TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gastronomi

AGRONEWS - Gastronomi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gastronomi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çarşamba pidesi ve Samsun pidesi dünyanın en iyi turtaları oldu Haber

Çarşamba pidesi ve Samsun pidesi dünyanın en iyi turtaları oldu

Tadı, dünyadaki lezzet otoriteleri tarafından da tescillenen Samsun'un coğrafi işaretli yiyeceklerinden 'Çarşamba pidesi', 'dünyanın en iyi turtası' seçildi. 'Dünyanın En İyi Yemekleri Listesi'nde 'En İyi Turtalar' kategorisinde ilk 2 sırayı Samsun'a ait lezzetler paylaştı. Gastronomi dünyasının önemli kaynaklarından biri olan Taste Atlas'ın en iyi turtalar listesinde ilk sırayı Çarşamba pidesi, ikinci sırayı ise Samsun pidesi aldı. Dünyanın En İyi Yemekleri Listesi'nde 'Top 100 Pies in the World' (Dünyanın en iyi 100 turtası) listesinde ilk 2 sırayı paylaşan Çarşamba ve Samsun pidelerini sırasıyla Gürcistan'ın haçapurisi, Lüblan'ın sfihası, Gürcistan'ın ajaruli khachapurisi, Bosna-Hersek'in kljukusası, Gürcistan'ın guruli khachapurisi, Hollanda'nın appeltaartı, Fas'ın pastillası ve Şili'nin pastel de choclosu takip etti. "Çarşamba pidesi her damak tadına uygun bir lezzet" Yıllardır Çarşamba pidesi yapan pide ustası Muhammet Terzi, "Pide ustası olarak baba mesleğini devam ettiriyorum. 29 yıldır Çarşamba pidesi yapıyorum. Samsun pidesi deyince akla Bafra, Terme ve Çarşamba pidesi geliyor. Bafra pidesi; sert, çıtır ve uzun. Terme pidesi; geniş, yağlı, yumuşak diye adlandırılıyor. Çarşamba pidesi ise bu iki pidenin ortasında hafif, çıtır, yumuşak herkesin damak tadına hitap eden bir pidedir. Çarşamba pidesinin içi kavrulmuş kıyma ve soğandan hazırlanır. İçinde az maydanoz ve karabiber ile harmanlayıp odun ateşinde pişiriyoruz. Pişme süresi yaklaşık 15 dakika. Çarşamba pidesinin hamuru da çeşitli aşamalardan oluşuyor. Hamur yaklaşık 6 saatlik bir süreçten geçiyor. İlk 2 saat kazanda yoğruluyor, 2 saat dolapta mayalanıyor, son 2 saatte de oda sıcaklığında bekletiyoruz. Kulak memesi kıvamına yani elle açılacak dereceye geldiğinde de pideye şeklini veriyoruz. Çarşamba pidesi yumuşak ve sert pide sevmeyip kıvamında pide sevenlere hitap ediyor. Hafif çıtır ve yumuşak olması iki tarafın da isteğini karşılıyor. Çarşamba pidesi; malzemesi, pişim aşaması, hamuru ve lezzeti ile herkes tarafından beğenilerek tüketiliyor. Bence Samsun pidesi denilince akla ilk Çarşamba pidesi gelmeli. Belli bir kesim çok gevrek pide ya da yumuşak sevebilir ama kimse 'Çarşamba pidesini sevmiyorum' diyemez. Çünkü Çarşamba pidesi her kesimin damak zevkine hitap eder" dedi. Samsun'da her ailede pide yaptırma kültürü olduğuna dikkat çeken Dursun Kahraman ise, "Samsun'da geleneksel olarak pide yaptırma kültürü var. Evlerde hazırlanan pide içi Çarşamba, Terme ve Bafra'da hemen hemen aynı. Bafra soğanı diri, Çarşamba ve Terme ise ölleyerek koyar. Tereyağı ile kavuran da sade kavuran da var. Dana kıymadan iç harcı hazırlanır. İyi bir pide ustası bu harçtan güzel bir Samsun pidesi çıkartır. Samsun'da aileler hafta sonları evlerde toplandığında pide içi hazırlar sabahın erken saatlerinde fırınlara gideriz. Herkes istediği pideyi tarif eder ve yaptırır. Bu yıllardan beri bir gelenektir. Çarşamba pidesi dünyanın en iyi seçilmeyi hak ediyor. Türkiye'de Samsun pidesi isim yapmıştır. Bunun ortasında da Çarşamba pidesi yer alır. Çarşamba pidesi çıtır, tereyağlı ve lezzetli bir pidedir" diye konuştu. Namı önce Samsun'da coğrafi işaret tesciliyle, sonra da ülke sınırlarını aşan Çarşamba pidesi birçok uluslararası gurme tarafından dünyanın en iyi ekmeği ve turtası olarak gösterilirken, en iyi yiyecekler listesinde de ilk sıralarda yer almaya devam ediyor.

