TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çevre

AGRONEWS - Çevre haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çevre haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Akıncı’dan anız uyarısı: Haber

Akıncı’dan anız uyarısı: "Tarlayı değil, verimi yakıyoruz"

GTB Başkanı Akıncı, "Toprağımızı koruyarak hem bugünü hem de geleceği güvence altına alabiliriz" dedi. GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, yaptığı açıklamada hasat sezonu ile birlikte bazı tarım arazilerinde görülen anız yakma uygulamalarına dikkat çekti. Toprağın en değerli üretim kaynağı olduğunu vurgulayan Akıncı, bu kaynağı korumanın tüm üreticilerin ve toplumun ortak sorumluluğu olduğunu ifade etti. Anız yakmanın bazı durumlarda kolay bir çözüm gibi görülse de, toprak yapısına verdiği zarar nedeniyle uzun vadede verimliliği düşürdüğünü kaydeden Akıncı, "Toprağın üst katmanında bulunan organik madde ve faydalı mikroorganizmalar anız yangınlarıyla yok oluyor. Bu durum hem üretim maliyetlerini artırıyor hem de doğanın dengesine ciddi şekilde zararlar veriyor" dedi. Toprakta yaşayan faydalı canlıların sağlıklı bir tarım için vazgeçilmez olduğunu aktaran Akıncı, "Anız yangınları sadece tarımsal üretimi değil, toprak altı ve üstü yaşamı da olumsuz etkiliyor. Bu canlılar toprağı canlandıran ve üretimi destekleyen en önemli unsurlardır. Onların zarar görmesi, toprağın gücünü kaybetmesi anlamına gelmekte. Ayrıca kontrolsüz şekilde başlayan anız yangınları, rüzgârın etkisiyle hızla yayılıp çevredeki ormanlık alanlara, yerleşim yerlerine ve henüz hasat edilmemiş tarlalara da sıçrayarak büyük çevre felaketlerine yol açabilmekte. Bu durum sadece çiftçilerimizi değil, tüm doğayı tehdit eden ciddi bir risktir" ifadelerini kullandı. Anız yakmanın yasal olarak yasak olduğunu hatırlatan Akıncı, "Çevre Kanunu kapsamında bu uygulamaya cezai yaptırımlar uygulanmakta. Ancak bu konuyu sadece yasal bir çerçevede değil, toplumsal ve çevresel bir bilinç çerçevesinde değerlendirmemiz gerekiyor. Toprağı yaşatmak hepimizin sorumluluğu" ifadelerine yer verdi. Modern tarım tekniklerinin anızların toprağa zarar vermeden değerlendirilmesine imkan sunduğunu dile getiren Akıncı, "Anızları toprağa karıştırarak doğal gübre haline getirmek mümkün. Ayrıca anıza doğrudan ekim gibi yöntemlerle hem maliyetleri azaltabilir hem de çevre dostu bir üretim yapabiliriz. Bu uygulamalar aynı zamanda toprağın uzun ömürlü olmasını da sağlamakta" diye konuştu. GTB Başkanı Akıncı, geçtiğimiz günlerde Gaziantep’in Araban Ovası’nda buğday tarlasında çıkan yangına da değinerek, olaydan etkilenen tüm üreticilere geçmiş olsun dileklerini iletti.

