TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Gıda Güvenliği

AGRONEWS - Gıda Güvenliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda Güvenliği haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kurban öncesi önemli uyarı, bıçağı yanlış bileyleme risk sebebi Video Galeri

Kurban öncesi önemli uyarı, bıçağı yanlış bileyleme risk sebebi

Kurban Bayramı'na sayılı günler kala bıçakçılarda yoğun mesai başladı. Sivaslı bıçak ustası Emre Göçeri, yanlış yapılan bileylemenin insan sağlığını bozabileceğini söyledi. Kurban Bayramı'nın yaklaşması, bıçakçılara olan ilgiyi de artırdı. Bıçak siparişlerini yetiştirmek için günün erken saatlerinde işbaşı yapan ustalar, gecenin ilerleyen saatlerine kadar çalışıyor. Müşterilerine kaliteli ürün satmak isteyen bıçak ustaları, büyük bir özenle hazırladıkları bıçakları satışa sunuyor. Sivas'ta yıllardır bıçakçılık yapan Emre Göçeri, bir kurban bıçağında olması gereken özellikleri sıraladı, yanlış bileylemenin riskli olduğuna dikkat çekti. Bıçak alırken nelere dikkat edilmeli Bıçak satın alırken dikkat edilmesi gereken birçok nokta olduğunu söyleyen Emre Göçeri, "İnsanlar bıçak alırken, bıçağın sertlik derecesi diye bir şey olduğunu bilmiyor olabiliyor. Normal bir insan, çeliğini gördüğünde bıçağın kaliteli olup olmadığını anlar. Bıçağın ağız açılımına dikkat edilmesi gerekiyor. Son zamanlarda gizli ağız dediğimiz, sadece ağıza kalem ağzı denilen bir ağız açılıyor. Bu yapılan işlem, bıçağın kesmemesine sebep oluyor. Eski Sivas bıçaklarına baktığımızda, geriden uygulanan bir ağız açma işlemi vardı. Bu işlem, Türkiye'nin her tarafında zor bir ağız açılımıdır. Bunu yapmadıkları için bıçaklar maalesef çabuk köreliyor" dedi. "Yanlış bileyleme işlemi sağlığınızı bozabilir" Yanlış bileyleme yapılan bıçağın hastalıklara neden olabileceğine dikkat çeken Göçeri, "Ben bileylemeyi her zaman ağır bir şekilde yaparım. Paranın bir önemi yoktur, vakit bizim için değerlidir. Müşteriyi memnun etmemiz ve bir sonraki bayramda da bizi tercih edip gelmesini sağlamalıyız. Bıçakları kömür ocağı ile ağır bir şekilde, ısı işlemini kaçırmadan yavaş bileylememiz gerekiyor. Çok sert taşlarda bileylemememiz şarttır. Eğer bıçak değersiz bir ustanın elinde bileyleme olduysa ve ısınma noktası ortalama 300 santigrat derece üstüne çıktıysa, o bıçak çöptür. Biz bu durumun yaşanmaması adına oksijen ve PH seviyesi yüksek su kullanıyoruz" diye konuştu. "Bu duruma dikkat etmeyen kişiler bıçağı yaptığında ‘Klav' denilen ürün çeliğe yapışıyor. Bu bıçağı alan annemiz, ablamız bıçağı mutfağa götürdüğünde bazen temizlemeden bırakıyor" diye devam eden Göçeri, bu bıçağın et ile teması durumunda ilerleyen zamanda vücutta ödem yaparak hastalığa sebep olabildiğini söyledi.