Skal Çukurova’dan Tarihi Adım: Adana’ya Gastronomi Müzesi Yolda Haber

Skal Çukurova’dan Tarihi Adım: Adana’ya Gastronomi Müzesi Yolda

Dünyada 22 ülkede 90 bini aşkın turizm profesyonelini bir araya getiren Skal International’a bağlı Çukurova Kulübü, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Yaratıcı Şehirler Ağı’na gastronomi alanında aday gösterilen Adana’ya gastronomi müzesi kazandırılması için önemli bir adım attı. Kulüp Başkanı Erol Altun ve Çukurova’nın turizmine yön veren duayen isimler, projeye yön vermek amacıyla müzecilik alanında Türkiye’nin önde gelen isimlerinden Emin Mahir Balcıoğlu ile bir araya geldi. “Festival şehri Adana, gastronomiyle kültürel liderliğe ilerleyebilir” Etkinliğin açılışında konuşan Skal Çukurova Kulübü Başkanı Erol Altun, Adana'nın sahip olduğu köklü mutfak kültürü, özgün lezzetleri ve güçlü festival geleneğiyle Türkiye’nin gastronomi turizminde en iddialı şehirlerinden biri olduğuna dikkati çekti. Başkan Altun, “Adana, kebaptan şalgama, tencere yemeklerinden tatlılara, lezzetli balıklarından deniz ürünlerine uzanan geniş yelpazesiyle hem yerel hem de uluslararası ziyaretçilere eşsiz tatlar sunuyor. Portakal Çiçeği Karnavalı, Adana Lezzet Festivali ve Altın Koza Uluslararası Film Festivali gibi etkinlikler, kenti yıl boyunca kültürel ve turistik bir cazibe merkezi haline getiriyor. Zengin çeşitliliğine sahip tarım havzası sayesinde taze ürünlere erişim kolaylığı, Adana mutfağını sürdürülebilir kılıyor ve dinamik şehir yaşamı gastronomiyi sadece yemekle sınırlamayıp sosyal ve kültürel bir deneyime dönüştürüyor. Bu yönüyle Adana, hem Türkiye’nin hem de dünyanın gastronomi haritasında öne çıkmaya hazır güçlü bir potansiyel taşıyor. Skal Çukurova Kulübü olarak, Adana’nın kamu, özel sektör ve sivil toplum dinamikleriyle iş birliği içinde gastronomi müzesi kazandırmak amacıyla yola çıktık. Müzecilik alanında dünya otoritesi Emin Mahir Balcıoğlu’nun verdiği eşsiz destek motivasyonumuzu güçlendiriyor, heyecanımızı artırıyor.” dedi. Altun, gastronomi müzesi projesinin hayata geçirilmesinde büyük destek veren Adana Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanı İlhan Taş’a teşekkür etti. “Türkiye olarak gastronomi rönesansına ihtiyacımız var” Mimarlık ve akademisyenlik geçmişinden sonra müzecilik alanında önemli projelerin küratörlüğünü üstlenen Emin Mahir Balcıoğlu ise konuşmasının ilk bölümünde müzecilik hakkında genel bilgiler verdi ve dünya genelinde müzeciliğin son 50 yılda yaşadığı dönüşümü anlattı. İtalya ve Fransa örneklerini vererek bu ülkelerin sıradan yemek kültürlerinden dünya markası mutfaklar çıkardığına dikkati çeken Balcıoğlu, vizyoner bakış açısıyla özetle şunları söyledi: “Bizim de bir gastronomi rönesansına ihtiyacımız var. Bunu tetikleyecek projelerden biri de gastronomi müzesi olabilir. Bu müzede tarihten günümüze yemek tarifleri ve kullanılan araç-gereçler sergilenecek. Türk mutfağını şekillendiren göçler, kültürel etkileşimler ve yerel mutfak gelenekleri anlatılacak. Osmanlı’dan günümüze uluslararası etkileşimler, fast food kültürü ve sokak yemekleri işlenecek. Besin maddeleri, sağlıkla ilişkileri, beslenme alışkanlıkları aktarılacak. En önemlisi, geçici sergiler düzenlenecek. Örneğin baklava hamurunun Avrupa’ya yayılışı ya da farklı kültürlerde aldığı formlar üzerine bir sergi hazırlanıp yurt dışına da taşınabilecek. Müze sadece sergi alanı olmayacak; aynı zamanda uygulamalı mutfak içerecek. Ünlü şeflerin atölyeleri, genç şefler için eğitimler, yarışmalar düzenlenecek. Restoranda ise bu yeni deneyimler ziyaretçilere sunulacak. Kütüphane, arşiv ve araştırma merkezi gibi bölümlerle birlikte sürdürülebilir bir yapıya sahip olacak. Sanat müzelerinin aksine bu müze gelir üretebilecek. Çünkü gastronomi hem turizm hem de günlük yaşamla doğrudan bağlantılı. Bu nedenle kamu-özel sektör işbirliğiyle kurulması en doğru yol. Devlet yer sağlayabilir, özel sektör ise finansman ve işletme desteği verebilir. Zaten Türkiye’de ve Adana’da bu projeyi destekleyecek birçok güçlü kurum mevcut.” “Gastronomi müzesi için en uygun şehir Adana” Adana’nın gastronomi müzesi projesi için en uygun şehir olduğuna işaret eden Balcıoğlu, “Adana, güçlü ekonomisi ve eşsiz mutfak kültürüyle gastronomi müzesi için ideal bir şehir. Böyle bir müze, şehrin kültürel yaşamına canlılık katacağı gibi turizm hareketliliğini de artıracak. Dünyada örnekleri görüldüğü gibi, bu tür projeler bölgenin ekonomik değerini de yükseltir.” diye konuştu. İnteraktif toplantıda Skal Çukurova Kulübü üyeleri gastronomi müzesi projesine yönelik düşüncelerini paylaştı, ortak akılla hem Türk mutfağının dünya çapında hak ettiği yere ulaşması hem de kentin uluslararası marka değerinin güçlenmesi için destek vermeyi sürdüreceklerini dile getirdi.