Amik Ovası'nda kuraklık buğdayda rekolteyi yarı yarıya düşürdü Video Galeri

Amik Ovası'nda kuraklık buğdayda rekolteyi yarı yarıya düşürdü

Hatay'da kurak geçen kış ve ilkbahar mevsimi sonrası gelişimini yeterli oranda tamamlayamayan buğdayda hasat başladı. Son yılların en kurak yılının yaşandığı bölgede hasatta rekolte yüzde 50 oranında düştü. Türkiye'nin bereketli topraklarına sahip olan Hatay'da tarımsal ürünler kuraklıktan nasibini aldı. Kış ve ilkbahar mevsiminin kurak geçmesiyle Amik Ovası'nda ekili olan buğdaylar gelişimlerini yeterli oranda tamamlayamadı. Binlerce dönüm arazide ekili olan buğdayda bir çok çiftçi, masrafını kurtarmayacağını düşünerek mahsulü hayvanlara bırakırken bazısı da yeterli gördükleri arazilerinde hasada başladı. Antakya ilçesi Alaattin Mahallesi'nde bin dönümlük arazide buğday hasadı yapan çiftçi Mehmet Ali Güler, geçtiğimiz yıllarda dönüm başına 700-800 kilogram ürün elde etiğini, bu yıl rakamın 400 kilogram ile 500 kilogram civarına gerilediğini söyledi. "Böyle bir kuraklık son 20-30 yıldır yaşanmamıştı ve bu yıla denk geldi" Amik Ovası'nda bin dönümlük arazisinde 3 biçerdöverle hasada başladığını ifade eden çiftçi Mehmet Ali Güler, "Buğday hasadı yapıyoruz. Bu yıl ekinlerimiz güzeldi ve gelişimi güzel geçti ama en son kuraklık ve yağışların az olması ekinlere zarar verdi. Şu an ekinlerimizin yaklaşık yüzde 50'si zarar gördü. Böyle bir kuraklık son 20-30 yıldır yaşanmamıştı ve bu yıla denk geldi. Burası yaklaşık bin dönüm buğday ekin sahamız var. Kuraklıktan dolayı ekinlerimiz zarar gördü. Şimdilik verimde yüzde 50 düşüş var. Geçen yıl arazilerimizde çilek ve patates ektiğimiz için az zarar gördük. Bu sabahtan itibaren benim arazimde 3 tane biçerdöver çalışıyor. Şu ana kadar 150 dönüme yakın yer biçtim. Şimdiye kadar verim ortalaması 400 kilogram civarında. Bu kadarına da şükür normalde güzel yağmurlar yağsaydı verimimiz 700-800 kilogram civarlarında olurdu. Yağış olmadığından dolayı zarar gördük. Geçen yıl az ekmiştim ama geçen yılın Nisan aylarının ortasında bayağı sıcak olmuştu. Sıcağın etkisi sebebiyle taneleri zayıf bırakmıştı. Geçen yıl iyi yağış aldık ama o sıcağın darbesine uğradık. Bu yıl hava ve iklim güzeldi ama yağış olmadı. En son yağışı Mart ayında bu yana çok az aldık ve bu yüzden buğdayı tatmin etmedi" ifadelerini kullandı.

Bursa meralarında binlerce koyundan görsel şölen Haber

Bursa meralarında binlerce koyundan görsel şölen

89 bin dekarlık geniş arazide faaliyet gösteren işletmede, binlerce koyunun çobanların yönlendirmesiyle aynı eksende dönerek oluşturduğu "Dünya Dönüyor" koreografisi, drone ile havadan görüntülendi. Koyunların uyum içinde hareketi, doğanın kendine özgü ahengiyle buluştu. Gökyüzünden çekilen bu eşsiz görüntüler, doğayla iç içe hayvancılığın sanatsal bir anlatıma dönüştüğünü gözler önüne serdi. 20 bin küçükbaş hayvanın meralarda otlatıldığı işletmede, çobanlar tarafından yönlendirilen sürünün senkronize hareketi, izleyenleri adeta mest etti. Çobanların yönlendirmesiyle oluşan bu dairesel hareketin gökyüzünden görüntüsü, adeta bir dans gösterisini andırdı. Karacabey Tarım İşletmesi Hayvancılık İşleri Müdür Yardımcısı Burak Yanık, işletmede etçi özelliğiyle öne çıkan 5 bin ana Karacabey merinosu, bin 800 ana yerli kıvırcık ve bin 800 ana Türktahirova ırkı olmak üzere 20 bin baş koyunun yetiştirildiğini belirterek, TİGEM'in geniş meralarında hayvanların doğal otlatma yöntemiyle beslendiğini vurguladı. İşletmede koçları bir kez katıp yılda bir kez doğum yaptırdıklarını dile getiren Yanık, küçükbaş hayvanların Tigem'in geniş alana yayılan meralarda otlatıldığını kaydetti. Hayvancılığın sanata dönüştüğü bu benzersiz anları kaçırmak istemeyenler için, drone ile kaydedilen bu görsel şölen, doğal yaşamın uyum içinde nasıl bir ritme sahip olduğunu gösteren eşsiz bir örnek oldu. Yaklaşık 700 yıllık bir tarihi bulanan Karacabay Tarım İşletmesinde 49 bini ekilebilir olmak üzere 89 bin dekar arazi bulunuyor. Oldukça geniş alana sahip işletmede, bitkisel üretim ve hayvancılık faaliyetleri yürütülüyor. Hayvancılık faaliyetleri olarak koyunculuk, sığırcılık, safkan Arap atı yetiştiriciliği ile akbaş ve kangal çoban köpeği yetiştiriciliği yapılıyor.