Türkiye'nin jeotermal sera alanı yüzde bin 500 büyüyebilir Haber

Türkiye'nin jeotermal sera alanı yüzde bin 500 büyüyebilir

Manisa Büyükşehir Belediyesi'nin iklim değişikliğiyle mücadele vizyonu doğrultusunda düzenlediği "Sürdürülebilir Manisa Zirvesi"; Türkiye'nin pek çok kentinden akademisyenler, sivil toplum önderleri, iş dünyası ve yerel yönetim temsilcilerini bir araya getirdi. Zirve kapsamında düzenlenen "Gıda Güvenliği için Jeotermal Seracılık" başlıklı oturumda katılımcılara seslenen Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, katılımcılara Türkiye'nin jeotermal seracılıkta mevcut durumu ve potansiyeli hakkında dikkat çekici bilgiler verdi. Kapasite, potansiyelin yüzde 5'i değil Ülkelerin özellikle pandemi sonrasında sağlıklı, kaliteli ve ucuz gıdaya ulaşımın taşıdığı yaşamsal önemin farkına vardıklarını belirten Kındap, bu durumunu jeotermal seracılık uygulamalarını tüm dünyada artırdığını, Türkiye'nin da bu alanda öncü ülkeler arasında yer aldığını vurguladı. Türkiye'nin bugün 7 bin dönüm seviyesinde bulunan jeotermal sera varlığının, ülke potansiyeli karşısında çok düşük seviyede olduğuna dikkat çeken Kındap, "150 bin dönüm jeotermal ısıtmalı sera potansiyeline sahip olan ülkemiz, bugün bu potansiyelin yüzde 5'ini bile bulmayan kapasitesi ile dünyada 7'inci, Avrupa'da ise 1'inci sırada yer alıyor." dedi. Jeotermal Enerji Derneği olarak Tarım ve Orman Bakanlığı'nın başlattığı Organize Tarım Bölgeleri (OTB) projelerini de destekliklerinin altını çizen Kındap, 2024 yılında sisteme dahil lolan 5 proje ile birlikte OTB sayısının 43'e yükseldiğini, 2025 yılı itibarıyla Türkiye'de kurulan 22 adet Bitkisel OTB'nin 14'ünün jeotermal kaynaklı seralardan oluştuğu bilgisini verdi. "OTB'ler jeotermal kaynaklara yakın olmalı" Türkiye'nin 10 yıl içerisinde 100 bin dönüm jeotermal sera büyüklüğüne rahatlıkla ulaşabileceğini kaydeden JED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, şu değerlendirmeyi yaptı: "Yatırımcılara uygun kredilerle jeotermal ısıtmalı sera yapabilme imkânı tanıyan bu bölgelerde 30 bin dönüm potansiyel sera alanımız bulunuyor. JED olarak Organize Tarım Bölgelerinin yer seçiminin jeotermal kaynakların hemen üzerinde ya da çok yakınında olmasını önemsiyoruz. Temennimiz, jeotermal kaynak kullanan bölge sayısının daha da artması yönünde. Bu sayede Türkiye tarımsal üretimde ölçek ekonomisini sağlayarak; üretimde, istihdamda, ihracatta dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında yer alabilir." Kesintisiz ve iklim koşullarından bağımsız olarak sürdürülebilir üretimin yapılabildiği jeotermal seracılığın çok önemli rekabet avantajı sağladığını kaydeden Kındap, "Jeotermal seralar üretim maliyetlerinin düşük, güvenilir ve izlenebilir olmasının yanında rekabet şansı ve marka değeri ile öne çıkıyor. Yılın 12 ayında kesintisiz üretim yapabilmek için seralarımızın belirli sıcaklıkta tutulması şart. Bu alanda en önemli girdi maliyetini enerji giderleri oluşturuyor. Jeotermal seracılık uygulamaları, bu girdi maliyetini sıfıra yakın bir seviyede tutarken, gerek iç pazarda gerekse ihracatta rekabetçi bir üretim yapısına kavuşulmasını sağlıyor. Tarımsal üretim, gıda güvenliği ve tedarik zincirinin önemi açısından seracılık uygulamaları yaşamsal önemde." Türkiye'deki jeotermal seralarda, yakın gelecekte üretim çeşitliliğinin de artacağına işaret eden JED Başkanı Ali Kındap, katma değeri ve ihracat kabiliyeti çok yüksek tropikal meyve üretiminden süs bitkilerine kadar çok farklı ürünlerin jeotermal seralarda üretileceğini sözlerine ekledi. Türkiye'nin keşfi tamamlanmış jeotermal potansiyeli 62 bin mw -Türkiye ve Anadolu coğrafyası, dünyanın en zengin jeotermal kaynaklarını barındırıyor. - 1500'ün üzerinde doğal jeotermal çıkış noktası olan Türkiye'de bugün itibarıyla jeotermal kaynaklı elektrik enerjisi kurulu gücü 1733 Megavat (MW) seviyesinde. - Jeotermal enerjinin diğer kullanım alanları olan termal turizm, jeotermal seracılık, konut ısıtması, sebze ve meyve kurutma gibi alanlardaki kullanımımız ile birlikte düşünüldüğünde; Türkiye'nin 7 bin Megavat'ın biraz üzerinde tüketimi bulunuyor. - Bu tüketim, Maden Tetkik Arama Kurumu (MTA) tarafından keşfi yapılmış potansiyel olan 62 bin MW'ın yüzde 11'i seviyesinde. - Türkiye bu düşük kullanımla dahi jeotermal kaynaklı elektrik üretiminde dünyanın dördüncü, Avrupa'nın lider ülkesi.