Tuzun da gurmeleri bulunuyor Haber

Tuzun da gurmeleri bulunuyor

Tuz uzmanı olan Ercoşkun, son yıllarda yemeklerde sadece lezzet değil, aynı zamanda dokunuş, görsellik ve aroma arayanların yeni gözdesinin gurme tuzlar olduğunu belirtti. Sofralarda klasik tuzun ötesine geçen bu özel ürünlerin, hem şeflerin hem de ev hanımlarının ilgisini çektiğini vurgulayan Ercoşkun, gurme tuzların; deniz, kaya, flake (yaprak), aromalı ve mineral zengini tuzları kapsayan özel bir grubu oluşturduğunu anlattı. Her biri farklı coğrafi kökenlerden gelen bu tuzların, mineraller, kristal yapıları ve renkleri sayesinde yemeklere yalnızca tuzluluk değil; tat derinliği, görsel cazibe ve doku kazandırdığını aktaran Ercoşkun, "Gurme tuzlar içerdiği kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi eser minerallerle lezzeti tabakalaştırır. Kristal boyutu ve yapısı ise çiğneme sırasında ağızda yavaş çözünerek yemeğin tadını daha uzun ve zengin hissettirir" dedi. Bugüne kadar dünya genelinde 50 tuzu laboratuvar ortamında incelediğini dile getiren Ercoşkun, bazı tuzlardan örnekleri şöyle sıraladı: "Frans Fleur de Sel (Fransa): İnce yapısıyla zarif bir son dokunuş sağlar. Guerande: Fransanın Guerande bölgesinde üretilen, ıhlamur ağaçları altında kurutulan tuzlardır. Maldon (İngiltere): Piramit kristalleriyle hafif ve gevrektir. Himalaya tuzu (Pakistan): Demir içeriğiyle pembe tonlara sahiptir. Çankırı tuzu (Türkiye): Beyaz ve saf yapısıyla 'tereyağlık tuz' olarak anılır. Kala Namak (Hindistan): Yumurta aromalı kükürt yapısıyla vegan yemeklerde öne çıkar. Hawaii Alaea (Kırmızı) tuzu: Volkanik kırmızı kil içerir. Etlerde topraksı, zengin bir aroma meydana getirir. Hawaii Lava (Siyah) tuzu: Aktif karbon içerir. Doğal detoks etkisi olduğu düşünülür, görsel olarak dikkati çeker. Hawaii Yeşil tuzu (Bamboo Jade Salt): Bambu yaprağı özüyle aromalandırılır. Özellikle sushi ve deniz ürünlerinde kullanılır. İran Mavi tuzu (Persian Blue Salt): Nadir bulunan, doğal mavi kristalli bu tuz hafif tatlımsı ve narin bir tada sahiptir. Kore Bambu tuzu (Jukyeom): Deniz tuzunun bambu saplarında yüksek ısıda pişirilmesiyle üretilir. Zengin mineral içeriğiyle şifalı sayılır. Peru Maras tuzu: And Dağları'nın eteklerindeki Maras kasabasında, binlerce yıldır aynı yöntemle üretilen bu tuz, güneşte buharlaştırılan