Karadeniz'de balık stokları azalıyor Haber

Karadeniz'de balık stokları azalıyor

Özellikle son 15 yılda başta hamsi, istavrit olmak üzere diğer balık stoklarında belirgin bir azalma görüldüğünü belirten Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Şahin, bunun iki önemli sebepten kaynaklandığını vurguladı. Balık stoklarındaki azalmayı istatistiki verilerden gördüklerini kaydeden Şahin, "Şu anda tezgâhlarda balık çeşitliliğini zamansal olarak iyi görsek te bana göre henüz daha bir iyileşme yok. Bunlarla ilgili veriler yaptığımız çalışmalardan karşımıza çıkacak. Aldığımız örnekler yaptığımız analizler bize bunu verecek" dedi. Kirlilik ve aşırı avcılık öne çıkıyor Balık stoklarındaki azalmanın nedenleri arasında kirlilik ve aşırı avlanmanın öne çıktığını belirten Şahin, "Karadeniz'de son 15 yıldır özellikle hamsi, istavrit ve diğer balıklar stoklarında bir azalma var bunu görülüyor. Bunu istatistiki verilerde de görüyoruz, her geçen gün karşımıza net bir şekilde çıkıyor. Bununla ilgili ilk olarak üç yıl önce Tarım Bakanlığı direkt devreye girerek balık boyunu ölçerek hemen av yasağı getirirdi. Belli bir süre av yasağı uyguluyor ki çok güzel bir yöntem. Ancak bakıyoruz ki Karadeniz'de stoklar azalıyor. Bize göre iki tane önemli sebep var. Bir tanesi Karadeniz'in her geçen gün kirlenmesi kıyılarımızdaki kirlilik gerek çöp atığı gerek biyolojik atıklar bunu bize gösteriyor. Diğeri de balıkçılarımızın yapmış olduğu aşırı avlanma ve av tekniklerindeki hatalar karşımıza çıkıyor. Bu konuda da Tarım Bakanlığı her geçen gün yeni kanunlarla yeni uygulamalarla bunları gidermeye, düzeltmeye çalışıyor. Şu anda tezgâhlarda balık çeşitliliğini zamansal olarak iyi görsek te bana göre henüz daha bir iyileşme yok. Bunlarla ilgili veriler yaptığımız çalışmalardan karşımıza çıkacak. Aldığımız örnekler yaptığımız analizler bize bunu verecek" diye konuştu. Balık avı süresinin uzatılıp ya da kısaltılmasıyla ilgili yapılan spekülasyonlarla ilgili değerlendirmede bulunan Şahin, "Av yasağı uzatılsın veya kısaltılsın ya da şu tarihte başlasın şu tarihte bitsin diye ezbere söylemek çok yanlış. Bu sene için örnek verecek olursak, bu sene deniz suyu çok geç ısındı. Halen daha belli sıcaklık derecesinin altında şu anda. Bu da bizim yazın üreyen balık stokları için henüz daha üreme döngüsü başlamadı demek. Belki balıkların karnında havyar var ama bunu dökmüyor. Bunun en güzel tarafı bunu sahada takip etmek. Su sıcaklığı ile beraber balıkların üreme döngüsü zaten bizim av yasaklarımız üreme döngüsüyle alakalı bir yasak. Bu üreme döngüsünü Tarım Bakanlığı, üniversiteler beraber takip edip ne zaman uygun görürseler o zaman demesi lazım. Bu belki 15 gün geç olacak ama en azından tam bir veriye dayanarak, sahadaki çalışmaya dayanarak elde edilmiş, verilmiş bir karar olacaktır. Bence bu şekilde yürütülmeli" ifadelerini kullandı.

