TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Iklim Değişikliği

AGRONEWS - Iklim Değişikliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Iklim Değişikliği haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Antalya, Gıda İsrafına Karşı Bilinçlendirme Toplantısı Düzenledi Haber

Antalya, Gıda İsrafına Karşı Bilinçlendirme Toplantısı Düzenledi

Antalya'da düzenlenen 'Tarım Gündem' toplantısında israfa dikkat çekildi. Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu, üretilen gıdanın 3'te 1'i çöpe giderken, dünyada 1 milyar insanın yatağa aç girdiğini söyledi. Antalya Ticaret Borsası (ATB) ile Antalya Tarım Konseyi (ATAK) iş birliğinde düzenlenen "Tarım Gündem" programının konukları Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu ile Tüketici Konfederasyonu Başkan Vekili ve Tüketici Merkezi Başkanı İbrahim Güllü oldu. Antalya Ticaret Borsası Basın Danışmanı Vahide Yanık'ın sunduğu programda, 16 Ekim Dünya Gıda Günü nedeniyle gıda üretimi, güvenli gıda, gıdaya erişim konuları gündeme geldi. Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Manavoğlu, FAO'nun Dünya Gıda Günü'nün bu yılki temasını "Daha iyi gıdalar ve daha iyi bir gelecek için el ele" olarak belirlediğini belirterek, sadece gıdaya değil iyi gıdaya erişimin önemine dikkat çekti. Türkiye'nin tarım potansiyelinin yüksek olduğunu ancak sürdürülebilirlik politikalarının güçlendirilmesi gerektiğini kaydeden Manavoğlu, "Mesela su kaynaklarımızı bilinçsizce tüketiyoruz. Sulama sistemlerinde teknolojiyi yeterince kullanmıyoruz. Bu durum gelecekte gıda üretimimizi olumsuz etkileyecek" dedi. "Sağlıklı beslenme bir insan hakkıdır" diyen Manavoğlu, pandemi, iklim değişikliği ve savaşlar nedeniyle gıdanın öneminin daha fazla hissedildiğini, üretimin teşvik edilmesi ve dışa bağımlılığın azaltılması gerektiğini ifade etti.

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya Haber

Çukurova 5 Yıl Sonra Sıfır Günü Kuraklığıyla Karşı Karşıya

Güney Kore'de yapılan bir araştırmada Çukurova bölgesinin 5 yıl sonra ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşeceğinin açıklanması tarımsal üretim yapanları ve mühendisleri endişelendirdi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Türkiye'de Tatlısu kaynaklarının yüzde 77'si tarımsal üretimde kullanılıyor. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız.Damlama sulama sistemlerini devreye almamız gerekiyor" dedi. Son yıllarda artan iklim değişikliği etkileri tüm dünyayı etkisi altına alırken su kıtlığı hat safhaya ulaştı. Özellikle Türkiye'de birçok il su kıtlığı çekerken Türkiye tarımının başkenti Çukurova bölgesinde de yaşanan su kıtlığı tarımsal üretimi olumsuz etkiledi.Güney Kore'de yapılan bir araştırmaya göre iklim değişikliğinin hızlandırıcı etkisiyle Adana ve Mersin 2030'da, İstanbul ve Diyarbakır ise 2050'de, içme suyunun tükeneceği gün anlamına gelen ‘Sıfır Günü Kuraklığı' ile yüzleşmesi bekleniyor. "Damlama sulama sistemlerine geçilmeli" Araştırma sonuçlarını değerlendiren Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Yıllardır Çukurova ve Türkiye'nin tamamında kuraklık olduğunu belirtiyoruz. Artık bu kuraklık kendisini ciddi bir şekilde gösteriyor. Türkiye olarak toplam tatlısu kaynaklarımızın yüzde 77'sini tarımda, yüzde 13'ünü üretim ve enerjide, yüzde 10'unu ise evlerde kullanmaktayız. Bu yüzde 77 çok büyük bir rakam. Çukurova ve Türkiye'nin tamamında damlama sulama sistemlerinin hiç zaman kaybetmeden devreye alınması gerekmektedir" ifadelerini kullandı. "Beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından su kıtlığı nedeniyle Çukurova'da ikinci ürün ekiminin bu sene yasaklandığına dikkat çeken Doğan, "Üstü açık kanallardan tarla ve bahçeler sulanırken hep kaçaklar ve komşu çiftçilerin tarlalarına su kaçmakta. Dünyada en güzel 3 ovadan birine sahibiz ve bu su kanallarının da üstünün kapanması lazım. Bizim Çukurova'da 365 gün suya ihtiyacımız var. Ürünlere su verilmezse verim kaybımız oluyor. Bu yıl 15 Eylül'e kadar suyumuz vardı. Sonbaharda yağan yağmurlarla suyumuz bu günlere kadar geldi. Bu sezonu atlattık ama önümüzdeki sezon için beklenen kar yağışı olmazsa daha ciddi sıkıntılar yaşayacağız" şeklinde konuştu. Ziraat Mühendisi Tuğçe Tuzcu, "Güney Koreli bilim insanlarının yaptığı araştırmada Çukurova bölgesinin 2030 yılında tamamen susuz kalacağı bildirilmiş. Özellikle yer altı su kaynaklarının korunmasının ve denetlenmesini sağlamalıyız. Sürdürülebilir sulama sistemlerine karşı çiftçileri bilinçlendirmeliyiz" diye konuştu. "Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" Çevre ve İklim Değişikliği Uzmanı Oğuz Şahin ise "Adana bölgesi yarı kurak bir bölge. Burası su kıtlığının yaşanabileceği bir bölge. Yapılan araştırmalarda barajların bu kıtlığa çözüm olmayacağı ortaya çıkmakta. Yeraltı sularının korunması lazım. Büyük barajların ve göllerin olması su kıtlığı olmayacağı anlamına gelmez. Yağmur yağınca yeraltı su kaynakları doluyor gibi bir algı var ancak yeraltı su kaynakları hızlı boşalır, yavaş dolar. Yeraltı su kaynaklarının vahşi sulamadan çıkartılarak, damlama sulama sistemlerine geçilmeli. Bireysel olarak da insanların alması gereken tedbirler var. Gereksiz su kullanımından muhakkak kaçınılmalı" dedi.