dağ kaynak sularından elde edilir. Doğal olarak soluk pembe renklidir ve hafif tatlı, yumuşak bir lezzet profiline sahiptir. Özellikle salatalarda, çikolata ve karamelli tatlılarda sıkça tercih edilir." Kilosu 4 bin 700 TL'den satılıyor Guerande ve Maldon tuzunun dünyada 100 euro ile en pahalıları olduğunu anlatan Ercoşkun, diğerlerinin de yerine göre değerli olabildiğini aktardı. Gurme tuzlarının normal fonksiyonları dışında renk ve koku gibi özellikler taşıyan ve kullanıldıkları gıdalarda farklı tatlara sebep olan tuzlar olduğuna dikkati çeken Ercoşkun, "Gurme tuzları çok çeşitlidir. Fransa'nın meşhur suyun üzerinde kurutularak üretilen yaprak tuzları olan Guerande tuzları, ıhlamur ağaçları altında kurutulurlar. Bunlar ıhlamur kokusuyla bilinirler. İngiltere Maldon kıyılarında üretilen Baltık Denizi'nin magnezyum yoğun tuzları olarak ifade edilen Maldon tuzları da dünyada gurme olarak iyi bilinir" dedi. Yemeğin içine değil piştikten sonra üzerine ekleniyor Kore'nin bambu tuzlarının, bambu boruları içine tuz doldurup bambu ile birlikte yakılarak üretildiğini vurgulayan Ercoşkun, "Türkiye'de de gurme olarak tabir edilebilecek tuzlar mevcuttur. Yaprak tuzları suyun üzerinde biriken çıtır tuzlar, İzmir ve Çanakkale'de üretilir. Ülkemizde çıkarılan kaya tuzlar arasında da gurme tuzu olarak kullanılabilecek olanları var. Yağ tuzu olarak ifade edilebilen kristal tuzlar yüzde 97-98 sodyum klorür içermekte bu yüzden cam gibi berraktır" diye konuştu. Ercoşkun, gurme tuzlarının bitirme tuzu olarak da kullanıldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Yemeğin içine ilave edilmez yemeğin görüntüsü ve tadının oluşturulmasında kullanılır. Kalın ve gevrek kristalleri sayesinde ağızda yavaş eriyor, yemeklere son anda hem estetik hem tat katıyor. Çankırı, Türkiye'deki 37 tuz madeninden birisine sahiptir. Çankırı tuzu içinde civa, kadmiyum ve arsenik gibi ağır metaller ya da radyoaktifler bulunmuyor. Milyonlarca yıl önce özellikle paketlenmiş ve yeraltına gömülmüş bu hazine çağımızın en büyük sorunlarından biri olan mikroplastik içermiyor. Çankırı tuzu nadir saflıkta bir üründür. Çankırı tuzu çok değerli olduğu için taktil ve tağşişler olabiliyor. Çankırı tuzunu diğerlerinden görsel olarak ayırmak mümkün değildir. Coğrafi işaretli olan Çankırı tuzları alınmalı."