Kızılırmak Deltası genç çiftçilere emanet Haber

Kızılırmak Deltası genç çiftçilere emanet

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Avrupa Yeşil Mutabakatı hedefleriyle uyumlu olarak Bafra GİAD, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) tarafından geliştirilen ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Küresel Çevre Fonu (GEF) Küçük Destek Programı (SGP) dahilinde desteklenen "Kızılırmak Deltası Genç Çiftçilere Emanet" projesinin açılış toplantısı, gerçekleştirildi. Bafra GİAD ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya proje ortakları OKA ve OMÜ ile proje iştirakçisi BTB temsilcileri, pilot köy muhtarları ve genç çiftçiler katılım sağladı. Açılış toplantısında proje çerçevesi detaylı şekilde hedef kitleye tanıtılırken, Kızılırmak Deltası'nda sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasının önündeki temel sorunların görüşüldüğü bir panel oturumu da düzenlendi. Proje genç çiftçileri odağına alıyor Kızılırmak Deltası Genç Çiftçilere Emanet Projesi, kırsal alanların dönüşümünde önemli bir rol oynayan ancak sayıca azalan genç çiftçileri (40 yaş altı) merkeze alarak, tarımda ekolojik dönüşümü ve sürdürülebilirliği hedefliyor. Türkiye'de ortalama çiftçi yaşının 51 olduğu göz önünde bulundurulduğunda, genç kuşak çiftçilerin teknik kapasitelerinin artırılması ve tarımsal inovasyon süreçlerine dâhil edilmesi önem arz ediyor. Bu çerçevede, Bafra GİAD üyesi genç çiftçilerin yer aldığı Doğanca, Üçpınar ve Yeşilyazı mahalleleri başta olmak üzere, Kızılırmak Deltası'nın batı bölümünde 5000 hektarlık alanda agroekoloji, çevre dostu tarım, su ve atık yönetimi gibi alanlarda pilot uygulamalar gerçekleştirilecek. Çevre dostu uygulamalar hayata geçirilecek Projede ayrıca tarımsal ve evsel atıkların toplanması, ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesi; organik atıkların komposta dönüştürülerek toprak iyileştirici olarak kullanılması gibi çevreci faaliyetler de hayata geçirilecek. Kimyasal ilaç ve gübre kullanımının azaltılması, pestisit kullanımının denetlenmesi ve doğal mücadele yöntemlerinin benimsenmesi konusunda çiftçilere eğitimler verilecek. Çocuklara yönelik olarak ise, "çocuk çiftçi" yaklaşımı ile çevre bilinci, su tasarrufu ve iyi tarım uygulamaları konusunda farkındalık eğitimleri düzenlenecek. Proje dahilinde Kızılırmak Deltası Genç Çiftçi Kulübü, Çocuk Çiftçi Kulübü ve Tarım ve Ekoloji Okulu kurulması planlanıyor. Ayrıca teknik geziler, rol model çiftçi uygulamaları ve ödüllendirme sistemleri ile genç çiftçilerin motivasyonunun artırılması hedefleniyor. UNESCO Dünya Doğal Mirası Geçici Listesi'nde yer alan ve 140 kuş türünün üreme alanı olan Kızılırmak Deltası, aynı zamanda tarımsal faaliyetler nedeniyle ciddi kirlilik baskısı altındadır. Bu projeyle birlikte, deltadaki 500 hektarlık pilot alanda tarımsal kirliliğin azaltılması, 10 ton/yıl tarımsal ve 20 ton/yıl evsel atığın yeniden değerlendirilmesi sağlanacak. Proje, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan "Kızılırmak Deltası 2019-2023 Yönetim Planı" ile de tam uyum içinde ilerliyor olup, farkındalık artırma, bilinçlendirme, eğitim ve teknik denetim gibi konularda önemli katkılar sunmayı hedefliyor.

Eber Gölü'nde kamış hasadı başladı Haber

Eber Gölü'nde kamış hasadı başladı

Ege Bölgesi'nin en önemli göllerinden biri olan Eber Gölü'nde kamış hasadı başladı. Eber Gölü'nün Afyonkarahisar'ın Bolvadin ilçesi sınırları içerisinde kalan kısmında toplanan kamışlar yurt içi ile birlikte İngiltere, Hollanda gibi birçok ülkeye ihraç ediliyor. Hasat ile birlikte gölden toplanan kamışlar, Derekarabağ köyü yakınlarında kurulan tesiste işlenerek İngiltere ve Hollanda başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ihraç ediliyor. Kamışlar yurt içinde genelde kamelya yapımı ve iç dekorasyon malzemesi olarak kullanılırken yurt dışına ise çatı yapımı ve yalıtım malzemesi olarak ihraç ediliyor. Gölden toplanan kamışlar firmaların tesislerinde aynı boyda olacak şekilde balya yapılıp ardından patpat diye adlandırılan tarım araçlarına yüklenip tırlara nakledilmek üzere transfer merkezlerine yollanıyor. Bölgedeki tesislerde bir çok kadın ve erkek yaklaşık 5 ay önce bu tesislerde çalışarak ekmeklerini kazanıyor. "Geçen yıl 4 bin adet ürün balya yaparken bu yıl 400'e kadar düştü" Derekarabağ köyünde kurulu tesislerden birinin sahibi olan Hüseyin Kılıç, toplanan kamışların Bolvadin'den yurt içi ve yurt dışına gönderilmesi sürecini İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı. Kılıç, "Bu yıl ürünlerimizdeki rekolte gölün yanma sebebinden dolayı önceki yıllara göre yüzde 20-30 seviyelerine kadar düştü. Bunun nedeni gölün susuz kalması ve yanmasından dolayı. Geçen yıl 4 bin adet ürün balya yaparken bu yıl 400'e kadar düştü. Ürünleri Hollanda ve İngiltere gibi ülkelere yolluyoruz. Oralarda doğal izolasyon malzemesi olarak kullanılıyor. Betondan daha iyi çünkü hava alma özelliği var. Yurt dışından ürünü ilgi büyük inşallah bu ilgi yurt içi piyasadan da olacak" diye konuştu.

