabileceği yerlerde yangın yolları açmamız gerekiyor. Çevre yolları gerekiyor. Traktörleri yangının geldiği en ücra köşelere yönlendirdik. Islatarak müdahale ettik bu bizi kurtardı. Rabb'imiz bizi kurtardı" ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.