At ve eşek eti haberleri Adanalıları rahatsız etti Haber

At ve eşek eti haberleri Adanalıları rahatsız etti

Adana'da son günlerde ele geçirilen ve tespit edilen at, eşek etleriyle ilgili çıkan haberler, hem kasapları hem kebapçıları hem de vatandaşları rahatsız ediyor. Adanalılar, denetimlerin daha sık yapılmasını istedi. Tarım ve Orman Bakanlığı hile yapan firmaların listesini belirli periyotlarda güncelliyor. En son 23 Mayıs'ta yayınlanan listede hile yapan firmalar ve ürünleri tek tek paylaşılırken, mide bulandıran detaylar da yer aldı. Adana'nın Seyhan ilçesinde hizmet veren "Can Et" adlı işletmenin 'dana' diye 'at ve eşek eti' sattığı belirtildi. Ayrıca geçtiğimiz hafta İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Yüreğir ilçesinde tek tırnaklı hayvana ait olduğu belirlenen 3 ton bozulmuş ve mühürsüz kırmızı et ele geçirdi. İl Tarım Müdürlüğü ekiplerince, at eti olduğu değerlendirilen ete el konulurken, 2 şüpheli hakkında işlem başlatıldı. Mart ayında da at, eşek eti kemikleri bulunmuştu Kebabın başkenti Adana'da geçtiğimiz mart ayında ise Yüreğir ilçesine bağlı Bahçelievler Mahallesi'nde dere yatağında çok sayıda at ve eşek kemiği bulunmuştu. Ancak bazı işletmelerin yaptığı yanlışlar nedeniyle kentteki birçok esnafın işi kötüye gitti ve vatandaşlar kebapçılara, kasaplara karşı ön yargılı davranmaya başladı. "Adana'nın ismini kötülemeye kimsenin hakkı yok" Adana Kasaplar Odası Başkanı Saruhan Yağmur, "Maalesef bütün olumsuzluklar Adana'nın Yüreğir ilçesinde çıkıyor. Zabıtanın görevini yapmasını istiyoruz. Zabıta eğer görevini yapamıyorsa bize devretsin, Tarım İl Müdürlüğü'ne devretsin. Bu operasyonları sadece Tarım İl Müdürlüğü'nün, jandarmanın veya polisin yapmasıyla olmuyor. Bir grup kurulmalı ve Adana'yı tertemiz hale getirmeliyiz. Kebap denildiği zaman akla gelen yer Adana'dır. Adana'nın ismini kötülemeye kimsenin hakkı yok" dedi. "At etinin rengi pembe olur" At etinin pembe ve sulu olduğuna vurgu yapan Yağmur, "Vatandaşlarımızdan özellikle mühürsüz et almamalarını istiyoruz. Kasapta mühürsüz et varsa bize bildirilmeli. Bizim turistleri Adana'ya çekmemiz lazım ama bu çıkan görüntülerle Adana hiç hoş karşılanmıyor. Vatandaşların at, eşek etini gözle ayırt etmeleri zor. Mutlaka etlerini tanıdığı bildiği yerlerden almalılar. Kebabı bilindik yerlerde yesinler. At etinin rengi pembe olur ve o et sulu olur. Pişerken dahi ateşi söndürür" diye konuştu. "Bu işten çok mağduruz, şok baskın yapılsın istiyoruz" Kebapçı esnafından Güngör Güler ise şehirdeki çoğu kebapçının bilindik kasaplardan et aldığını söyledi. Güler, "Bu tarz haberlerden biz çok mağduruz. Biz esnaflarımızın her gün denetlenmesini istiyoruz. Depolara şok baskın yapılsın istiyoruz. Bu işten çok mağduruz. Hem işimizi düşürüyor hem de Adana'nın ismi kötüleniyor. Bizler kebapçıyız ama dışarıda yemeğe gittiğimizde bizlerin dahi aklında soru işareti oluyor. Biz bunu düşünüyoruz, müşteriler de bunu düşünüyor. Bu baskınlar, denetimler sıklaştırılmalı" şeklinde konuştu. "Adana et ile kebap ile meşhur" Almanya'dan Adana'ya gelen Ertan Çiftçi ise, "Bu tarz haberler çıktığında üzülüyoruz. Denetimlerin arttırılmasını istiyoruz. Almanya'dan kebap yemeğe geldik, Adana et ile kebap ile meşhur ama bu haberler bizi üzüyor" ifadelerini kullandı. Vatandaşlardan İbrahim Kayıran da, "Ben bildiğim yerlerden et alıp bildiğim yerlerden kebap yiyorum. Yetkililer sık sık denetim yapmalı. Bu haberler herkesi etkiliyor. Bu tarz olayların önüne ancak denetimler sıklaşırsa geçilir" diyerek düşüncelerini aktardı.