Küresel ısınma ve don gül üretimini vurdu, rekolte yarı yarıya düştü Haber

Küresel ısınma ve don gül üretimini vurdu, rekolte yarı yarıya düştü

'Güller ve Göller Diyarı' Burdur, her bahar rengarenk gülleriyle doğanın en güzel tablolarından birine ev sahipliği yapıyor. Ancak bu yıl göl kıyısındaki gül bahçelerinde başlayan hasat, iklim krizinin acı yüzüyle karşı karşıya. Küresel ısınmanın etkisi ve şiddetli donlar, yıllık 600-700 kilogram olan dekarlık gül verimini 150-200 kilograma kadar geriletti. Doğanın nazlı güzeli güller, bu sene zor bir sınav veriyor. Bölgenin hızla tükenen su kaynaklarına rağmen, gül üretimi adeta bir yaşam kaynağı olmaya devam ediyor. Mısır ve yoncaya kıyasla yüzde 75 daha az su tüketen gül, sadece doğayı değil, ekonomiyi de canlandırıyor. Ayrıca Burdur Gölü'nün tozlarının yayılımını engelleyen gül, hem çevre hem de insan sağlığı için büyük bir koruyucu görev üstleniyor. Burdur Gölü kenarında yaklaşık 400 dekarlık alanda sürdürülen bu değerli üretim, sadece gül yağı ihracatıyla değil, bölgedeki ekoturizm hareketliliğiyle de ekonomiye can veriyor. Geçen yıl litre başına 11-12 bin euro arasında seyreden gül yağı fiyatlarının, bu yıl yüzde 40 düşerek 7-10 bin euro bandına gerilemesi bekleniyor. Üretim hedefleri de donun etkisiyle yarı yarıya düşerek 50-100 litreden 20-30 litreye inmiş durumda. Küresel ısınma ve don olayları, Burdur'daki gül bahçelerinde çiçek tomurcuklarının olgunlaşmasını engelledi. Birçok alanda tomurcuklar don nedeniyle zarar görürken, bazı alanlarda sadece yaprakların kaldığı gözlendi. Bu durum, gül üretimindeki dramatik düşüşün temel sebeplerinden biri olarak öne çıkıyor. Burdur'un eşsiz gül bahçeleri, zorluklara rağmen her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu yıl ekoturizmin daha da canlanması beklenirken, bölge halkı umudunu koruyor. Güller, Burdur'un hem doğasına hem de ekonomisine hayat vermeye devam ediyor. Gül bahçeleri göl tozlarına perdeleme yapıyor Göller yöresinde iklim değişikliği ve artan tarım hayvancılık faaliyetlerinin su kaynaklarını ciddi şekilde etkilediğini söyleyen Lisinia Proje alanı sorumlusu ve gül üreticisi Öztürk Sarıca, "Göller yöresinde özellikle küresel ısınmaya bağlı suların hızlı bir şekilde buharlaşması, bunun yanında yöredeki büyükbaş hayvancılık, mısır ve yonca üretiminin artmış olması maalesef yeryüzü sularını bitirmiş olduğu gibi yer altı sularını da ciddi anlamda etkiledi. Burdur Gölü bunun en canlı örneklerinden bir tanesi. Gül, mısır ve yoncaya göre yüzde 75 oranında daha az su tüketen bir bitki. Aynı zamanda ekonomik değeri çok yüksek bir bitki. Gölde tozlaşan alanların tozları özellikle yakın çevreye yayılırken tıbbi aromatik bitkiler ve gül, tozlar konusunda ciddi anlamda bir perdeleme yapıyor. Bu perdeleme sayesinde tozlar insan sağlığını daha az etkiler hale geliyor ve daha uzak yerlere taşınmasını engellemiş oluyor. Tabii ki o yüzden gül üretimi Burdur Gölü ve çevresinde olmazsa olmazımız" dedi. Küresel ısınma ve yaşanan don olayları verimi yarı yarıya düşürdü Burdur Lisinia projesinde gül