Adana’nın UNESCO Gastronomi Şehri adaylığı heyecan yarattı Haber

Adana’nın UNESCO Gastronomi Şehri adaylığı heyecan yarattı

Adana mutfağı UNESCO yolunda Tescilli kebabından şalgamına, içli köftesinden taş kadayıfa kadar zengin mutfağıyla bilinen Adana, UNESCO’nun “Gastronomi Şehri” unvanına aday gösterildi. Türkiye Milli Komisyonu tarafından kabul edilen adaylık, yaz aylarında Fransa’nın başkenti Paris’te yapılacak değerlendirme sonucuyla netlik kazanacak. Esnaf hazırlıklara başladı Adanalı esnaf, unvanın alınmasıyla birlikte gastronomi turizminin canlanacağını belirtiyor. İşletmeler menülerine daha fazla yöresel ürün eklemeye hazırlanırken, hizmet kalitesini artırmak için de çalışmalar yapılıyor. “Paris turunu başarıyla tamamlayacağız” Adana Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Niyazi Göger, “'Gastronomi şehri' unvanı Adana’yı turizmin önemli merkezlerinden biri haline getirecek” dedi. Göger, yerli ve yabancı turistlerin ilgisinin artacağını ve tüm gıda sektörünün hareketleneceğini belirtti. “Modern bakışla geleneksel sunum” Göger, esnafın bu sürece hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayarak, “Geleneksel lezzetlerimizi sunarken modern bakış açısı ve hijyenle fark yaratmalıyız” dedi. “Çok mutluyuz, buna hazırız” Yöresel yemek işletmecisi Güngör Güler, “Adana artık marka şehir olacak, buna hazırız” derken, esnaf Ömer Algan ise, “Bu unvan Adana’nın sadece kebaptan ibaret olmadığını gösterecek. Tüm lezzetlerimiz daha fazla tanınacak, sektör hareketlenecek” sözleriyle mutluluğunu dile getirdi.