Akdeniz’de Toprak Sağlığı İçin Avrupa Birliği Projesi Başladı Haber

Akdeniz’de Toprak Sağlığı İçin Avrupa Birliği Projesi Başladı

Son yıllarda artan kuraklık nedeniyle Akdeniz bölgesinde toprak yapısının yüzde 70'i bozulup, verim kayıpları artınca bilim insanları 120 farklı noktadan aldıkları 480 toprak örneğini incelemeye başladı. Proje ile iklim verileri ve toprak göstergeleri entegre edilerek toprak sağlığının geliştirilmesi, tarımsal yapıların iklimsel risklere dayanıklılığının artırılması hedeflendiği bildirildi. Bir taraftan kuraklık, diğer taraftan mevcut sucul ekosistemlerin ve doğal biyoçeşitliliğin azalması, iklim değişikliğini hızlandırdı. Ayrıca tarımda kimyasal kullanımı, kulanım yoğunluğuna bağlı artan plastik karışımı ise toprak sağlığını bozdu. Bu durum Avrupa Birliği Toprak Bürosu ve FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) gibi kuruluşların gündemine girdi. Yapılan araştırmalarda ise bu arazi bozulumunun Avrupa ekonomisine yıllık yaklaşık 50 milyar Euro maliyet getirdiği hesaplandı. Uydu verileri kullanılarak üretilen haritalarda kuraklık ile arazi bozulumunun en yoğun Akdeniz'de yaşandığı ortaya çıktı. Bu kapsamda 9 ülkede Avrupa Birliği'nce finanse edilen ‘Akdeniz Kurak Alanlarının İklim Değişimleri ve Toprak Bozulması Sonucu Bozulan Toprak Sağlığının ve Tarımsal Dayanıklılığın Sağlanması' projesi hayata geçirildi. Türkiye'den 480 toprak örneği alındı Adana'da dahil bir çok üniversitesinin de katıldığı projenin Türkiye ölçeğinde araştırmacılar, jeoloji, arazi yapısı, arazi kullanımı ve bitki örtüsü farklılıklarını temsil eden 120 farklı lokasyondan 0-20 santimetre ve 20-30 santimetre derinliklerden bozulmuş ve bozulmamış 480 toprak örneği aldı. Alınan topraklar, temel analizler için İtalya/Pisa Üniversitesi'ne gönderilecek. Ayrıca toprakların yüzde 10'u nematod analizleri için Fas/Ibn Zohr Üniversitesi'ne, mikrobiyolojik ve genom analizleri için yine yaklaşık yüzde 10'u İspanya/Granada Üniversitesi laboratuvarına gönderilecek. Analiz sonrası elde edilecek veriler toprak haritaları üretimi için sayısallaştırılarak toprak haritalarına işlenecek ve bütüncül toprak yönetimi modelleri oluşturulacak. "İklim değişikliği en fazla Akdeniz'de kendisini hissettiriyor" Konuyla ilgili Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Ortaş, "Akdeniz ekosisteminde bozulan toprak yapısının yeniden sağlığına kavuşturulması ve tarımın dış etkilere karşı dayanıklılığını arttırmak üzere Avrupa Birliği projesi yürütüyoruz. Bu projenin ana odağı Akdeniz Çanağı. Çünkü, iklim değişikliği en fazla Akdeniz'de kendisini hissettiriyor"dedi. "Avrupa Birliği, bütün eksenini yeşil dönüşüme yönlendirdi" Avrupa Birliği'nin bozulan toprak yapısını