Eskişehir’de Kurban Bayramı öncesi fahiş fiyat denetimi Haber

Eskişehir’de Kurban Bayramı öncesi fahiş fiyat denetimi

Eskişehir Ticaret Müdürlüğü ekiplerince 15 büyükşehirle eş zamanlı olarak kentte fahiş fiyat ile fiyat etiket denetimleri gerçekleştirildi. Eskişehir’deki denetimlerde Kurban Bayram öncesi Odunpazarı ilçesi Mustafa Kemal Atatürk Caddesi’nde bulunan markette gerçekleştirilen denetimlerde, etiket fiyatları kontrol edilirken, buradaki fiyatlarla kasadaki fiyatların uyuşup uyuşmadığı denetlendi. "Fiyat etiket denetimlerimiz yoğun şekilde sürmektedir" Denetimlerle alakalı Eskişehir Ticaret Müdürü Cemil Kürkçü, "Bakanlığı olarak temel gıda ürünlerine yönelik fahiş fiyat ile fiyat etiket denetimlerimiz yoğun şekilde sürmektedir. Denetimlerde ürünlerde fahiş fiyat olup olmadığına, ürünün etiket fiyatı ile kasa fiyatı arasında fark bulunup bulunmadığına, birim fiyatı, ürün fiyatının son değişim tarihi gibi bilgilere bakılmaktadır. Ayrıca son 2-3 ay içerisindeki fiyat hareketleri ve bugünkü fiyat hareketlerini karşılaştırıp, burada bir anormallik gördüğümüzde Bakanlığımızdaki Haksız Fiyat Değerlendirme Kuruluna gönderiyoruz. Orada da bu firmaya farklı tutarlarda idari para cezaları uygulanmaktadır. Meyve sebze reyonunda da ürünlerin menşei ve geliş fiyatı bilgisi Hal Kayıt Sistemi HKS üzerinden kontrol edilmektedir. Bu denetimlerimiz sadece tüketicimizin korunmasına yönelik değil, dürüst, basiretli esnaf ve tacirlerimizin de haklarını korumaya yöneliktir. Vatandaşlarımız şikayetlerini Alo 175 HFA Mobil uygulamasına ve Ticaret İl Müdürlüklerine yapabilirler" dedi.