Adana’nın UNESCO Gastronomi Şehri adaylığı heyecan yarattı Haber

Adana’nın UNESCO Gastronomi Şehri adaylığı heyecan yarattı

Adana mutfağı UNESCO yolunda Tescilli kebabından şalgamına, içli köftesinden taş kadayıfa kadar zengin mutfağıyla bilinen Adana, UNESCO’nun “Gastronomi Şehri” unvanına aday gösterildi. Türkiye Milli Komisyonu tarafından kabul edilen adaylık, yaz aylarında Fransa’nın başkenti Paris’te yapılacak değerlendirme sonucuyla netlik kazanacak. Esnaf hazırlıklara başladı Adanalı esnaf, unvanın alınmasıyla birlikte gastronomi turizminin canlanacağını belirtiyor. İşletmeler menülerine daha fazla yöresel ürün eklemeye hazırlanırken, hizmet kalitesini artırmak için de çalışmalar yapılıyor. “Paris turunu başarıyla tamamlayacağız” Adana Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Niyazi Göger, “'Gastronomi şehri' unvanı Adana’yı turizmin önemli merkezlerinden biri haline getirecek” dedi. Göger, yerli ve yabancı turistlerin ilgisinin artacağını ve tüm gıda sektörünün hareketleneceğini belirtti. “Modern bakışla geleneksel sunum” Göger, esnafın bu sürece hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayarak, “Geleneksel lezzetlerimizi sunarken modern bakış açısı ve hijyenle fark yaratmalıyız” dedi. “Çok mutluyuz, buna hazırız” Yöresel yemek işletmecisi Güngör Güler, “Adana artık marka şehir olacak, buna hazırız” derken, esnaf Ömer Algan ise, “Bu unvan Adana’nın sadece kebaptan ibaret olmadığını gösterecek. Tüm lezzetlerimiz daha fazla tanınacak, sektör hareketlenecek” sözleriyle mutluluğunu dile getirdi.

Gaziantep’in Tescilli Lezzetleri GAPTARIM Fuarı’nda Tanıtıldı Haber

Gaziantep’in Tescilli Lezzetleri GAPTARIM Fuarı’nda Tanıtıldı

Gaziantep Ticaret Borsası (GTB), bu yıl 15’incisi düzenlenen GAPTARIM Tarım, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Fuarı’nda Gaziantep’in coğrafi işaret tescilli yöresel ürünlerini tanıttı. Fuarda Antep Peyniri, Antep Lahmacunu, Antep Fıstık Ezmesi ve Antep Köy Kahkesi gibi 24 coğrafi işaretli ürün, ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Gaziantep’in Lezzet Mirası Fuarın Odağında GTB, destekçi kurumlar arasında yer aldığı fuarda, gastronomi dünyasının merkezi olan Gaziantep’in binlerce yıllık lezzet mirasını sergiledi. Fuarda yerli ve yabancı ziyaretçiler, kentin tescilli ürünlerini yakından tanıma fırsatı buldu. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adnan Ünverdi ve İpekyolu Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Ahmet Paksu gibi önemli isimler GTB standını ziyaret ederek ürünler hakkında bilgi aldı. "Gaziantep’in Lezzet Mirasını Geleceğe Taşıyoruz" GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, Gaziantep’in coğrafi işaretli ürün sayısında Türkiye’ye örnek olduğunu belirterek, "Gastronominin merkezi Gaziantep’in binlerce yıllık lezzet mirasını standımızda buluşturduk. Bu zengin mutfak mirasını tatlarla olduğu kadar, hikâyeleriyle de daha geniş kitlelere tanıtmayı amaçlıyoruz" dedi. Gaziantep’in 107 coğrafi işaretli ürünle Türkiye’de ilk sırada yer aldığını vurgulayan Akıncı, GTB’nin 2014 yılından bu yana 24 ürüne coğrafi işaret tescili aldığını ve 2 ürün için başvuru sürecinin devam ettiğini ifade etti. "Coğrafi İşaretli Ürünler Gaziantep’in Kimliğidir" Akıncı, Gaziantep’in coğrafi işaretli ürünlerinin büyük kısmının tarımsal kökenli olduğunu ve bu ürünlerin Gaziantep mutfak kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi. Son yıllarda hızla büyüyen coğrafi işaretli ürün pazarına dikkat çeken Akıncı, "Bu pazarın doğru değerlendirilmesi, yöresel kalkınmaya önemli katkılar sağlayacaktır. Gaziantep, bu alanda Türkiye’ye öncülük ediyor ve bizler de bu mirası geleceğe taşımak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi.