yeniden işler hale getirmek için büyük çaba sarf ettiğini vurgu yapan Prof. Dr. Ortaş, "Toprağın içerisindeki nem azalınca toprağın yapısı bozuluyor. Toprakta tanecikleri oluşturan yapılar bozuluyor ve toprak erozyona açık hale geliyor. Bu bölgede yapının zaten bozulduğunu biliyoruz. Bu bölgedeki toprakların yüzde 70'i sağlığını kaybetmiş ve bunun Avrupa ekonomisi üzerindeki maliyeti yıllık 50 milyar Euro. Avrupa Birliği, bütün eksenini yeşil dönüşüme yönlendirdi" diye konuştu. "Toprağın bozulan sağlığını korumak istiyoruz" Toprağın bozulan sağlığını korumak istediklerini anlatan Prof. Dr. Ortaş, "Toprakta organik maddeyi arttırmak istiyoruz. Türkiye'nin 120 farklı yerinden 480 toprak örneği aldık. Bu toprak özelliklerine bağlı olarak bu toprakları yeniden tarıma nasıl dayanıklı hale getirebiliriz onu araştıracağız. Biz, toprağın bozulan sağlığını korumak istiyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.

Aşırı sıcaklar Siirt fıstığı rekoltesinde yüzde 80 kaybettirdi Haber

Aşırı sıcaklar Siirt fıstığı rekoltesinde yüzde 80 kaybettirdi

Üreticiler, yüksek sıcaklıklar nedeniyle fıstık ağaçlarının kuruduğunu belirterek bu yıl rekoltede ciddi düşüş beklendiğini ifade etti. Özellikle sulama imkanı kısıtlı olan bölgelerde kayıpların daha fazla yaşandığı kaydedildi. Siirt Fıstık Üreticileri Birliği Başkanı Şuayip Aslan, bu yıl "var yılı" olmasına rağmen fıstıkta ciddi kayıplar yaşandığını belirterek, yaklaşık 1 milyon fıstık ağacının kuruyabileceği uyarısında bulundu. Aslan, kentte 450 bin dekar alanda fıstık üretimi yapıldığını, normal şartlarda 45 bin ton rekolte beklenirken yüzde 70-80 oranında kayıp öngörüldüğünü belirterek, "Maalesef bu kaybın cezasını da vebalini de üretici çekiyor. Eğer kuraklık bu şekilde devam ederse milyonlarca ağaç kuruyacak" dedi. Siirt'te 6 baraj bulunmasına rağmen, fıstık ağaçlarının bu barajlardan sulanamadığına dikkat çeken Aslan, "Sulanan bahçelerde kayıp oranı yüzde 1-2 civarındayken, sulanamayan bölgelerde bu oran yüzde 80'e ulaştı. Gelecek yılın ürününü de kaybettik. Nisan ayında ülke genelinde yaşanan ciddi don olayı, Siirt'teki fıstık üretimini de olumsuz etkiledi. Malatya'da kayısı üretimi zarar gördü; ancak şu anda Siirt'teki fıstık zararı, Malatya'daki kayısı zararının iki katıdır. Çünkü fıstığın katma değeri çok daha yüksek. Üstelik bir fıstık ağacı 20 yılda yetişiyor" diye konuştu. Normalde hasadın 15 Eylül'de başladığını, ancak bu yıl ürün azlığı nedeniyle 1 Ağustos'tan itibaren erken toplamaya başladıklarını belirten Aslan, "Aslında bu bir hasat değil; ürünü kaybetmemek için topluyoruz. Ağaçların kurumasını önlemek adına, üzerlerindeki yükü hafifletmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