Video Galeri

"Tarımda çalışan gençlerimizin oranı yüzde 5’lere kadar düştü"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Gıda güvenliğinin sağlanmasında en büyük tehdit olarak gençlerin tarımdan göçünü görüyoruz. Gençleri tutamıyoruz. Tarımda çalışan gençlerimizin oranı yüzde 5’lere kadar düştü" dedi. Amasya’nın Aydınlık köyünde beraberindeki oda başkanlarıyla birlikte çiftçileri ziyaret ederek sorunlarını dinleyen Bayraktar, "Gıda güvenliğinin sağlanmasında en büyük tehdit olarak gençlerin tarımdan göçünü görüyoruz. Gençleri tutamıyoruz. Tarımda çalışan gençlerimizin oranı yüzde 5’lere kadar düştü. Bu ülkemizin gıda güvenliği için çok büyük bir tehdit. Özellikle tarım sektöründe girişimci olan ve üretim yapan gençlerimiz şehre gidiyor tüketici oluyor. Biz tarımda gelir seviyesini asgari ücretle çalışanların seviyesinin üzerine çıkarmak zorundayız ki bu insanlarımız oraya gidip asgari ücretle çalışmasınlar" diye konuştu. Gençler için pozitif ayrım sağlanacak politikalar uygulanmasını tavsiye ettiklerini anlatan Bayraktar, "Bu gençlerin sosyal güvenlik kurumu primleri devlet tarafından ödenirse bu geçlerin bir kısmını tarımda tutma şansımız var. Bununla alakalı bir çalışma yapılıyor. İnşallah bir sonuç alırız. Ama her halükarda üretici olan kesim şehirlere gidip tüketici oluyor. Türkiye buna dayanamaz. Bugün bazı göçmenlerle, Afganlarla, Suriyelilerle bu işi idare ediyoruz. Ama bunlar ülkelerine dönmeye başladı. Ülkelerine döndüğünde peki bu ülkeyi nasıl besleyeceğiz" şeklinde konuştu. Aydınlık köyündeki kiraz bahçelerinde çiftçilerin sorunlarını dinleyen Bayraktar, "Burada hiç meyve kalmamış. Sahadaki tespitlerin hızlı bir şekilde yapılarak verilecek desteklerin hızlı bir şekilde üreticilerimize intikali fevkalade önemli. Hızlı bir şekilde desteklerin, yardımların üreticilerimize intikalini talep ediyoruz. Allah böyle bir afet göstermesin. Tekrar geçmiş olsun dileklerimi üreticilerimize iletmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

Çiftçi yetiştiriyor, kadınlar üretiyor tüketici uygun fiyata tüketiyor Video Galeri