Balıkesir'de Kral İstiridye ve Shiitake Hasadı Başladı Haber

Balıkesir'de Kral İstiridye ve Shiitake Hasadı Başladı

BALIKESİR (İHA) - Balıkesir, tıbbi ve gastronomik değeri yüksek mantar üretiminde dikkat çeken iller arasında yer alıyor. Bu kapsamda, Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürü Erkan Alkan, şehirde üretilen Shiitake (Lentinula edodes) ve Eryngii (Kral İstiridye) mantarlarının hasadını gerçekleştirdi. Hasat sırasında üreticilerle bir araya gelen Alkan, bu mantar türlerinin bölge ekonomisine sağladığı katkıları vurguladı. SHIITAKE VE ERYNGII: LEZZET VE ŞİFA KAYNAĞI Shiitake ve Kral İstiridye mantarları, özellikle Uzak Doğu mutfağında yaygın olarak kullanılıyor. Sağlık açısından birçok faydası bulunan bu mantarlar, yüksek gastronomik değerleri ile de dikkat çekiyor. Shiitake mantarının, bağışıklık sistemini güçlendiren, antioksidan özelliklere sahip ve kalp sağlığını destekleyen bileşenler içerdiği biliniyor. Eryngii (Kral İstiridye) mantarı ise etli yapısı, tütsülenmiş lezzeti ve uzun raf ömrü sayesinde et ve deniz ürünleriyle yapılan yemeklerin vazgeçilmezi oluyor. Her iki mantar türü de sağlık sektörü ve gastronomi alanında geniş bir kullanım alanı buluyor. BALIKESİR, MANTAR ÜRETİMİNDE MERKEZ OLMA YOLUNDA Balıkesir, egzotik mantar türlerinin yetiştirildiği önemli bir üretim merkezi olma yolunda ilerliyor. Shiitake ve Kral İstiridye mantarlarının yanı sıra, Aslan Yelesi, Maitake, Hindi Kuyruğu, Sarı İstiridye ve Kırmızı İstiridye gibi nadir bulunan mantar türleri de Balıkesir’de yetiştiriliyor. Bu türlerin yanı sıra tıbbi değeri yüksek Ganoderma Lucidum (Reishi) mantarının da üretimi yapılıyor. Mantar üretimi bölgedeki çiftçiler için önemli bir gelir kaynağı oluşturuyor. Tohum aşamasından satış aşamasına kadar üretimin her safhasında yerel halk için istihdam olanakları doğuyor. DIŞ PAZAR FIRSATLARIYLA İHRACAT KAPISI ARALANIYOR Balıkesir İl Tarım ve Orman Müdürü Erkan Alkan, "Balıkesir'de yetiştirilen egzotik mantarlar, sadece yerel pazarda değil, yurt dışı pazarlarında da talep görmektedir. Bu üretim, çiftçilerimize ek gelir sağlamanın yanı sıra, bölge ekonomisine önemli bir katkı sunmaktadır. Mantar yetiştiriciliği, Balıkesir'in tarım sektörünü çeşitlendiriyor ve bu alanda büyük bir potansiyel barındırıyor" dedi. Balıkesir’de yetiştirilen mantarların kalitesi, sadece Türkiye'de değil, uluslararası pazarda da büyük ilgi görüyor. Yerli üreticiler, ürettikleri Shiitake ve Kral İstiridye mantarlarını yurt dışına ihraç ederek, hem kendi kazançlarını hem de ülke ekonomisini destekliyor. İhracata yönelik çalışmalar, Balıkesir’in tarım ve gıda alanındaki rekabet gücünü artırarak bölgeyi mantar üretiminde merkez haline getirmeyi hedefliyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.