Rekor sıcaklıklar, tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor Haber

Rekor sıcaklıklar, tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor

Türkiye'nin en sıcak illerinden Adana'da Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre 9 Ağustos'ta hava sıcaklığı 47,5 derece olarak ölçüldü. Son 95 yılın en sıcak günü olarak kayda geçen 9 Ağustos'ta aşırı sıcaklar nedeniyle limon, portakal, mandalina gibi narenciye ürünlerinde güneş yanıkları oluştu. Şubat ve Nisan ayında don vurduğu için narenciyeler büyük zarar görürken şimdi de sıcaktan yanması nedeniyle hasat sırasında rekoltenin bazı ürünlerde düşmesi bekleniyor. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, "Rekor sıcakları gördük ve narenciyelerimiz dalında yandı. Genelde ağaçların güneyinde hep meyve vardı ve güneyindeki, batısındaki ve tepesindeki meyvelerin çoğu yandı. Mayer cinsi limonlar, portakal ve erkenci mandalina grupları ile W. Murcott cinsi mandalinalar yandı" dedi. "İklim değişikliği etkileri, tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor" İklim değişikliği etkilerinin bu sene daha fazla görüldüğünü, ülke genelinde çiftçilerin zor duruma düştüğünü anlatan Doğan, "Şubat ve Nisan ayında don nedeniyle zaten rekoltemiz düşük olacaktı. Ancak bu rekolte düşüklüğünde bir de ürünler yandı. İklim değişikliği etkileri, tarımsal faaliyetleri tehdit ediyor" diye konuştu. "Meyveler çürür hale geldi" Bahçedeki mandalinaları yanan çiftçilerden İbrahim Dardoğan, "Aşırı sıcaklar bizleri etkiledi. Meyveler çürür hale geldi. Allah bütün çiftçilerimize yardım etsin. Allah'tan geldi, bir afet oldu hakkımızda hayırlısı olsun. Bu sıcaklardan yanan ürünler rekolteyi düşürecek. Daha önce bu kadar büyük bir afet olmamıştı" şeklinde konuştu.

Türkiye'de 'Kırbaç Etkisi': Aşırı Yağış ve Kuraklık Yangınları Haber

Türkiye'de 'Kırbaç Etkisi': Aşırı Yağış ve Kuraklık Yangınları

ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Türkiye’de iklim değişikliğinin etkileri hakkında önemli uyarılarda bulundu. Dünya genelinde sıcaklık artışının 1,5 dereceyi aştığını belirten Salihoğlu, Mersin Körfezi ve Doğu Karadeniz’de bu artışın 2,5 dereceye kadar çıktığını söyledi. 'Kırbaç etkisi' olarak adlandırılan aşırı yağış ve ardından gelen kuraklık nedeniyle yangın riskinin arttığını vurguladı. Kırbaç Etkisi Nedir? Son yıllarda aşırı hava olaylarının arttığını belirten Prof. Dr. Barış Salihoğlu, 'kırbaç etkisi'nin tehlikelerine dikkat çekerek şu açıklamada bulundu: "Önce aşırı yağış yaşanıyor, ardından gelen kuraklık nedeniyle bitki örtüsü hızla kuruyarak yangına yol açan bir yakıta dönüşüyor. Aynı durum aşırı kuraklıktan sonra gelen ani yağışlarla da görülebiliyor. Kurumuş toprak suyu çekemediği için sel felaketleri meydana geliyor. Türkiye’de özellikle Akdeniz ve Karadeniz bölgeleri bu konuda yüksek risk taşıyor." Türkiye'de Aşırı Sıcaklık Artışı Dünya genelinde 2024 yılının en sıcak yıl olarak kayıtlara geçtiğini belirten Salihoğlu, şu ifadeleri kullandı: "İklim değişikliği hedefi olarak belirlenen 1,5 derecelik sıcaklık artışını geçtik. Türkiye’de Mersin Körfezi ve Doğu Karadeniz’de sıcaklık artışı 2,5 dereceye ulaştı. Bu artış, deniz ekosistemlerini de olumsuz etkiliyor. Buharlaşma ve tuzluluk oranı artarken, Karadeniz’de deniz dolaşımı değişiyor. Okyanus asitlenmesi de ekosisteme zarar veriyor." Toprak Nemindeki Azalma Yangınları Tetikliyor Salihoğlu, düşük nemli toprakların yangın riskini artırdığını vurgulayarak, tarımsal faaliyetlerin ve yangın önleme planlarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirtti. "Toprak neminde yüzde 20’ye varan azalma görülüyor. Bu, yangınların daha kolay yayılmasına neden oluyor. Karadeniz Bölgesi’nde aşırı yağışların daha da artacağını tahmin ediyoruz. Şehir planlamasından afet önleme stratejilerine kadar her alanda bilimsel verileri dikkate alarak önlemlerimizi geliştirmeliyiz." İklim değişikliğinin etkileri her geçen gün daha belirgin hale gelirken, uzmanlar acil önlem alınmadığı takdirde Türkiye’nin aşırı hava olayları nedeniyle büyük felaketlerle karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor.