Çiftçi yetiştiriyor, kadınlar üretiyor tüketici uygun fiyata tüketiyor

Bursa'nın Nilüfer ilçesi kırsalında çiftçilerin yetiştirdiği ürünleri alan Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP), Hasanağa Gıda Merkezi'nde yaklaşık 750 kadının el emeğiyle 40 çeşit gıda ürünü üretip kendi marketlerinde satıyor. Nilüfer Belediyesi tarafından NİLKOOP işbirliğiyle 2023'te açılan Hasanağa Gıda Merkezi, hem bölge tarımına destek oluyor hem kadınlara gelir sağlıyor hem de tüketicilere sağlıklı ve doğal ürünler sunuyor. İlçede tarımın gelişmesi, üreticiye destek olunması ve belediyeye ait boş arazilerin tarımsal üretimle ekonomiye kazandırılması adına çalışmalar yürüten Nilüfer Belediyesinin açtığı Hasanağa Gıda Merkezi, yaklaşık 2 yıldır hizmet veriyor. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, ilçe kırsalında özellikle gençlerin tarımsal üretimin içinde olmasını sağlamak adına örnek çalışmalar yaptıklarını, projeler geliştirdiklerini söyledi. Tarımı, çiftçiyi ve gıda güvenliğini önemsediklerini dile getiren Özdemir, bu çerçevede bugüne kadar üreticilere fide, tohum gibi desteklerde bulunduklarını, kadın kooperatiflerine yönelik üretim odaklı çalışmalar yaptıklarını anlattı. Hasanağa Gıda Merkezi'nin tarladan sofraya sağlıklı gıdanın ulaştırılması, çiftçinin gelirinin artırılması ve kadınlara ek gelir sağlanması amacıyla yürüttükleri çalışmaların en önemlilerinden olduğuna dikkati çeken Özdemir, gıda merkezinde, kuru ve ıslak üretim alanları, ham madde, ambalaj ve işlenmiş ürünlerin yer aldığı kuru depolar, soğuk hava odaları, kalite kontrol laboratuvarı ve çalışma ofislerinin yer aldığını aktardı. Yaklaşık 800 metrekare kapalı alanda kurulu Hasanağa Gıda Merkezi'nde, NİLKOOP tarafından üretilen ya da tedarik edilen ham maddelerin gıda mühendisinin gözetiminde, kadın dernekleri üyeleriyle hijyenik ortamda işlendiğini, ambalajlandığını ve depolandığını dile getiren Özdemir, bu ürünlerin belediye marketlerinde satışa sunulduğunu söyledi. Gıda merkezinde üretilen ürünlerin gıda analizi laboratuvarında temel kalite kontrol analizlerinin de yapıldığını belirten Özdemir, şunları kaydetti: "Hasanağa Gıda Merkezi, kooperatif üretimleri ve kadın derneklerini gıda ürünlerinin üretimi, işlemesi için her aşamada desteklemektedir. Verilen eğitim ile üretilen ürünün ham madde hazırlığı, üretimi ve paketlenmesinde dikkat edilmesi gereken gıda hijyen ve sanitasyon kuralları anlatılarak, bu sayede gıda güvenliği bilinci artan dernek üyeleri gıda mühendisi eşliğinde doğal, sağlıklı ve güvenilir gıda ürünlerini geleneksel yöntemlerle üretmektedir. Ekonomik büyümeyi, sosyal adaleti dengeleyici ve sürdürülebilir hale getirmek için kadın odaklı üretim faaliyetleri artırılmaktadır. Hasanağa Gıda Merkezi üreticiyi teşvik etmek isteyen, gıda mevcudiyetini destekleyip sağlıklı ve güvenli gıdanın ulaşımını kolaylaştırmayı hedefleyen sürdürülebilir bir misyona sahiptir." 750'ye yakın kadın üretim yapıyor Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP) Başkanı Süleyman Ayyılmaz ise tüm gıda üretiminin gıda mühendisi kontrolünde kadınlar tarafından yapıldığını anlattı. Ham maddelerin genellikle kendi tarlalarında üretildiğini ve Nilüfer'in kırsal mahallelerinden çiftçilerden alındığını dile getiren Ayyılmaz, şöyle konuştu: "Turşu, reçel, erişte, sos, salça gibi 40 çeşit ürün üretiyoruz. Bunun dışında Mustafakemalpaşa ilçesinden kadın derneklerinden aldığımız ürünlerimiz var. Kars'tan yine kooperatif üretimi peynir çeşitleri ve Artvin'den bal da çeşitlerimiz arasında yer alıyor. Bölgenin kırsal kesimdeki kadınlar gelip bizim adımıza yevmiye ile üretim yapıyorlar. Mahalle derneklerinde çalışan kadınlara iş imkanı sağlamış oluyoruz. Kadın dernekleri sırayla üretim yapıyordu burada, halen de yapıyorlar. Ama biz sürekli üretimde olması için derneklerden bazı kadınları sürekli istihdam ettik." Bölgede bazen üreticinin elinde kalan biber ve domates gibi ürünleri alıp katma değere dönüştürdüklerini belirten Ayyılmaz, "Böylece köylüye, çiftçiye destek oluyoruz. 2023 yılı da açtığımızda Nilüfer'e bağlı derneklerden 625 kadın üretime katıldı. 2024'te ise 750'ye yakın kadın derneği üyesi bizimle çalıştı" Bölgede bazen üreticinin elinde kalan biber ve domates gibi ürünleri alıp katma değere dönüştürdüklerini belirten Ayyılmaz, "Böylece köylüye, çiftçiye destek oluyoruz. 2023 yılında açtığımızda Nilüfer'e bağlı derneklerden 625 kadın üretime katıldı. 2024'te ise 750'ye yakın kadın derneği üyesi bizimle çalıştı" dedi. Kırsaldan gelen kadınların geleneksel üretim yöntemlerini hijyenik yöntemlerle birleştirip belli bir reçete doğrultusunda sağlıklı ürünleri tüketiciyle buluşturduklarını vurgulayan Ayyılmaz, "Elemanlarımız teknik açıdan hijyenik açıdan kadınları yetiştirmiş oluyorlar. Nilüferlilerin, kendi çiftçisinin temiz tarımla ürettiği ürünleri uygun fiyata tüketmesini sağlıyoruz" ifadesini kullandı.