hasadı başladığını ancak iklim şartlarının verimi olumsuz etkilediğini açıklayan Sarıca, "Burdur Lisinia'da gül hasadımız başladı. Ama son yıllardaki küresel ısınmanın etkileri maalesef üretimimizi de etkilemiş durumda. Özellikle son yaşanan donlar nedeniyle dekarda yaklaşık 600 ile 700 kilograma kadar aldığımız gül verimi şu anda 150 ile 200 kilograma kadar düşecek gibi görünüyor. Donlar ile birlikte tomurcukların gelişimi tamamen durdu ve don aldı. Dolayısıyla bahçelerde eski görselimiz olmasa da gülü toplamak durumundayız. Çünkü Türkiye ekonomisine çok ciddi bir katkısı var. Yaklaşık 400 dekarlık bir alanda biz şu anda gül üretimi yapıyoruz. Bunun yanında gül ekoturizmi ile birlikte ekonomimize destek olmaya çalışıyoruz. Gül yağının tamamı yurt dışına ihraç ediliyor. Hem gül üretiminin yaşanan donlardan dolayı düşmüş olması hem de gül fiyatlarının düşük seyredecek olması ekonomik anlamda yöre insanını, göller yöresindeki gül üreticilerini biraz etkileyecek görünüyor" şeklinde konuştu. Gül yağı beklentisi geçen yıla göre yüzde 50'nin altına düştü Geçtiğimiz yıl 50 ile 100 kilo arası bir gül yağı üretimi hedeflediklerini ancak bu yıl bunun yarısı kadar bir gül yağı hedeflerinin olduğunu belirten Sarıca, "Tabii ki o da eğer ısı şartları, bulutlanma ve yağış yolunda giderse. Eğer ciddi anlamda iklimsel değişiklikler olursa belki de onu bile alamayacağız. Yaklaşık 20 ile 30 litre arasında bir beklentimiz var. Tabii ki gülyağı fiyatlarının da düşeceği bu yıl için söyleniyor. Dolayısıyla geçen yılki üretim hedeflerine ulaşamamanın yanında aynı zamanda maddi hedeflere de ulaşamayacağız" dedi. Geçen yılın yüksek fiyatları bu yıl düşüş eğiliminde ancak piyasa henüz netleşmedi Gül yağı fiyatları hakkındaki söylentileri de açıklayan Öztürk Sarıca, "Gül yağı geçen yıl 11 bin ile 12 bin euro seviyesinde seyrediyordu. Bu yıl fiyatların 7 ile 10 bin euro arasında olacağı söyleniyor. Tabi şu an tamamen piyasa oluşmuş değil tamamen söylentiler üzerinden söylemiş olduğum fiyatlar bunlar. Hem donun etkisi, verimin az olması, diğer taraftan iklimin çok anormal seyretmesi ki geçen yıl bu sıralar neredeyse gül veriminin ortasındaydık. Şu an küresel ısınmanın ve donların etkisiyle gül hasadına daha bir hafta önce başladık ve çok yavaş seyreden bir hasat var. Dolayısıyla verimde ciddi kayıplar yasayacağız" ifadelerini kullandı. Gül ihracatın yanında ekoturizme de büyük katkı sağlıyor Geçen yıl 100 bin kişiyi ağırlayan alanlarda bu yıl ziyaretçi sayısında artış beklediklerini belirten Sarıca; "Geçen yıl hasat sırasında ekoturizm etkinlikleri kapsamında yaklaşık 100 bine yakın bir ziyaretçi ağırlamıştık proje alanında. Bu yıl bu sayının biraz daha artacağını düşünüyoruz. Çünkü hasadın başlamasıyla birlikte on binlerce kişi zaten şu ana kadar bahçede bizi ziyaret etmiş durumda. Önümüzdeki günlerde sayının artarak devam edeceğini düşünüyoruz" dedi. Bölgedeki gül üreticileri, küresel iklim değişikliklerinin etkisiyle bu yıl üretimde ciddi düşüşler yaşanacağını belirtiyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.