Antalya’dan 80 Milyon Dal Çiçek İhracatı Haber

Antalya’dan 80 Milyon Dal Çiçek İhracatı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla çiçek ihracatında hareketlilik yaşayan Antalya, bu yıl yaklaşık 80 milyon dal çiçek ihraç etmeyi hedefliyor. Türkiye’nin kesme çiçek üretiminde önemli bir merkez konumunda olan Antalya, başta Avrupa olmak üzere birçok ülkeye sevkiyat gerçekleştiriyor. Kadınlar Günü için en çok kırmızı karanfil tercih edilirken, diğer renklerdeki karanfiller de yoğun ilgi görüyor. "Avrupa’ya Yoğun Sevkiyat Devam Ediyor" Çiçekçiler Birliği Dış Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Göbüş, Kadınlar Günü öncesi yoğun bir ihracat süreci yaşandığını belirterek, "Şu anda Avrupa’ya yoğun bir şekilde çiçek sevkiyatımız sürüyor. Özellikle kırmızı karanfile büyük talep var. Tahmini olarak 80 milyon dal çiçek ihraç edeceğiz ve yaklaşık 9-10 milyon dolar gelir bekliyoruz" dedi. "Lojistik Avantajı Rekabet Gücümüzü Artırıyor" Antalya’nın kesme çiçek ihracatında lider konumda olduğunu vurgulayan Göbüş, lojistik avantajların Türkiye’yi rakip ülkeler karşısında güçlü kıldığını belirtti: "Kenya ve Kolombiya gibi ülkeler, Avrupa’ya çiçeklerini uçak ya da deniz yoluyla göndermek zorunda. Biz ise kara yoluyla 4-5 günde Avrupa’daki alıcılara ulaştırabiliyoruz. Bu da büyük bir avantaj sağlıyor" diye konuştu. "İklim Değişikliği Üretimi Etkiliyor" Göbüş, iklim değişikliğinin üretim sürecine etkisine de değinerek, "Ani hava değişimleri ve yağış azlığı üretim planlamasını zorlaştırıyor. Daha az su isteyen çiçek türlerine yönelmemiz gerekiyor" dedi. Ayrıca artan maliyetlerin üreticileri zorladığını belirterek, gübre, ilaç ve enerji fiyatlarındaki yükselişin sektörü olumsuz etkilediğini söyledi. "Seralarda Kadın Emeği Ön Planda" Çiçek üretiminde kadın işçilerin büyük bir rol üstlendiğini belirten Göbüş, "Seralarımızda çalışanların büyük çoğunluğu kadınlardan oluşuyor. Tarım sektöründe kadın emeği çok önemli bir yer tutuyor" dedi. Yaklaşık 30 yıldır tarım sektöründe çalışan Asiye Kılınç ise işini severek yaptığını dile getirerek, "Çiçeklerle özel bir bağ kuruyorum, sabah geldiğimde bir gecede açtıklarını görmek beni mutlu ediyor" ifadelerini kullandı. Antalya’daki üreticiler, Kadınlar Günü gibi özel günlerde artan taleple birlikte ihracatta önemli bir başarı yakalarken, lojistik avantajlarını kullanarak Avrupa pazarındaki güçlü konumlarını korumayı hedefliyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.