Haber

"5 yılda kendi ürettiğimiz 4 milyon fideyi üreticilerimize dağıttık"

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler'in klasik belediyeciliğin dışına çıkarak başlattığı tarım ve hayvancılık hamlesi geliştiriliyor. Başkan Güler'in öncülüğünde Büyükşehir Belediyesi Tarım ve Hayvancılık Daire Başkanlığınca tarımsal ürün çeşitliliği ile tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan üreticilerin gelir seviyelerinin artırılması için her alanda destekler devam ediyor. Bu desteklerden bir tanesi olan sebze fidesi için Ordu Büyükşehir Belediyesi dışa bağımlılığı azaltmak için kurduğu seralarda üretim yapıyor. Tohumdan üretilen sebze fideleri yazlık ve kışlık olmak üzere mevsimi geldiğinde üretici ile buluşturuluyor. Şu ana kadar kendi serasında 4 milyon fide üreterek vatandaşa dağıtan Büyükşehir Belediyesi, yeni sezon için 380 bin adet yazlık fide üretimi gerçekleştirdi. Büyükşehir Belediyesi'nin Gülyalı ilçesi Turnasuyu Mahallesi'ndeki serasında incelemelerde bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, yazlık 380 bin sebze fidesinin dağıtıma hazır olduğunu belirtti. "Gıda güvenliğine ve üretime önem veriyoruz" Tarım ve hayvancılık alanında üretim devrimi vurgusu yapan ve gıda güvenliğine büyük önem verdiklerini kaydeden Başkan Güler, "Ordu'yu bir dünya markası haline getiriyoruz. Beş yıl önce kurduğumuz fide üretim tesislerimizde yetiştirdiğimiz fideler ile her yıl üreticilerimize önemli katkılar sağlayarak, yüzlerini güldürüyoruz. Hem gıda güvenliğine çözüm bulmak hem de halkımızın ekonomisine katkıda bulunmak için tarım bölümümüz çok ciddi çalışmalar yapıyor. Kurduğumuz seralarımızda şu ana kadar 4 milyon fide üreterek vatandaşlarımıza dağıttık. Şimdi de 380 bin adet yazlık sebze fidesi dağıtmak için üretimimizi tamamladık. Bunların hepsini dağıtarak hem ekonomiye katkı sağlamak istiyoruz, hem gıda güvenliğine çözüm üretiyoruz. Sebze fidelerimizin yanı sıra 19 ilçemizde 772 mahallemizde kabak, kavun ve karpuz fideleri de dağıtacağız. Bunu yaparak bu ürünlerin de Ordu'da yetiştiğini göstermek ve yaygınlaştırmak istiyoruz" ifadelerine yer verdi. Tohumdan yetiştirilerek toprakla buluşturulmaya hazır hale gelen fideler, 19 ilçedeki üreticilere ulaştırılacak.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.